CENGİZ ERDİNÇ

CENGİZ ERDİNÇ

Patlayanlar ve yananlar

"Ukrayna mühimmatının çoğu, kutuların işaretlerinden kanıtlanacağı gibi Luhansk bölgesindeki Svatovo ve Bakliya’daki ordu depolarından sağlandı. Yani tam olarak 2015 ve 2017’de patlayanlar ve yananlar.”

Nuri Gökhan Bozkır, Ukrayna haber portalı Strana’nın muhabiri Aleksander Sibirtsev’e Suriye’de satılan silahları anlatırken bu kritik cümleyi özellikle vurguladı. Eski Özel Kuvvetler mensubu Bozkır Ukrayna’da Svatova ve Balakliya’daki askeri depolardan çalınan mühimmatın Suriye’ye satıldığını, hırsızlığın “kaza süsü verilen” patlamalarla kamufle edildiğini anlattı.

Röportaj Nuri Gökhan Bozkır’ın 26 Ocak 2022’de Ukrayna’dan kaçırılmasından sonra yayınlandı, ve Strana’nın bürosuna yapılan resmi bir baskından sonra yayından kaldırıldı.

Luhansk Svatova’daki mühimmat deposunda 19 Ekim 2015 günü yaşanan patlamada dört kişi ölmüş, 54 kişi yaralanmış, on binden fazla insan evlerini boşaltmak zorunda kalmıştı. Balakliya’daki patlamadan sonra 100 bin ton, Kalinovka’da 39 bin ton, Ichne’de 65 bin ton mühimmat "imha” olmuştu. Strana’da yayımlanan röportajın ardından, Rusya’ya yakın pikinform.ru sitesi 4 Şubat 2022’de üç patlamadan sonra imha olduğu söylenen 204 bin ton mühimmatın gerçekten patlaması halinde çevredeki düzinelerce yerleşimi ortadan kaldıracağına dikkat çekerek, patlamaların Bozkır’ın Ukraynalı generallerle Suriye’ye kaçırdığı mühimmatın üzerini örtmek için gerçekleştirildiğini ileri sürüyordu.

152 milimetre

Pikinform’a göre, Ukrayna obüslerinin mühimmatı olan 152 milimetrelik mermi stoklarının yüzde 95’i bu yangınlarla sırra kadem basmıştı. Rusya’nın suçlandığı cephanelik patlamalarının asıl sorumlusu Bozkır’dı. Rus sitesi 2012-2015 yılları arasındaki bu kaçakçılığın, Kiev’deki pek çok kişiyi ve onların başka ülkelerdeki partnerlerini, Suriye’de sivil yerleşimlerde kullanılan bu mühimmat nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin önüne çıkaracağını ima etti.

Ukrayna’dan çok daha önce, 5 Eylül 2012’de Afyon’da 500. İstihkam Ana Depo Komutanlığı’nda 32 numaralı iglo tipi cephanelikte saat 21.05’te meydana gelen patlamada 25 asker hayatını kaybetmişti. Dönemin bakanlarından Veysel Eroğlu patlamayı “kaza” olarak açıklamıştı. Ama bu acele açıklamaya itiraz bir askerden gelmişti. Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk "Açıkça söylüyorum. Eğer 21:15′te bu patlama sayım sırasında olduysa bunun kabul edilebilir hiçbir tarafı yok. Savaşın ortasında değiliz ki, neden gece yapalım bunu? Şırnak’ta olsa, çatışma varken olsa anlarım. Ama Afyon’dasınız. Gece görüş koşulları bu kadar sınırlı. Bunun hiçbir açıklaması yok.” demişti.

Kayıt dışı Mühimmat

Patlamada ölen askerlerin ailelerini temsil eden avukat Altan Ulutaş olayın bir kaza olmadığını söylüyordu. Kriminal raporlarda patlama alanında olmaması gereken PETN (Pentaerythritol tetranitrate) adlı plastik patlayıcının kalıntıları tespit edilmişti. Üç dakika içinde meydana gelen dört ayrı patlamadan, 2,1 şiddetinde depreme yol açan ana patlama için en az 20,4 ton mühimmat gerekiyordu. Oysa depoda 16 ton mühimmat vardı ve 5 ton mühimmatın kaydı yoktu.

Kayıt dışı mühimmat başka soruları da gündeme getirdi. Dönemin CHP Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş sabotaj ihtimali üzerinde duran isimlerden biriydi. Toptaş MİT TIR’ları olarak anılan skandalın patlamasından bir yıl sonra 15 Ocak 2015’te çarpıcı bir açıklama yaptı ve "O TIR’lara mühimmat Afyon’dan yüklendi” dedi.

MİT TIR’ları dosyasında avukat olan Vural Ergül başından beri Nuri Gökhan Bozkır’ın ilişkilerine dikkat çekmişti. Ergül 15 Nisan 2016 tarihinde Genelkurmay Askeri Savcılığı’na verdiği dilekçede “Akçakale’de IŞİD’e patlayıcı satarken yakalanan Nuri Gökhan Bozkır ve ortağı Jandarma Üsteğmen Ahmet Yasin Güneş’in Afyon’daki patlamayla ilgisi olup olmadığını” sordu. Fakat dilekçesine cevap alamadan tutuklandı.

CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal aynı soruyu dört yıl sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dile getirdi. Köksal patlamaya ilişkin soruşturmanın ciddiyetten uzak yapılmasını eleştirirken "Mühimmat deposunda yaşanan patlama ile Suriye’ye silah götüren MİT TIR’ları arasında bir bağlantı var mıydı? Bu sorunun cevabı hala verilmedi.” dedi.

Patlamanın Afyon 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasında bu sorular cevap bulamadı. Üç rütbeli asker taksirle ölüm ve yaralama sebep olmak nedeniyle cezalandırıldı.

Nuri Gökhan Bozkır 2014 yılı sonunda durduk yerde gazeteci Zihni Çakır’a itiraf ettiği Hablemitoğlu cinayeti için sekiz yıl sonra, 27 Ocak’ta Türkiye’ye getirildi. Daha geldiği gün suikastın detayları gazete sayfalarını süsledi. Zanlılar arasındaki MİT mensupları açık isimleriyle deşifre edildi. Bozkır ve Göktaş ilişkisi, Göktaş’ın kaçışı ayrıntılarıyla yazıldı, çizildi.

Suriye Sırları

Fakat Bozkır’ın Türkiye’ye getirilmeden hemen önce Strana’ya anlattıkları aynı ilgiyi uyandırmadı. Oysa Bozkır pek de yenilir yutulur şeyler söylemiyordu. Suriye’deki iç çatışmalar başladığında Türkmen aşiretlerine ve saha komutanı Halil Harmid’e MİT görevlilerinin kontrolünde silah tedarik etmişti; önce hafif silahlar ve mühimmat, daha sonra taşınabilir füze sistemleri, patlayıcılar ve silah yedek parçaları.

Açıklamalarına Bozkır’ın arşivinden ABD Doları’yla tıka basa doldurulmuş valizler ve silah konteynırlarının fotoğrafları eşlik ediyordu. Bozkır Seymour Hersh’ün “fare hattı” diye tanımladığı silah sevkiyatını da detaylandırdı: Katar’dan gelen ABD Doları’yla tıkabasa dolu yedi konteynerden bahsetti ve silah sevkiyatının Jandarma ve MİT tarafından kontrol edildiğini söyledi (Sedat Peker de 7 Ağustos 2021’de attığı bir tweette Mersin Serbest Bölgesi’ne konteynırla gelen paralardan söz ediyordu).

Milyonlarca Dolar

Bozkır 2012-2015 yılları arasında Doğu Avrupa ve Orta Asya’dan Türkiye adına silah satın almış, bunları Suriye’ye götürmüştü. Sadece Türkmenlere 49 ayrı silah sevkiyatı yapmıştı. Her bir sevkiyatın 2 ile 4 milyon dolar arasında olduğunu, Suriyelilere teslimat yapılırken maliyetin 2-3 milyon dolar şişirildiğini, farkın MİT’e gittiğini ve kendisinin de her partiden 10 bin dolar gibi cüzi bir para aldığını anlattı.

Silah taşıyan TIR’lar polis tarafından durdurulduğunda (8 Eylül 2015 günü Akçakale’de yakalanan TIR’lar) MİT kendisinden acilen yurtdışına çıkmasını istemiş, ismi veri tabanına işlenmeden iki saat önce adına alınan biletle Ukrayna’ya gitmişti. Bozkır, patlayıcıların yakalanmasından sadece dört gün sonra 12 Eylül 2015 günü saat 22.30’da Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan elini kolunu sallayarak yurtdışına çıkmıştı. Bu kaçışı sağlayanın da Levent Göktaş ve onun hatırını kıramayan yargı mensupları olduğunu ima ediyordu. Sadece Bozkır değil, soğan TIR’larının finansörü Jandarma Üsteğmen Ahmet Yasin Güneş de bu korumadan yararlandı. Patlayıcıların finansörü olduğu halde altı yıl boyunca yargıdan kaçırıldı.

Önlü Cinayeti

2013 yılında Ankara Balgat’taki ofisinde öldürülen Çeçen kanaat önderi Meden Önlü Suriye’deki savaşa adam gönderilmesine direnen bir isimdi. Türkiye’ye gelen Çeçenlere her konuda yardım eden, yol gösteren Önlü, Çeçenlerin sadece Çeçenistan’da savaşmalarını kabul ediyor, Suriye’deki rejim karşıtı gruplara katılmalarının önünü kesiyor, gelen yarı resmi teklifleri de reddediyordu.

Önlü’nün gönüllü korumalığını yapan polis memuru Şakir Yılmaz 2015 yılında mahkemede verdiği ifadede bu durumu anlattı; Önlü IŞİD’in komutanlarından Ömer Sisani’ye ve Türkmen Cephesi’nde komutan olan kardeşine okurken yardım etmişti. El Nusra'dan "Zübeyir” ve Özgür Suriye Ordusu'ndan “Hamza” Türkiye'de öğrenciyken Önlü'nün sahip çıktığı kişilerdi. Bu isimlerin de aralarında olduğu 150’den fazla Çeçen, Önlü’nün öldürülmesinden sonra Suriye’ye gidip farklı gruplarda savaşa katılmıştı.

Bozkır’ın itiraflarıyla sekiz yıl rötarlı olarak başlayan Hablemitoğlu cinayeti soruşturmasının iddianamesinin eylül ayında tamamlanması bekleniyor. Bozkırın tetikçi olarak suçladığı istihbarat mensubunun emekliliğinden önce son görev yaptığı yer Afyon’du. Urfa Akçakale’de IŞİD’e teslim edilmek için gönderilen 20 ton patlayıcı da Afyon Dazkırı’dan kamyona yüklenmişti.

Bu koşullarda, iddianamede Bozkır’ın itiraflarına dayanan üçüncü bir Afyon süprizi olabilir mi?

Suriye savaşına cephane sevkiyatıyla yerinden oynayan tuğla çekilir ve başka faili meçhul cinayetler aydınlanabilir mi?

Bu önemli soruların cevapları Hablemitoğlu soruşturmasının iddianamesiyle birlikte ortaya çıkacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
CENGİZ ERDİNÇ Arşivi
SON YAZILAR