TEZCAN KARAKUŞ CANDAN
Kentsel dönüşüme yeni kurban: Fikir İşçileri Kooperatifi
Neoliberal ekonomik sistemin aşırı kar hırsı, yaşam alanlarımızı ve değerlerimizi yok ederken, oluşturduğu yıkıcı sistemle insan ve toplum üzerinde yarattığı tahribatlar toplumu yoruyor. Sürecin her noktasında etik değer yargılarını koruma, bireyin toplumsallaşması, ağır koşullar altında insan kalma mücadelesini de öne çıkartıyor. Dürüstlük, doğruluk, adil olma, vicdan, bir arada ve birlik içerisinde davranma yaklaşımları neoliberalizmin dağıtıcılığı ve otoriterliği ile karşılaşıyor. Bu otoriterlik ve neoliberalizmin sunduğu nimetlerden emeksiz yararlanma arzusu, insanlığın harcını çürütüyor.
Toplumsallaşma ve insan kalma mücadelesi
Birbirini ezerek üste çıkma, kendi sesine aşık olma, toplumsal olana etik olana sağırlaşma, etik değer yargılarının tüketilerek insanlıktan çıkma halinin meşrulaştırılması ile bulunduğu ortama dönüşen bukalemunlaşma, insanlığın geleceğini tehdit edecek büyük bir enkazı işaret ediyor.
Yaşadığımız coğrafyada, siyasetten gündelik yaşam ilişkilerine kadar sirayet eden bu durum son yirmi yılda ekonomik bir sistemin kendi varlığını sürdürmek için yok ettiği insanlığa karşı aynı zamanda bir insan kalma mücadelesini de öne çıkartıyor
Kentsel dönüşüme tabi tutulan insanların evleri ile kurdukları bağ sürecinde sıkça yaşadığımız, iktidarla birlikte dönüşen insanın, başkasının yaşadıklarını yâda yaşayacaklarını düşünmeden riskli yapı kararı aldırmak için başvurmasında, tescilli bir kültür varlığının tescilinin kaldırılması için canhıraş Kültür Bakanlığı’nın kapısını aşındırmasında, yada kentleşme politikalarına aykırı planlama kararlarında, bilimsel ve toplumsal düşünememe hali bir yıkımı işaret ediyor. İktidarın yarattığı yıkıcı etki, etik değer yargılarından uzaklaşma, kurumlara kişilere geçiyor ve giderek toplumu kuşatıyor. Cumhuriyet döneminin yapıları, değerlerimiz, kültür varlıkları ranta feda ediliyor, yıkılıyor hayatımızdan kopartılıyor.
Fikir İşçileri Kooperatifi Nam-ı diğer Sigorta Evleri
Benzer bir yıkıcı sürecin izlerini Ankara’da Küçükesat’ta Büklüm Sokak’ta bulunan Fikir İşçileri Kooperatifinin hikâyesinde görürüz. Ankara Fikir İşçileri Yapı Kooperatifi 20 Mart 1954 İşçi Sigortaları Kurumu Umum Müdürlüğü tarafından kurulur. Yıllarca Sigorta Evleri olarak bilinir. Özgün mimarisi İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinden mezun Ankara’nın imarında pek çok yapısı bulunan Demirtaş Kamçıl Rahmi Bediz tarafından tasarlanır. 1957 yılında mimari projelerinin onaylanmasını takiben yapım süreci başlar ve 1961 yılında yapı yaşayanları ile birlikte yaşamın içerisine katılır.
Yapı bir bodrum kat ve 4 kat olmak üzere 5 katlı 24 daireden oluşur. Yarım daire formuyla yatay bir kütle olarak, gözünüzü alamadığınız güzellikte olan yapı, bir anda sıra sıra dizilmiş apartmanların arasında sırayı bozar, davetkâr şekilde sizi içerisine çeker. Derin bir nefes aldırır.
Binaya girişler, yarı açık balkonlardan tarak sistem ile dağılır. Bu tarak sistemi, yaşam birimleri olan eve giriş çıkışlarda komşularla karşılaşabilecekleri açık hol sistemi ile bir sosyal diyalog kurmasına olanak sağlar. Hem özel mülkiyet hem kamusal ortak karşılaşma alanı, bugünlerin tasarım ve insan ilişkileri içerisinde neredeyse yok olmaya yüz tutmuş formları olarak bize bireyin toplumsallaşmasının mekânsallığını hatırlatır.
En dışlarda yer alan konutlar hariç, iki duvarlar ortak kullanılır. Yani konutlarda saflar sıklaşmış, yan yana yer alarak bir örgütlenme senfonisi oluşturulmuş desek yerinde olur. Kalorifer sistemi ile ısınmasının planlandığı, Ankara’nın soğuk kış günlerinde bu yan yana duruş aynı zamanda ısıtmanın da ekonomik olmasını sağlar.
Tasarım eşitliği
Her konut birbirilerinin önünü kapatmadan, önden ve arkadan tasarım eşitliği ile doğal ışıktan yararlanır. Kendi içerisinde orantı ve tasarım ahengini yakalayan konutlar 81 metrekareden oluşur. Barınmanın, ısınmanın sorun olduğu bu günlerde, ekonomik, mütevazı ama bir o kadarda estetik kaygı taşıyan örnek bir çözüm olarak günümüze kadar ayakta kalır.
Kavaklıdere ilkokulunun hemen yakınında bulunan Fikir İşçileri Kooperatifi’nin özgünlüğü, bir ilkokul öğrencisi iken bile beni etkilemişti. Okuldan çıkıp eve doğru giderken, yolumu değiştirip önünden gitmeyi sevdiğim günlerin bende bıraktığı iziyle, yapının korunması sürecinde sorumluluk almak yapıya ve temsil ettiği döneme karşı mesleki sorumluluğumdu. Ve öylede oldu Fikir İşçileri Yapı Kooperatifi’nin hikâyesini Sigortalar Kurumu’nun ve Çankaya Belediyesi’nin tozlu arşivlerinden çekip, gün yüzüne çıkarttık.
Bu güzel yapıyı her çocuk her yetişkin gönül gözüyle görebilecekti.
Yapı öylesine özgün ve dönemini temsil ediyordu ki, Mimarlar Odası Ankara Şubesi korunması için Koruma Kurulu’na başvurur. Başvuru reddedilir. Oda’nın dava açmasıyla birlikte dava sonucu beklemeden bu kez Koruma Kurulu yapıyı tescil etmek durumunda kalır. Fikir İşçileri Yapı Kooperatifi, Cumhuriyet dönemi eserlerinden birisi olarak 15.01.2010 tarihinde koruma altına alınır. Böylece bu güzel yapıyı her çocuk, her yetişkin gönül gözüyle görebilecektir.
Cumhuriyetin köklü mahallerinden olan Esat’ta yıkımlar devam ederken Fikir İşçileri Yapı Kooperatifi’nin yıkımdan kurtarılan bir değer olarak, 12 yıl boyunca temsiliyetini sürdürür. Ancak Nisan 2022 tarihinde mülkiyet sahipleri tarafından tescilinin kaldırılması için Koruma Kurulu’na başvuru yapılır. Koruma kurulu bu başvuruyu reddeder. Ama yıkım ideolojisinin temsilcileri de durmaz. Koruma Yüksek Kurulu’na başvurarak itiraz ederler. Yüksek Kurul Fikir İşçileri Yapı Kooperatifinin korunması gerekli kültür varlığı tescilini kaldırır. Bu kararla birlikte Fikir İşçileri Kooperatifi koruma zırhını kaybeder. Kentsel dönüşümün yeni kurbanı olarak yıkım tehdidi ile karşı karşıya bırakılır.
Fikirlerin ve üretenlerin iktidarın hedefi haline geldiği bir dönemde, hayatımıza giren özgün yapı olan ve adıyla birlikte üretimin ve düşüncenin mekânsallığını ve Cumhuriyet aydınlanmasını ve belleğini örnekleyen Fikir İşçiler Yapı Kooperatifi’ne, ismine ve temsil ettiği döneme kimlerin tahammül edemediği çok açık. İstenen belleksiz bir kent yaşamı ve değer verdiklerimizin yok edilmesi ile insanlığımızın tehdit edilmesidir.
Kurumlarından kişilerine kadar kamuya hizmetin temsili olan fikir işçiliğinden zerre nasibini almayanların kültür varlıklarını yok etme isteğine karşı, Fikir İşçileri Kooperatifi’nin gelecek kuşaklara taşınmasını tahayyül etmeliyiz, daha da ötesi, istemeliyiz. Çünkü kentteki bu yıkıcı dönüşüm kentle birlikte yaşayanlarını da dönüştürüyor. Tarihinden geçmişinden kopartarak köksüzleştirmeyi hedefliyor.
Neoliberalizmin yıkıcı etkisinin içerisinde, insan kalmak Fikir İşçileri Yapı Kooperatifi’nin yıkımını durdurmak zorunluluğumuz.