CENGİZ ERDİNÇ

CENGİZ ERDİNÇ

Serdar Öktem cinayeti, yeni nesil çeteler ve kartellere beş kala

CENGİZ ERDİNÇ

Tarlabaşı’nın ara sokaklarında toplanan yedi otomobil ve sekiz motosiklet, hep birlikte Çıksalın’a doğru hareket etti. Barış Boyun, 11 Temmuz 2019 günü “asker uğurlaması” görünümü altında rakibi Emrah Ayverdi’nin Çıksalın’daki kahvesinin önüne gidip, Ayverdi’yi kaçırmayı planlıyordu. Emrah Ayverdi’yi bulamasalar da bir video çekip meydan okuyacaklardı. Gidip çektiler de. Fakat daha önemlisi Barış Boyun’un adamlarına Güngören’den Yılmaz Gökdemir ve Gültepe’den Ferdi Karagöz’ün adamlarının katılmış olmasıydı. Üç çete Boyun’un liderliğinde birlikte eylem yaptı. Boyun’un daha sonra Gazi’den gruplarla ve Daltonlarla da birlikte çalıştığı biliniyor.

Peki bu bize neyi gösteriyor?

Türkiye’de olmasa da yarım asır önce Kolombiya Medellin’de ve Meksika Guadalajara’da bir araya gelen, ortak çıkarları için, kendi yapılarını koruyarak birlikte hareket eden bu çetelere "kartel" diyorlar. Ortak çıkarlardan kastedilen bölgelerinde arzı korumak, fiyatların düşmesini engellemek.

baris-boyun.webp
Adını kurduğu ve yönettiği çeteye veren Barış Boyun

İş birliği mi kartel mi?

6 Ekim günü Beşiktaş ile Şişli arasında, Metrobüs duraklarının önünde işlenen “Serdar Öktem” cinayetinin “sevk evrakları” da yakından bakıldığında iş birliği içinde hareket eden ve bunu çok daha önce gerçekleştiren birden fazla grubu, büyük bir iyimserlikle “kartel öncesi” diyebileceğimiz bir yapıyı işaret ediyor.

Gündoğmuşlar, Daltonlar ve hemen arkalarında Siirtli Naci adıyla tanınan Naci Yılmaz. Hedef alınan Avukat Serdar Öktem’in ilişkilerine bakıldığında da bir kartel olmasa da ona yakın bir durum var. Yeni nesil sayılabilecek Casperler ve Hamuş lakabıyla tanınan İsmail Atız, Çirkinler ve Zuhat Altunç ve en önemlisi Şirinler grubunun Hollanda’da tutuklu lideri ve geleneksel mafyanın önemli isimlerinden Mehmet Sabri Şirin, ya da gayrimeşru dünyada bilinen adıyla Meks var.

Hukuk, avukatların savundukları müvekkilleriyle özdeşleştirilmemesi gerektiğini söylüyor ve bu doğru. Ancak ne geleneksel mafya ne de yeni nesil böyle bir kural tanımıyor. Hatırlatmak gerekirse Sarallar ve Şahinler arasındaki kanlı çatışmada ölenlerden biri Şahinlerin avukatı Atalay Cebesoy’du. Yine Kudbettin Kaya, Naci Şerifi Zendaşti’nin adamları tarafından öldürüldüğünde Orhan Ünğan’ın avukatıydı.

serdar-oktem.webp
Serdar Öktem, profesyonel bir "çete" suikastiyle öldürüldü

Bir taş iki kuş

Serdar Öktem cinayetini dikkat çekici hale getiren Sinan Ateş cinayetindeki kilit isimlerden biri olması. Bu kilit şu anlama geliyor, tetikçilerden başlayan, Doğukan Çep’ten yukarıya doğru giden zincirde “tutuklanan” son halka olması. Bu yüzden tutuklu olduğu sırada Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’la hastanede buluştuktan sonra 2 Ekim 2024 günü tahliye edildi. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, Serdar Öktem, Doğukan Çep gibi isimlerin “ortadan kaldırılacağını” söylüyordu.

Serdar Öktem bir ayağı müvekkilleri itibarıyla mafyada, diğer ayağı Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı unvanıyla siyasette olan bir isimdi. Barış Boyun’a ait dört iddianamede de kuruluş öyküsünde yer alan Bilal Yaman’ın, Mehmet Sabri Şirin’in ve gayrimeşru dünyada hukukla başı derde giren benzeri kişilerin avukatıydı.

Rivayetlere bakılırsa tahliye vaadiyle 500 bin dolarını aldığı bir müvekkili “müebbet” yemişti. Başka müveklilleri de Doğukan Çep adına talep ettiği milyon liralardan söz ediyordu. Daltonlar üstlenmeseydi, Öktem cinayetinin şüphelileri için bir bölümü MHP genel merkezinin bulunduğu Balgat’tan olmak üzere en az bir ya da iki otobüs kaldırmak gerekecekti.

Yine başa dönelim. Cinayeti işleyen Daltonlar ve Gündoğmuşlar işbirliği, bunu Çirkinler-Casperler ittifakına karşı bir intikam cinayeti olarak tanımlıyor. Bu savaş ne zaman başladı? Gazeteci Hazar Dost bu son gerilimin başlangıcını 12 Mart 2025 günü Bağcılar Kemalpaşa Mahallesinde bir düğünden dönerken yedi kurşunla vurulan Taha Garip’e dayandırıyor. Hikaye çok daha eski, beş yıl önce, artık Daltonlardan sayılmasa da Barış Boyun’un sağ kolu Bahadır Akdağ’ın adamlarıyla Zuhat Altunç’un adamlarının 9 Eylül 2020’de karşı karşı geldiği ve Mehmet Ali Karameşe’nin hayatını kaybettiği çatışma var. Yine bir yıl önce öldürülen Bilal Diril de bu zincire dahil edilmeli.

Daltonların Serdar Öktem’in teklif ettiği Sinan Ateş cinayetini “siyasi” diye kabul etmediği söylendi, ancak hemen aynı günlerde 31 Ağustos 2022’de “Babanın oğlu Kemal” adıyla bilinen Kemal Ürün’ün siparişiyle giriştikleri, ancak girişim halinde kalan Cihan Ekşioğlu suikastı Daltonların pek de siyasi cinayet çekinceleri olmadığını gösteriyor. 2024 yılı sonlarında Dalton Şabo olarak tanınan Sinan Memi’nin siparişi üzerine işlenen Çağlar Kemal Temel cinayeti de işin ucunun Alaattin Çakıcı’ya varması nedeniyle tartışmalı. Asıl azmettiricinin kim olduğu da hala meçhul. Bu cinayette dikkat çeken bir başka konu da organizasyonu yapan Boran Deniz’in geçmişte tek bir sabıka kaydının olmaması.

yeni-nesil-cete.webp

Yeni neslin geleceği

Yeni nesil mafya bahsinde aslında organize suçun kabuk değiştirmesinden söz etmek gerek. Şimdiye kadar olup biten küçük mahalle çetelerinin önce geleneksel mafyanın yanı başında gayrimeşru dünyaya adım atması, sonra onları aşarak, kimi zaman karşı karşıya gelerek, daha çok da o ya da bu taraf adına bir “vekalet savaşına” girişerek evrilmeleri, farklı alanlara girerek uzmanlaşmaları, para ve silaha kavuşarak sınır ötesinde suç işleyecek bir seviyeye çıkmaları.

Yeni nesil mafyada iki büyük parantez açmak gerek. Bunlardan biri “taraftar grupları”, diğeri de “solcu mahalleler”. Taraftar grupları, yeni nesil organize suçun doğduğu yerlerden biri. Endüstriyel futbolla birlikte tribünlere yağan rant, Galatasaraylı holiganların iki Leeds taraftarını öldürdükleri o meşum 5 Nisan 2000 gecesi kendini belli etti. Sonra 2007 yılında Çarşı grubundan Ferdi Aslan öldürüldü, soruşturma asla azmettiricilere uzanmadı. Ama en önemlisi Fenerbahçe tribünlerinde olup bitenlerdi. Daha sonra Redkitler adını benimseyecek olan Ferhat Delen, ya da bilinen ismiyle Ferhat Mardin, rant savaşlarından çeteye doğru evrildi. Çirkinler-Casperler ittifakına yakın duran Ümit Yalçın da tribünlerin aşina olduğu bir isim.

15 Temmuz parantezi

Kentsel dönüşümün yarattığı rant, ve devlet baskısının biçimlendirdiği solcu mahallelerde, örneğin Gazi’de “kurtarılmış bölge” etiketi gayrimeşru işler için de bir çekim merkezi oldu. 1990’larla başlayan Kürt nüfus göçü, mahallenin yerleşik kültürüyle bu gayrimeşru meselesinde gerilim yaşadı. 2014 yılında Al Jazeera için gittiğim Gazi Mahallesi’nde çetelerin ayak izlerini yazmıştım. O zaman Nalbur, Düz gibi minibüs duraklarının adıyla anılan bu çeteler Arap Emrah ve Volkan Reçber gibi gruplara evriliyordu. 15 Temmuz’la başlayan ve iki yıla yakın süren olağanüstü hal rejiminin sert kuralları, yürüyüş, protesto gösterisi gibi eylemlerden beslenen sol örgütlerin geri çekilmesine yol açtı. Üzerine “sol örgütlerden gelmeyin de nasıl gelirseniz gelin” şiarıyla davranan kamu görevlilerini eklerseniz, çetelerin doğum yerlerinden biri bu mahalleler oldu. Boşluk “meşruiyet sınırlarını” da yerle bir etti ve çetelerin önünü açtı. Tam bir tezatla suç patlaması da Olağanüstü Hal düzeni altındaki 2017 yılında gerçekleşti.

Umut Vakfı’nın derlediği verilere göre silahlı şiddet olayları bir yılda yüzde 25 oranında artmıştı ve bu yüksek oran bir daha görünmedi. 15 Temmuz’la ilgili bu tuhaflığın açıklığa kavuşturulması gerekiyor.

Daha önemlisi geleneksel mafyaya yönelik “klişe” bakış açısıyla hem bu yoksul mahallelerden yükselen şiddeti hem de yeni nesil çeteleri anlamak mümkün olmayacak. Buna bilgi eksikliğini de eklemek gerek, çünkü yeni nesil mafya çatışmalarının kritik bilgilerini ilk duyuran Fethullah Gülen Cemaatine yakın gazetecilerden, yurt dışında yaşayan Cevheri Güven oldu. Mind Vortex gibi bağımsız Youtube kanalları da detaylı belgesellerle konuya eğildi. Ve savcılık soruşturması ve polisin Serdar Öktem cinayetinde ortaya koyduğu bilgiler medyanın epey gerisindeydi.

Mesele sadece yoksulluk ya da ezilmişlik değil, taraftar gruplarıyla başlayan, sol kültürden ithal edilen onur/gurur ve aidiyet, birlikte davranarak elde edilen gücü görmek yeni nesil çetelerin itici gücünü oluşturuyor. Burada aşırı politik bir tutum olarak “gayrimeşruyu açıkça savunmak” da bu bileşime dahil edilebilir.

Şimdi yeni nesil çetelerin yarattığı şiddeti ve Suça Sürüklenen Çocukları konuşuyoruz. Şimdinin çete ileri gelenleri bundan on yıl öncesinin 130 bin kişiyi aşan SSÇ istatistiklerinde birer rakamdı. Eğer gelişmeler böyle devam ederse 2024 yılında yüzde 40’ı yaralama suçundan kayda giren suça sürüklenen 202 bin çocuk içinden tekrar tekrar suç işleyerek gayrimeşru dünyada yerini alacak binler olacak.

Ya karteller? Türkiye’de çetelerin, “geleneksel mafya aktörlerinin” de vekili olarak dahil olduğu çatışmalarda saflaşmasını, kartelleşmenin eşiği olarak görmek, çatışmalar bitip alan paylaşımı ve uzmanlaşmaya dayanan bir iş birliği gerçekleştiğinde, özellikle bir dönem Sedat Peker’in hatırlattığı gibi, Latin Amerika’da olduğu gibi profesyonel şiddet hizmeti sunan eski asker/polisler ortaya çıktığında gerçek kartellerle ve vahim bir şiddetle karşılaşacağımızı söylemek yanlış olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
CENGİZ ERDİNÇ Arşivi