Hüdapar’ı fetişleştirmekten vazgeçip yeni Meclis’e bakalım

MEHVEŞ EVİN


Seçim sonrasında hayal kırıklığı, öfke, üzüntü, daha kötüsü, kendi hayatına, geleceğine ve Türkiye’ye dair umudu azalanlara sesleneceğim bugün.

Hayır efendim, muhalefetin tamamı madara olmuş değil! Bu ülkede aşırı milliyetçi-muhafazakar-otoriter rejime direnen ve çok farkı görüşlere sahip “blok” aynen duruyor.

Evet muhalif blok sendeledi, örselendi, hatta kendi iç çatışmalarını yaşıyor. Olsun. Bunu yapmazsa, ders alıp kendine yeni bir yön çizmezse asıl felaket o zaman gelecek…

Cumhurbaşkanlığını Erdoğan’ın kazanmasından belki daha da fazla Meclisin son tablosu moral bozdu.

İyi de çok mu şahaneydi önceki TBMM dağılımları?

Sivas Katliamı sanıklarından tutun açık ve örtülü kadın düşmanlarına, uyuşturucu ticaretiyle suçlananlardan cinayete azmettirenlere, ne ararsanız geçti o sıralardan.

LGBTi düşmanlığı ve mülteciler gibi azınlık haklarına saldırarak kendine siyasi kimlik yaratanlar da varsın, gelsin.

Neden karşılık bulduklarına bakıp kararmak yerine kaldığımız yerden aynen devam edeceğiz.

Neden?

Birincisi, haklarımıza sahip çıkacak canavar gibi milletvekilleri de seçildi. Kadın ve insan hakları, emek mücadelesinden gelenlerin gücünü küçümsemeyelim.

İkincisi, TBMM, seçilmenin azami sorumluluğunu üstlenmeyenleri, seçildikten sonraki performanslarıyla hayal kırıklığı yaratanları da çok gördü. Muhalefet dahil.

Üçüncüsü, Cumhurbaşkanlığı-hükümet sistemi var olduğu sürece Meclis -ne yazık ki- figüran rolünde. Muhalefet 2015’ten beri paralize edildi, üzerine darbe kalkışması geldi, OHAL’le yönetildik iki yıl. (OHAL; Kürt illerinde halen uygulamada, seçimde de!)

Dördüncüsü, bana kalırsa Hüda Par konusu abartılıyor.

Konca Kuriş cinayetini, Diyarbakır ve Beykoz’daki evlerden domuz bağıyla öldürülen cesetlerin çıktığını hatırlayacak yaşta olduğum halde böyle düşünüyorum.

Üç kulaklı beş gözlü yaratıklar

Hüda Par’ın asıl işlevi, SS’in de açıkladığı gibi, Kürt siyasal hareketine alternatif oluşturmak. Meclis’e girmeleri Kobane davası süreciyle de bağlantılı.

Hüda Par, AKMHP rejiminde önemli dokunulmazlıklar sağlanan tarikat ağının Güneydoğu ve Doğu’daki halkalarından biri.

Son seçimdeki “çıkış”ı, yıllardır “terörü bitirmek” adı altında örülen Kürt hareketini çöktürme planı, hatta 1980 darbesine uzanan politikalarla da bağlantılı.

Oy kaybına, yoğun tartışma ve eleştirilere rağmen Yeşil Sol Parti’nin Mayıs seçimlerinde Türkiye’nin en çok vekil çıkaran üçüncü partisi olduğunu da unutmayalım.

Dolayısıyla dört vekilin seçilmesiyle ne kadın hareketi ve Kürt siyasi hareketi ezilecek değil. (Bakınız İrfan Aktan’ın Selahattin Demirtaş söyleşisi)

İslamcı gelenekten gelen Saadet, Gelecek ve Deva gibi partilerin Millet İttifakı’ndan Meclise girmesi Hüdapar kadar “alarm zilleri” çaldırmıyorsa, sırf Cumhur İttifakı’nda olmamasından.

Meclis’in “aşırı sağcı-dinci” kanadına eklenenler arasında Yeniden Refah Partisi (YRP) üzerinde pek durulmaması çok ilginç.

Zira beş vekil çıkaran YRP’nin tek becerisi “Erbakan’ın oğlunun partisi” olması değil.

2014’e kadar Saadet Partisi’nde görevler üstlenen Fatih Erbakan, başkan adaylığı kabul edilmeyince ayrıldı. 2018’de kurduğu YRP ile Kudüs mitingleri, İstanbul sözleşmesine ve aşı karşıtı mitingler düzenlediğini ve büyük kalabalıkları topladığını unutmayalım.

Batı’da da benzer siyaset tarzıyla yükselenler var, yani yalnız değiliz.

MRNA aşısı için “Üç kulaklı, beş gözlü yaratıklar doğmasına yol açabilir" diyebilen bir mühendisin, Anadolu’nun her köşesinde örgütlendiğini de belirtelim.

Z kuşağına ne oldu?

Seçim öncesinde “Z kuşağı”na ne kadar çok yer verildi, hatırlayın.

Zannediliyordu ki Erdoğan’dan, AKP’den gençlik sıkıldı ve bu rejimi değiştirecek!

Şaka değil, 5 milyon 200 bin seçmenden bahsediyoruz.

Ne var ki muhalefet açısından Z kuşağı tam anlamıyla hüsran getirdi.

Oysa en isabetli tahmini yapan araştırma şirketi Betimar’ın başkanı Gürkan Duman, seçimden önce “Türkiye’nin sorunlarını kim çözer” diye sorduklarında şu sonuçları elde ettiklerini anlatıyordu:

Yüzde 45.7 Cumhur, %25 Millet, %17.3 M.İnce.

Öte yandan Ümit Özdağ-Sinan Oğan’ın “ırkçı/sığınmacı düşmanı söylem”i en çok konuşulan ve tartışılan konulardan.

Cinsiyet, yaş, sosyal sınıf açısından kimin, hangi partiye oy verdiğini yakında öğreniriz.

Ancak genel kanı, Özdağ- Oğan’a ve sonradan Erdoğan’a yönelen kesimde gençlerin önemli bir payı olduğu…

Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’ye gelince… Performansı şöyle:

2011 CHP - 25,98 (Ak. P - 49,83) 2015 CHP - 24,95 (Ak. P - 40,87) 2015 CHP - 25,31 (Ak. P - 49,50) 2018 CHP - 22,65 (Ak. P - 42,56) 2023 CHP - 25,35 (Ak. P - 35,62) (Kaynak: Sonar)

Sakalımız yok ki anlatamadık” diyordum, sakalı olanlar da anlatamadı :) Bazı gazeteciler sırf bu gerçeği hatırlattığı için muhalif yayınlarda yer bulamadı.

Tayyibizmden şikayet ederken aynı hatalara düşmek, asıl üzücü olan.

Önceki ve Sonraki Yazılar
MEHVEŞ EVİN Arşivi
SON YAZILAR