FETÖ’de ‘milat’ değişirken: Mahkeme de 2002’deki cinayette FETÖ’yü gördü

Oysa her şey çok kolay olmuştu. 17/25 Aralık’ta bakanların çocukları tutuklanınca “ak”ları ellerinden tutup kenara çekmek, “Tamam sen suçsuzsun bilmiyormuşsun” demek çok kolay olmuştu. “Kara”ları kulaklarından tutup hapse atmak kolay olmuştu. Kol kola yürüyenlere, Pensilvanya yolcularına, “A sen onun terör örgütü olduğunu bilmiyor muydun? Yazık sana, bak o terör örgütü” demek çok kolay olmuştu.

Daha da yetmezse Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplanıverir, terör örgütünü terör örgütü olarak ilan ediverirdi. O da yapıldı; MGK, 26 Mayıs 2016’da toplandı ve Fetullah Gülen Terör Örgütü’nü, Fetullah Gülen Terör Örgütü olarak ilan etti. Artık herkes daha rahattı: Bilmeyenler, parselciler, Pensilvanya yolcuları, herkes.

Her şey çok iyi gidiyordu. Ama bir gün bir dava açıldı. Eski bir hesaptı bu. Ta 2002 kışının soğuk Ankara gecelerinden birinden kalan hesap. Savcı, “Necip Hablemitoğlu’nu Levent Göktaş öldürdü” dedi. Öldürten de Pensilvanya yolcularının iyi bildiği Fetullah Gülen’di. Ama savcı diyordu ki, “İki örgüt var, biri biz fanilerin 17/25 Aralık’tan beri terör örgütü olduğunu bilebildiğimiz Fetullah Gülen Terör Örgütü, diğeri adam öldürmek için kurulmuş Levent Göktaş suç örgütü, yani bildiğimiz çete.”

Savcı iddianamesinde mealen devam ediyordu: Fetullah Gülen’in amacı ; anayasal düzeni yıkmak ve bunun için ta 1998’lerde kendisinin terör örgütü olduğunu yazmaya başlayan Necip Hablemitoğlu’nu öldürmek. Levent Göktaş’ın amacı ise MİT Müsteşarı olmak ve bunun için rakibi Necip Hablemitoğlu’nu ortadan kaldırmak.

Savcı iddianamesinde diyor ki: Levent Göktaş, Fetullah Gülen’in Hablemitoğlu’nu neden öldürttüğünü bilmiyor, rakibi Necip Hablemitoğlu’nu ortadan kaldırmak için Fetullah Gülen’den gelecek desteğe bakıyor. Yani üzümünü yiyip bağını sormuyor.

Ve savcı bir adım daha ileri gidiyor: Fetullah Gülen ve FETÖ’nün Türkiye imamı Mustafa Özcan, Levent Göktaş’ı öldürtmek için Levent Göktaş suç örgütünü değil de değil de Levent Göktaş’ı kişisel olarak azmettirdi. Çok ince bir çizgi. Örgüt örgütü azmettirdi dese bu sefer iş değişecek, Fetullah Gülen’in ta 2002’de yani Hablemitoğlu öldürüldüğünde “Çatı örgüt” olduğu kabul edilmiş olacak. O da işleri alt üst edecek; 17 / 25 Aralık’a kadar bilmeyenlerin, parselcilerin, uykusu kaçacak, Pensilvanya yolcuları uçaklarının düştüğü kabusunu görecek belki de.

Nereden çıktı bu terör mahkemesi (!)

Her şey çok güzel giderken, tam da Levent Göktaş Bulgaristan’da yakalanmışken Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi bir gün “Ben bu davaya bakamam” diyor. Niye?

Niye mi? E, Hablemitoğlu’nun öldürülmesi, terör örgütünün amacı doğrultusunda işlenmiş bir cinayet, cinayetin azmettiricisi de Cumhuriyet tarihinin en sinsi terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen. Ben gariban bir adli suç mahkemesiyim. Benim işim adam öldürme davasıdır, çete davasıdır, ben nasıl bakayım. Buna baksa baksa terör mahkemesi bakabilir diyor. Görevsizlik kararı veriyor. Ve kararında diyor ki:

“Olayın gerçekleşmesinde (Hablemitoğlu’nun öldürülmesi) FETÖ / PDY yapısının çatı örgüt niteliğinde olduğu, maktulün öldürülmesinin FETÖ / PDY örgütü faaliyetleri içerisinde ve örgütün kendi amaçları doğrultusunda azmettirmeleri sonucunda gerçekleştiği, sanık Mustafa Levent Göktaş ve ekibinin örgütlenmesinin ise FETÖ / PDY adına hareket eden TCK’nın 220. Maddesi (bildiğimiz çete) kapsamında öldürme eylemini yüklenici örgüt niteliğinde olduğu, böylelikle atılı suçun Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. Maddesinde tanımı yapılan terör kapsamında FETÖ/PDY Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda cebir ve şiddet kullanılarak, baskı, korku, yıldırma ve sindirme yöntemleriyle işlendiği, tüm sanıkların bu amaç ve ülkü birliği doğrultusunda hareket ettikleri ve suçun terör suçu olduğu anlaşılmıştır.”

Hakim bey ne diyorsunuz? FETÖ 2002’de vardı ve Levent Göktaş ve ekibiyle amaç ve ülkü birliği içinde, o sıralarda FETÖ’yü deşifre eden “Köstebek” kitabının da yazarı Akademisyen Halbemitoğlu’nu öldürdü mü diyorsunuz?

Evet aynen öyle diyordu. E bu bütün hesapları alt üst ederdi. 17/25 Aralık miladını değiştirirdi. Parselciler, Pensilvanya yolcuları ve hatta “bilemeyenler” ne yapardı?

Savcı onları kurtarayım derken az kalsın “Çatı”yı çökertiyordu

Bu “tehlike”yi savcı da gördü ve derhal ayağa kalkıp, “İtiraz ediyorum hakim bey” dedi. 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına itiraz etti. İtiraz ederken de önceki argümanlarını sundu: FETÖ Terör Örgütü başka, Levent Göktaş suç örgütü başka. Gülen’in amacı başka, Göktaş’ın amacı bambaşka. Biri devleti ele geçirmenin derdinde biri MİT’e müsteşar olma peşinde.

Ama savcının bu tezi, kararına “itiraz ediyorum” dediği 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ni ikna etmeyebilirdi. En iyisi bu FETÖ ile Göktaş çetesinin bağını koparmak gerekiyordu. Ne var ki bağ çok güçlüydü. Savcının kendi iddianamesine göre bile Fetullah Gülen’den Levent Göktaş’ın öldürülmesi talimatını alan ve bunu Levent Göktaş’a, Enver Altaylı yoluyla aktaran kişi Mustafa Özcan’dı.

Mustafa Özcan kimdi? FETÖ’nün Türkiye imamı. E şimdi nasıl olacaktı? Talimatı veren Gülen, o talimatı aktaran Türkiye imamı Mustafa Özcan. Mustafa Özcan, Hablemitoğlu’nun hangi amaçla öldürülmesi gerektiğini bilmiyor mu olacaktı.

İnanmayacaksınız ama savcı “itiraz ediyorum” derken öyle dedi. FETÖ’nün Türkiye imamı Mustafa Özcan, Fetullah Gülen’in amacını bilmiyor olabilir dedi. İnanmadınız mı? Savcılığın itiraz yazısından aynen aktarayım:

“Ayrıca 2002 yılı itibari işlenen somut olayda (Hablemitoğlu’nun öldürülmesi) sanıklar Mustafa Levent Göktaş ve ona bağlı hareket eden diğer sanıkların 15 Temmuz 2016 tarihinden sonraki süreçte Terörle Mücadele Kanunu kapsamında sayılan bir silahlı terör örgütü olduğu yargı kararları ile anlaşılan FETÖ / PDY terör örgütünü bilmeleri ve anılan yasadaki amaç doğrultusunda (yani terör amacı) FETÖ /PDY yöneticisi olan sanıklar ile suç işlemek amacıyla bir araya gelmiş olmaları beklenemez bir durumdur."

Savcının bu cümlede geçen “FETÖ/PDY yöneticisi olan sanıklar” dediği de Fetullah Gülen ile FETÖ’nün Türkiye imamı olduğu devlet ve hatta yargı tarafından da iyi bilinen Mustafa Özcan’dı. Savcılık kendisi söylemişti bize 2015’te; “Bu Mustafa Özcan, FETÖ’nün Türkiye imamıdır” diye. Hatta o savcılık 2015’teki FETÖ çatı iddianamesinde söylemişti bunu. Mustafa Özcan o çatı iddianamesinin, Fetullah Gülen’den sonra iki numaralı sanığıydı.

Sizin anlayacağınız savcı FETÖ ile Levent Göktaş çetesinin bağını, “onlar da FETÖ’yü bilmiyormuştur” diyerek az kalsın Çatı Davası’nı çökertiyordu.

Yapmayın savcı bey, bilmemeleri mümkün mü?

Bu soru bize ait değil. Savcının, 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararına “itiraz ediyorum” diye başvurduğu 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakimlerinin sözü. Evet, kabul biraz “yapmayın savcı bey” diyerek dikkat çekici hale getirmeye çalıştık ara başlığı ama inanın o hakimler de “bilmemeleri mümkün değil” dediler.

Evet, anlaşıldığı üzere işin püf noktasına geldik Adli suçları bakan mahkemenin (36. Ağır Ceza Mahkemesi), “bu terör suçudur ben bakamam, terör mahkemesi baksın” diyerek verdiği görevsizlik kararına karşı savcının itirazını inceleyen 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “reddediyorum” dediği karara geldik. Evet, 37. Ağır Ceza Mahkemesi, savcının itirazını reddetti.

37. Ağır Ceza Mahkemesi ret kararında önce çekingence, FETÖ ile Levent Göktaş suç örgütünün ilişkisine terör mahkemesi baksın, bu işin esasına ilişkin bir tartışmadır gibi cümleler kurdu ama iş “Levent Göktaş, Fetullah Gülen’in amacını bilmiyordu” tezine gelince kendini tutamadı, “Bilmemesi mümkün mü” dedi.

Siz okur olarak şimdi belki, “Devlet bilmiyormuş ki FETÖ’nün FETÖ olduğunu, Levent Göktaş nereden bilsin” diyeceksiniz. Sıkı durun 37. Ağır Ceza Mahkemesi öyle bir bağlantı kurdu ki gözümüzün içine soktu Gülen ile Göktaş’ın bağını. Önce görevsizlik kararına itirazın reddi kararından aynen aktaralım, sonra “Türkçe”sini beraber okuyalım:

“İddianame anlatımı, görevsizlik kararı gerekçesi, itiraz yazısı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, iddianamenin 1 numaralı sanığı Fetullah Gülen’in FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kurucusu ve lideri olduğu, 2 numaralı sanık Mustafa Özcan’ın FETÖ/PDY terör örgütünün sözde Türkiye imamı olarak haklarında ayrıca FETÖ/PDY çatı davasında sanık sıfatı bulunduğunun bilgisine yer verilmesi karşısında bu sanıkların FETÖ/PDY terör örgütünün nihai amacını bilmemelerinin mümkün olmadığı, diğer sanıkların hukuki durumlarının da Türk Ceza Kanunu’nda yer alan suça iştirak ve bağlılık kuralları gereğince birlikte değerlendirilmesi kanaatiyle… itirazın reddine karar verilmiştir.”

İşin “Türkçe”sine gelelim; 37. Ağır Ceza Mahkemesi diyor ki: Necip Hablemitoğlu’nu öldüren Levent Göktaş’sa, ona bu eylemi azmettiren Mustafa Özcan’sa, Mustafa Özcan’ın Fetullah Gülen’in amacını, Levent Göktaş’ın da Mustafa Özcan’ın amacını bilmemesi mümkün mü?

Bütün bunlar sadece bir cinayetin tartışmaları. Asıl mesele bundan sonra. Şimdi davaya bakacak olan 28. Ağır Ceza Mahkemesi, “Evet Hablemitoğlu ta 1998’lerde FETÖ’nün FETÖ olduğunu biliyordu, bunu deşifre etmemesi için FETÖ tarafından öldürüldü. Bu davayı bakmaya ben yetkiliyim” derse ne olacak.

17/25 Aralık’a kadar FETÖ’yü FETÖ olarak “bilmeyenler”, “parselciler” ve “Pensilvanya yolcuları”na uykusuz geceler mi bekleyecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
ERSAN ATAR Arşivi
SON YAZILAR