CEM ERCİYES
Özgür Türkiye, özgür kültür ve sanat
Eskilerin deyimiyle ‘seçim sath-ı mailine girdik’. Bu seçim hepimiz için kader seçimi gibi. Gerçi bir önceki seçimden önce de deneyimli siyasetçilerin ‘köprüden önce son çıkış’ dediklerini hatırlıyorum. Çok da yanılmış sayılmazlar, o köprüden geçtik ve beş yılda geldiğimiz yer ne demokrasi ve özgürlüklerden ne ekonomi ve siyasetten yana daha iyi oldu. Şimdi hepimizin tarafı belli; daha demokratik bir ülkede yaşamak isteyenler oylarımızı Kemal Kılıçdaroğlu’na vereceğiz. Kaderini Tayyip Erdoğan’a bağlamış olanlar ise diğer tarafa. Her iki tarafın seçmenleri için de varoluşsal bir mesele bu seçimler. He iki aday da önündeki bütün düğmelere basıyor ve aklına gelen her şeyi vadediyor gibi görünüyor. Kimse vaatte diğerinden geri kalmak istemiyor.
Tabii bir de ‘seçim beyannameleri var’. Yıllardır olduğu gibi her parti iktidara gelirse neler yapacağını anlatan kapsamlı çalışmalar hazırlayıp kamuoyuyla paylaştı. Bu ‘beyannamelere’ ya da ‘bildirgelere’ bakan var mı, bilmiyorum. Uygulanacak politikalar artık bir teferruat sayılıyor. İçinde bulunduğumuz süreç bir nevi dünyalar savaşı. Önemli olan da Cumhurbaşkanlığı makamında kimin oturacağı.
Eskiden seçimler ve vaatler biraz daha anlamlı oluyordu ki gazeteler bu seçim bildirgelerini haber yapar, karşılaştırır, yorumlardı. Ben de kimsenin pek umurunda olmasa da işimi yapmış olmak için ‘kültür sanat’ bölümlerini gözden geçirir, ekseriyetle ‘aynı tas aynı hamam’ tadında yazılar yazardım. Bu alışkanlıkla bir kez daha siyasi partilerin seçim bildirgelerine baktım.
Yeşil Sol Parti’nin bildirgesi 76 sayfa. ‘Kültür’e ayrılan satırlarda da bildirgenin diğer maddelerinde olduğu gibi özgürlük vurgusu öne çıkıyor. En çok bütün diller, Kürt kimliği ve baskı altındaki kültürlerin özgürleşmesinden söz ediliyor, ‘Kültür-sanatın özgürleşmesi için buradayız, birlikte değiştireceğiz’ deniliyor.
TİP’in de içinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ‘Ortak Mutabakat Metni’ ise hayli kısa tutulmuş ve ne yazık ki içinde kültür ve sanata özel bir vurgu yapılmamış…
Millet İttifakı’nın ‘Ortak Politikalar Metni’ ise hakkında çok yazıldığı için biliyoruz ki epey ayrıntılı. 244 sayfalık bu metinde ‘Kültür’ başlığına altı sayfa ayrılmış. İttifaka katılan altı siyasi partinin birlikte hazırladıkları metni, CHP ve İyi Parti’nin resmi sitelerinde bulabilirsiniz, ama diğer partilerin sitelerinde göremedim…
‘Kültür’e ayrılan altı sayfada Millet İttifakı’nın yüz civarında vaadi yer alıyor. Daha ilk maddeden itibaren özgürlükten, fikir ve sanatın önündeki engelleri kaldırmaktan bahsediliyor. Bir yerinde “Türkiye´yi festival yasaklarıyla değil festival teşvikleriyle gündeme gelen bir ülke hüviyetine kavuşturacağız” deniliyor mesela… Genel olarak, kültür ve sanat dünyasının aktörlerini hedefleyen, sanatçıların, kültür endüstrilerinin sorunlarını çözmeyi vadeden bir metin hazırlanmış. Neredeyse kültür sanat dünyasının hiçbir paydaşını dışarıda bırakmayacak bir kapsayıcılıkta yazılmış. Devlet Tiyatroları’ndan özel tiyatrolara, sinemacılardan yazarlara-yayıncılara, sokak müzisyenlerinden müzik yapımcılarına, sahaflardan müzecilere, çağdaş sanatçılardan harika çocuklara kadar herkes için bir şeyler var bu metinde. Destekler, özel yasalar, özgürleştirici düzenlemeler… Bunların hemen hepsinin ilgili meslek gruplarının yıllardır arzuladıkları gelişmeler olduğunu tahmin etmek güç değil. Devletin ilgili kurum ve kuruluşları için de onları güçlendirip özerkleştirecek, daha adil çalışmalarını sağlayacak tedbirler alınacağı vurgulanıyor. Bu bildirgede, özgürlük vurgusu çok belirgin; bu iyi. Ama sosyal devletten beklediğimiz daha yaygın ve güçlü kamu desteği konusunda ise dikkat çekici bir vaat yok. Evet, kültür sanatı üretenler için neredeyse her şey var ama tüketenler, yani kültür sanat izleyicisi için, sanatseverler için heyecan verici fazla bir şey yok. Bunun en önemli istisnası “gençlere kültür ve sanat aktivitelerinden 25 yaşına kadar ücretsiz yararlanabilmeleri için kültür kartı vereceğiz” vaadi. Kabul etmek gerekir ki böyle bir uygulamanın gerçekleşmesi, herkes için heyecan verici bir gelişme olur. Millet İttifakı’nın bildirgesi sanatçıların desteğini kazanmaya dönük, bu alandaki STK’larla işbirliği içinde hazırlanmış gibi görünüyor. Gençleri de yabana atmamışlar; bu da iyi.
Diğer tarafa bakacak olursak burada bir mutabakat metnine gerek kalmamış. Çünkü AK Parti’nin 486 sayfalık ‘Seçim Beyannamesi 2023’ başlıklı metni var. Bu beyannamede ‘Kültür ve Sanat’a 11 sayfa ayrılmış. Bunun altı sayfası 20 yılda yaptıklarını, beş sayfası ise yapacaklarını anlatıyor. Yapılanlar, malum. Yasaklamalardan vs. bahsedilmiyor tabii ki. Ama sayısız inşa projesi, AKM’den CSO salonuna kadar büyüklü küçüklü kültür merkezleri, müze binaları ve restorasyon projeleri, sinemaya, çeviri desteğine, tiyatrolara verilen parasal destek programları anlatılıyor. Yapılacaklar kısmında ‘değerler’, ‘kültürel birikimimiz’, Osmanlı ve Selçuklu vurgusu dikkat çekiyor. “Kültürel ve sanatsal üretimimizin miktar ve kalitesini artırarak ülkemizin medeniyet birikimini uluslararası düzeyde tanıtıp evrensel kültüre, düşünce ve sanat üretimine aktif olarak katkıda bulunmasını sağlayacağız. Bu kapsamda kültür ve sanata ayrılan kaynakları artıracağız” diye başlayan bu metnin izleyiciyi rakibinden daha fazla muhatap aldığı ama sanatçıları o kadar da iyi tanımadığı, ihtiyaçlarına tercüman olmadığı, kültür dünyasının diline mesafeli olduğu söylenebilir. Sivil toplumdan, tarihimizden, yeni ve kapsamlı restorasyon projelerinden, kültür merkezleri ve buralarda düzenlenecek kurslardan söz eden bir metin. Kültür endüstrisine verilecek desteklerde ‘tarihi, milli ve kültürel değerlerimizi tanıtıcı, toplumsal birlik ve aidiyet hislerini güçlendirici alanlara öncelik verileceği’ söyleniyor ki zaten bugüne kadar da öyle yapılıyordu. Bu bölümde, ‘kültür ve sanat’ başlığı altında yer alan bir vaat var ki, AK Parti’nin konuya yaklaşımı hakkında önemli bir veri sunuyor. O da şöyle: “Nitelikli din hizmetleri ile toplumun birlik, beraberlik, barış ve huzuruna katkı sağlanacak ve yaygın din kültürü eğitimini toplumun tüm kesimlerine ulaştıracağız.”
Bu seçim artık özgürlük ve demokrasinin kazandığı bir seçim olsun. Türkiye Kemal Kılıçdaroğlu ile yeni bir sayfa açabilsin. Şimdilik dileğimiz ve tercihimiz bu. Ama vaatleri de unutmayacağız, o da ayrı…