İLKE ATİK TAŞKIRAN
Hangi çalışan daha maliyetli: Yapay zeka mı, insan mı?
“Bu video tamamen yapay zeka tarafından üretildi!”
“Bu hastalığı yapay zeka tedavi etti!”
“Bu romanı bir yapay zeka yazdı!”
Her gün haberlerde, reklamlarda ya da sosyal medyada karşımıza çıkan içerikler, yapay zekanın insanı taklit eden ve hatta yer yer aşan başarılarıyla dolup taşıyor. Her yeni gelişme, coşkulu başlıklarla sunuluyor; neredeyse bir teknoloji övgü yarışına dönüşüyor. Peki bu hayranlığın kaynağı ne? Gerçekten şok edici bir teknolojik ilerleme mi yaşıyoruz, yoksa insanlığın "yeniden bir şey yaratma" gücünü tanrılaştırarak, görünmeyen maliyetleri göz ardı mı ediyoruz?
Bu soruya net bir yanıt vermek kolay değil. Ama kesin olan şu: Yapay zeka daha ucuz, daha hızlı ve daha hatasız bir "çalışan" gibi sunuluyor. Sıfır sendika, sıfır mola, sıfır itiraz... İşverenler için kulağa oldukça cazip geliyor. Ama meseleye yalnızca bu pencereden bakmak, büyük resmi kaçırmamıza neden olabilir. O yüzden gelin birlikte bakalım: İnsan çalıştırmanın ve yapay zekayı çalıştırmanın gerçekten ne tür maliyetleri bulunuyor?
Yapay zekayı çalıştırmanın maliyeti
Yapay zeka dışarıdan bakıldığında, fiziksel bir iş gücü gibi görünmeyebilir. Ama onun da çalışması için ciddi bir altyapıya ihtiyaç var. Her büyük yapay zeka modeli, milyonlarca veriyi işleyerek eğitiliyor ve bu süreçte binlerce grafik işlem birimi (GPU) kullanılıyor. Örneğin GPT-3 modelinin eğitimi sırasında yaklaşık 1.287 megavat-saat enerji harcandığı ve bu süreçte 552 ton civarında karbondioksit salındığı belirtiliyor. Google araştırmacılarının verilerine göre, bu rakam yüzlerce hanenin yıllık elektrik tüketimine eşdeğer.
Bu sadece eğitimi. Her yeni sorguda, her "sence bu başlık nasıl?" diye sorduğumuzda bile yeniden enerji tüketiliyor. Basit bir sohbet bile arka planda enerji ve veri merkezi kullanımı anlamına geliyor. Veri merkezlerinin bu kadar yoğun çalışması başka bir maliyeti daha beraberinde getiriyor: Su tüketimi. Soğutma sistemleri için bazı veri merkezleri yılda milyonlarca galon tatlı su kullanıyor. Bu da özellikle iklim krizinin eşiğinde olduğumuz bugünlerde göz ardı edilemeyecek bir konu. Ayrıca bu sistemlerin çalışabilmesi için sürekli güncellenen donanım gerekiyor. Çip üretimi ise nadir toprak elementleri, enerji ve karbon salımı demek. E-atıklar da cabası.
Tüm bu teknik ve çevresel maliyetlere rağmen, yapay zeka hala "ekonomik" bir çözüm olarak sunuluyor. Çünkü hesaplamalarda genellikle insan emeğine ödenen ücretler, sosyal haklar, sigorta, molalar ya da tükenmişlik sendromlarından kurtulunmuş olunuyor. Ama bu sistemlerin görünmeyen bir faturası olduğunu kabul etmemiz gerek. Enerjiye, doğaya, bilgiye ve belki de geleceğe kesilen bir fatura bu.
Peki ya insan çalıştırmanın maliyeti?
Evet, insan çalıştırmak da ucuz değil. Maaş, sigorta, yemek, ulaşım, çalışma alanı derken gider kalemleri uzayıp gidiyor. Özellikle büyük şehirlerde işe gidiş geliş trafiği, karbon salımı açısından ciddi bir kaynak. 2022 yılında ABD Çevre Koruma Ajansı tarafından yayımlanan bir çevre raporuna göre, ABD'de sadece işe gidiş geliş kaynaklı yıllık emisyonun 75 milyon ton CO₂ olduğu belirtiliyor. Ofislerin ısıtılması, aydınlatılması, kullanımı derken ortaya çıkan enerji tüketimi de yapay zekayla yarışır hale geliyor. Bir diğer mesele ise duygusal maliyet. İnsanlar çalışırken yoruluyor, tükeniyor, hastalanıyor. İş kazaları yaşanıyor. Ruh sağlığı etkileniyor. Bu da sağlık sistemine, sosyal güvenliğe ve en önemlisi insan hayatına ek bir bedel demek.
Ancak bu maliyetler yalnızca bir işverenin bütçesini değil, aynı zamanda bir toplumun sosyal bütünlüğünü belirliyor. Her maaş, bir faturayı ödüyor, bir çocuğun okul masrafını karşılıyor, bir annenin sağlık hizmetine erişimini sağlıyor. Bu döngü sadece ekonomik değil; sosyal dayanışmanın, karşılıklı sorumluluğun ve ortak yaşamın da temelini oluşturuyor.
Çünkü bir bireyin çalışması, başka bir bireyin yaşamına katkı sağlıyor. Ücretler sadece kişisel ihtiyaçları karşılamıyor, tüketim ekonomisine katkı, sosyal güvenlik sistemine destek ve kolektif refah üretimi anlamına geliyor. İnsan emeği yalnızca üretim değil, aynı zamanda bir toplum olma halinin sürdürülebilirliğini sağlıyor.
Bununla birlikte insan emeğinin sunduğu şeyler arasında, hala hiçbir yapay zekanın erişemediği değerler bulunuyor. Empati, bağlamı anlama, etik karar verebilme gibi insana özgü yetiler; yalnızca üretimi değil, aynı zamanda anlamı da beraberinde getiriyor. İnsan çalıştırmak sadece bir ekonomik faaliyet değil, bir toplum kurma biçimi. Herkesin kazandığı, herkesin birbirine görünmez bağlarla bağlı olduğu bir yaşam döngüsü.
Yapay zeka bireysel üretkenliği artırabilir; ama insan emeği, toplumsal üretkenliği mümkün kılıyor. İşte bu yüzden, maliyet hesaplarını yaparken sadece ne kadar ödediğimizi değil, aslında neyi kaybetmeyi göze aldığımızı da sorgulamak gerekiyor.
Yaşanabilir bir gelecek için
Yapay zeka ve insan emeği arasındaki kıyas, sadece hız ya da verim meselesi değil. Aslında bu, nasıl bir dünya istediğimize dair bir tercih. Daha az insanla, daha çok işi, daha ucuz şekilde mi yapacağız? Yoksa insana yatırım yapmaya, onu üretimin ve yaşamın merkezinde tutmaya devam mı edeceğiz?
Eğer odak noktamız sadece "maliyet" olursa, sonunda kaybedeceğimiz şey çok daha büyük olabilir. Bu nedenle tartışma, yalnızca ekonomik tercihler üzerinden değil; insanlığın birlikte yaşama kapasitesini koruyup koruyamayacağımız üzerinden şekillenmeli. Yaşanabilir bir gelecek, insanı dışarıda bırakan değil; onu merkeze alan sistemlerle inşa edilebilir.
Hangi maliyet, insanca yaşamanın, toplum olmanın ve birlikte üretebilmenin değerine gerçekten denk düşebilir ki?
Yapay zeka çağında insanın yeniden konumlanışı
02 Aralık 2025 Salı 00:10Aynı şablona sığan onlarca özür
25 Kasım 2025 Salı 00:10Sosyal medyanın görünmez bağımlıları
18 Kasım 2025 Salı 00:10Bekleyiş de artık bir üretim biçimi
11 Kasım 2025 Salı 00:15Gerçeği kaybetmenin en kolay yolu: Düşünmeden paylaşmak
04 Kasım 2025 Salı 00:15Çözüm ekranları kapatmak değil, zihinleri açmak
28 Ekim 2025 Salı 00:15En sessiz direnişimiz hatırlayarak gülmek olabilir
21 Ekim 2025 Salı 00:10Çağımızın kolektif bilinçaltı: Algoritmalar
14 Ekim 2025 Salı 00:20Yapay zeka nerede durmalı?
07 Ekim 2025 Salı 00:15Filmlerin gerçekleştiği yüzyılda yaşamak
30 Eylül 2025 Salı 10:02