CHP'nin içine bombayı kim attı?

Anayasa, yasa, kanun, hak, hukuk... Uzun zaman önce iktidar eliyle yok edildi.

Bu nedenle herhangi bir gözaltı, dava, tutuklama söz konusu olduğunda artık hak hukuk üzerinden ziyade daha çok iktidarın yargı sopasını kullanarak ne yapmaya çalıştığını konuşur olduk.

Artık hepimiz biliyoruz ki o anda Saray’ın planı neyse tüm kurgu ona göre yapılıyor. Ve ne yazık ki çoğunlukla da başarılı oluyor.

Son yerel seçimlerde aldığı büyük yenilginin ardından partisinin yaşadığı düşüşü durduramayan Saray anlaşılan başka bir şey denemeye karar vermiş. Başka dediğime bakmayın eskiden de uyguladığı planın yeni bir versiyonunu devreye sokmuş:

Muhalefeti dağıtmak ve yükselişini önlemek. Hedef doğrudan CHP.

Hani CHP'nin de buna pek bir elverişli olduğunu baştan söyleyelim.

Genel Merkez yöneticileri genellikle "parti içi demokrasi" olarak tabir etse de CHP bir türlü klikler savaşından kurtulamamış bir parti. Bu savaşlar kimi zaman gerçekten politik kaygılar taşısa da çoğunlukla koltuk ve siyasi güç odaklıdır.

CHP'nin son kurultayından sonra da ne yazık ki partide bir birlik ve bütünlük sağlanamadı.

Henüz ortada ne bir genel seçim ne de seçimli bir kurultay var ama CHP şu anda bile dört parçalı bir görüntü sergiliyor. Özellikle de 4-9 eylül tarihleri arasında yapılacak Tüzük Kurultayı öncesi bu dört parçanın etrafında toplananların yoğun mesaisi olduğunu biliyoruz.

İşte tam bu sırada CHP'nin eski genel başkanı ve halen CHP içinde öyle ya da böyle bir gücü olan Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik dava gündeme geldi.

MHP'li milletvekillerinin 2022'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdikleri dilekçe, Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığı kalkar kalkmaz işleme kondu.

Kılıçdaroğlu'nun 2014 yılından itibaren çeşitli tarihlerde yaptığı konuşmalar, demeçler, Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuna yönelik eleştirileri suçlama konusu yapıldı.

Aslında suçlamaların ayrıntısına girmeye bile gerek yok. Çünkü dedik ya zaten ortada hukuk yok, bağımsız bir yargı yok.

İlk duruşması 3 Aralık 2024'te görülecek davada Kılıçdaroğlu için 2,5 yıldan 3,5 yıla kadar hapis ve siyasi yasak isteniyor.

Evet zamanlama manidar.

Abdulkadir Selvi'nin önceki gün Hürriyet'te kaleme aldığı yazıya bakalım.

"Kılıçdaroğlu'na siyasi yasak talebi CHP'yi karıştırdı" başlığını atmış Selvi yazısına.

Ama yazısının içinde "Kılıçdaroğlu'na siyasi yasak getirilmesinin talep edildiği dava açılında CHP'nin gök gürler gibi bir tepki göstermesini bekliyordum" diyor Selvi.

Anlaşılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "Bir önceki genel başkanımızı hapse atmak için mevcut genel başkanın cesedini çiğnemeniz lazım. Herkes haddini bilsin" sözleri yeterli gelmemiş Saray'a.

Ama dert CHP’nin gösterdiği ya da göstereceği tepki değil elbette. Nitekim şöyle devam ediyor Selvi:

"Ekrem İmamoğlu hakkında ileri sürülen bir formül vardı. Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı olursa siyasi yasak kararı verilemez deniliyordu. Dün geceden itibaren birileri aynı formülü Kılıçdaroğlu için dillendirmeye başladı. Kılıçdaroğu tekrar CHP Genel Başkanı olursa siyasi yasak getirilemez diyorlar.

Siyasi yasaklara karşıyım ama bu durum CHP’deki gelişmeleri izlememe engel değil. Kılıçdaroğlu’na yasak getirilmesi talebi, bombanın fitilini çekip CHP’nin içine atmak gibi oldu."

Devam ediyor Selvi:

"Kılıçdaroğlu’na siyasi yasak talebi CHP’de taşları yerinden oynattı. Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın sessizliği ondan. Bu tezi savunanlar seçimli kurultay için harekete geçecekler mi? İzlemekte fayda var."

Saray’ın planlarının yine Saray kalemşorları tarafından dillendirildiğini biliyoruz.

CHP’de parti içi gruplar şimdi hazır tüzük kurultayıyla güç gösterisine girmişken hatta ilk genel seçimlerde kim Cumhurbaşkanı adayı olacak tartışmaları almış başını yürümüşken Saray bir de partide "genel başkanlık" için seçimli kurultay istiyormuş meğer.

Ama buna kimi CHP’li siyasetçilerin ya da CHP’ye yakınlığıyla bilinen "gazeteciler"in ya da trollerin katkılarını da unutmamak lazım.

Elbette Kemal Kılıçdaroğlu’nun "delegeler isterse" yeniden genel başkanlığa aday olacağı ve "aktif siyaseti sürdüreceği" mesajlarını da unutmayalım.

Aslında CHP’nin içini karıştırmak için Saray’ın bir plan yapmasına da gerek yok.

Rahmetli Erdal İnönü’nün SHP Genel Başkanlığı sırasında solda birleşme tartışmaları çok yapılırdı. O günlerde İnönü kimi diğer sol parti liderleriyle bir restoranda buluşur. Garson, İnönü’ye sorar:

"Bir şey almak ister misiniz, efendim?"

İnönü cevap verir :

"Teşekkürler, biz birbirimizi yiyeceğiz."

Solun eski hastalığıdır birbirini yemek, tabii ki CHP’nin de. Bunun için parti içine "fitili çekilmiş bomba atmaya" bile gerek yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
AYŞE YILDIRIM Arşivi
SON YAZILAR