Emre Çakmakoğlu: Misafirler değişse de o masalar yerinde duruyor

Alternatif sahnede çizdiği yolunda emin adımlarla ilerleyen Emre Çakmakoğlu, 3 yıl aradan sonra yeni şarkısı “Tam da Yeri”yi OnAir Music etiketiyle tüm dijital platformlarda dinleyiciyle buluşturdu. Duyguların serbest dolaşımının önemine vurgu yapan şarkı, var olan yaraları paylaşarak kabuk bağlatma niyetine girmiş iki kişinin, birbirine sığındıkları bir limana dönüşmesini anlatıyor. Akustikten soft rock’a uzanan şarkıda, o “limanın” da “Tam da Yeri” olduğunun ve “içeride” ne varsa kadehlerden süzülür gibi süzülmesinin sağaltıcı tarafının altını ısrarla çiziyor. Emre Çakmakoğlu’yla hem şarkının hikâyesini hem de Çakmakoğlu’nun “Tam da Yeri” dediği masaların nereye tekabül ettiğini konuştuk.

En son 2022 yılında “Yüzleş” şarkını yayınlamıştın. Aradan 3 yıl geçmiş. Epey uzun bir süre. Neler yaptın bu arada?

Gerçekten uzun bir süre oldu. “Yüzleş”in ardından 2023’te “Olta Dayanışma” albümlerinden “Akustik-2” için evde kaydettiğim “Gördüm” adlı şarkımı paylaşmıştım. Aslında bir EP’ye yetecek kadar şarkının kayıtlarına da başladık ama hem iş hayatının paralelde yoğun devam etmesi hem de kişisel nedenlerden dolayı süreç tamamlanamadı. Derken zaman akıp geçti ve o şarkılardan biri olan “Tam da Yeri”nin kayıt sürecini tamamladık ve paylaşabilmek de nihayet mümkün oldu. Bunun dışında üzerinde çalıştığım ilk romanımı da tamamladım ve diğer şarkılarımla ilgili kayıtlarımı tamamlamak üzere çalışmaya devam...

“Yüzleş” için yaptığımız röportajda “Yüzleş”in “en ‘rock’ şarkın olduğunu” söylemiştin ve “Rock müziğin, alternatifi olmayan bir duygu yansıtma biçimi olduğu kanısındayım,” diye de eklemiştin. Yeni şarkın “Tam da Yeri”yle tersine bir bağlantı oluştu bende nedense. Çok mu zorlama olur sence?

Orada ifade etmek istediğim; rock müziğin bazı durum, duygu ya da hikâyeleri diğer türlere göre daha güçlü taşıma becerisiydi. Sözünü ettiğim şey, bazı hâller özelinde; uç bir örnek vermek gerekirse, mitolojik bir hikâyenin rock türevlerinde daha rahat hayat bulabilmesi gibi bir alternatifsizlikti. Rock müziğin duyguları aktarım düzeyinin diğer türlere alan bırakmadığı gibi bir iddiam yok tabii ki. Her türün karşılık bulduğu duygular var mutlaka ama rock’ın duygu yelpazesi, karşılaştırmalı olarak biraz daha geniş geliyor bana.

Şarkıda dertlerini dökmek için bir araya gelen iki kişinin öyküsünü anlatıyorsun. Öncelikle sözler ve sound’un oluşturduğu duygu aktarımını çok iyi kotardığını söylemek isterim. Başından itibaren dinleyeni içine çeken bir çalışma olmuş. Ve sanırım, yazdığın bir yazıda, tıkandığın bir yerde yazı melodiye dökülmüş. “Tam da Yeri”nin çıkış hikâyesi böyle mi gelişti? Böyle bir şarkı kafanda yok muydu normalde?

Çok teşekkür ederim. Sanatla ilgili insanlardan bunları duymak çok kıymetli.

Kafamda böyle bir şarkı yoktu aslında. Yazmak niyetiyle başına oturduğum ve tamamlayamadığım bir kurgu metinde takılı kalışımdan doğdu “Tam da Yeri”. Girişte duyduğumuz melodi ortaya çıkınca, o sırada yazılamamış hikâyenin duygusuyla birleşip şarkıya dönüştü.

tam-da-yeri-single-kapak.jpg

Artık “Tam da Yeri”, “ve zamanı”yı da ben ekleyeyim, diyebileceğimiz, şarkındaki gibi samimi ortamlar kayboldu. Bu niyetle yapılan planlar “like” uğruna güme gidiyor. Katılır mısın bu görüşüme?

İnsanların yaşamak ya da deneyimlemekten ziyade göstermeyi öncelediği bir dönemden geçtiğimiz doğru. Yani kıymetli bir masada yer almaktan çok, orada tokuşturulan kadehleri doğru açıyla “paylaşabiliyor” olmak öncelenebiliyor. Yine de o masaların yerli yerinde oluşundan dolayı umudumu koruyorum. Bu bahsettiğimiz alışkanlıklar çok yeni ama masamız kurulalı çok oluyor. Mutlaka onlar da kalkıp gider ama masa kalır.

Yukarıdaki soruyla alakalı olarak, böyle masaların hatırlanması, o içtenliğin, saflığın tekrar yakalanması için “Tam da Yeri” gibi işlerin faydası oluyor mu sence?

Misafirler değişse de o masalar hep yerli yerinde duruyor. “Tam da Yeri” de bu buluşmalarda kendine bir yer bulabilirse ne mutlu bana. Bu buluşmalara yeni şarkıların dahil olmasını kesinlikle faydalı buluyorum. Yeni şarkılar, meseleyi yalnızca bir “nostalji” olmaktan çıkarıp, güncele de denk gelen bir duygu hâline getiriyor. Masalarda yerini bulan, bulacak olan nefis şarkılar üretilmeye devam ediyor diye düşünüyorum.

Son olarak sen en son ne zaman “Tam da Yeri” gibi bir muhabbetteydin?

Uzun zamandır oturduğum her sofra bu dürüstlük, samimiyet ve güzellik içerisinde diyebilirim. Şarkıdaki dramatikliği barındırıp barındırmamasından bağımsız olarak, Erkin Koray’ın “Hadi diline geleni söyle de hadi anlat içinde kalmasın / Senden sonra da sırada ben varım / Olan oldu bir defa bari hepimize yarasın” dizelerini, dostlarla kurduğumuz ve başına oturduğumuz her sofrada yaşıyoruz diyebilirim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
BURAK SOYER Arşivi