SEDAT BOZKURT
Nereden nereye? AKP’nin 23 yılı
Siyasi partileri gemiye benzetirsek ve genel başkanlarını da kaptan olarak tanımlarsak, sanırım bugünkü Türkiye siyasetini daha kolay anlama olanağımız ortaya çıkar.
Hala olasılıktan söz ediyorum. Çünkü bu yazının hükmü, reel siyasetteki muhtemel değişiklik nedeniyle çok fazla uzun sürmeyebilir. İttifaklar dağılabilir, yeni ittifaklar kurulabilir. Genel başkanlar değişir, bu da partilerin rotasını değiştirmesine neden olabilir. İçe dönük mücadele ve politik rota meselesinde hayli dinamik bir siyasetimiz vardır.
AKP 23. yılını kutluyor. 23 yıldır, kısa iki ara da olsa, AKP’nin genel başkanı aynı isim Recep Tayyip Erdoğan. Partiler gemi olunca o geminin rotasını da kaptanlar yani genel başkanlar belirler. Parti içi demokratik yollar, alınan kolektif kararlar işin süslü cümleleridir.
Genel başkanlar, parti içinde güçlerini tahkim ettikleri zaman lider olurlar. Parti önemsizleşir, lider ön plana çıkar. Türkiye’deki siyaset tam da böyle işler.
Partilerin politik kimlikleri çok fazla değişmese de genel başkanları değiştiği zaman politik yörüngeleri, rotaları değişir. Bu bazen partinin taşıyıcı kolonlarını bile sarsacak şiddette olur.
Genel başkanı değişmeden sürekli politik hattını, kimliğini, rotasını, hedefini değiştiren tek parti AKP’dir. MHP ikinci sırada gelir. MHP’deki değişimi politik olarak okumak zordur, ama yörüngesini değiştirmiştir. Politik olarak karşısında konumlandığı, siyasetini, onu eleştirmek üzerine kurduğu yapının, kişinin yanına gelmiştir. Politikalarındaki değişimi, hiç politika konuşulmadığı için bilmiyoruz. Ama dün karşı olduğunun bugün yanındaysa, bu temel bir politik değişikliğe de işaret eder. Devlet Bahçeli’nin 27 yıllık genel başkanlığının son 8 yılıdır bu politik konum.
Doğurgan olmayan partiler
Millî Görüş hareketi ile MHP diğer partilere göre daha az doğurgandır. MHP’nin içinden kurulduğu tarih olan 1969’dan tam 24 yıl sonra BBP çıkmıştır. 12 Eylül ürünü olan Türk- İslam ideolojisine, biraz da ülkede yükselen İslamcılık akımına daha yakın olma niyetiyle kurulmuştur.
MHP’den ikinci kopma İyi Parti’dir ve 2017 yılında partinin yörünge değişikliğine itiraz nedeniyle ayrılma yaşanarak kurulmuştur. İyi Parti’nin içinde Yavuz Ağıralioğlu’nun kuracağı parti ve Yusuf Halaçoğlu’nun kurduğu Kutlu Parti ile birlikte 7 yıl içinde 3 parti çıkmıştır. Zafer Partisi’nin kuruluşu İyi Parti’nin 4. yılında gerçekleşti. Bu arada BBP’nin içinden de 28 yıl sonra Milli Yol Partisi çıkmıştır.
Millî Görüş hareketi 1969 yılında Milli Nizam adıyla partileşti. Partileri kapatıldı ama içinden 2001 yılına kadar hiçbir parti çıkmadı. AKP Millî Görüş içinden çıkan ilk partidir. Yeniden Refah Partisi ise 2. Partidir ve 2018 yılında kurulmuştur. Oysa AKP’nin içinden ilk parti 2009 yılında çıkmıştır. Mutlak iktidardayken ve henüz 8 yaşını bile doldurmamışken. 23. yılında AKP’nin içinden birisi eski genel başkanının liderliğinde olan politik hayatlarına da devam eden iki parti ve politik hayatını sonlandırmış iki parti ile birlikte tam dört parti çıkmıştır.
CHP’nin değişim döngüsü
İsmet İnönü, 33 yıl CHP Genel Başkanı olarak görev yaptı. Devleti kuran parti niteliği nedeniyle parti politik ilke ve hedeflerine hep bağlı kaldı. Siyaseten kategorize olma mecburiyeti ortaya çıkınca, içini doldurmakta sıkıntı çektiği “ortanın solu” yörüngesine oturdu. Bu, CHP’nin içinde bölünmelere de yol açmıştır. Kolay değildir siyaset denizindeki gemilerin ani manevralar yapması. Bülent Ecevit’in genel başkanlığında sol kimlik daha belirgin hale gelmiştir.
14 yıl genel başkanlık yapan Deniz Baykal’ın partide yapmak istediği yörünge değişikliği CHP’yi ilk kez baraj altı bırakacak kadar tepki görmüştür. Yine gemilerin manevra kabiliyeti olarak bakın siyasetteki yörünge değişikliğine.
Başlığımız olan AKP’nin 23. yılına tekrar dönelim... Ama bu değişim meselesinin siyasetin her alanında doğru ya da yanlış olarak var olduğunu, denendiğini de bilin istedim. Erdoğan’ın dümenindeki AKP’nin değişimini, kısaca değindiğim bu değişimlerle lütfen kıyaslamayın. Onlar, konjonktürel ortaya çıkan koşulların bazen zorlaması bazen de ona uyumun gerektirdiği değişimler olabilir. AKP’deki değişim hep bir plan dahilindedir.
AKP’nin kuruluş manifestosu
AKP’nin kuruluşunu Erdoğan 14 Ağustos 2002 günü bu konuşmasıyla ilan etmişti:
“Değerli dostlar, bugün önemli bir gün. Bugün Türk siyaset hayatına lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak geçecek.
Bugün, Türk siyaset tarihine parti içi demokrasi geleneğinin yalnızca bir kuru temenni olarak değil, aynı zamanda da bir zihniyet değişikliği ve zorlayıcı tüzük kuralları biçiminde egemen olduğu gün olarak geçecek.
Bugün, Türk siyaset tarihinde her yönüyle şeffaf, seçmenin sorgulamasına ve denetimine açık yepyeni bir siyasal örgütlenme modelinin kurulduğu gün olarak geçecek.
Bugün, Türk siyaset tarihine, hizmete sevdalı insanların kurduğu AK Parti'nin doğum günü olarak geçecek.
Ve bu günden sonra Türkiye’mizde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Kutlu olsun.”
Aradan geçen 23 yılın sonunda AKP’nin çekilen röntgen filminde burada söz edilenlerden hiçbirinin var olmadığını net bir biçimde görürsünüz. Burada söz edilen parti tüzüğü, ilk seçim sonrasından başlanarak her kurultayda değiştirildi. Demokratik niteliği o kadar aşındırıldı ki Yargıtay bile 12 Eylül döneminin siyasi partiler yasasından bile geri gittiği için partiyi uyarmak zorunda kaldı, tüzük mahkemelik oldu. Kurulduğunda Millî Görüş gömleğini çıkarmış, AB’ye tam üyelik hedefini önüne koyan bir AKP vardı ve kendine uzun süre politik bir kimlik oluşturmadı. Yaptıklarıyla bu eksikliği giderme derdindeydi. Bu süreçte Sosyalist Enternasyonal’den davet bile aldı.
Parti programı bir var, bir yok
Uzun bir süre önce partinin sitesinde bulunamayan parti programı, yerini almış. AKP’nin parti programı bugün AKP’nin izlediği siyaseti temelden eleştiren bir metindir. Ve bu parti programını yazan 11 kişilik ekipten sadece 1 kişi AKP içindedir. O da parti programına sahip çıkarken partinin bugünkü konumu net eleştiren Hüseyin Çelik’tir.
Parti programı, sık sık LGBTİ+’lara karşıtlık üzerinden siyaset kuran Erdoğan ve AKP’lilere, başlangıç kısmında, "Partimiz bu vasfıyla tüm vatandaşlarımızı cinsiyetleri, etnik kökenleri, inançları ve dünya görüşleri ne olursa olsun ayırım yapmaksızın kucaklamaktadır" diyerek itiraz ediyor. Parti programı baştan sona bugüne yönelik sert eleştiriler barındırıyor. İşte bugünle kıyaslamak için birkaç örnek:
* "Partimizin iktidarında, başta bakanlar olmak üzere tüm atamalarda, ehliyet ve liyakat esas alınacaktır.
* Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişkiler açık, net ve anlaşılabilir bir biçimde belirtilecektir.
* Kuvvetler ayrımı ilkesi hassasiyetle uygulanacaktır. Yasama, yürütme ve yargı güçleri arasında ve denge denetim sağlanacaktır.
* Anayasanın ve kanunların herkesi bağlayıcılığına dair ilke titizlikle uygulanacaktır
* Demokrasilerin temel niteliklerinden biri olan toplantı ve gösteri özgürlüğünün etkili kullanılması için gerekli hukuki düzenlemeleri gerçekleştirecektir."
2002 yılında Türkiye basın özgürlüğünde 100’üncü sıradaydı, 2005’te 98’inci, 2023’de 180 ülke arasında 165, 2024’de ise 158’inci oldu. Bir yılda 7 basamak ilerlemesi sizi yanıltmasın. Bu alttaki ülkelerin kötü performansıyla oldu. Bu arada 1 milyon siteye erişim engeli getirildi. Haberlere getirilen erişime ilişkin yapılan haberlere bile erişim engeli getirildi. Bu sansür yöntemi o kadar yaygınlaştı ki sinema oyuncusunun, yani kamuya mal olmuş bir ismin sevgilisiyle fotoğrafına bile erişim engeli getirildi. Oysa parti programının en uzun paragrafı bu uygulamalara itiraz eden bir medya özgürlüğünden bahsediyor.
AKP’nin 23 yıllık tarihinin 22 yılı, mutlak iktidarda ve Erdoğan yönetiminde geçti. OECD’nin tespitine göre ülkedeki çocukların yüzde 20’si beslenme yetersizliği yaşıyor, 6,5 milyon çocuk şiddetli yoksulluk içinde. Bu çocukların yüzde 25’i okula aç gidiyor. Bu tablo kutlanacak bir duruma işaret etmiyor. Burada başka bir duygu gerekli.
Parti programıyla ilgisi olmayan, kurucular kurulunun yarısının partiden ayrıldığı AKP 23’üncü yılını kutluyor. Kutlamalarda coşku görmeyeceksiniz, dikkatli bakarsanız mahcubiyet göreceksiniz... Orada kurulacak “nereden nereye” ile başlayan cümleler sizi yanıltmasın. Geldiğimiz yer orada söylenen yer değil, 23 yıl önce geleceklerini söyledikleri yer hiç değil…