İBRAHİM GÜNDÜZ

İBRAHİM GÜNDÜZ

İliç-Çöpler duruşmasından notlar (4) ANAGOLD’u yıkan kardeş

İliç-Çöpler Faciası mahkemesinin dördüncü gününde çok dikkat çeken bir isim kürsüdeydi. 13 Şubat 2024 faciasında yaşamını yitiren 9 madenciden biri olan Ramazan Çimen’in kardeşi Yakup Çimen müşteki sıfatıyla söz aldı. Kendisi de facia gününe kadar 6 yıl madende çalışan Yakup Çimen, facia gününü ve faciayı hazırlayan nedenleri bütün detaylarıyla ve belgeleriyle kendi penceresinden anlattı.

Üvey evlat muamelesi

“Premium şirket diyorlardı ve biz de öyle sanıyorduk ta ki makyaj akana kadar” diye sözlerine başlayan Yakup Çimen, madende altın üretmek için iki yöntem kullanıldığını, önce yığın liçini kullanan Oksit bölümüyle üretime başlandığını, daha sonra tank liçini kullanan Sülfit bölümünün eklendiğini belirtti. Çimen, “Sülfit bölümü yani tank liçi devreye girince Oksit bölümüne üvey evlat muamelesi yaptılar. Harcamaları kıstılar, personelin çoğunu Sülfit bölümüne kaydırdılar” dedi. Ancak bir süre sonra Sülfit bölümünde de personelle ve üretimle ilgili sorunlar yaşandığını belirten Yakup Çimen, “Belirledikleri hedefler tutturamadılar. İstedikleri sonucu alamayınca bu kez tekrar Oksit bölümüne yani yığın liçine yüklenmeye başladılar. Mevcut saha üzerinden genişlemeye başladılar. Yıllık 370 bin ons hedefinin 320 bin onsunu Sülfit yani tank liçi bölümünden kazanınca, açığı Oksit yani yığın liçi bölümünden kapatmaya çalıştılar” dedi.

Tecrübeli personeli çıkardılar

Şirketin elinde yeterince işleyecek malzeme yani cevher olmayınca yığın liçini limon gibi sıkmaya başladıklarını söyleyen Çimen, aynı bölgelere daha fazla siyanürlü solüsyon verdiklerini söyledi. 2022 yılı Mart ve Haziran aylarında üst üste yaşanan kazalar nedeniyle kapanmalar olduğunu, bu süreçte şirketin borsaya açık bir şirket olduğu için zorlandığını belirten Yakup Çimen, masrafları azaltmak için bir yıl içinde yüksek maaş alan 75 “tecrübeli personelin” işten çıkarıldığını, “Senin işini stajyere yaptırırız dediler” diye konuştu.

Oksit bölümündeki Kırıcı Süpervizörü Şenol Demir’in bir yıllık, ADR Süpervizörü Elif Reyhan’ın 1,5 yıllık, Yığın Liçi Süpervizörü Kaan Murat Akpolat’ın 1,5 yıllık deneyimlere sahip olduklarını belirten Yakup Çimen, “Bu tecrübesiz yöneticilere Oksit Bölümünü teslim ettiler” dedi.

İşi durdurabilirler ama üretimi durduramazlar

Suçlamaların hedefinde olan ve yargılanan madenin üst düzey yöneticilerin konuşmaları sırasında sık sık, “Madende her çalışan gerektiğinde işi durdurabilir” şeklinde açıklamalar yaptıklarını hatırlatan Yakup Çimen, “Herkes işi durdurabilir ama üretimi durduramaz. Ben bizzat defalarca ‘aman burada üretim duramaz, borsaya kayıtlıyız, büyük sorun olur’ şeklinde söylemlerle karşılaştım” şeklinde konuştu.

Yakup Çimen ağabeyi Ramazan Çimen’le birlikte Adnan Keklik ve Kenan Öz’ün nasıl adım adım ölüme gittiklerini de, o gün madende kullanılan ve daha sonra enkazın altından çıkarılan araçların kamera görüntüleri üzerinden detaylı olarak anlattı.

Vızır vızır giriyorlardı

Bölgenin kapatıldığının söylenmesine rağmen araçların vızır vızır bölgeye girip çıktığını görsellerle anlatan Ramazan Çimen, faciadan yaklaşık 20 dakika önce madende görevli yabancılar Patrick Valko, Allen Robert Morris ve Jonathan James Holden’in liç sahasına çıkmak için dubaların olduğu bölgeye geldiklerini, yolu kapatan işçi Hüseyin Kara’nın talimatlara uyarak geçişlerini izin vermediğini, bunun üzerine Süpervizör Soysal Doğan’ın bölgeye geldiğini ve onun da geçişlere izin vermediğini anlattı. Ağabeyi Ramazan Çimen’in de bu sırada Kenan Öz’le birlikte üstlerinden gelen talimat üzerine çöken liç alanına gittiğini belirten Yakup Çimen, dil sorunu nedeniyle Kaan Murat Akpolat’ın da aynı bölgeye Elif Reyhan, Adnan Keklik, İshak Demir ve İsa Taşdelen’le birlikte geldiğini belirtti, “İşte trafiğe ve geçişlere kapattıkları yer burası” diye konuştu.

Çıkmayın diye uyarıyor

Yakup Çimen’in mahkeme salonunda gösterdiği video görüntülerinde, tam o sırada yabancılar ve birçok kişi dubaların önünde bekleşirken, Jeoteknik Baş Mühendisi Ali Rıza Kalender, yardımcısı Berkay Mısır’la birlikte aşağı iniyor. Kalender aracından inerek, diğerlerine “Yukarıda büyük çatlaklar var, çıkmayın, çok tehlikeli” diyerek uyarıyor.

Bu uyarıya rağmen Patrik Valko, Allen Robert Morris ve Jonathan James Holden’u taşıyan araç; içinde İsa Taşdelen ve İshak Demir’in de bulunduğu Soysal Doğan’ın aracı; Kenan Öz’ün kullandığı ve içinde Ramazan Çimen’in de bulunduğu araç ile Adnan Keklik’in kullandığı ve içinde Kaan Murat Akpolat ve Elif Reyhan’ın bulunduğu dört araç ve içinde bulunan 11 kişi kapalı olan, girişe yasaklı alana çıkıyor.

24’te duruyorlar

Konvoy ilk olarak 24’üncü katta duruyor. Burada telaşlı telaşlı bölgeyi inceleyen yabancı mühendisler Elif Reyhan ve Kaan Murat Akpolat’ı yanlarına alarak bir arazi aracıyla hızla yukarı tırmanmaya başlıyor. Soysal Doğan da yanına İshak Demir ve İsa Taşdelen’i alarak onları takip ediyor. Ancak Kenan Öz, Ramazan Çimen ve Adnan Keklik 24’üncü katta kalıyor. Çöküşe yaklaşık 3 dakika varken, Adnan Keklik aracı boşaldığı ve ihtiyaç kalmadığı için aracına atlayıp aşağı inmeye başlıyor. Ramazan Çimen ve Kenan Öz ise talimat üzerine bir süre daha sahayı izlemek ve fotoğraf çekmek için orada kalıyor. İşte tam bu sırada da facia yaşanıyor. Adnan Keklik’in içinde bulunduğu araç, konteynırların olduğu alanda liç seline kapılıyor. Ramazan Çimen ve Kenan Öz de 24’üncü katta liçin çöküşünden kaçamıyor.

Gözlerinin önünde oluyor

Soysal Doğan’ın fotoğraf çekmeleri ve gözlem yapmaları için 29’uncu katta bıraktığı İshak Demir ve İsa Taşdelen de liç çamuruna batmalarına rağmen kurtulmayı başarıyor. Patrik Valko, Allen Robert Morris, Jonathan James Holden ve Kaan Murat Akpolat 33’üncü katta oldukları için çöküşten etkilenmiyor. Her şey gözlerinin önünde oluyor. Soysal Doğan da 33’üncü katta ama liç üzerinde olduğu için çöküşten kaçarak kurtulabiliyor.

Geziyorlarmış

Yakup Çimen, ağabeyi Ramazan Çimen ve Kenan Öz’ü Patrik Valko ve ekibine eşlik etmesi için yukarı çöken liç bölgesine gönderenin kim olduğunu sordu. Patrik Valko, Jonathan James Holden ve Allen Robert Morris’in ifadelerinde, “Sahayı geziyorduk” diye konuştuklarını da hatırlatan Yakup Çimen, “Kardeşim sen turist misin... Nerede geziyorsun... Senin o gezinti yaptığın yerde, senin gezintin yüzünden 3 kişi hayatını kaybetti. Ayrıca hangi izinle o madende geziyorlardı. Türkiye’de çalışma izinleri var mıydı. Bunlar araştırılmak zorunda” şeklinde konuştu.

Yani, “liç yığınına çıkan yollar trafiğe kapatılmıştı” söyleminin boş bir laf olduğunu, olay günü videolarıyla detaylı olarak anlatan Yakup Çimen, hayatını kaybeden üç işçinin kapalı olan sahaya talimatla gittiklerini, kamyon şoförü Uğur Yıldız’ın çoktan kapatılmış olması gereken cevher yolunda aracını sürerken ve 5 işçinin de saatler öncesinden ayrılıp aşağı inmeleri gerekirken konteynırlar bölgesinde tutuldukları için hayatını kaybettiğini anlattı.

Daha ne bekliyorsun

Radarları gözleyen jeoteknik başmühendisi Ali Rıza Kalender’in sanki tek bir suçluymuş gibi hedef haline getirildiğini ifade eden Yakup Çimen, “Radarcının görevi haber vermek. Sen zaten çatlakları sabahın erken saatinde gördün. Liç sahası çalışanı Nazım Köse sabah erkenden haber vermiş. Çatlaklar ortada. Daha ne bekliyordun. Radarcı gelip dağı mı iteleyecekti” dedi.

Yanlış yanlış yanlış

Yanlış dizayn, yanlış yönetim, yanlış siyanür solüsyonu kullanımı ve killi malzeme kullanımının çöküşün ana nedenleri olduğunu söyleyen Yakup Çimen, “Killi malzemenin su geçirmediğini, suyu tuttuğunu bile bile, daha fazla altın elde etmek düşüncesiyle killi malzeme oranını yüzde 30’lar seviyesine çıkardılar” diye konuştu.

Madene dışarıdan bir ziyaretçi geldiğinde panik halinde gölleşmiş liç sahasını düzeltmeye çalıştıklarına şahit olduklarını anlatan Yakup Çimen, ayrıca liç sahasının da yanlış seçildiğini, özellikle dördüncü FAZ’dan sonra başka bir yere liç sahası açılmış olsaydı facianın olmayabileceğini savundu.

“Hip liç yıkılacak”

Ağabeyi Ramazan Çimen’in sohbetleri sırasında sık sık kendisine, “hip liç yıkılacak, hip liç yıkılacak” dediğini aktaran Yakup Çimen, “Yemin ederim öyle diyordu. Biliyorlardı. (Heap Leach – Hip Liç – Yığın Liçi) Abim, ‘1-2 ve 3’üncü FAZ’lar aşağı gelirse köy de altında kalır’ diyordu. Ne olduğunu Kırıcı Süpervizörü olan abim görebiliyordu ama dolgun maaşlı mühendisler bunu göremiyordu” dedi.

Koray Şimşek devamlı itiraz ediyordu

Koray Şimşek adındaki mühendisin olanları gördüğünü, birçok noktada yapılanlara itiraz ettiğini ve bu yüzden işten ayrılmak zorunda kaldığını anlatan Yakup Çimen, “Koray Şimşek yanlışlara itiraz ediyordu. Bir süre sonra işten ayrıldı. ‘Koray Şimşek’i gönderdik, üretim arttı’ diye sevinenler oldu ama sonuç da felaket oldu” diye konuştu. Yakup Çimen, Koray Şimşek’in mutlaka dinlenmesi gerektiğini söyledi.

Ehliyetsiz birisine araba teslim ettiler

Madende son yıllarda ilgisiz kişilerin kritik görevlere atandığını söyleyen Yakup Çimen, sanıkların ifadelerin de de sık sık “Yeni atanmıştım... Madencilik benim işim değil” şeklindeki söylemlerini hatırlattı.

Çöpler’de o gün en yetkili kişi olan İain Ronald Guille, “Benim işim sadece raporlamak, maden işinden ve yığın liçi benim alanım değil” diyerek kendini savunmuş, Operasyonlar Direktörü Kenan Özdemir, makine mühendisi olduğunu ve maden işinden anlamadığı şeklinde avukatı aracılığıyla kendisini savunmuş, Abdül Kadir Cansız ise öylesine vekalet ettiğini söylemiş ve liç sahasından anlamadığını söylemişti.

Yakup Çimen, “Ehil olmayan birine görev vermek suç değil mi... Cengiz Yalçın Demirci Bey nerede... Yığın liçinden anlamayan birisine yığın liçini nasıl teslim edersiniz. Ehliyeti olmayan birisine arabayı nasıl teslim edersiniz. ANAGOLD yöneticileri burada aslında suçlarını itiraf ediyor. Cengiz Yalçın Demirci kendisine gönderilen maili üç gün sonra gördüğünü söylüyor ve kendisini böyle savunuyor. Üç gün sonra kendisine gönderilen maili görmek yönetim ve organizasyon hatası değil mi. Ben bile telefonum şarjı bittiğinde, eşimi arayarak, ‘acil bir şey olursa beni şuradan ara’ diye yedek bir hat bildiriyorum. Şirketin en karlı madenini yönetenler uyuyor ya da maillerini üç gün sonra görüyor” dedi.

AFAD parçalayacaktı ben durdurdum

Görüntüleri elde etme hikayesini de anlatan Yakup Çimen, “O çalışmalar sırasında ben de günlerce liç sahasındaydım. Abimin kullandığı araca ulaşıldığında AFAD’çılar aracı parçalayarak çıkarıyordu. Durdurdum. Kameraları araçtan ben çıkardım. Çalışmaz dediler ama çalıştı ve görüntüleri kurtardık. Savcılığa ben teslim ettim” dedi.

Çimentoyu azaltmışlar

Yakup Çimen’in anlattıkları arasında en dikkat çekici bölümlerden birisi de liç sahasındaki çimento kullanımının azaltılmasıydı. Gökhan Adakan adındaki bir mühendisin, liç sahasında kullanılan çimentoyla ilgili bir proje hazırladığını ve bu projenin kabul edilmesiyle birlikte de liç sahasında ton başına kullanılan çimento oranlarının 25-35 kilogramdan 8-12 kilogram aralığına düşürüldüğünü söyledi. Yakup Çimen, “Bu proje Denver’dan onaylı. Bir yılda 5 milyon dolar kar etmişler. Gökhan Adakan’a ödül bile vermişler. Peki sonuç ne olmuş... Bu hırsızlık değil mi? Malzemeden çalma değil mi? Hırsız müteahhitlerin yaptığından ne farkı var... Kolon kesmekten ne farkı var...”

Yakup Çimen, “Bakınız tonda 25-35 kilogram çimento kullanılan bir, iki ve üçüncü fazlar dimdik ayakta. Murat Bayraktar’ın tonda 12 kilogram çimento kullanın diye attığı mailler var. Kenarlara 12 kilogram, orta kısımlara 8 kilogram çimento kullanın diye mail atmış” diye konuştu.

Bardağı taşıran son damladır

Facia günü sabah erkenden çatlakların görülmüş olmasına rağmen bir türlü siyanürlü sahaya siyanürlü solüsyon verilmesi kesilmemişti. Faciadan yarım saat öncesine kadar siyanürlü solüsyonun akışı devam etmişti. Bu durumu hatırlatan Yakup Çimen, çöken yığın liçi sahasına bir günde 30 bin metreküp yani 30 bin ton siyanürlü solüsyon verildiğini belirterek, “Yani solüsyon sabah erkenden kesilseydi çökme olmayabilirdi. Kesilseydi de çökme olurdu diyenler var ama unutmayın bardağı taşıran son damladır” dedi.

Uğur’umu katlettiler

Faciada hayatını kaybeden Uğur Yıldız’ın acılı eşi Gamze Yıldız da yaptığı konuşmada, “Canilerin yapay dağının altında Uğur’umu katlettiler. Bizlere bunu yaşatanlar, normal hayatlarına dönmek istiyor. Bu travmalar sonucunda ben çocuğumu kaybettim. Elleriniz kanlı ve katilsiniz” diye konuştu.

Uğur Yıldız’ın annesi Sevda Yıldız da, “Dört gündür dinliyorum. Sanki onlar suçsuz bizler suçlu. Sanki onlar tanık bizler sanık. Hepsinden şikayetçiyim. Murat Kurum da yargılanmalı. Neden benim ülkemde siyanürle altın çıkarılıyor” derken, baba Ali Ekber Yıldız da, “Sabah erkenden çatlakları gördüğünüz halde çocuklarımızı neden 6 saat içinde o sahadan çıkaramadınız. Evlatlarımızı göz göre göre katlettiler” diye konuştu.

Öngörülebilirdi

Sanıkların ve sanık avukatlarının “öngörülemez bir facia yaşandı” savunmalarının doğru olmadığını belirten facia kurbanı Uğur Yıldız’ın ailesinin avukatı Akçay Taşçı da, “Ancak gerek daha önceki çökmeler ve kazalar gerekse de hizmet aldıkları şirketlerin uyarı raporları ortada. Bu olayın yaşanacağı hem yönetimdeki hem de sahadaki hemen herkes tarafından biliniyordu” diye konuştu.

Riskleri bilmelerine rağmen FAZ 5’in hazır olmaması ve inşaatının devam etmesi nedeniyle FAZ 4B’ye yığmaya devam edildiğini belirten Avukat Taşçı, “Çünkü FAZ 5’in inşası için üretimin durması gerekiyordu. Yaklaşık iki aylık durmanın maliyetini üstlenmek istemediler” dedi.

Delil karartıyorlar

Avukat Akçay Taşçı, madenin kontrolünün halen şirkette olduğunu, yani bunun suç mahallinin hala failin kontrolünde olması anlamına geldiğini belirterek, “Kesinlikle delil karartıyorlar. İç yazışmalar dosyaya sunulmuyor. Daha doğrusu sadece şirketin uygun gördüğü kısımlar veriliyor” dedi. Avukat Akçay Taşçı, Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü yığın liçi yoluyla altın üretimi yapıldığını ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mevzuatlarında yığın liç yöntemine ilişkin tek bir düzenleme olmadığına dikkat çekerek, “Bu nedenle de yapılması gereken kamusal denetimler yapılamamış. Mevzuatın olmadığını da bakanlıklar olaydan sonra fark ediyorlar” dedi.

Avukat Taşçı, yığın liçinin denetlenememesi nedeniyle şirketin hali hazırdaki faaliyetlerinde de aynı risklerin bulunduğunu bu nedenle bu yöntemin kullanıldığı alanlar açısından faaliyetlerin durdurulması gerektiğini istedi. Benzer bir ifadeyi, tutuklu bulunan madenin Operasyonlar Başkan Yardımcısı İain Ronald Guille’in Avukatı Murat Volkan Ünder de dile getirdi. Avukat Ünder de, “Yığın liçinin nasıl çalışacağına ilişkin hiçbir kanuni düzenleme yapılmamış” diye konuştu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İBRAHİM GÜNDÜZ Arşivi
SON YAZILAR