MEHMET ÇETİNGÜLEÇ

MEHMET ÇETİNGÜLEÇ

"Devlet adamı" işte budur!

Kıbrıs Barış Harekatı...

Adadaki Türkler ve Rumların 50 yıldır çatışmadan yaşamasını sağlayan bir müdahale.

Peki...

1967 yılında Türkiye'nin Kıbrıs'a çıkarma yapmasına izin vermeyen ABD, Ecevit'in başlattığı harekata neden engel olamadı?

Bülent Ecevit'le vefatında önce bu konuyu tüm ayrıntılarıyla konuştuk.

İşte Kıbrıs Barış Harekatının perde arkası:

XXX

Ecevit Başbakan olduktan birkaç ay sonra Kıbrıs'ta darbe oldu.

Tarih 15 Temmuz 1974'tü.

Yunanlı Albay Nichos Sampson, Rum lider Makarios'u devirdi.

"Türk kasabı" diye bilinen Sampson Cumhurbaşkanı olduktan sonra Rum çeteler Türklerin yaşadığı kasaba ve köylere baskınlar düzenlemeye başladı.

Aslında...

1967 yılında da Türklere saldırılar olmuş, ABD verdiği silahların Kıbrıs'ta kullanılmasını istemediği için adaya çıkarma yapılamamıştı.

ABD ambargosu Rum ve Yunan çeteleri cesaretlendiriyordu. Türklerin yine bir şey yapamayacağını düşünüyorlardı.

Hatta...

Rum radyosu Türk halkının moralini bozmak için "Bekledim de gelmedin" şarkısını çalıyordu.

Oysa...

Ecevit Başbakan olduğu gün, Genelkurmay'a "gizli" bir talimat vererek Kıbrıs'ta Türklere saldırı olması durumunda askeri harekat başlatmak için hazırlık yapılmasını istemişti.

Amerika dahil hiçbir ülkenin bu hazırlıktan haberi olmadı.

Ecevit, 20 Temmuz 1974 tarihinde radyo ve televizyonlardan "Kıbrıs Barış Harekatının başladığını" duyurdu.

ABD'liler, Yunanlılar, Rumlar şaşkınlık içerisindeydi.

Rum radyosundan sonra mesaj gönderme sırası Kıbrıs Türklerinin Bayrak Radyosundaydı.

Kıbrıs Türklerinin coşkusuna "Bu kadar yürekten çağırma beni. Bir gece ansızın gelebilirim" şarkısı eşlik ediyordu...

XXX

"Kıbrıs Fatihi" Ecevit sohbetimizde o günü şöyle anlattı:

"Harekat günü Başbakanlıkta kapı önüne çıktım. 'Biz yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getiriyoruz' dedim. Harekat olmasaydı Kıbrıs topraklarında Türk halkı diye bir halk kalmayacaktı. Kıbrıs Türklerinin özgürlüğü, aynı zamanda Türk ulusunun özgürlüğünün bir güvencesidir..."

İşte binlerce savaş gemisi büyüklüğündeki Kıbrıs adasının önemini anlatan cümle budur.

XXX

Türkiye'nin KKTC'den vazgeçmesi, ya da AB'nin baskısıyla Yunanistan'la yeniden ortak bir devlet kurma arayışına girmesi, uzun vadede adanın kaybedilmesi ve Kıbrıs Türklerine soykırım uygulanması sonucunu doğuracaktır.

Tıpkı bugün Gazze'de olduğu gibi...

ABD ve Avrupa Kıbrıs'ta Türk soykırımına seyirci kalmanın ötesinde Yunanistan'ı askeri ve politik anlamda destekleyecektir.

Özgürlükten, demokrasiden, insan haklarından bahseden Batılı liderlerin, "Gazze cinayetleri" sırasında teker teker İsrail'e giderek bağlılık ve destek bildirmeleri insanlık tarihine nasıl utançla geçecekse, Kıbrıs'ta da yeni bir utancın kapısı aralanmış olacaktır.

O yüzden...

Denktaş ve Ecevit'in mirası olan KKTC'den asla vazgeçilmemeli, tüm dünyada tanınması için diplomatik atak başlatılmalıdır.

"Federasyon" önerileriyle kurulan tuzaklara düşmeden.

Aksi halde...

Tıpkı Gazze yerle bir edildikten sonra Avrupa ülkelerinin fiilen yok olan Filistin devletini tanımaları gibi bir durum ortaya çıkar!

XXX

Bunu yapmak mümkün.

Ecevit "imkansızı" başarmıştı.

ABD, Türkiye'nin harekatını başladıktan sonra öğrenebildi.

Kıbrıs'ta darbe olunca, garantör ülke İngiltere'nin başkenti Londra'ya giden Ecevit, Başbakan Callahan ile uzun bir görüşme yaptı.

Sabaha kadar süren o toplantıda ne olduğunu Ecevit anlatıyor:

-"Kıbrıs'taki Yunan cuntasının darbesinden dolayı fazla rahatsızlık duymaz bir havadaydılar. Beraber müdahale etme düşüncesini kabul etmediler. Toplantı sırasında Callahan sık sık dışarı çıkıyordu. Sonradan anladık ki, Amerikalılarla görüşüyormuş. Bu gidiş gelişler sırasında Amerika'nın bir mesajını getirdiler. Önemli bir Amerikalı danışman olan Joseph Sisco'nun toplantıya dahil olmak istediğini söylediler. Amerika'nın Kıbrıs'ta garantör olmadığını, bu toplantıya katılamayacağını, ama isterlerse daha sonra onlarla ayrıca görüşebileceğimizi söyledim.

-"Ertesi gün Türkiye'ye döndük. Sisco da Türkiye'ye geldi. Beraberindeki heyetle birlikte uzun bir görüşme yaptık.

-"GÖRÜŞMELERİMİZ SIRASINDA BİR ASKERİ HAREKATA ÇOK DA HAZIRLIKLI OLMADIĞIMIZ HAVASINI VERMEYE ÇALIŞIYORDUM Kİ BİZİ ENGELLEMEYE KALKIŞMASINLAR...

-"Sisco daha sonra Atina'ya gidip tekrar bize döndü. Orada hiçbir sonuç alamamıştı. Bize geldi, verilen saatten çok geç geldi. Gece yarısını geçmişti. Bizi bir askeri harekata başvurmamamız konusunda ikna etmeye çalıştı..."

Oysa...

ABD'nin siyasi işlerden sorumlu Dışişleri Müsteşarı Sisco Ecevit'le görüşürken Türkiye askeri harekatı başlatmıştı.

ECEVİT: Sisco ile görüşmelerin sonlarına doğru harekatın başladığını söyledik. 1967'de Kıbrıs'ta Türkler soykırımla karşılaştığı zaman, Türkiye'nin bazı girişimlerde bulunmak istediğini, ama Amerika'nın Türkiye'nin elini kolunu bağladığını ve sonucun ortada olduğunu anlattık.

"Kıbrıs Fatihi" ile ABD Temsilcisi arasında şu diyalog geçti:

Ecevit: Bu sefer sizi dinlemeyeceğiz.

Sisco: Yani... Siz askeri harekata kararlı mısınız?

Ecevit: Kararlıyız.

Sisco: Ne zaman yapacaksınız bu harekatı?

Ecevit: (Saatine bakarak) Şu sıralarda başlamış olması gerekir...

Ecevit'in deyimiyle, "Sisco'nun yüzü kapkara oldu."

Sisco: Siz şimdi havayollarını da kapatırsınız.

Ecevit: Evet.

Sisco: O zaman ben bir an önce gideyim.

Ecevit: İyi olur. Daha güzel bir zamanda sizi bekleriz.

Sisco: Dışarıda gazeteciler doludur. Onlara ne diyeceğim?

Ecevit: Bir şey söylemek istemiyor musunuz?

Sisco: Ne diyebilirim?

Ecevit: O zaman ben eski bir gazeteci olarak gazetecilerle görüşürüm, size müdahale etmezler...

Ecevit, o sabah Başbakanlığa gelirken meslektaşlarına "Bugün bana hiçbir şey sormayın" diye ricada bulunmuştu. Gerçekten de hiçbir soru gelmeden Sisco Başbakanlıktan ayrıldı.

Sisco ve beraberindeki heyet Atina'ya gitti.

Ancak...

Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle Atina karışmış, 6 yıldır yönetimde olan darbeciler devrilmişti.

Harekat adaya barışı, Yunanistan'a demokrasiyi getirmişti.

Sisco ve yardımcıları tekrar Türkiye'ye döndü.

Ecevit'le yine görüştüler.

Ayrılırken, Sisco'nun yardımcısı Ecevit'in kulağına eğilerek şunu söyledi:

-"Sizi kutlarım..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
MEHMET ÇETİNGÜLEÇ Arşivi
SON YAZILAR