HASAN AYDIN
Emekliye maaş ödenmesi bir lütuf değildir
Dünya genelinde özellikle son 30 yıl içinde insan ömrünün birçok olumlu nedene bağlı olarak uzaması, yaşlı nüfus sayısında artışa neden oldu. Fakat iktidarlar bu sonuçtan rahatsız oldular, günümüzde de bu rahatsızlık devam ediyor.
Onlara göre yaşlı nüfus; toplam iş gücü arzını, iş verimliliğini, istihdam yapısını, ücret gelirlerini, tasarrufları, üretimi, tüketimi ve nihayet en önemlisi ekonomiyi etkilemektedir. Diğer yandan sağlık ve sosyal güvenlik harcamaları için emeklilere ayrılan bütçedeki pay, bazı yöneticilere göre bir risktir.
Geçmişte, farklı iş kollarındaki çalışmaları ve ödedikleri primlerle ülke ekonomisine ve gelişimine katkıda bulunmuş emekliler, ne yazık ki bir süredir devletin sırtında mali bir yük oldukları yönünde, iktidarın bir algı oluşturma çabası ile karşı karşıyadırlar.
25 Temmuz 2025'te AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "CHP yönetimindeki belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) olan borçlarının ödenmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel' e seslenerek "Emeklilere bir faydanız dokunsun istiyorsanız talimat verin belediyeleriniz SGK' ya olan birikmiş borçlarını ödesin. Şu anda belediye borçları ile ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı, tahsiline kaynağında başlayacaktır" açıklamasını yapmıştı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da bu konuşma sonrasında harekete geçmiş, belediyelerin, Sosyal Güvenlik Kurumuna(SGK) toplam prim borcunun, 96 milyar lirayı bulduğunu açıklamıştı. Sonraki süreçteki gelişmeler emekli maaşlarının ödenmesi için SGK borçları tahsiliyle CHP'li belediyelerin iş yapamaz ve maaş ödeyemez hale getirilmesinin amaçladığını ortaya koydu.
İlginçtir, bu tartışmalar devam ederken 18 Ocak 2025' te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Hiç bir endişemiz yok, emeklilerin maaşlarını ödeyebilecek güce sahibiz, asla bir risk söz konusu değil. Geçtiğimiz haftalarda yaptığım bir konuşmada" emekli maaşları ödenmeyecek sonucunu çıkarmak için kötü niyetli olmak lazım" demişti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "Ver emekliye 17 bin 500 lira, bütün borcumuzu kapatalım" cevabını vermişti.
Bu tartışmaların üzerinden aylar geçti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan' katıldığı bir Youtube kanalındaki programda "Çok şükür emeklilerin maaşını zor koşulda olsak da ödüyoruz" dedi. Emeklilerin tepkisine neden olan bu cümle, Türkiye' de sosyal devlet anlayışının daralmış olduğuna da işaret etmektedir. Emeklilere maaş ödenmesi bir lütuf değil, devletin sosyal görevidir. Çalıştığı süre içinde primini düzenli ödeyen, üretime katkı sunan ve ülke ekonomisini ileriye götürmeye çalışan milyonlarca emeklinin hakkını "çok şükür ödüyoruz" şeklinde ifade ederek bunu minnet gibi sunmak, toplumda yanlış algılamalara yol açar. Bu tür açıklamalar, gelecek zamanda hükümetin, 16 bin 881 liralık maaşıyla açlık sınırı altında yaşayan, yüksek mal ve gıda fiyatları nedeniyle çarşıya, pazara uğramayan, elektik, yakıt ve kiraya para yetiştiremeyen emekliler aleyhine yeni kararlar alınabileceğinin de işareti olabilir. Yine bu açıklama, istenen maaş zamları için geçmiş yıllarda yapıldığı gibi "kaynak yok, kesinti yapmak gerekiyor" bahanesine dönüşebilir.
1866'da askerlerin,1881'de sivil memurların,1965'te işçilerin ve 1971'de esnaf ve çiftçilerin emekli maaşı almaya başladığı Türkiye'de, emekli maaşlarının ödenmesinde bazı nedenlerle zaman zaman ciddi sıkıntıların yaşandığı dönemler olmuş olsa bile, maaşların tamamen kesildiği bir dönem olmamıştır. Bireylerin çalışma döneminde aldıkları ücretler, ya da ücretlere bağlı olarak yatırılan primler; emeklilik alacakları ve maaş miktarlarında belirleyici olmaktadır.
Dünya Bankası, 1994' de emeklilik sistemlerine ilişkin temel görüşlerini "Yaşlanma Krizinin Bertaraf Edilmesi" başlıklı bir raporla açıklamıştı. Bu raporda yalnızca sosyal sigortalar ve kamu güvenlik harcamaları üzerine inşa edilmiş bir sosyal güvenlik sistemini sürdürmenin mümkün olmadığı ifade edilmekteydi.
Dünya Bankası, hükümetlere emeklileri yük olmaktan çıkarın tavsiyesinde bulunuyor ve sosyal güvenlik sistemini gözden geçirin çağrısını yapıyordu. Raporda, "En fazla kullanılan dağıtım modelinde, aktif sigortalıların katkıları ile nesiller arası dayanışmanın sağlandığı, yaşlı nüfusun finanse edildiği açıklanmakta. Dünya genelinde yaşlanan nüfus, bir süre sonra çalışan/ emekli sigortalı(aktif/pasif) dengesini pasifler lehine bozacaktır" denilmekteydi. Rapor, emeklilik sisteminin devamı için iki alternatiften birisinin uygulamaya konulmasını öngörürken; "ya aktif sigortalıların prim yükleri artırılmalı, ya da pasif sigortalılar için harcamalar azaltılmalıdır" vurgusunu öne çıkarmaktadır. Diğer yandan Dünya Bankası, emeklilik fonlarının kamu kontrolünde olmasını da küreselleşmenin önünde bir engel olduğunu ve bunların özel finans sektörüne aktarılmasını da istiyordu.
Türkiye'de1999 ve 2008'de reform diye lanse edilen emeklilik çalışmalarında emeklilik yaşları yükseltildi. Güncelleme katsayısı ve aylıkken ve miktarlarında değişikliğe gidildi. 8 Eylül 1999' da yürürlüğe konan 4447 sayılı yasa ile emekli olmak için aranan sigortalılık süresi ve prim ödeme şartlarının yanında bir de yaş şartı( kadın için 58, erkek için 60) getirildi.
2006 yılında, 5502 sayılı Kanun ile SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nın tek bir çatı altında birleştirilmesi ile oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumunun(SGK) gelir kaynakları; çalışanlar, işverenler ve devlettir. Kurumun en büyük harcamaları, emekli maaşları ve sağlık harcamalarıdır. Diğer yandan, 2008'de çıkarılan 5510 sayılı Kanun ile devletin, SGK gelirlerinin en az yüzde 25 oranında katkı yapmasını hükme bağlamıştır. 2008'de çıkarılan sosyal güvenlik reformu, kamu çalışanlarını ikiye böldü. 1 Ekim 2008 öncesi göreve başlayan memurlar i 5434 sayılı yasa ile1 Ekim 2008 sonrası işe başlayanlar ise 5510 sayılı yasa ile emeklilik sürecine tabi tutuldular.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, emekli maaşlarının ödenmesine ilişkin konuşmasının devamında şunları ifade ediyor:
“Sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak, finansal koşulları desteklemek önemli. Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde tasarruf tedbirlerine doğru bir gidişat var. Tasarrufu nereden sağlayacaksınız? Sosyal yardımlardan, emekliler ve asgari ücretlilerden keseceksiniz ki bütçenizi dengeleyebilesiniz. Almanya'da emeklilik için insanlar 40 yıl çalışıyor, 15-20 yıl emekli aylığı alıyor. Türkiye'de ise 20 yıl prim toplayabiliyoruz da zor koşullarda,40 yıl ödeme yapıyoruz. Bu sosyal devlet olmamızın gereği, fakat Almanya'da sosyal devlet yapısının küçülmesi gerektiği yönünde haberler çıktı."
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın aklına tasarruf için neden önce emekliler ve asgari ücretliler geliyor? Bu iki toplumsal kesim zaten açlık sınırı altında bir yaşam mücadelesi veriyor. Daha önce Bakan Işıkhan yaptığı bir açıklamada (18.01.2025 tarihinde) "Gelirlerimizin yüzde 70' ini emekli aylıklarına, yüzde 30' unu da sağlık giderlerine harcıyoruz" demişti. 16 milyon civarında olduğu açıklanan emeklilerin 11,5 milyonu gerçek anlamda emekli maaşı almaktadır. Geriye kalan 4,5 milyon civarındaki kişi ise dul, yetim, malulen emekli olanlarla 65 yaş aylığı alanlardır. Bunlar, çok düşük maaş almaktadırlar. Bunları, emekli sayısı içine katmak ve çok büyük ödeme yapıyoruz algısı yaratmak doğru bir tutum değildir. 2023 Mayıs seçimleri sonrasında yeni kurulan hükümette Hazine ve Maliye Bakanı olan Mehmet Şimşek'in açıklamış olduğu tasarruf tedbirlerine ne kadar uyulmuştur? Bu tartışılır. Kur Korumalı Mevduata (KKM),yurt dışı borçlara ödenen faizlerin, lüks araç alımlarına harcanan paralarla tasarruf yapılması mümkün müdür? Ticari bazı şirketlere sağlanan büyük maddi teşvikler, yandaş müteahhitlerin silinen vergileri ve köprü, yol, şehir hastaneleri ve havalimanı yapımı sonrasında garantili ödemeler, müteahhitlere yapılırken tasarrufun, emekli ve asgari ücretli den kesinti yapılarak sağlanması yaşanan gerçeklere uygun mudur? Bakan Işıkhan, Almanya ve İngiltere'den bahsederek, Türkiye'de emekliler ve emekçiler üzerinden yapılacak tasarruf politikalarını meşrulaştırmaya çalışmıştır.
Almanya ve İngiltere örnekleri
Almanya ve İngiltere'de bütçe tartışmaları olurken, sosyal yardım harcamaları da masaya yatırılıyor. Son verilere göre Almanya'da sosyal yardımların oranı bir önceki yıla göre yüzde 14.8 arttı. Emekli ve yaşlılara yapılan yardımlardaki artış da bir önceki yıla göre yüzde 13.3 ile 11.4 milyar Euro oldu. Sağlık yardımlarındaki artış yüzde 19.4 oldu ve 1.98 milyar Euro'ya yükseldi. Bunların yanında emeklinin maaşına yönelik bir kesinti de yok. 2025 yılı itibarıyla 84 milyona yakın bir nüfusa sahip Almanya'da kayıtlı istihdam sayısı, 39 milyon 862 bin 898 iken, pasif sigortalı sayısı da 23 milyon 676 bin 800'dür. Aktif/ pasif oranı ise 1.7'dir.( DİSKAR Temmuz 2025- Türkiye ' de Emeklilerin Durumu)
İngiltere' de devletin emeklilik ödemeleri korunuyor. Hükümet refah sistemini daha çok çalışmaya teşvik ederek yeniden düzenleme amacında. Burada, da emeklinin maaşının tırpanlanması söz konusu değil. Bu ülkelerde emeklinin maaşının kesileceği imasında bulunmak bile siyasiler için büyük risk haline gelebilir. Almanya 40 milyona yakın emeklisine maaş verirken devletin bütçe desteğini eksik etmiyor.
20 yıl prim toplama,40 yıl ödeme söylemi
Türkiye'de işsizlik, düşük ücretler ve büyük orandaki kayıt dışı istihdam nedeniyle milyonlarca çalışanın yatırdığı primler kesintiye uğramakta. Yıllar önce yapılan yasal düzenlemelerle emeklilik yaşı yükseltilmişti. Emekli olabilmek için prim gün sayısını doldurmak da yetmiyor. Çünkü yaş şartının beklenmesi gerekiyor. Yani 20 yıl prim öde, 40 yıl maaş alma gibi bir tabloda ortada yok. Asıl sorun, maaş alma süresinin uzunluğundan çok maaşın emekliyi insanca yaşayıp yaşatmadığıdır. Bugün, emekli olanlara harçlık niyetine ödenen maaş oranları algı yaratılarak yüksek gösterilmeye çalışılmaktadır. Düşük maaş oranlarını, ekonomik krizi EYT'lilere bağlayan anlayış da iflas etmiştir.
Ülkemizde aktif/ pasif oranı en son verilere göre 1.61'dir. Yani yaklaşık 1.6 çalışan her bir emekliyi finanse etmektedir. Avrupa ülkelerinde ortalama aktif/ pasif oranı ise 1,5 düzeyindedir. Emekli maaşları üzerinden baskılara yalnızca kemer sıkma olarak, değil aynı zamanda istihdam ve üretim odaklı politikalarla cevap verilmelidir. İktisatçı İnan Mutlu, "Emekli maaşlarının zor ödenmesi, ya da SGK açıklarının finansmanında zorlanacak bir durum hiç yok. Sadece prim gelirlerinin emekli aylıklarını karşılama oranına baktığımızda, karşılama oranı yüzde 97,5. Yani prim gelirlerini dışarıda bırakırsak, emekli aylıkları için devletin ödediği rakam yüzde 2,5 seviyesinde. Bunun ilk altı aydaki TL karşılığı 43,3 milyar lira. İlk altı aydaki bütçe harcamalarının sadece binde 6'sı. Bakan'ın açıklaması neresinden bakarsanız bakın gerçeklerle örtüşmüyor" değerlendirmesini yaptı.
Emekli maaşları, her durumda enflasyondan korunmalı, emekliye mutlaka refah artışından pay verilmelidir. Sendika hakkı engellenmeye çalışılan emekliler, güçlerini birleştirip taleplerine sahip çıkar, fiili ve meşru mücadelelerini kararlı bir şekilde sürdürürlerse maaş ödenmemesi ile birlikte düşük maaş dayatmalarına karşı kazanım elde edeceklerdir.
---------------------------------
HASAN AYDINAnkara Gazi Eğitim Enstitüsü Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldu. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Türkiye’nin farklı illerinde uzun yıllar öğretmenlik yaptı. Yerel ve ulusal gazetelerde, dergilerde yazıları yayımlandı. 2022–2025 yılları arasında Gazete Duvar’da işçi, emekli, eğitim ve çevre konularında köşe yazıları kaleme aldı.
KESK'in bölgesel mitingleri ne anlatıyor?
30 Kasım 2025 Pazar 15:07"24 Kasım Öğretmenler Günü"nün ardındaki gerçekler
25 Kasım 2025 Salı 00:30Gıda zehirlenmeleri neden bu kadar arttı?
22 Kasım 2025 Cumartesi 00:10İş cinayetleri daha kaç yüreğe kor düşürecek?
20 Kasım 2025 Perşembe 00:10Damacana ve pet şişelere hapsedilen su hakkı
09 Kasım 2025 Pazar 00:20Emeklilerin statü kaybı ve emeklilikle başlayan sorunlar
25 Ekim 2025 Cumartesi 00:12Zorunlu eğitimin kısaltılması neyi amaçlıyor?
20 Ekim 2025 Pazartesi 00:3010 Ekim: Öncesi ve sonrasıyla göz göre göre gelen bir katliamın anatomisi
10 Ekim 2025 Cuma 00:355 Ekim Dünya Öğretmenler Günü: Öğretmenlerin sorunları çözüldü mü?
05 Ekim 2025 Pazar 00:301 Ekim Dünya Yaşlılar Günü: Yaşlılara bakabiliyor muyuz?
01 Ekim 2025 Çarşamba 00:15