AYŞE YILDIRIM
Erdoğan’ın Saray’daki hesabı sandığa uymadı!
Bir yıl önce Seçim Kanunu‘nu değiştirmişti Erdoğan.
Siyasi ittifakları dar bir alana sıkıştırmayı hedefliyordu değişiklik.
Şöyle ki; eski sistemde ittifak çatısı altında seçime giren partilerin aldığı toplam oy oranı çıkaracakları milletvekili sayısında da etkindi. Yani ittifak içinde yer alan bir parti düşük bir oy alsa bile ittifakın tümünün çıkaracağı vekil sayısına olumlu bir katkı sağlıyordu.
İşte Erdoğan, karşısındaki muhalefetin çok parçalı yapısına bakarak oyunun kuralını değiştirdi.
İttifak içinde yer alan partilerin aldığı oy oranlarının milletvekili sayısına etkisini ortadan kaldırmayı amaçladı. İttifak içinde seçime kendi amblemiyle giren partiler seçim çevrelerinde aldıkları oy oranına göre milletvekili çıkaracaktı. Milletvekili çıkarmasına yetmeyen artık oylar ise ittifaka yaramayacaktı. Erdoğan, muhalefetin bu “artık oy“ avantajından yararlanarak fazla milletvekili çıkarmasının önüne geçmeyi hedefliyordu.
Ama bir yıl içerisinde işler değişti.
Saray’daki hesap gerçekte tutmadı.
Millet İttifakı uzun süren simülasyonlar sonrasında çok parçalı bir yapıyla seçime girmeme kararı aldı. 5'li ortaklık ve fermuar listede uzlaşıldı.
Deva, Saadet, Gelecek ve Demokrat Parti CHP listelerinden seçime giriyor. CHP ile İYİ Parti de bir çok ilde fermuar yöntemiyle ortak liste çıkarıyor.
Yani Erdoğan, iki parti amblemiyle (CHP, İYİ Parti) seçime giren Millet İttifakı ve yine iki parti amblemiyle (Yeşil Sol Parti, TİP) liste çıkartacak olan Emek ve Özgürlük İttifakı ile dört amblemle (AKP, MHP, YRP, BBP) seçime katılan Cumhur İttifakı olarak yarışacak.
Genel anlamda bu yapısıyla Cumhur İttifakı’nın artık oylarda daha büyük kayıp yaşayabileceğini öngörmek mümkün.
İktidar ittifakına göre muhalefetin iki büyük ittifakı, oluşturdukları listelerle daha büyük oranda artık oyların çöpe gitmesinin önüne de geçilmiş oldu.
MHP, BBP, YRP kendi amblemleriyle seçime giriyor. Bu partiler seçim çevrelerinde milletvekili çıkaracak oy oranına ulaşamazlarsa hem vekil çıkaramayacaklar hem de aldıkları oy oranı Cumhur İttifakı'nın milletvekili sayısını arttırmayacak.
Erdoğan'ın muhalefeti zor duruma düşürmek için yaptığı bu değişiklik şimdi kendi ayağına dolandı.
Nitekim Cumhur İttifakı ortağı BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de bu gerçeği kabul etmiş ki bir televizyon kanalında Millet İttifakı'nın ortak liste kararına ilişkin şöyle diyordu: "Kağıt üstünde o zaman onlar daha avantajlı olacak gibi gözüküyor ama seçimde yüzde 50'yi geçtiğimizde Meclis'te çoğunluğu elde edeceğiz."
AKP ve MHP söz konusu değişikliği savunurken "büyük bir haksızlığın önüne geçtik" diyordu.
Muhalefet ise o günlerde değişikliğin ittifaklara yönelik bir "suikast" olduğunu söylüyordu.
Gelin görün ki bir yıl sonra oluşan tablo şu an için muhalefete yarıyor, yasa değişikliğini çıkaran Cumhur İttifakı'nı ise zora sokuyor.
Evet muhalefet kağıt üzerinde şu anda avantajlı.
Ne yazık ki Millet İttifakı'nın kısmen de olsa gösterdiği bu ortak liste başarısı Emek ve Özgürlük İttifakı'nda sağlanamadı.
TİP'in ittifak içinde bazı yerlerde kendi amblemiyle seçime girme ısrarının ne yazık ki kayıpları olacaktır.
Herhalde Türkiye hiç bu kadar ince hesaplarla bir seçime girmemişti.
Bunu gözetenler ya da gözetmeyenler tarih önünde hesabını verecektir.
Sandığa çok kısa bir zaman kaldı. Artık tablo netleşmeye başladı. Tablo her gün aleyhine gelişen Saray’da da ne tavşan ne de o tavşanı çıkaracak şapka kaldı.
Ama Erdoğan, kazanmak için her yolu zorlayacak.
Nitekim onu da önceki gün denedi.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki Süleymaniye Havalimanı'na bir saldırı yapıldı. Ortaya çıktı ki saldırı sırasında SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi'nin konvoyu oradaymış. Abdi, saldırıdan yara almadan kurtuldu.
Tüm işaretler Türkiye’yi gösteriyordu.
Al Monitor'dan Amberin Zaman'a konuşan Abdi saldırı girişiminin Türkiye'deki seçimlerle ilgili olduğunu söylüyordu. "Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın iktidarı yeniden kazanmak için her şeyi yapacağını", seçimlerden önce "milliyetçi tabanını harekete geçirmek için ihtilafı kasten tırmandırdığını" vurguluyordu.
Irak da saldırı nedeniyle açıkça Türkiye'yi suçladı. Irak Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada Türkiye'den resmi özür talep edildi ve "Bu saldırıları durdurmaya ve ilgili taraflarla diyalog kanalları açarak kendi iç sorunlarını çözmeye çağırıyoruz. Bu saldırıların tekrarı durumunda ise gelecekte de tekrarlanmaması için sert bir tutumumuz olacaktır" denildi.
Abdi'nin bulunduğu konvoyda ABD'li askeri personel de vardı. Dolayısıyla ABD'den de ses yükseldi. Saldırıya ilişkin soruşturma başlatıldığı açıklandı.
Aradığı başarıyı orada da bulamadı Erdoğan.
Muhalefetin de artık listeymiş, adaymış tartışmalarını bir kenara bırakıp kazanmak için başka bir ülkenin egemenliğine saldıracak kadar gözü dönmüş bu Saray rejimini yıkmaya odaklanmasının zamanıdır.