MÜHDAN SAĞLAM
KAZAKİSTAN’DA RUSYA ASKERİ NE ANLAMA GELİYOR?
Kazakistan’ın batısında 2 Ocak’tan itibaren LPG'ye yapılan zamlara karşı halk sokaklara döküldü. Protestolarda polis/asker ile göstericiler arasında çatışma görüntüleri geliyor. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, başlatılan protestolardan sorumlu tuttuğu hükümetin istifasını kabul etti. Protestoların kısa sürede yayılmasıyla beraber ilkin başkent Nur Sultan, Almatı şehri ve Mangistau eyaletlerinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi. Kısa süre sonra OHAL’in tüm ülkeyi kapsadığı söylendi.
Protestoların dinmemesi, havalimanları ve farklı şehirlere yayılması üzerine Tokayev çarşamba gecesi Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün yardıma çağırdı. Bu çağrı ne anlama geliyor? Rusya bu duruma nasıl bakıyor? Rusya ve Kazakistan ilişkilerinde sorunlar neler? Bu yazıda bu sorulara yanıt arayacağız.
Kazakistan Neden Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü Çağırdı?
SSCB’nin dağılması sonrasında Rusya açısından en önemli sorunlardan biri, bu devasa coğrafyanın belirli güvenlik araçlarıyla korunmasıydı. Kendi sınırlarını ve hassasiyetlerini tanımlamak için Rusya 1992’te Yakın Çevre Doktrini (Blijniy Zarubejnıye) ve Karanagov Doktrini ismiyle bilinen belgeleri yayınlamıştı. Söz konusu belgeler Rusya’nın “arka bahçesi” olarak gördüğü eski Sovyet coğrafyasında beliren bir tehdit karşında Rusya asker yollayacağını ifade etmiş ve daha önce benimsenen nükleere başvuracak ilk devlet olmayacağı ilkesini terk etmiştir.
Bir başka anlatımla Rusya açısından yakın çevresi, kendisi veya varlığının tehdit edilmesine yönelik bir tehdide müsaade etmeyeceğini, bölgeyi geçici bir stratejinin ürünü olarak değil, yaşam alanı olarak gördüğünü ifade etti.
İşte bu çabaların ürünü olarak KGAÖ örgütüne öncülük edecek şekilde 1992’de Rusya, Kazakistan, Belarus, Ermenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Gürcistan, Azerbaycan ve Özbekistan arasında 5 yıl süreli bir güvenlik anlaşmasına imza attı. Bu anlaşmanın bitiminde 2 yıl sonra her beş yılda bir antlaşmanın uzatılmasına karar verildi. İşte var olan bu antlaşma yerini bir örgüte bıraktı ve 2002’de KGAÖ kuruldu. Örgüte dönüşme sürecinde antlaşmalara imza atan Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan gruptan çekildi. KGAÖ böylece kalan altı üye ile (Rusya, Belarus, Kazakistan, Ermenistan, Kırgızistan ve Tacikistan) yoluna devam etti. Afganistan ve Sırbistan ise örgütün gözlemci üyeleri statüsünde.
Bu oluşumun temel amacı üye devletlerin egemenlik, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığının korunması için ortak hareket etmesi. Örgüt açısından bunu işlevsel kılansa NATO’dan da akıllara kazınan ortak bir savunma maddesi, yani birimize yapılan saldırı hepimize yapılmıştır ilkesi. NATO’da meşhur 5. madde olarak bilinen bu ülke KGAÖ’de 4. madde altında düzenleniyor. İşte Tokayev’in çağrısı egemenliğin tehdit altına olmasına dayanıyor ve “4. maddeyi devreye sokun” diyor. Bu madde uyarınca KGAÖ’nün çağrıyı değerlendirip Kazakistan’a barış gücü yollayıp yollamayacağına karar vermesi gerekecekti.
KGAÖ’de başkanlık üye ülkelere sırayla geçiyor. Bu yıl sıra Ermenistan’da o nedenle Tokayev’in çağrısına Ermenistan Başbakanı ve KGAÖ Dönem başkanı Nikol Paşinyan yanıt verdi. Paşinyan sosyal medya hesabı üzerinden “KGAÖ Kolektif Güvenlik Konseyi, Kolektif Güvenlik Anlaşması’nın 4. maddesi uyarınca Kazakistan’daki durumu normalleştirmek ve istikrara kavuşturmak için KGAÖ’nün kolektif barış gücünü sınırlı bir süre için bu ülkeye göndermeye karar verdi.” açıklamasını yaptı. Örgütün çağrıya hızla yanıt vermesinde Ermenistan ön planda olsa da onayın Moskova’dan geldiği biliniyor. Peki Tokayev neden bir anlamda Rusya’yı çağırdı?
Bunun nedeni de örgütün kendisinden kaynaklanıyor. Kazakistan veya herhangi bir başka üyenin örgütle yaptığı anlaşma uyarınca başka bir pakta, güvenlik yapısına üye olması, işbirliği yapması olanaklı değil, yasak. Benzer bir durumu NATO’dan da biliyoruz. Örneğin Türkiye NATO üyesi olarak gidip Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ne üye olamaz. NATO’yu çağırması gerekirken benzer başka bir örgütü çağıramaz.
Kazakistan Rusya İlişkilerinde İki Sorun
Kazakistan eski Sovyet ülkeleri içinde Rusya ile en yakın bağlara sahip ülkelerden biri. Bu yakınlığın işbirlikleri ve örgütsel karşılıkları da mevcut. Örneğin Ukrayna ile Rusya arasında restleşmeye neden olan Avrasya Ekonomik Birliği’nin kurulması fikri, 1994’te dönemin Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’den gelmişti. Benzer biçimde öncü nitelik taşıyan Gümrük Birliği; Rusya, Belarus ve Kazakistan arasında uzun yıllar sürdürüldü. Örgütün dönüşümünde de Kazakistan önemli bir payeye sahipti. Ekonomik olarak da Rusya ile Kazakistan entegre ülkeler. Avrasya Ekonomik Birliği’nin getirdiği dönüşüm iki ülkenin ilişkilerinde karşılık buluyor.
Rusya’nın Kazakistan ile olan bu bağları tamamen sorunlardan da azade değil. Kazakistan’da artan milliyetçi eğilimin bir karşılığı Rusya’da da yaşanıyor. Geçtiğimiz yıl Rusya’da bazı vekiller Rus nüfusun ağırlıklı yaşadığı Kuzey Kazakistan’ın Rusya’ya ait olduğunu ve iade edilmesi gerektiğini söylemişti. Kazakistan bu tavrı sert biçimde eleştirip resmi özür talep etse de Rusya’dan resmi özür gelmedi. Kazakistan’ın nüfusunun yüzde 19’a yakını Ruslardan oluşuyor ve nüfusun büyük bir kısmı sınır bölgelerinde yaşıyor. 2020’de Rusya isimli filmde Putin’e atfedilen “Bugün bağımsız olan pek çok eski Sovyet Cumhuriyeti’nin bazı toprakları Rusya’nın hediyesidir” sözü hassasiyetleri artırmıştı. Rusya’nın daha önce Güney Osetya ve Kırım’a dönük politikası ve bu bölgeleri ya topraklarına katması ya da bağımsız hale getirmesi dikkate alındığında benzer bir tedirginlik Kazakistan içinde mevcut. Özellikle Rusya eliyle bir ayrılıkçı hareketin fitilinin ateşlenmesi ihtimali.
İşte bu noktada yüreklere su serpen açıklama Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan gelmişti. Lavrov Mayıs 2021’deki Kazakistan ziyaretinde verdiği bir mülakatta Rusya’nın Kazakistan’a dönük dış politika ve politika yapımında yer alanların Kuzey Kazakistan’a yönelik bir niyetinin olmadığı ve olmayacağını söyledi. Buna rağmen Kazakistan açısından bu bir ihtimal olarak hep hesapta tutuluyor.
Rusya ile Kazakistan’ı karşı karşıya getiren bir diğer konu, geçtiğimiz yıl St. Petersburg ekonomi forumunda yaşandı. Forumda Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksander Pankin “Yaptırımlara karşı birlikte yanıt verilmeli” diyerek Avrasya Ekonomik Birliği’nin bu konuda ortak tutum alması gerektiğini söylemişti. Bunun üzerine Kazakistan’dan Rusya’yı rahatsız edecek bir yanıt geldi: “Avrasya Ekonomik Birliği’ni siyasallaştırmayalım.”
Kazakistan yaptığı açıklamanın devamında Birliğin içsel ekonomik bütünleşmeye odaklanması gerektiğini, bunun dışındaki konuların dışarıda tutulması gerektiğini belirtti. Bu açıklama Kırım’ın ilhakını tanımayan yaptırımlar Kazakistan ile Rusya arasında alttan yürüyen gerilimi bir kez daha görünür kıldı.
Kısacası yakın bağları, güçlü ekonomik ilişkileri olan Rusya ile Kazakistan arasında ilişkiler sanıldığının aksine sorunsuz değil. Kazakistan Rusya ile ilişkilerine sınırlamalar getirmeye gayret de ediyor.
Özetlemek gerekirse Kazakistan ve Rusya arasında özel bağlarlar askeri ve ekonomik ilişkilere yansıyacak şekilde sürüyor. Ancak Kazakistan’da Rus kültürünü geriletme ve milliyetçi eğilimler Moskova tarafından hoş karşılanmıyor, hatta işgal cümleleri bile milliyetçi ağızlardan dökülüyor. Rusya resmi makamları bu iddiaları yalanladı. Yalanlamaya da devam ediyor. Bunun yanı sıra Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği’nin Batı yaptırımlarına karşı yanına çekme gayretine Kazakistan olur vermiyor, hatta olumsuz baktığını gizlemiyor.
Sonuç olarak Kazakistan’daki yolsuzluklar, elitler arası çatışma ve halkın sosyo-ekonomik yaşamında sorunlar nedeniyle sokağa dökülmesi, Nazarbayev heykellerinin yıkılmasına kadar uzandı. Ancak silahlı göstericilerin varlığı protestolar konusunda soru işaretlerine neden oluyor. Protestoların ardında birileri mi var, ABD mi yapıyor, Rusya mı kışkırtıyor, yoksa halkın kendiliğinden gelen mobilizasyonu, buna dönük net bir yanıt vermek zor. Açık olan Rusya askerlerinin bölgeye girecek olması ve Rusya’nın Kazakistan’daki varlığını da çıkarlarını pekiştirecek kazançla ayrılacağı.