BURAK SOYER
Zülfü Livaneli’den “Bekle Beni”: Bir direniş ve aşk hikâyesinden daha fazlası
Türkiye’nin en önemli entelektüellerinden biri olan Zülfü Livaneli, 2022 yılında epey ses getiren II. Abdülhamid’in sürgün günlerini kaleme aldığı “Kaplanın Sırtında” romandan üç yıl sonra yeni romanı “Bekle Beni”yle okuyucuyla buluştu.
Can Yayınları etiketiyle yayımlanan “Bekle Beni”, Livaneli’nin kendi yaşamından izler taşıyan, dünyayı değiştirmek için yola çıkıp değiştiremeyen ama dünyanın da onları değiştiremediği bir kuşağın hikâyesini, aşk ve direnişle iç içe geçirerek, pek çok sorgulamayı beraberinde getirerek anlatıyor.

1970’lerin başında ülke gençlik hareketleriyle kaynarken, Ankara’da iki masum genç olan Selim ile Leyla, yıldırım aşkıyla birbirlerine vurulur. Selim, lise çağında olmasına rağmen her şeyi merak eden, sorup sorgulayan, “sivri” bir delikanlı, Leyla ise albay olan babasının nizamiyedeki kuralları eve taşımasıyla yetişmiş genç ve güzel bir kızdır. Selim’in babası da devlet için çalışmaktadır, karnını devlet sayesinde doyurmaktadır, çocuklarına devlet sayesinde bakabilmektedir, ancak Selim için ortada ters giden bir şeyler vardır. Haksızlık, hukuksuzluk, düşünce suçları, geçim sıkıntısı Selim’in kafasını kurcalar durur. Bu dertleri kendi derdiymişçesine sırtlanan Selim, kitaplara gömdüğü kafasındaki fikirlerin iyice pekişmesiyle bu vicdansız düzene başkaldırır. Leyla ise olayları daha arka planda takip etmekte, kocası Selim ve kızları Zeynep’in selametini düşünmektedir. Kimilerine göre darbe, kimilerine göre “devrim” sayılan 27 Mayıs müdahalesinin üzerinden 11 yıl geçmişken, 27 Mayıs’ın mimarları olan subayların mirası anayasanın “bol gelmesiyle”, 12 Mart 1971’de Türk Silahlı Kuvvetleri, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir muhtıra verip hükümeti istifaya zorlar. Ülke artık geri dönülmez bir sürecin içine girmiştir. Düşünen, okuyan, yazan ne kadar genç varsa içeri tıkılmakta, türlü işkencelerden geçmektedir. Selim de bu durumdan payını alır ve o dönemin en karanlık dehlizlerinden biri olan “Yıldırım Bölge”ye konur.
Selim, kırk kişilik bir koğuşta, kendisi gibi insanlarla beraber kalmaktadır. Bir yanında bir yazar, berisinde bir ressam, ötesinde gazeteci, az ilerisinde bir tiyatrocu yatmaktadır. Hepsini orada buluşturan tek şey, içinde yaşadıkları topraklardaki düzene karşı çıkmalarıdır. Karşılarında tüm gücüyle, ellerinde kalemleri, kitapları, defterlerinden başka hiçbir şeyleri olmayan bu gençlere saldıran, onların hem somut hem de soyut anlamda yok etmeyi kafasına koymuş devlet denilen aygıt vardır. Mücadele, direniş şarttır. Öteki türlüsü teslim olmak demektir. Bu süreçte Selim’in en büyük destekçisi, elbette ki karısı Leyla ve kızı Zeynep’tir. Aradan uzun bir süre geçer. Selim bir şekilde kapağı yurtdışına, İsveç’e atar. Burada bir süre sığınmacı olarak kaldıktan sonra bir gün kaldığı koğuşun kapısı açılır: Leyla ve Zeynep, Selim’in karşısında durmaktadır…
Zülfü Livaneli, “Bekle Beni”de, 68 Kuşağı’ndan bir “sone” sunuyor okura. Bugüne kadar konuyla ilgili yazılıp çizilen yüzlerce eserden ne bir eksiği ne bir fazlası var. Ancak Livaneli’nin yeni romanını özel kılan şey altta akan metinde gizli. Zira Livaneli, romanda bir yerden sonra pasajlar hâlinde Selim’in haleti ruhiyesini anlatırken, özellikle devlet kavramına dair yaptığı sorgulamalarla, devlet-birey ilişkisini derinlemesine ele almasıyla konuyu çok farklı bir yere taşıyor. Selim’in mezarlıktan bozma koğuşunda aklını yiyip bitiren düşünceleri bir neslin neden yok olduğuna dair çarpıcı çıkarımları beraberinde getiriyor. Bu yüzden de “Bekle Beni” sadece bir direniş ve aşk romanı olarak değil, bu konunun çok çok üstünde meselelere kafa yoran ve yordurtan bir Zülfü Livaneli klasiği olarak okunmayı hak ediyor.
Kaosun Anatomisi - Bugünkü devletin “klikleri”
23 Kasım 2025 Pazar 00:20Ve Teoman perdeyi kapatıyor (mu?)
15 Ekim 2025 Çarşamba 00:30Elçin Biçer: İyileşme ancak onu inkâr etmediğimizde mümkün değil mi zaten?
10 Eylül 2025 Çarşamba 00:10Güler Özince: ‘Eksik kalır’ dediğime bakmayın, tamamlanmak için o eksiklik lazım
04 Eylül 2025 Perşembe 00:40Yeni gelmedi, geri geldi... Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç. Hikâyesi
27 Ağustos 2025 Çarşamba 00:15Emre Çakmakoğlu: Misafirler değişse de o masalar yerinde duruyor
23 Ağustos 2025 Cumartesi 00:20‘Elinde silahın varsa/ Benim de gitarım var!’
16 Haziran 2025 Pazartesi 00:10Keşanlı Ali Destanı 60 yaşında
10 Haziran 2025 Salı 00:20Yılın suç dizisi: ‘MobLand’
06 Haziran 2025 Cuma 00:10Sokağın sesi: ‘Jamal’
02 Haziran 2025 Pazartesi 00:20