Balkon konuşması mı, sokaklarda dans mı?

Çok kritik yıllardan, çok kader günlerinden geçtik.

Türkiye tarihinin son 20 yılı ağır ve derinden inşa edilen, karanlık bir rejim dönüşümüne sahne olurken giderek daha fazla umutsuzluğa battığımız yılları getirdi.

Bir kader yılına giriyoruz.

2023, son yıllarda en çok tekrarlanan yılın adı. Nihayet geldi kapımıza.

İktidarın 2023 hedefleri ile yaptığı propaganda ile geçti son 10 yılımız.

Marksist literatürdeki evrimsel gelişmenin devrime yol açacağı bir momenti hesaplıyor iktidardaki siyasi İslamcılar. Bütün 2023 propagandalarının alt metninde, devrim olmasa da devrimsel gelişmelerin olacağı bir yıl olması hedefi yatıyordu.

Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılında, zaten kör topal işleyen bir demokrasinin canına okuyan iktidarın 2023 hedefi, demokrasinin ve Cumhuriyet’in zaten kıt olan kazanımlarının ortadan kaldırılacağı bir yıl olarak şekillendi.

2023 gerçekten bir kader yılı.

Milletvekili genel seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu Türkiye’nin gerçekten de önümüzdeki yüz yılını etkileyecek bir güce sahip olacak.

Cumhuriyet’in ve demokrasinin eksik ve sorunlu alanlarını kullanarak yeni rejimin inşasına girişen iktidar, hala yeni Cumhuriyet’i ilan edemese de bu yöndeki hazırlıklarını şapka çıkarılacak bir pragmatizm ve büyük bir kararlılıkla yürütmeye devam ediyor. Seçime kadar bu uğurda neler yapabileceğini herkes biliyor ve en kötü senaryoya kendisini hazırlıyor.

2023 seçimlerinden AKP ve MHP’nin zaferle çıkması otoriter ve kendine özgü bir İslami rejimin kurulması yönünde önemli bir adım olacak. İslamcı ve milliyetçi akımların bu karanlık buluşmasının ülkeye getireceği şey, bugün hayatlarımızı kabusa çeviren her şeyin katmerlenerek büyümesi olacak: Yoksulluğun, yolsuzluğun, mafyatik ekonomik düzenin, hukukun esamesinin okunmadığı bir yargı düzeninin, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere insanların hayatını kabusa çeviren tarikat karanlığının, çevrenin yok edilmesinin…

İktidarın bütün baskı politikalarına karşı direnen toplumun neredeyse son umut olarak gördüğü seçimlerin sonucunu ise Altılı Masa’nın performansı belirleyecek. Bir yıl öncesine kadar oyları düşen iktidarın, son bir yılda toparlamaya başlaması ve seçime giderken attığı adımların oy olarak kendisine dönmesi potansiyelinin yüksekliği seçimi birkaç ay önce çantada keklik olarak görenleri dahi endişelendirmiş durumda.

Altılı masanın çıkaracağı adayın niteliği ve ortaya konacak hükümet programı başabaş görünen oy dengesinde hangi tarafın ağırlık kazanacağını belirleyecek.

Adayın profili ve seçim döneminde göstereceği performansın ve adayın söylemini belirleyecek olan hükümet programının toplumda daha yaşanabilir bir ülke umudunu doğurmaması halinde, kabus diye andığımız bu günler, hayatımızın belki de uzun süre değişmeyecek tek gerçeği haline gelecek.

Oyunu, şimdiye kadar yaptığı gibi iktidarın belirlediği kurallarla oynamaya devam etmek muhalefet açısından mutlak yenilgi anlamına gelecek. Aksine, toplumun beklentilerine cesaretle karşılık verebilecek, AKP’yi doğuran eski Cumhuriyetin ezberlerinden kurtulmuş bir söylem ise “makus talihi” değiştirebilecek tek anahtar olacak.

Dileyelim ki, aday belirleme ve alternatif arayan topluma umut verecek programı ortaya koyma konusunda geciken Altılı Masa, atacağı yeni adımlarla kaybettiği zamanı telafi etsin ve çantada keklik olmasa bile şimdiye kadar hiç olmadığı kadar “şanslı” göründüğü seçimleri lehine çevirebilmeyi başarsın. 2023 bize bir balkon konuşmasının daha getireceği zulmü değil, sokaklarda bir gidişi dans ederek, halay çekerek, çiftetelli oynayarak kutladığımız günleri getirsin.

Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
KEMAL GÖKTAŞ Arşivi
SON YAZILAR