CENGİZ ERDİNÇ

CENGİZ ERDİNÇ

KULÜBÜN GÖRÜNMEZ ORTAKLARI

İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği günler. Üç masa örtüsü birleştirilerek yapılan orak çekiçli bayrak Kızılordu tarafından 2 Mayıs 1945 günü Reichstag’ın tepesine çekilmiş, Naziler yenilmiş.

Necip Türk basınında, Alman yandaşları hayal kırıklığı ve öfke içinde.

Tünelin ucu Normandiya Çıkarması’ndan sonra görünmüş, TBMM 2 Ağustos 1944 gecesi Almanya ile ilişkilerin kesilmesine karar vermişti.

Türkiye’de bulunan üç bin civarında Alman ülkeden çıkarılacaktı.

Büyükelçi Franz Von Papen 5 Ağustos 1944 gecesi Ankara Ekspresi’ne bağlanan özel bir vagona binip İstanbul’a, oradan da 107 kişilik kafilesiyle Almanya’ya hareket etti.

Geriye kalan Alman diplomatlar, Türk meslektaşlarıyla değiştirilmek üzere enterne edildi.

Bunlardan biri de Alman Matbuat Ateşesi Julius Seiler’di. 

Gazeteleri paraya boğdu

Seiler, Alman propaganda makinesi için Türkiye’deki gazete ve gazetecilere abonelik, reklam adı altında para yağdırıyor, bazılarını doğrudan maaşa bağlıyor, Avrupa gezilerine çıkarıyor, ticari imtiyazlarla zengin ediyordu.

Seiler’den önce bu işi Goebels’in yardımcısı Franz Frederik Schmidt-Dumont yapıyordu.

Dört dil bilen, hukuk ve edebiyat doktoralı Schmidt-Dumont, 1914’de Rus limanlarını topa tutup Osmanlı İmparatorluğu’nu savaşa soktuktan sonra Yavuz ve Midilli adını alacak Alman zırhlılarının “fesli” mürettebatı arasındaydı. İstanbul’da yayımlanan Almanca Türkische Post’un yüksek maaşlı yöneticisi olmuş, Naziler iktidarı ele geçirince Alman Büyükelçiliği’nde Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in temsilcisi olarak çalışmaya başlamıştı.

Gazeteci gibi görünse de istihbaratçıydı. Sadece Alman tezlerinin yayılmasını sağlamakla kalmadı, bir işgalin alt yapısı için de çalıştı.

Büyük Turan Devleti

Naziler 22 Haziran 1941’de Barbarossa Harekatıyla Sovyetler Birliği’ne saldırdığında Büyükelçi Von Papen Kırım ve Rusya’nın çeşitli bölgelerindeki Türklerden toplanacak birliklerin Rusya’ya karşı savaşacağı, Rusların Kırım ve Güney Kafkasya’da mağlup edileceği ve “Büyük Turan Devleti”nin Alman güdümünde kurulacağı hayaline kapılmıştı.

Von Papen’e bu akılları veren Schmidt-Dumont’du. Türkistan Birliği hareketinin liderlerinden Zeki Velidi Togan ve çevresiyle kurduğu ilişkilere güveniyordu. Schmidt-Dumont 1941’den itibaren ırkçı Turancı çevrelerde topladığı bilgilerle Türk ordusunun çeşitli kademelerinde, devlet kurumlarında, üniversitelerde ve fabrikalarda çalışan, hepsi de Kafkaslar ve Orta Asya göçmeni olan 150 kişilik bir isim listesi oluşturdu. Schmidt-Dumont 1942’de Berlin’e dönünce işlerini Sieler devraldı.

Sieler de sınır dışı edilmek için gözaltına alınınca “para dağıtma işleri” Japon elçiliğinin siyasi ajanı Aoki’ye geçti. Matbuat bir Japonya hayranlığıyla dalgalansa da Babıali duayenleri Almanları bir çırpıda silip atacak kadar nankör değildi.

Artık doğrudan Nazileri övemeseler de komünizmi kötülüyorlardı.

Babıali’deki Köpekler

Nazi muhipliği “komünist karşıtlığıyla” sürerken hedefe Tan gazetesi, Sabiha ve Zekeriya Sertel oturtuldu. Dik başlı, sivri dilli gazeteci Sabiha Sertel’in “Nihayet Dilimi Kesemedi” başlıklı yazısı Nazi muhiplerini kudurttu; Sertel bir Alman kadın gazetecinin “Goebbels’in size selamı var, eğer bir gün elime geçerse dilini keseceğim” dediğini hatırlatıyor ve “Goebbels o zamanlar dilimi kesemedi, fakat Ankara Caddesi’ndeki köpeklerini üzerime saldırttı” diyordu.

Sertel’in “Babıâli köpeklerinin kimler olduğunu” soran Basın Birliği Başkanı Hakkı Tarık Us’a cevabı da sertti:

“1933’ten itibaren Ankara Caddesi’ndeki gazetelerle, dergilerle, broşür ve kitaplarla bir faşizm propagandası başlamıştı. Bu propagandacılar faşizmin her taktiğini kullanarak Türk genel efkârını faşist Almanya lehine kazanmak, Türkiye’yi Almanya ile beraber harbe sokmak için çalışmaya başladılar. (...) Bana “Dönme”, “Bolşevik dudusu”, “Vatan haini” diye haykırdılar. (...) Ben gazete sütunlarında, mahkeme salonlarında bana bir köpek gibi saldıran faşistlere karşı konuştum. Fakat zatıâliniz sustunuz. (...) O günlerde neredeydiniz? Ben de bir basın üyesiydim. Hakkı Tarık Us, bu memlekette faşizm propagandası yapıldığını, Goebbels’in ideolojisine ajanlık edenler bulunduğunu, bir başkan sıfatıyla herkes gibi bilir ve herkesten evvel bilmesi lazımdır.”

Sabiha Sertel’e “Bolşevik dudusu” ve “Vatan haini” diye saldıranların başını Cumhuriyet çekiyordu. Sertel’in bu çıkışından sonra Tan’a saldırı şiddetlendi. Tasvir başyazarı Ziyad Ebüzziya Sovyetlerin Tan’a kâğıt gönderdiğini, Tan’ın Moskovayla işbirliği yaptığını iddia ediyordu. Akşam’a göre Sabiha Sertel komünistti. Tanin yazarı Hüseyin Cahit Yalçın da Tan ile Moskova radyosunun yayınlarını benzer buluyordu. Vakit gazetesi yazarı Asım Us “Tan köşesinde bir Sulukule kuran şu kalem şirreti önünde tiksinti duyuyoruz, o utanmıyor biz utanıyoruz” diyordu. Faşizmin sadık sesi Peyami Safa, Sertel’in Bolşevik süngüsüyle kurulmuş Sovyet tipi bir demokrasi için can attığını söylüyor, “Şimdi içimizde kimleri beslediğimizi bir kere daha düşünelim” diyordu.

Amerikalıların Raporu

Yıllar sonra ortaya çıkan gizli yazışmalar bu saldırı cephesinin Almanlar tarafından beslendiğini gösterdi. Ankara’daki Amerikan askeri ateşe yardımcısının Pentagon’un Askeri İstihbarat Bölümü’ne sunduğu 4 Aralık 1944 tarihli gizli raporu araştırmacı Rıfat Bali yayımladı. “B3” kategorisinde yani “dayanaksız ancak doğru” diye sınıflanan bu rapor Alman elçiliğindeki bir kaynaktan gelen bilgilere dayanıyordu.

Rapora göre Tasviri Efkâr başyazarı Ziyad Ebuzziya, Alman ateşe Seiler’in cömertçe para ödediği isimlerdendi. Gazetesine büyük miktarda ilan ve en az beş bin abonelik almıştı. Ebüzziya, başyazılarını Seiller ile yaptığı fikir teatisinden sonra kaleme alıyordu ve Almanlar Ebüzziya’nın İsviçre’den altın ithal edip yüklü bir karla satmasını da sağlamışlardı. Alman muhipliğinin sancaktarlığını yürüten Cumhuriyet’in kurucusu Yunus Nadi, Alman yanlısı yazı ve faaliyetleri yüzünden emekli edilse de gazeteyi kontrol ediyordu. Oğlu Nadir Nadi, Nazi yanlısıydı. Yazarlardan emekli general Hüseyin Emir Erkilet, herhangi bir askeri hareket için Alman yanlısı görüşler konusunda en güvenilir kişiydi. Profesör Mustafa Şekip Tunç da sıkı bir ırkçı ve Turancıydı. Abidin Daver ABD ve İngiltere seyahatlerinden döndükten sonra Alman Deniz Ateşesi Amiral von der Martwitz ve ateşe Seiler ile çokça vakit geçirmiş, verdiği bilgiler için şahsına tahminen 25-30 bin lira ödenmişti. Tasviri Efkar’da gazeteci Celaleddin Ezine’nin Avrupa’yı gezip intibalarını yazması için yüklü bir ödeme yapılmış, Ezine’nin Almanları küçük düşüren kimi yazıları tatsızlık yaratsa da bizzat Hitler’in emriyle çıkarılmak istenen Nazi yanlısı Gün gazetesi için aracı olmuştu. Peyami Safa, Seiler’den aylık 1500 lira alıyordu ve ayık olduğu zamanlarda fena yazmıyordu. Akşam’ın başyazarı Necmettin Sadak kendisinden genç ikinci karısının Jokey Kulübü’nde kumarda kaybettiği paralar yüzünden ciddi bir sıkıntıya girmiş, biriken 28 bin liralık borcu temizlemiş, Almanlar’dan satın aldığı gıcır gıcır bir arabayla İstanbul’da dolaşmaya başlamıştı.

Kim bu işbirlikçiler?

Tan gazetesine saldırılar komünistlik çevresinde dönse de asıl fırtına Zekeriya Sertel’in 28 Eylül 1945’de başlayan ve üç gün süren yazı dizisi yüzünden koptu. Dizi Dr. Nerin Gün adlı Türk gazetecinin İsviçre’de, Gazette de Lausanne’da 25 Temmuz 1945 günü yayımlanan “Şark yıldızı harekatı” başlıklı uzun makalesinden oluşuyordu. Makalede Almanların Türkiye’yi işgal planından, işgalden sonra tutuklayacakları, nezaret altına alacakları ve işbirliği yapacakları kişilerin isimlerinden oluşan A, B ve C listelerinden söz ediliyordu. 1944 yılında Gestapo tarafından tutuklanıp Dachau kampına konan ve Müttefikler tarafından kurtarılan Türk gazeteci Nerin Gün, işgal planını gözleriyle görmüştü, C listesindeki işbirlikçilerin isimlerini biliyordu ama yazmamıştı.

Zekeriya Sertel, 30 Eylül 1945 tarihli başyazısında “C listesine dahil olan kimlerdir?” diye sordu. İki yıl önce İngiliz İstihbarat Teşkilatı’na teslim olan iki Alman diplomatın listeyi de verdiğini, İngilizlerin listenin Türkiye ile ilgili kısmını hükümete sunduğunu hatırlatıyor, hükümetin bu listeyi “yabancı gazetelerden önce” açıklaması ve beşinci kol faaliyeti yürüten Alman işbirlikçilerini bilmenin milletin hakkı olduğunu söylüyordu. Milliyetçi kalem erbabı “işbirlikçiler kim” sorusuna ölü balık taklidi yapıp, komünizm suçlamalarına hız verdi. 1 Aralık günü yayımlanan Görüşler dergisinden sonra 3 Aralık 1945 günü Hüseyin Cahit’in Tanin’deki “Kalkın Ey Ehli Vatan” başlıklı yazısı artık bir işaret fişeğiydi.

Tan Gazetesi basılıyor

4 Aralık 1945 günü İstanbul Üniversitesi’nde toplanan öğrenciler, Turancılar ve İslamcılardan oluşan grup Tan gazetesine saldırdı. Gazetenin yönetim bölümü ve matbaası tahrip edildi, yağmalandı. Hızını alamayan kalabalık iki kitabevini de yağmaladı, Beyoğlu’na çıkıp Görüşler dergisiyle Yeni Dünya ve La Turquie Kemaliste gazetelerine saldırdı. Her şey bittikten sonra Büyük Doğu dergisinin önüne gelip Necip Fazıl lehinde tezahüratta bulundular.

Kalabalıkta Süleyman Demirel, İlhan Selçuk, Orhan Birgit, Ali İhsan Göğüş gibi isimler de yer almıştı. “Komünizmle mücadele” diye Tan gazetesini yakıp, yıkıp Almanların el altından beslediği yazarların rahat bir nefes almasını sağladılar. Necmeddin Sadak ve adı uluslararası silah kaçakçılığına karışacak Cihat Baban gençliğin bu eyleminden gurur duymuştu! 

Tan gazetesi yerle bir olduktan sonra bu Alman işbirlikçilerinin kim olduğu sorusu unutuldu. Gazeteye yapılan saldırıyla “C listesi” arasında ilişki kurulmadı.

Tan gazetesini yerle bir eden gizli el Ankara’da da kendini gösterdi, doçentler Behice Boran, Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes ve Mediha Berkes Görüşler dergisine yazı vaat ettikleri için üniversiteden atıldılar. Mahkemeler kararları bozdu, CHP yönetimi çareyi 5 Temmuz 1948’de TBMM’den geçirilen bir yasayla öğretim üyelerinin kadrolarını kaldırmakta buldu. Aynı yıl Sabahattin Ali’nin cesedi Kırklareli’nde ormanlık bir alanda bulundu.

“Milli hislerle” galeyana geldiğini söyleyen katil birkaç yıl hapiste kaldı, sonra serbest bırakıldı. Ali’nin yıllar evvel Konya’da ters düştüğü mülki amir, o sırada Kırklareli’nde valilik koltuğunda oturuyordu.

6-7 Eylül ve kayıp silahlar

Sekiz yıl sonra Atatürk’ün evine bomba attırıp, bunu kendi adamlarının çıkardığı gazetelerde duyurdular, 6 ve 7 Eylül 1955’te bindirilmiş kıtalar iki gün boyunca azınlıklara ait her şeyi yağmaladı, otuz kişi öldürüldü, kadınlara tecavüz edildi, kiliseler, evler yakıldı. Bombayı koyan Milli Emniyet ajanı valiliğe kadar yükseldi, haberi basan yazı işleri müdürü Paris’te uluslararası bir haber ajansı satın alacak paraya kavuştu.

Gölgede kalan başkaları da vardı.

27 Mayıs’taki darbenin ardından, Arnavut Cafer adlı bir sokak kabadayısının öldürülmesi eşelendiğinde Demokrat Partili Belediye Başkanı Kemal Aygün’ün kumar ve kaçakçılıkla uğraşan Arap Nasri’ye yeraltındaki isimlere dağıtılmak üzere 200 silah verdiği anlaşıldı. Arap Nasri lakaplı Nasri Örücü Vatan Cephesi üyesiydi, bu dokunulmazlık sayesinde İstanbul’un kumarhaneleri ondan soruluyordu. Nasri Arnavut Cafer cinayetinden birkaç gün önce Cafer’in ortağı Cemal Kaynar’ı bir “polis silahıyla” yaralamış ve gözaltına alınmıştı.

Menderes’in emniyet müdürü, valisi, belediye başkanı kumar, fuhuş ve uyuşturucu kaçakçılığıyla iç içe çalışıyordu. Kıbrıs’ta yürütülen özel harp için armatörler, kaçakçılar seferber edilmişti. Irak’ta Suriye’de “Barzani Kürtleri” ayaklandığında olup bitenler, kaçakçılar ve özel harpçilerin münasebetleri de hiç konuşulmadı.

Tan baskınından geriye, “milli hassasiyetlerle” hareket eden öfkeli kalabalıklar ve işbirlikçilik dahil her tür suçu örtbas etmek için bu hassasiyetleri öne süren efendileri kaldı.

-------------------------------

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Resul Alkan, Alman Franz Frederik Schmidt-Dumont’un Hayatı ve Türkiye Faaliyetleri

Ali Ulvi Özdemir, İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Serteller ve Tan Gazetesi 1939-1945

Bülent Bakar, Reel Politiğin Türk Alman İlişkilerine Yansıması Almanların Ülkelerine Dönmesi ve Türkiye’de Kalanların Enterne Edilmesi

Rıfat N. Bali, İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Nazilerin Tür Basınını Etkileme Çabaları

Nazi Almanya’sının Türkiye’de yandan hükümet kurma planı: Orient Stern (Şark Yıldızı) Harekatı

Önceki ve Sonraki Yazılar
CENGİZ ERDİNÇ Arşivi
SON YAZILAR