O gece neler oldu, Erdoğan ikinci turu neden kabul etti?

ERSAN ATAR

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 14 Mayıs gecesinde Söğütözü’ndeki AKP’nin o ünlü balkonuna çıktığında herkes, “Erdoğan, kazanmadığı seçimi kazanmış gibi yeniden cumhurbaşkanı olduğunu ilan edecek” diye düşünüyordu ama Erdoğan, beklenenin aksine seçimin ikinci tura kaldığını ilan ediyordu. Dahası, ikinci turun startını veriyordu.

Erdoğan, her zaman seçim sonucu konuşması yaptığı “balkon”dan bu kez yeni bir seçim başlangıcının konuşmasını yapıyordu. Erdoğan konuşmasında şöyle diyordu:

“Seçimin ilk turda bitip bitmediğini henüz bilmiyoruz. Milletimiz tercihini ikinci tura kalmasından yana yaptıysa onun da başımızın üzerinde yeri var. Yurt dışı oylar tamamıyla ülkemize intikal etmiş değil, sayımlar sürüyor.”

Meğerse bu sözler, “O gece neler oldu?” sorusunun cevabını içeriyormuş. Bu sözlerin, o gece olup bitenlerin yansıması olduğunu biz de bugün AKP ve Beştepe’den aldığımız bilgilerle öğreniyoruz. Size de aktaralım:

Yurt içi oylar sisteme girildiğinde AKP, yüzde 49.4’ü bulduğunu, 49.5’e çıkabileceğini gördü. Bu aşamada Erdoğan kurmaylarına “yurt dışı oylarda durum ne, yurt dışı oylardan yüzde kaç gelirse yüzde 50’nin üzerine çıkabiliriz?” diye sordu. Yurt dışı oylara projeksiyon tutuldu ve kendisine şu yanıt verildi: “Yüzde 50.02-yüzde 50.03’e çıkabilmemiz için yurtdışı oylardan yüzde 63-65 sonuç almamız gerekiyor ki bu da çok zor.”

İstanbul sendromu ve itiraz korkusu

Erdoğan bu aşamada, normal şartlarda yüzde 50+1’i bulamayacağını gördü. “Efendim itiraz ettiğimiz çok sayıda sandık var ve daha fazla sandığa itiraz edebiliriz, böylelikle 250-300 bin oyu bulabiliriz” önerisi getirildi.

Erdoğan bunu kabul etmedi. Bunun da iki nedeni vardı: Birincisi, itirazlardan bu miktardaki oyun toplanmasının garantisi yoktu. Çünkü birleştirme tutanakları YSK sistemine girilirken yapılacak olanlar zaten yapılmış, ona rağmen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “çok uğraştık ama yarım puan ileri götüremedik” dediği yüzde o "yarım" bulunamamıştı.

İkinci nedeni; İtirazlar devam ederse işte o “uğraşlar” da ortaya çıkabilecekti. Daha açık söyleyelim, CHP’nin önde olacağı zaten bilinen Çankaya ve Beşiktaş ilçelerinin dışında yoğun itirazlar yapılırsa bu kez AKP ve Erdoğan lehine değiştirilmiş rakamların “ortaya çıkması” da mümkündü ve bu durum, Erdoğan’ı yüzde 49’un da altına düşürebilirdi. İtiraz yolu hem bu nedenle riksliydi, hem de “seçimi kazanamayacağını anlayınca il – ilçe seçim kurulları eliyle sonucu değiştirmeye çalıştı” denirdi. İlk turda bitme garantisi yoksa itiraz yoluna bu iki nedenle başvurulmamalıydı.

Erdoğan ve AKP, bunun ne demek olduğunu, İstanbul seçimlerinden iyi bilirdi. İkinci turda, “Siz milletin oyunu çaldınız, öyle seçilmeye çalıştınız ama yine de olmadı” denilirdi ve bunun hesabını seçmen ikinci turda sorabilirdi.

Saat 04:00’te teşkilata giden mesaj: İkinci tur çalışmasını başlatın

Erdoğan balkondan ayrıldı ve Söğütüzü’ndeki Parti Genel Merkezi’ndeki odasına geçti. Aklı, AKP’ye hemen birkaç yüz metre yakındaki Ankara Ticaret Odası Congresium salonunda sayılmakta olan yurtdışı oylarındaydı, “bir ihtimal” diyordu. Parti yönetimine yeniden sordu: Yurt dışında yüzde 65’i bulabiliyor muyuz?

“Hayır” cevabını aldı. Saat 04:00 civarıydı. AKP teşkilatına bir mesaj geçildi: İkinci tur için çalışmaları başlatın.

Erdoğan’ın “balkon”dan ikinci turu kabullenişi il ve ilçe seçim kurullarındaki hakimlere nasıl “zorlamayın” mesajıysa, AKP teşkilatına gönderilen direkt mesaj da “artık itiraz etmeyin” mesajıydı. Öyle ya, itiraz edilirse az önce yukarda saydığımız “oyların azalması” endişesi de vardı. Çünkü ne olup bittiğini, neyin yapılıp yapılmadığını, “yapan” herkesten iyi biliyordu.

Recep Tayyip Erdoğan’a, Muharrem İnce daha çekilmediği günlerde, seçimlerden önce şu bilgi de verilmişti: Birinci turda Sinan Oğan ve Muharrem İnce yüzde 5 oy alırlarsa ikinci tura kalıyoruz ve ikinci turda yüzde 51.3 – 51.6 aralığında bir oyumuz olacak. Erdoğan, işte 14 Mayıs gecesi bu tabloyu da gördü. Muharrem İnce artık yoktu ama Sinan Oğan yüzde 5’i geçiyordu.

Böylelikle Erdoğan, yüzde 50+1 yerine, yüzde 51'in üzerine çıkarak "daha yönetilebilir" bir sonuca ulaşmayı hedefliyordu. "Erdoğan'ın çok mu umurunda olur"du. Olurdu. Çünkü bugün zor zaptedilen kur böyle kalacak değildi, seçim öncesindeki ekonomik adımların bir maliyeti vardı ve bu yarın çıkacaktı. Depremin ekonomik sonuçları ve bunlar yarın daha belirginleşecekti.

İşte Erdoğan’a balkondan “ikinci tur startı” verdiren gelişmelerin en azından bizim bilgimiz içinde olan bölümleri böyleydi.

Deprem nasıl “lütuf” olacak?

Peki AKP bundan sonra ne yapacak, nasıl hareket edecekti? İşte bunun cevabını da biraz Sinan Oğan, biraz deprem belirledi. Daha doğrusu, deprem bölgesinde seçim sonuçlarına ilişkin kutlamalara özellikle muhalefet tabanından tepki belirliyor.

AKP’de konuşulup, karar verilen bir stratejiyi aktaralım: Malum, 11 günlük propaganda döneminde her ilde yeniden bir miting düzenlemenin olanağı yok. Erdoğan bundan sonra ne yapacak? Şu bilgiyi paylaşabiliriz: Erdoğan’ın 11 günlük mesaisinin önemli bölümü deprem bölgesinde geçecek. En azından ikinci tur çalışmalarına o bölgeden başlayacak. Ve oradaki kitlesine şöyle seslenecek: Bakın bunlar, sizin demokrasimize sahip çıkmanızı hazmedemedi, size ‘beter olun’ dedi. Biz ne yaptık, aç açık bırakmadık, konteyner kurduk, ev yaptık, yine biz yaparız.

Böylece Erdoğan, muhalefet tabanından, “nereye varacağı hesaplanmayan” bu tepkiler nedeniyle deprem Erdoğan için bir “lütuf” haline gelecek. Böylelikle Erdoğan hem deprem bölgesindeki seçmene seslenecek hem de deprem acıları nedeniyle diğer 70 ildeki tabanına “merhametli adam”ı oynayacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
ERSAN ATAR Arşivi
SON YAZILAR