AYŞE YILDIRIM
Kılıçdaroğlu’na 400 kişilik bir liste verildi mi?
İYİ Parti'nin kuruluşundan beri içinde olan bir isimdi Bülent Gürsoy, Yüksek İstişare Kurulu üyeliği, iki dönem GİK üyeliği son olarak da Ortadoğu Politikaları Başkan Danışmanlığı yapıyordu partide.
Meral Akşener'in son dakikada masayı yıkmaya, CHP’yi parçalamaya yönelik çıkışından sonra İYİ Parti'den istifa etti. İstifa gerekçesindeki şu sözleri dikkat çekiciydi:
"Tarihi bir süreçte, Türkiye'nin aydınlık geleceği açısından kritik önem taşıyan bir seçim öncesinde toplumun umutlarını yok eden bir kararla, fiilen; Millet İttifakı'nın dağıtılması ve 6'lı Masanın bozulması kararı verilmesi, bu kararın hangi arka planla, hangi aktörler ve etkenlerle verildiğinin tarafımca anlaşılamaması, son 2 yılı aşkın süreçte kaynağı ve sebebi çözümlenemeyen kararlar alınması, popülerlik kavramı peşinden koşularak oyun bozmak üzerine iki belediye başkanının siyasi teamüllere aykırı yaklaşımlarla peşinden koşulması ve/veya ayartılmaya çalışılması, sonuçta da yıllardır verilen mücadelenin seçime aylar kalan bir süreçte heba edilmesi nedeniyle, istifa ediyorum."
"Hangi arka plan", "hangi aktörler ve etkenler" diyor Gürsoy.
Aslında o arka plan, aktör ve etkenler uzun süredir biliniyordu, son bir kaç gündür de açık açık dillendiriliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun mücadele etmeye söz verdiği beşli çeteden, devletin içine çöreklenmiş karanlık yapıdan söz ediyoruz.
6 Şubat’ta Kısa Dalga’da "Kılıçdaroğlu'nun ürküttüğü fincancı katırları" başlıklı yazımda da bu konuya değinmiştim.
O yazıda da yer verdiğim gibi Kemal Kılıçdaroğlu 31 Ocak’ta partisinin grup toplantısında bugünleri işaret ediyordu aslında:
"Asıl panik ne zaman başladı biliyor musunuz? Partimizin uzman ekipleri, Hazine'den çalınan paraların peşine düştüğü an. O raporlar geldiğinde paniğe kapıldılar. Devletin hazinesinden çalınan paranın toplamının 418 milyar dolar olduğunu saptayınca karalama kampanyaları ve suikast tehditleri gelmeye başladı."
Kendisiyle görüşmek isteyen beşli çeteye kapılarını kapattığını, beşli çete ve mafya ile uğraştığı için uyarılar aldığını defalarca dile getirmişti Kılıçdaroğlu. 5 Temmuz 2022’de sosyal medya hesabından şöyle diyordu Kılıçdaroğlu:
“5’li çete ile aramı bulmaya yeltenen sermayedar, holding, piyasa, kim olursa olsun pişman olur; bu böyle biline. Şimdi varsa cesaretiniz, gelin beni ikna edin. Ama haber yollamayı bırakın.“
Gazeteci Serpil Yılmaz, önceki akşam Halk TV’den İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in masadan kalkışını değerlendirirken “Burada bir siyasi tasarım var. Bunun böyle bir anda çıkmış bir mesele olduğunu düşünmüyorum“ diyordu.
Kılıçdaroğlu’nun özellikle beşli çetenin üzerine gitmesinin ardından İYİ Parti içinden kendisine yönelik muhalif söylemlerin yoğunlaştığına dikkat çekiyordu Yılmaz.
Altılı Masa’nın kurulma aşamasında olduğu dönemde beşli çetenin (24 Eylül 2021) İYİ Parti ile görüştüğüne dair yazdığı yazıyı da anımsatıyordu Yılmaz:
“Kiminle görüştüğünü, katını, dairesini, odasını, kimler… hepsini biliyorum. Aksini iddia edebilecek birisi varsa da şahidi var.“
Aynı saatlerde Kemal Kılıçdaroğlu da bir tweet paylaştı:
"418 milyar dolar ile ilgili çok kararlı olduğumun tekrar altını çizmek isterim. Her kuruşu bu milletin insanlarına geri verilecek. Kim olduğunuz, nasıl düşündüğünüz, kime oy verdiğinizin hiçbir önemi yok; bu para sizin, hakkınızı alacaksınız."
Şimdi taşlar yerine daha iyi oturuyor değil mi?
Kulislerde başka bir iddia daha dolaşıyor.
Meral Akşener’in ipleri kopardığı Millet İttifakı’nın 2 Mart’taki toplantısından kısa bir süre önce Kılıçdaroğlu’na 400 kişilik bir liste verilmiş.
Seçilmesi halinde dokunulmayacaklarına dair güvence istenilen bir liste. İçinde kimlerin olduğunu tahmin edersiniz.
İşte bu liste ve talep Kılıçdaroğlu’nu çok öfkelendirmiş.
İktidar değişse de “müesses nizam“ değişmesin isteyenlere karşı ne diyordu Kılıçdaroğlu:
“Görüşme talebi ile geldiklerinde bu görüşmeyi kabul edersem bu kirli düzenin hedefi olmayacağımı da gayet iyi biliyordum. Halkımın şunu çok iyi bilmesi ve beni çok iyi anlaması gerekiyor. Bu çetelerin bir kısmı bu saray iktidarından yani Erdoğan’dan önce de vardı, o zaman da devlet içindeydiler. Her gelen iktidar ile hizalanmış bunlar. Her gelene yedirmişler derine de, mafyaya da yedirmişler. Öyle ya Hazine’yi kolay kolay soydurmazlar adama. Bunlar nasıl insan satın alınacağı konusunda da uzmanlaşmış durumdalar. Bunlarla görüştüğüm an bu çarkın parçası olacaktım. İktidarın ismi değişecekti ama halkın sefaleti aynen devam edecekti. Bir Erdoğan gidecekti ama yerine yeni Erdoğan gelecekti. Halkımız da sefalet içinde kalacaktı.“
Yani mesele göründüğünden en az 418 milyar dolar daha “derin“.