ÖZLEM KAYGUSUZ

ÖZLEM KAYGUSUZ

Bildiğimiz Amerika’nın sonu mu, yeni Amerikan Devleti’nin doğuşu mu?

‘Bildiğimiz Amerika’nın sonu’, ABD Başkanı seçildiği 2016’dan itibaren Trump dönemi için sık sık kullanılan bir ifadeydi. Biden’ın seçilmesi ve ABD’de düzenin tekrar emin ellere geçtiğinin düşünülmesiyle bir süre rafa kalkmış olsa da, bu ifade geçtiğimiz Pazartesi günü, FBI’ın Trump’ın Florida’daki evine düzenlediği operasyonla tekrar gündeme geldi. Çünkü Amerikan devletinin iç güvenlikten sorumlu en üst düzey organı Federal Soruşturma Bürosu, 'bildiğimiz Amerika’nın sonu' dedirtecek bir şekilde, eski bir başkanın evine operasyon düzenliyordu. Dolayısıyla bu ifade bir kez daha Trump’la özdeşleşmiş oldu.

Gerçekten de Trump gibi bir figürün yıllarca meşru/gayrimeşru her yöntemi kullanarak Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmayı başarması ve kendisinden çok daha uzun bir süre Amerikan siyasetinde yer almış, Dışişleri Bakanlığı yapmış Hillary Clinton’u da yenerek başkan seçilmesi zaten bu ifadeyi yerli yerine oturtmuştu. Başkanlığı boyunca gerek iç siyasette gerekse dış politikada alenen söylediği yalanlarla, yasa ve teamülleri hiçe sayan, demokrasiyi sürekli aşağılayan, ABD müesses nizamı açısından kabul edilemez bir şekilde ülkenin ulusal güvenliğini tehlikeye atan onlarca söylem ve eylemiyle dört yıl boyunca sadece Demokratların değil birçok Cumhuriyetçi siyasetçi ve seçmenin de tepkisini çekmişti. Gerçekten bu dört yıl boyunca başka bir Amerika ile karşı karşıya kaldı dünya.

Buna rağmen Trump büyük bir seçim yenilgisine uğramadı; yaklaşık 75 milyon oy aldı ve seçim günü son dakikaya kadar ikinci kez seçilip seçilemeyeceği heyecanla izlendi. ‘Bildiğimiz Amerika’nın sonu’ ifadesini esas hak eden büyük hamlesi ise 6 Ocak 2021 Kongre baskını idi. Amerikan tarihinde benzeri görülmemiş bu olay sonrasında, Trump hakkında Temsilciler Meclisi’nde isyana teşvik suçlamasıyla bir azil süreci başlatılmıştı; ancak görevden alınması için Senato’da aleyhine 2/3 çoğunluk gerektiren yargılama sürecinden rahatlıkla kurtulabildi. Daha önce de Ukrayna skandalı yüzünden hakkında alınan azil kararından benzer biçimde kurtulan Trump, başkanlığı boyunca bu tür süreçlerden aslında oldukça yararlandı. Seçmenleri ve Cumhuriyetçi Parti’nin çoğunluğu nezdinde, kendisinin kurulu düzenin hedefinde olduğu ve siyasi müdahalelerle bertaraf edilmeye çalışıldığı fikrini yerleştirebildi.

TRUMP'IN 2024'TE ŞANSINI ARTIRABİLİR

Dolayısıyla Amerikan siyasetinde Trump’ın işin içinde olduğu ‘benzeri görülmemiş olaylar’ aslında hep Trump’a yaradı. Bu açıdan bakıldığında, 8 Ağustos’da FBI’ın Trump’ın evini basarak kasasındaki dosyalarca belgeyi alması da yine Amerikan tarihinde benzeri görülmemiş bir ilk olarak Trump’ın siyasi geleceği açısından kritik bir olay. Eğer Trump, hakkındaki başka davalardan çok, esas olarak bu soruşturmadan bir şekilde kurtulursa 2024 seçimlerinde bir kez daha Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olma ve hatta başkan seçilme olasılığı çok artar. Bu durumda da artık ‘Bildiğimiz Amerika’nın sonu’ yerine şu ifadeyi kullanmak kaçınılmaz olur: ‘Yeni Amerikan Devleti’nin doğuşu’. Yani artık Trump’ı ve Trumpizmi ne ABD’de ne de başka coğrafyalarda tutmak mümkün olur. Birkaç gündür Amerikan basınında yapılan tartışmalara bakılırsa, ilerde bu sürecin başlangıç noktası olarak 8 Ağustos 2022’yi alabiliriz. Neden ve hangi açılardan?

İlk olarak bu soruşturma, Trump’ın yasadışı bir şekilde ulusal güvenlik açısından kritik olabilecek bazı resmi belgeleri elinde tutması ya da imha etmesi ile değil, eski bir Amerikan başkanının evine FBI’ın baskın yapmasıyla özdeşleşmiş oldu. Önümüzdeki günlerde ABD’de çok sevilen medya savaşlarının bir yenisinin bu mesele üzerinden iyice genişleyeceğini öngörebiliriz. Sorun şu ki, bu mesele köpürtüldükçe gündelik yaşamındaki sorunlara odaklanmış, sıradan Amerikan seçmeninin konunun hukuki detaylarından sıkılarak Trump’ın komplocu söylemlerine savrulması azımsanmayacak bir risk.

TRUMP, BU OPERASYONU HEVESLE BEKLEMİŞ OLABİLİR

Diğer yandan Trump’ın bu zamana kadar meseleyi yönetme şekli de ilginç. Çünkü her ne kadar gizlilik içinde gerçekleşmiş olsa da, bu operasyon Trump açısından tamamen beklenmedik bir gelişme olmayabilir. Çünkü Trump’ın devlete ait resmi belgeleri yanına aldığı henüz daha Beyaz Saray’dan taşınırken dile getirilmeye başlanmıştı ve bu mesele 2022’nin başından beri de Amerikan Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi tarafından kendisine yöneltilen bir iddia olarak kamuoyu gündemine sık sık geliyordu. Zaten bu konuda açılmış bir soruşturma var ve Trump bir kısım belgeyi daha önce kuruma teslim etmiş durumda. Yakın zamanda avukatları müfettişlerle görüşüyorlar ve müfettişler gizli bazı belgelerin Trump’da olduğunu ve bu belgelerin korunması gerektiğini ifade ediyorlar; ancak istedikleri sonucu alamıyorlar. Peki bunun ardından gelecek adımın gizli bir FBI operasyonu mu olması gerekiyor? Eğer bu gizli belgelerde Trump’ın siyasi geleceğini bitirecek bir suç işlediğine dair herhangi bir kanıt olma olasılığı yüksekse evet; ama işte tam da bu, hukuki değil siyasi bir inisiyatif. Yani görünen o ki, Amerika’da sadece Demokratlar değil, Trump’ın siyasi geleceğinin bitirilmesini isteyen ve umudunu bu iddiaya bağlamış başka aktörler var. Ve Trump için bundan daha iyi bir durum olamaz.

Bu noktada şöyle bir olasılık da akla uzak görünmüyor: Hem kendisinin seçildiği 2016 seçimlerine hem de 2020 seçimlerine müdahale ettiği/ etmeye çalıştığı söylenen, etik/ ahlaki hiçbir derdi olmayan birinin, kendisinden istenen belgeleri ısrarla teslim etmemesi durumunda, bir operasyonla karşılaşabileceğini tahmin etmesi ya da bu konuda bir haberin ona sızmış olması çok mu zor? Eğer böyle bir durum söz konusu ise Trump’ın bu operasyonu hevesle beklemiş olması gayet mümkün. Attığı adımlara ve yaptığı yazılı açıklamaya baktığınızda, dediği gibi operasyonun gereksiz olduğuna insanları inandırması çok da zor değil.

TÜM TARAFLAR RİSK ALDI

Operasyonun Cumhuriyetçi Parti’de ve seçmeninde yarattığı sert tepkiye bakılırsa, şimdiye kadar her şey Trump’ın istediği gibi ilerliyor. FBI’ın tasfiye edilmesi gerektiğini savunanlar dahi var. Bu da yine Amerikan tarihinde bir ilk olabilir. Burada önemli olan husus ise şu: Bu operasyonla ABD’de aslında tüm taraflar bir risk almış durumda. Trump soruşturmanın ardından başlayabilecek yargılama sonunda en fazla siyasi yasaklı olabilir; hapis cezası ya da para cezası alabilir. Ama bu süreç boyunca madur olarak kendisine yönelecek ilgiyi hep canlı tutup taraftarlarını konsolide edebilir. Hiç şüphesiz Amerikan adaletine güveni sarsmak için de elinden geleni yapacaktır. Operasyonda el konan belgelerin ulusal güvenlikle ilgili olduğu kanıtlanamaz ve Trump bu soruşturmadan kurtulursa, işte o zaman kazancı muazzam olur; yeniden adaylığı artık kesinleşir.

Operasyonun siyasi amaçlı olduğu tartışmasının güçlenmesi ve kamuoyunun bu noktaya doğru odaklanması da, Demokratlar açısından büyük bir risk ancak bu risk de alınmış gibi görünüyor. Bir yandan Kongre çoğunluğunu Cumhuriyetçiler lehine değiştirebilecek ara seçimlerin yaklaşıyor olması, diğer yandan da Trump’ın 2024 seçimleri için adaylığını açıklamasının hemen öncesinde böyle bir operasyonun yapılması, hem Demokratların meseleye fazla bulaşmamasını hem de hukuksal sürecin çok iyi işlemesini gerektiriyor. Çünkü bu soruşturma sonunda bir şey elde edilemeyip gerçek amacın Trump’ın adaylığının engellenmesi olduğu iddiası iyice güçlenirse, Biden ve Demokratların tüm hukuk devleti ve demokrasi söylemleri de boşa düşmüş olacak. Mevcut Adalet Bakanı bu tür soruşturmalarda çok titiz olduğu bilinen biri; ancak operasyon kararının zamanlaması nedeniyle meselenin siyasi olduğu tartışmalarında o da çoktan yerini aldı. Hatta Biden’ın kendisini arayarak süreci ilerletmesini istediği bile iddia ediliyor. Dolayısıyla süreç sonunda sadece Demokratların demokrasi ve hukuk devleti söylemleri değil; Amerikan adalet sistemi de ciddi zarar görebilir.

Peki Demokratlar bu son derece riskli süreci iyi yönetebilecekler mi? Amerikan siyasetinde önümüzdeki iki yılı bu soru eşiğinde izlemeye devam edeceğiz. Trump’ın bu kartı eline almasına karşı Demokratların seçime kadar yapabilecekleri en iyi şey, ara seçimlerde ne olursa olsun başarılı bir sonuç almak ve sıradan Amerikalının sosyo-ekonomik sorunlarını iyileştirecek somut adımları yaşama geçirmek. Biden yönetiminin bu noktada iddialı ve hazırlıklı olduğunu görülüyor. Cumhuriyetçilerin tüm karşı çabalarına rağmen özellikle eğitim, yoksullukla mücadele, gelir eşitsizliği ve sağlık gibi kamusal meselelerde uygulamaya konan politikalar çok çok önemli. Bildiğimiz Amerika’nın geri gelmesi zor ama Yeni Amerika’nın doğmasını engellemek buna bağlı görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
ÖZLEM KAYGUSUZ Arşivi
SON YAZILAR