Cumhurbaşkanlığı sisteminin 7 yıllık “Z” raporu: Olmadı

Tartışmalar başlarken adı başkanlık sistemiydi. Mazisi Turgut Özal ile Süleyman Demirel’e kadar uzanıyor. Özal ABD tipi başkanlık sistemini savunurken Demirel karşı çıkıyor ve bu sistemin sadece ABD’ye özgü olduğunu ve denemeye çalışan Latin Amerika ülkelerinde otokratik yönetimlere evrildiğini anlatıyordu. Özal Cumhurbaşkanlığından istifa ederek genel başkanı olacağı partinin programının temelini de başkanlık sistemine oturtmuştu. Ama ömrü yetmedi, vefat etti. (Keşke bu tartışmayı Özal ve Demirel ile yaşasaydık)

Başkanlık tartışmalarına önce “ABD emperyalizminin bize dayatması” diye karşı çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yürütmedeki gücünü tahkim ettikçe daha fazla güce ihtiyaç duydu ve başkanlık tartışmasını tekrar açtı. Adına “Türk tipi” dedi ve ilk tepkiyi Abdullah Gül’den “Türk tipi diye bir başkanlık sistemi olmaz” diye aldı. Gül’e yanıt “bal gibi olur” diye geldi. Gül, başkanlık sistemine halen karşı ve parlamenter sisteme dönüş için muhalefetin ortak adayı olma kararı da almıştı.

Başkanlık sistemine karşı çıkan MHP lideri Devlet Bahçeli sık sık tekrarladığı “MHP olarak parlamenter sistemden yanayız” açıklamasından aniden vazgeçti ve “Anayasayı fiili duruma uygun hale getireceğiz” dedi. Bununla da yetinmedi, referandumda “tek oyum vardır o da evettir” açıklaması yaptı. Bu ucube sistem, dünyadaki tek örnek olan “anayasanın fiili duruma uygun” hale getirilmesi ile başladı.

16 Nisan 2017 referandumunda yasaya aykırı olarak mühürsüz oyların kabul edeceğini açıkladı YSK ve Erdoğan hukuken sakat olan referandumun sonuçlarını “atı alan Üsküdar’ı geçti” diye açıkladı. Pratikte yeni sistemin tüm yetkilerini kullanıyor olabilmesine karşın 17 ay erkene aldığı seçim ile Türkiye 9 Temmuz 2018’de resmen Cumhurbaşkanlığı sistemine geçti.

Yıl dönümü sessizce geçiştirildi

Sistemin 7’nci yılı çok sessiz kutlandı. AA mecburen bir haber yapmak zorunda kalmış anlaşılan. Sistemi anlatabileceği olumlu hiçbir gelişme bulamayınca, meseleyi kovid salgının iyi yönetilmesine bağlamış. Haberi okumaya çalıştığınız zaman gerçekten yazan muhabire acıyorsunuz. Kabahat muhabirde değil, yazmayı düşündüğü haber için hiçbir olumlu malzeme yok mesele bu.

Adı başkanlık olmasın diye cumhurbaşkanlığı sistemi olarak adlandırılan sistem “deforme bir başkanlık” sistemidir. ABD’ninki ile alakası yoktur. Tek benzerlikleri ikisinin de dünyada tek örnek olmalarıdır. Son açıklanan anketlerde Erdoğan’ın oyu yüzde 30’lar seviyesinde. Bu şaşırtıcı değil, hukuken sakat olan referandum sonucunda da her 2 vatandaştan birisi sistem değişikliğine evet dememişti. Evet demeyen vatandaşı, sistem konusunda bugün ikna edecek hiçbir olumlu gelişmenin olmadığını da AA’nın haberinden bile anlıyoruz. ABD’deki sistemle ilgisi olmayan bizim sistemin farkı da burada başlıyor. Bugün Trump’ın oyu yüzde 30’lara düştüğü an Amerika’da hemen seçim kararı alınır.

Aslında Erdoğan da sistemde arızalar olduğunu kabul ediyor. Ama bu arızaların tamiri için Bahçeli’yi ikna edemiyor. Sürekli anayasa değişikliğinin gündemde tutulmasının nedenlerinden birisi Erdoğan’ın tekrar aday olmasının önünün açılması ama en önemlisi ilk turda seçilmek için gerekli olan yüzde 50 artı 1 oyun değiştirilmesi. Çünkü Erdoğan’ın bir “cemaat” haline getirdiği seçmeni çok sadık ve ne olursa olsun kendisine oy veriyor. Cumhurbaşkanlığının birinci turunda oy veren Erdoğan seçmeninin 2’nci turda sayısının artmasının imkânı yok. Ama karşısındaki adayın çok fazla var.

Sistemin tablosu çok ağır

Cumhurbaşkanlığı sisteminin her alanda sınıfta kaldığını hemen hemen her alanda somut sonuçlarla görebiliyorsunuz. Sisteme geçilmeden bir yıl önce dolar kuru 3,5 liraydı şimdi 40 liranın üstünde. Enflasyon Temmuz 2017’de aylık 0,15 yıllık ortalaması 9,44’dü. Şimdi aylık 1,35 yıllık 35 düzeyinde. Bu 7 yıllık süre içerisinde çok da sağlıklı bulunmayan TÜİK’in ölçümlerine göre yüzde 73’ü de yıllık bazda gördük. Enflasyonun buralara gelmesine neden olacak tek faktör Cumhurbaşkanlığı sistemidir. Bu da dünya ile kıyaslandığında ortaya net olarak çıkıyor.

2017’nin temmuz ayında 235 lira olan çeyrek altın şimdi 6 bin 977 lira, 143 lira olan gram altın ise 4 bin 281 lira. O gün bin 404 lira olan asgari ücret ile 6 çeyrek altın alınabilirken bugünkü asgari ücretle 3,5 altın ancak alabiliyorsunuz. Temmuz 2017’de gecelik faiz fonlama oranı yüzde 9,25, Merkez Bankası borçlanma faiz oranı ise yüzde 7,25. Erdoğan referandumda “verin yetkiyi faizle dövizle nasıl uğraşılır göreceksiniz” demişti. Bugünkü oranlara ve buraya kadar gelinirken hem yaşananlara hem de oranlara baktığınız zaman “uğraşılamadığı” hemen anlaşılıyor.

Yılın ilk altı ayında icraya gelen yeni dosya sayısı 5 milyon 121 bin. Toplam dosya sayısı 23 milyon 928 bin. Bu çalışan sayısı ile hemen hemen aynı. Bakan Şimşek yönetimdeki 2 yılda yasal takibe düşen kredi kartı sayısı 10 kat arttı ve 100 milyon liraya dayandı. Bu sistemin tablosudur.

Sistemin verdiği en önemli hasar, zaten kötü olan en temel konularda Türkiye’yi daha da kötüye götürmesi oldu. Hukukun üstünlüğü endeksinde 2017/2018’de Türkiye Myanmar’ın hemen arkasında Bangladeş’in de önünde 101’inci sıradaydı. Bugün 117’inci sırada ve Honduras’ın bir üstünde. Basın özgürlüğü endeksinde 2002’de 99’uncu, 2017 yılında 155’inci olan Türkiye şimdilere 180 ülke arasında 159’uncu. Demokrasisi hibrit bir ülke Türkiye. 2015 yılına kadar sarı olan grafikteki rengi o tarihten sonra koyulaşarak turunculaşıyor.

ABD ile ilgisiz bir model

ABD kongre üyeleri sıkı bir önseçim ile belirleniyor. Başkanlar partilerin genel başkanları olmadıkları için aday belirlemeye hiçbir etkileri olamıyor. Bu nedenle kuvvetler ayrılığı da sadece yazılı metinlerde yer almıyor, hayli güçlü olarak var, Türkiye ile kıyas götürmeyecek kadar. Anayasa Mahkemesi üyeleri ömür boyu görev yapmak üzere başkan tarafından seçiliyor, kongre tarafından atanıyor ve birkaç tane başkan eskitiyorlar. Yüksek yargıya herhangi bir baskı ABD tarihinde hemen hemen görülmemiştir. Türkiye’de 12’sini doğrudan 3’ünü de parlamento çoğunluğuyla dolaylı olarak cumhurbaşkanı atıyor. Yakın çalışma arkadaşlarını da atayabiliyor Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi’ne.

Başkanı çok sıkı denetleyen bir senato var ABD’de. Oranın onayından geçmeyen hiçbir atama gerçekleşmiyor. Bakan, büyükelçi ataması yapamayan başkanlar var ABD yakın tarihinde. Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı elindeki parlamento çoğunluğu ve kararnamelerle devleti yeni baştan bir gecede kurgulayabilir. Seçimle gelen bir başka Cumhurbaşkanı da bu kurguyu yine bir gecede değiştirebilir. Kişilerden değil kurumlardan, rejimden bahsediyorum. Ve bu yetkilere sahip cumhurbaşkanının denetlenmesi mümkün değildir.

Memlekette bu kadar olay yaşanırken sistem tartışmasına girmek biraz fantezi gibi oldu. Doğru ama ülke meselelerinin ana kaynağının burası olduğunu tespit edip yol almazsanız hep iktidarın taşıdığı tartışma alanlarında sıkışıp kalırsınız. Memleketin en önemli 2 sorunu olan ekonomi ve yargı bağımsızlığındaki tablonun nedenini tam da burada aramak yerine sonuçlarını sürekli dillendirmek bizi bir yere götürmez.

Millet İttifakı, 6’lı Masa bunu yaptı ama orada da sistem tartışması yerine “kazanacak aday” tartışmalarına (Burada Meral Akşener’i bir kez daha anmakta yarar var) girildiği için bu yeterince anlatılamadı. Oysa o masada sorunlar da sorunların çözümleri de katılımcı bir yöntemle belirlenerek ortak metin haline dönüştürülmüştü. Bu hazır yani…

Not: CHP Genel Başkanı Özgür Özel cumhurbaşkanının uçağındaki gazetecilere ilişkin getirdiği eleştiri ve ona o gazeteciler tarafından verilen yanıtlarla bir polemik yaşandı. Orada sistem uçağa davet edilen gazetecilerle oluşturan WhatsApp grubu ile başlıyor. Gazetecilerden 3 ya da 4 adet soru isteniyor. Bu sayı teke indiriliyor ve hangilerinin sorulacağı bildiriliyor. Uçakta bu sorular soruluyor ve yanıtları alınıyor. Ama yanıtlar da bir denetimden geçtikten sonra yayınlanıyor. Örneğin birkaç gezi öncesinde PKK’nin ne zaman silahlarını bırakacağı soruluyor. Yanıt, bunun hemen olamayacağı zaman alacağı olarak veriliyor. Bunu ilk kez burada duydunuz çünkü bu soru ve yanıt denetimine takıldı. Sistem bu yani…

Önceki ve Sonraki Yazılar
SEDAT BOZKURT Arşivi