Kılıçdaroğlu’nun ürküttüğü fincancı katırları!

Kemal Kılıçdaroğlu, Ocak ayında bir televizyon kanalında SADAT reklamıyla tehdit edildikten sonra verilen mesajın ne olduğunu söylemişti:

"Sizin için geleceğiz diyorlar."

Tehdidin "Paramiliter artık SADAT" aracılığıyla yapıldığını ama SADAT'ın "daha büyük bir resmin parçası" olduğunu vurgulamıştı Kılıçdaroğlu. Ve o büyük resmi şöyle anlatmıştı:

"Para, çok para... Bu parayı çalan 5'li çeteler var. Bunların kod ismi 5'li. Bunların sayısı binlerce. Devletin hazinesinden 418 milyar dolar çaldılar. Sonra çıktım açık ve net şekilde söyledim. 418 milyar doları iktidarımızda tahsil edeceğiz ve alacağız. Önce benimle anlaşmak istediler. Kapıyı yüzlerine kapadım. Bu işin içine bazı medya organlarını da soktular. Her türlü operasyona başvurdular.

Artık son aşamaya geldik. Silah ve suikast tehditi. Uzun zamandır bu tehditler var."

Hatta Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine bir şey olması durumunda halkın bu 418 milyar doların peşine düşmesini bile vasiyet etmişti.

Çok ciddi bir şey söylüyordu Kılıçdaroğlu ve ne yazık ki söylediği şey kamuoyunda tam olarak algılanmadı.

Konu daha çok SADAT üzerinden tartışılmakla yetinildi. Ve gündem yoğunluğunda unutulup gitti.

Geçen hafta grup toplantısında aynı şeyi bir kez daha söyledi Kemal Kılıçdaroğlu. "5'li çete" ile uğraşmaya başladığından beri uyarıldığını anlattı.

"Mafyası var, paramiliter grupları var, derinleri var, aman başkan, diyen insanlarla bir araya geldim. Samimi olarak uyarıyorlardı. Bütün bunları bilerek ve düşünerek yola çıktım ben. Silahların gölgesinde siyaset yapmak zorunda kalacağımı bilmiyor muydum... Elbette biliyordum."

Biraz daha detaylandırdı konuyu Kılıçdaroğlu:

"Bu çetelerin bir kısmı, saray iktidarından, Erdoğan'dan da önce vardı. O zaman da devletin içindelerdi. Her gelen iktidarla hizalanmış bunlar. Bir şeyler değişmiş ama bunlar hep sistemin içinde kalmış. Derinlere de yedirmişler, mafyaya da yedirmişler. Öyle ya, hazineyi kolay kolay soydurmazlar adama!"

Ve yine "suikast tehditlerinden" söz etti:

"Asıl panik ne zaman başladı biliyor musunuz? Partimizin uzman ekipleri, Hazine'den çalınan paraların peşine düştüğü an. Devletin hazinesinden çalınan paranın toplamının 418 milyar dolar olduğunu saptayınca karalama kampanyaları ve suikast tehditleri gelmeye başladı."

Devletten çalınan 418 milyar dolardan, devlette yuvalanmış çetelerden, mafyadan söz ediyor Kemal Kılıçdaroğlu. Onlara kafa tuttuğu, çalınan malları ve parayı geri alacağı için tehdit edildiğini söylüyor.

Ve yine ne yazık ki Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri gerektiği kadar yankı uyandırmıyor.

“Kılıçdaroğlu aday olmalı mı olmamalı mı“ tartışması daha kolay olduğundan mı?

Peki ya “Kılıçdaroğlu aday olmasın“ kampanyası?

İyi niyetli görüşleri bir kenara koyarsak Kılıçdaroğlu’na yönelik bu karalama kampanyalarına kim yol veriyor?

Bir siyasi parti lideri “suikast tehditleri“ aldığını söylüyor, “silahların gölgesinde“, “kelle koltukta“ siyaset yapmak zorunda olduğunu söylüyor… Devlete çöreklenmiş çetelerden, mafyadan, hırsızlardan söz ediyor. Onları söküp atmayı vaadediyor.

Tartışılması, konuşulması gereken asıl bu meseleyken Kılıçdaroğlu’na yönelik linç kampanyasına ortak olanlar gerçekte kimlere hizmet ediyor?

Peki ya iktidar?

Muhtemelen CHP yetkilileri bu konuda gerekli başvuruları yapmış ve gerekli tedbirleri almıştır. Ama hükümet yetkililerinden bu konuda bir açıklama duydunuz mu?

Kimdir Kılıçdaroğlu’nu suikastle tehdit edenler? Kılıçdaroğlu’ndan ne istiyorlar?

Neden yakalanmıyorlar?

Kılıçdaroğlu’na yönelik tehditler parayı takip ettiği için mi normalleştiriliyor?

Belli ki Kılıçdaroğlu’nun ürküttüğü fincancı katırları sadece iktidar çevresiyle sınırlı değil.

Yoksa siz devlete çöreklenmiş çeteler, mafya, hırsızlar 15 Mayıs sabahı “Ben Kemal, geliyorum“ telefonu almasın diye Kılıçdaroğlu için “aday olma“ kampanyasını sadece iktidar mensuplarının mı başlattığını sanıyorsunuz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
AYŞE YILDIRIM Arşivi
SON YAZILAR