ERSAN ATAR
İKİ OLENA... BİR FOTOĞRAF VE “SİREN”LER
Sığınaktan içeri bir görevli girdi. Sığınağın bir köşesinde Olena Zelenski duruyordu. Yanında kızı Oleksandra ve 9’undaki oğlu Kyrylo.
Görevli, Volodimir Zelenski’ye yaklaşıp bir şeyler söyledi. Zelenski’nin yüzü gerildi. Sığınağın diğer tarafından cümle parçaları duyuluyordu: ABD… Telefon… Biden… Tahliye…
Olena, “can sıkıcı” bir şeyler olduğunun farkına vardı. Elindeki fotoğrafı sehpanın üzerine bıraktı. Tedirgin, önce eşine sonra çocuklarına baktı. Tetikteki Oleksandra ve Kyrylo da bir şeylerin ters gittiğini fark etti. Anne Zelenski ve çocukları, olup biteni anlamak için görevlinin sığınaktan çıkmasını bekledi.
Baba Zelenski, görevli kısa brifingini sürdürürken ailesinin olduğu tarafa döndü, önce Kyrylo ile göz göze geldi. Sonra gözü Oleksandra’ya döndü. Son olarak da eşi Olena’ya baktı.
Olena’nın sehpanın üzerine bıraktığı fotoğrafa, bu kez Volodimir’in gözü takıldı:
Bir kadın… Başı sargılı. Başından sızan kan, ak sargıyı “kirletmiş”ti. Tıpkı az önce yanında ölen çocuk “kanarken” beyaz karın “kirlendiği” gibi. Kadının kan içindeki yüzü “ölüm”e aitse, gözleri yaşama o kadar bağlıydı. Direngendi.
Yüzündeki kurumuş kan az önce dudağının kenarından ağzına sızmıştı. Kanın tadı ne kadar “savaş”sa, gözlerindeki ışıltı o kadar “barış”tı, direnişti. Fotoğraf sehpanın üzerinde sessiz duruyordu ama fotoğrafın kulaklarındaki “siren sesi” sığınaktaki sessizliğin ürkünç fon müziğiydi.
Bu, Olena Kurilo’ydu. Dudakları, savaşa karşı, barışta yazdığı şiirleri haykıracak gibi aralı duruyordu. Ve nihayet savaşta yazdığı şiirini haykırdı Olena Kurilo:
Ölmek daha iyidir
“…Bir koruyucu meleğim olmalı.
Yine de ayağa kalkıp gideceğim,
elimden geldiğince tüm enerjimle
Ukrayna için her şeyi yapacağım.
Her zaman ve sadece ülkemin yanında olacağım.
Ölmek daha iyidir."
Vlodomir’in gözü fotoğraftan ayrılıp tekrar Olena Zelenski’ye döndü. Aynı barış, aynı direniş onun gözünde de vardı. Aynı şiiri O da okuyordu: "Asla, hiçbir koşulda Putin'e boyun eğmeyeceğim / Ölmek daha iyidir."
O sırada görevli söyleyeceklerini bitirdi. Zelenski’nin gözünün içine bakmaya başladı. Zelenski görevliye bile bakmadan, az önceki öneriye cevap verdi: Asla!
“Asla!”, sığınaktaki sessizliği bozdu.
Bütün bunlar bir – iki saniyede oldu. Saniyeler ülkenin geleceği kadar uzundu.
Anne Zelenski, Kyrylo’nun saçını okşarken eşine sordu:
-Ne diyor görevli?
-(Önemsiz anlamında bir yüz ifadesiyle) ABD Başkanı, istersek bizi ülkeden güvenle tahliye edebileceğini bildirmiş.
Görevli sığınaktan çıkıp kendi çalışma alanına dönerken, “Keşke bu ‘Asla!’yı daha önce söyleyebilseydik” diye iç geçirdi. Görevli, bir taraftan Zelenski’ye hak veriyor bir taraftan da söylenmekten kendini alamıyordu:
“Neymiş efendim, ‘NATO sadece dört harften ibaret değilmiş, NATO bizim için güvenlik garantisi’ymiş. ‘Ülkesini yitirmeyecekmiş’. Al işte güvenlik garantisini. O dört harfin ülken için, senin için önerdiklerine bak, ‘isterseniz sizi güvenlikli şekilde tahliye edebiliriz!’. Ah Zelenski ah!…”
***
KYRYLO’NUN “SİREN”Lİ RÜYASI
Sığınak, görevliye göre şimdiye kadar çoktan söylenmesi gereken, Zelenski’ye göre de tam zamanında söylenen “Asla”yla daha güçlü hale geldi. Kyrylo babasına güvendi ve uyuyakaldı. Karma karışık rüyalar gördü 9’undaki çocuk.
Bazen denizde oluyor bazen karada oluyordu.
Rüyasını denizde gördüğünde babası, “bireme”nin kaptanı oluyordu. Sesler duyuyordu Kyrylo kayalıklardan. “Siren”lerin ölüm şarkıları, babasının kumanda ettiği gemiyi kendilerine doğru çekiyordu. Bu ölüm cazibesindeki şarkılar: “Siren”lerin ölüm şarkılarıydı. Kyrylo bunları, dinlediği masallardan bilirdi.
Uzaktan siluetler görüyordu: Yarı kuş yarı kadın “siren”ler şarkılarını söylüyorlardı. Kendilerinden önce bu şarkılara kapılan denizciler çoktan kayalıklara çarpmış, gemileri parçalanmış, “siren”ler o denizcileri yemiş oluyordu rüyasında. Kyrylo o sırada babasının elinden tutup geminin dümenini denizin açıklarına doğru çevirtiyor, kurtuluyorlardı.
Az sonra rüyasında, karada oluyordu. Kiev’de.
Az önceki “siren”ler bu kez gökyüzünde yarı uçak, yarı kuş olup, ölüm şarkılarını böyle söylüyorlardı. İnsanlar, “siren”lerin şarkısından bir o tarafa bir bu tarafa koşuşturuyordu. Kimileri evlerinin dip odalarına, bodrum katlarına sığınıyordu. Kimileri de kocaman adımlarla metroya iniyorlardı çığrışarak. İnsanlar metroda bir süre bekledikten sonra yorgun düşüyor yan yana uyuyorlardı. Uyumayanların uğultusu, dışarıdan duyulan sirenler…
Metrodaki uğultuyu bir bebek yaşama başlangıç sesi yırttı. Bütün siren seslerini bastırdı bu ses. Yarı uçak yarı kuş “sirenler” havada, top mermileri menzilde asılı kaldı. Artık Mia konuşuyordu. İnsanlığın ilk saf sesiyle.
Kyrylo rüya içinde rüya görüyordu. Kendini 1945’lerde buluyor o zaman da metroda insanların üzerinden atlayarak yürüyordu. İnsanlar bir 45’lerin bir “şimdi”nin insanları oluyordu.
Kyrylo köpekleri severdi. Onların başını okşadığında sık sık aldıkları nefesi dinlerdi. Kyrylo rüyasına bir köpeği de alıyordu. Köpeği, yukarıdaki “ölüm kuşları”ndan, “siren”lerden koruyordu. Uykusunun hafiflediği bir anda bulundukları sığınağın kapısını açtı. Köpek içeri girdi ve çaresiz Kyrylo’nun yüzüne baktı: Gözleri, açık kahverengi tüyeri içinde şaşkındı. Siyaha çalan koyu kahverengi burnundaki nefesi nemlenmişti.
Siren sesleri geçti. Kyrylo uyandı ve önce annesine, ablasına ve babasına baktı. Nefes aldı.
Kulağına annesinin sesi geliyordu. Olena Kurilo’nun yeni şiiri:
“Ukrayna için her şeyi yapacağım.
Her zaman ve sadece ülkemin yanında olacağım.”
***
Zelenski ailesinin sığınağına kısa süreli göz attık… Bizim için anahtar kelimeler, Olena Kurilo’nun sözlerindeki “sadece ülkemin yanında olacağım” sözleriydi.
Bakalım Zelenski önümüzdeki dönemde ne kadar ve sadece ülkesinin yanında olabilecek? Ve ülkesi ne kadar O’nun yanında durabilecek?