İBRAHİM EKİNCİ

İBRAHİM EKİNCİ

Ceplerimizi boşaltıp şirketlere akıtmak istiyorlar

Merkez Bankası (MB) politika faizini yüzde 9’a, tek haneye çekti. Böylece güzide ülkemizde doların faizi çift hanede (%10’da) kalırken, MB’da TL’nin faizi 9’a gerilemiş oldu. Bakan Nebati, hemen harekete geçti. “Piyasa faizlerinin de tek haneye inmesini bekliyoruz” dedi. Bakan’ın sözleri, mealen “Ey bankalar, MB size % 9 faizle fon sağlıyor. Siz de bu ucuz paradan tek hane faizli kredi verin” anlamı taşıyor.

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN

Daha önce sadece vatandaşın tasarrufuna odaklanmışlardı. Yüzde 50 – 60 negatif faize mahkum edip ucuz kredi olarak şirketlere akıtıyorlardı. Son zamanlarda yüksek karlar yazan bankalara da döndüler. Yine aynı şeyi yapıyorlar. Her kredinin faiziyle değil, ticari kredi faiziyle ilgileniyorlar ve bankalara da “ticari kredi faizlerini düşürün” baskısı yapıyorlar.

Bütün meseleleri, İTO, MÜSİAD, TOBB gibi iktidara yakın iş örgütlerinin taleplerini yerine getirmek, ucuz kredi kaynağı yaratarak ekonomide büyüme elde etmek!

Politika faizlerinin düşürülmesinin nedeni bu.

Bankalardan “tek hane faizli kredi ver” talebinden önce baskıya başlanmıştı zaten. “Ticari kredilerde MB referans faiz oranının 1.4 – 1.8 katı arasında faizlerle kredi ver. Daha yüksek faizden verirsen cezalandırırım” uygulaması gelmişti.

Sonra… Vatandaşın kullandığı ihtiyaç kredilerine değil, vatandaşın taşıt kredilerine değil, şirketlerin taşıt ve gayrimenkul kredilerine de aynı şartı getirdiler: Belirlediğim aralığın üstünde faizle verirsen %90 oranında menkul kıymet tesis etmek (Hazine’den düşük faizli uzun vadeli tahvil almak) zorundasın, dediler.

Dertleri şirketler, vatandaş değil!

Mesela şu sıralar vatandaşın çokça başvurduğu ihtiyaç kredi faizleri %30’un üzerine çıktı. Ona faiz tavanı getirmiyorlar. Vatandaşın konut kredisine tavan getirmiyorlar. Şirket kredilerine, şirketlerin gayrimenkul alımı için kullanacakları kredilere getiriyorlar.

Bankaları bir yandan da mevduatlarındaki döviz payını azaltmaya zorluyorlar. Eski uygulamalara yenisi eklendi: TCMB, toplam mevduat içinde TL mevduatın payını %50’nin üstüne çıkaramayan bankaların zorunlu karşılıklarına uygulayacağı komisyon oranını % 3’ten % 8’e çıkardı. Yine cezalandırma. Berat Albayrak dönemi uygulamaları yeni dönemde daha da ağırlaşarak, “makro ihtiyati tedbirler” adı altında dönmüş oldu. Bankalar her gün değişen uygulamalara uyum zorluğu yaşıyor. Gazete haberlerine göre yaka silkiyorlar.

MB faiz düşürüyor ama devletin faiz yükü dev adımlarla artıyor

Hazine’nin 1.8 trilyonluk iç borcu için ödeyeceği faiz, bu yıl içinde, yani MB sürekli faiz düşürmeye devam ederken, koşar adım geldi, mart ayında ana parayı geçti, bir yıl içinde 780 milyar seviyesinden 2.6 trilyon seviyesine geldi.

İç borçta tablomuz şu:

ekran-resmi-2022-11-27-10-51-29.png

(Aynı konuyu köşesinde yazan Yeni Bir Ekonomi yazarı Alaattin Aktaş’ın grafiği)

Hazine’nin ödediği her 100 lira borcun artık 40’ı anapara ödemesi, 60 lirası faize gidiyor! “Faiz lobisi ile savaş” havasına karşı geldiğimiz nokta bu.

Hazineci Hakan Özyıldız’ın projeksiyonuna göre, ödenecek faizlerle birlikte iç – dış toplam ana para + faiz yükü 7.1 trilyona çıktı.

Faizler düşürken… TL faizi dolar faizinin altına gelirken bu artışın nedeni ne?

Çünkü Hazine, para bulmak, borçlanabilmek için enflasyona endeksli tahvil satıyor. Yani faizi oluşacak enflasyon göre belli olacak. Politika faizi burada işlemiyor.

Çünkü Hazine, para bulmak, borçlanabilmek için dolara yüzde 10 faiz veriyor, çünkü döviz cinsi borçlarda olası kur yükünü üstleniyor.

Borç stokunun yarıdan çoğu enflasyona endeksli, döviz cinsi tahvil, bono…

“Dostlar”dan para geliyor, Selman da 5 milyar dolar gönderecekmiş

Hep söylüyorum. Hükümetin dikkati iki şeyin üzerinde: Birincisi şirketelere ucuz kredi akıtmak, büyüme elde etmek. İkincisi de kuru tutmak! Seçimler öncesinde bir kur şokundan kaçınmak…

Bunun için şimdiye kadar 200 milyar doların üzerinde (bazı hesaplamalara göre 250 milyar dolara yakın) döviz sattılar. MB rezervlerini 50 – 60 milyar dolar eksiye düşürdüler. Bir ödemeler dengesi krizine doğru dolu dizgin gidilirken vatandaşın, bankaların, ihracatçının, turizmcinin dövizine döndüler. KKM, ihtiyati tedbir gibi uygulamalarla gelen dövizi de satmaya devam ettiler. Bu arada sürekli başka başka ülkelerin kapıları çalındı. Swaplar yapıldı. Vermekte tereddüt edenler için MB kanunu değiştirilerek hiç bir şart altında bu paralara el konulamayacağı garantisi verildi. İkili ilişkilerdeki bütün iddialar, saldırgan söylemler, efelenmeler rafa kalktı. Böylece 70 milyar dolara civarında swap yapıldı. Son olarak, Türkiye’de İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu binası içinde hunhar bir cinayetle katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı dosyası kapatılarak evrakları, “cinayetin azmettiricisi “olduğuna inanılan Suudi Arabistan Prensi Selman’a verildi ve şimdi S. Arabistan’dan 5 milyar dolar para geleceği duyuruldu. Hiç bir ülkenin, karşılığında bir çıkar temin etmeden bir diğerine neredeyse bir cent vermediği bir dünyada Putin’in, Prens Salman’ın cömert desteklerini tam olarak neye borçlu olduğumuzu bilmiyoruz.

Fakat, muhtemelen bu dost ülkelerden para bulma seçeneğinin de sonuna gelinmiş olabilir.

Eğer bu tahmin doğruysa, hükümetin asıl kurtarıcısı Net Hata Noksan olmaya devam edecek. Bu yıl, kaynağı belirsiz 25 milyar dolar girdiği anlaşılıyor. Bunun ne kadar devam edeceğini getirenler dışında kimse bilmiyor. Dolasıyla hükümetin, seçime kadar kur şokundan kaçınma hedefinin yürüyüp yürümeyeceğini de kimse bilmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İBRAHİM EKİNCİ Arşivi
SON YAZILAR