‘Elinde silahın varsa/ Benim de gitarım var!’

Pandemi döneminde normale dönüş yavaş yavaş başlarken ilk açılan mekânlar AVM’ler olmuştu. Kafe, restoran ve barlara sosyal mesafe uygulaması konulmuştu. Ancak ne hikmetse barlardaki canlı müziğe belirli bir saate kadar izin verilmiş, konserlerin tekrar düzenlenmeye başlanmasının ise lafı bile geçmemişti. Çok uzun zamandan beri müzik ortamı da dijitale kaydığı için müzisyenler sadece konserlerden elde ettikleri gelirlerle geçiniyordu. O dönemde Duman’ın gitaristi sevgili Batuhan Abi’ye (Mutlugil), kendisiyle yaptığım röportajda bu konuyu sorduğumda bana müzisyenlerin durumunu çok iyi izah eden şu cevabı vermişti: “Biz müzisyenler, yarı işsizleriz!”

Hâlâ da öyleler. Çünkü her ne kadar müzik romantikleri, kasetlerin, CD’lerin peşine düşse de, bazı albümler plak olarak piyasaya çıksa da bunun getireceği gelirin müzisyenlere hiçbir faydası olmuyor. Onlar sadece ve sadece konserlerden elde ettikleri gelirlerle geçiniyorlar. Ama artık bunun da sonuna geliniyor sanırım. Zira Efes Antik Kent’te konser vermek isteyen sanatçıların başvuruları resmi mercilerce herhangi bir açıklama yapılmadan reddedildi. Açıklamaya gerek duymamaları gayet normal çünkü zaten başvuruları reddedilen, Yalın, Sertab Erener, Melek Mosso, Melike Şahin, Mabel Matiz, Cem Adrian gibi sanatçılar AKP’nin “mimlediği” isimler ve 19 Mart darbesi sürecinde Saraçhane’deki protestolara destek vermeleri de konserlerinin iptaline dair herhangi bir sebep gösterilmemesi için yeterli bir neden.

Sevgili Nazım Abi (Alpman), 12 Haziran’da BirGün gazetesindeki köşesinde, konuya farklı bir yerden yaklaşarak AKP iktidarının, “insan hakları, ifade özgürlüğü ve de basın üzerindeki aktivitesiyle tarihe bir birikim armağan edeceğini” belirtip bunu da “Zulüm kültürü” olarak tanımlamış. Ben de kendisinden bu tanımı ödünç alarak hiçbir kültür sanat politikası olmayan, onu geçtim, kültür sanatla alakası dahi olmayan AKP iktidarının, tıpkı 2022 yılında Eskişehir’de başlayan ve sonrasında tüm Türkiye’ye yayılan, saçma sapan sebeplerle (biz o sebepleri çok iyi biliriz) yasakladığı konser ve festivallerde olduğu gibi şimdi kılıf bile bulmasına gerek görmeyerek AKP’ye “uymayan” sanatçıların konserlerinin iptalini “zulüm kültürü” olarak nitelemekte bir beis görmeyeceğim.

Hep birlikte çalıp söylemeye devam edeceğiz

Yalnız hatırlatmadan da edemeyeceğim: Bu ülkenin konserleri en çok yasaklanan grubu Grup Yorum’un, 25. yılını kutlamak için o zamanki adıyla İnönü Stadı’nda verdiği konseri 55 bin kişi izlemişti. Yine 2022 yılında, Şanlıurfa Din Görevlileri Birliği Derneği, müthiş bir zekâdan (!) çıkan, “cehennemde yetişen ağaç olduğu” gerekçesiyle, ağaçla aynı adı taşıyan Zakkum grubunun Şanlıurfa'da vereceği konserin iptal edilmesini istemişti. Sonrasında 10 Eylül 2022’de gerçekleşen konserde tam 25 bin kişi Zakkum’un şarkılarına hep bir ağızdan eşlik etti.

Biraz daha eskiye gidelim. 2016 yılında "PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine müzahir oldukları" iddiasına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve gazetenin 9 yazarına destek olmak için Onur Akın, Sevinç Eratalay, Mehmet Gümüş ve Duman grubunun solisti Kaan Tangöze, Cumhuriyet’e destek vermek için ufak çaplı bir halk konseri vermişti. Evet, AKP iktidarının, kendisinden olmayana ülkeyi dar etmek için “arsa”da ayak basmadık yer bırakmayan bir “zulüm kültürü” var. Ancak yine Duman grubundan Kaan Tangöze’nin de çalıp söylediği gibi, “Elinde silahın varsa/ Benim de gitarım var!” Ve biz hep birlikte çalıp söylemeye devam edeceğiz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
BURAK SOYER Arşivi