Umutlu bayramlar olsun

Yarın bayram. Memleketimizin insanları sever bayramları.

Ne yazık ki, evlerinin kapıları bayram sevinçlerine kapalı olan çok insan var bizim topraklarda. Ölümlerin sıralı olmadığı ülkeler böyledir. Çatışmalar, bombalar, depremler, işçi cinayetleri can alır durmadan ve gidenlerin evleri bir daha bayramı görmez olur.

Demir kapılar ardında tutsak edilenler, belki açık görüşlerde en yakınlarıyla buluşur ama benzemez özgür günlerin bayramlarına bu kavuşmalar.

Ya da yurdundan sürgün yaşayanların hasreti daha da büyür böyle günlerde.

Bu bayramda da haksız yere tutsak edilen binlerce insan, büyüklerinin ellerinden küçüklerinin gözlerinden öpemeyecek. Ne çok dostumuz var hapiste; dürüstlüğüne, iyi bir insan olduğuna, haklı mücadelesine kefil olduğumuz. Hepsine selam olsun…

Son günlerde yine çok insanımızı verdik hapishanelere. Çoğu gencecik! Bayramı hapishanede geçirecekler. Belki yüreklerinde hasret olacak ama kesinlikle başları dimdik duracaklar. Onurlu ve gururlu…

“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın,” demiş Albert Camus. Doğrudur ama hapishanelerine bakmak da bir ülkeyi tanımak ve anlamak için gerekli bir yöntem.

Tarihsel bir kırılmanın içindeyiz

19 Mart’tan beri ülkemiz tarihsel bir kırılma sürecinin içinde. İktidarın seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırmayı hedefleyen hamlesi de, halkın mücadelesi de sürüyor. Bugün yüzbinlerce insan Maltepe’de buluşacak. Sonra 9 günlük ara.

İktidardakiler, bayramın ve uzatmalı tatilin soğuk kompres işlevi göreceğini düşünüyorlar. Bana kalırsa yanılıyorlar. Eminim, bayram ziyaretlerinde sohbetler, dönüp dolaşıp 19 Mart’tan beri olanlara gelecek. Bayram, toplumsal hoşnutsuzluğun dilden dile aktarılmasına vesile olacak. Bütün ülke yaşananları konuşmaya devam edecek. Şimdiye kadar, hısım, akrabasına partisini canhıraş savunmuş olanlar bile bunu yapamayacak. Belki de birçok insan şaşıracak, “Onlar bile vazgeçmiş” diyecek.

Ekrem İmamoğlu’na ve İBB yönetimime karşı yapılan operasyonun bir yolsuzluk, ya da terör operasyonu olduğuna ikna olan kimse yok. Yoksullukla boğuşan, geleceğinden umutlu olmayan insanlara anlatılan “Türkiye Yüzyılı” vizyonu, ya da Ortadoğu’da büyük güç olma planı kimseye gerçekçi gelmiyor. Bundan önceki seçimlerde çok kullanılan “Biz gidersek her şey çok kötü olur” gibi söylemlerin de artık karşılığı yok. Yaşanan sürece itiraz edenlerin yalnızca meydanlardakiler olduğunu sananlar yanılıyor.

Yönetmek için, baskı ve zordan başka yol kalmadığını düşünmek, iktidar sahiplerinin topluma iyice yabancılaşmasına neden olur. İktidar bu ruh haliyle, daha önce yaptıklarını prova gibi gördü. Esenyurt, Beykoz, Beşiktaş belediyelerinde sokağa çıkan itirazı ölçü aldı. Bütün ülkenin sokaklara dökülebileceğini, Saraçhane’de istikrarla her gün yüzbinlerin toplanabileceğini düşünmedi. Kızılay’ı, İzmir’i, Bursa’yı, Rize’yi, Trabzon’u, Çorum’u hesaba katmadı. Gençliğin, kitle hareketinin önünü böylesine açacağını görmedi. Sınırlı bir CHP seçmeninin olana itiraz edeceğini, bu itirazın da kısa sürede sönümleneceğini düşündüler. Yanıldılar.

Halkın, siyaseti sokakta yapması tarihin akışını hızlandırır. Demokrasinin de asgari şatlarından biridir bu. Yönetenlerin bu tür durumlarda verdiği cevap bellidir. Hele ülkemizde, egemenler ezber ettiklerinden başka yol, yöntem hiç düşünmezler, bilmezler. AKP iktidarında, yüz yıllık cumhuriyet tarihimizin bütün baskı yöntemlerinin izlerini görüyoruz.

Peki, bunun karşısında yükselen halk hareketinin başarısı mutlak mı? Elbette değil. İktidar koalisyonun hedefi, muhalefeti tasfiye edilmiş bir ülkede, cumhurbaşkanının görev süresini ömrü vefa ettiğince sürdürmesini sağlamak. Bunun için her yolu mubah görüyorlar.

Bu hedefle, halkın büyüyen değişim arzusu büyük bir çelişkidir.

Daha başındayız. Halk için yürünecek uzun ve meşakkatli bir yol var.

Bir de umudumuz var. İnsanca yaşamaya, demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe dair.

Barışa da bayrama da hasretiz şairin dediğince…

Önceki ve Sonraki Yazılar
NURİ GÜNAY Arşivi
SON YAZILAR