Çürük

Yemek yazarı olmanın en zor taraflarından bir tanesi gündemle yaşanan ilişki. Ülkemizin çok sayın Cumhurbaşkanı'nın ifadeleriyle çürük ve sürtük ilan edilişimiz herkesin malumu iken, yemek yazıyorum diye benim bu konudan uzak kalmam af buyurun en hafif deyişle haksızlık olur.

Gezi kendilerinin en büyük yaralarından birisi, bunu her fırsatta bize hissettiriyorlar. Mor ve Ötesi'nin Park şarkısında söylediği gibi, o zaman biz bir kabusu yendik, o kışla hala yapılamadı. Belki bir çok yerde çok daha büyük zararlar engellenemedi (Atatürk Havalimanı'na yapılanlar bu ülke tarihine geçecek mesela) ama Gezi Parkı simgesel olarak çok ayrı bir yerde kalacak her zaman.

Neyse, dediğim gibi bu haftanın popüler kelimeleri sürtük ve çürük olunca, ben de bu konuyla ilgili bir şeyler kaleme almak istedim doğal olarak. Neyse ki sevgili memleketimin mutfağında orijinal isimli yemekler bol da, genellikle Adana ve civarlarının meşhur çorbalarından Çürük imdadıma yetişti.

Çürük genellikle bu bölgede gece geç saatlerde ve sabah kahvaltı olarak tüketilen bir çorba. Genellikle kuzu gerdan etiyle yapılıyor ancak kelle parçaları içerenine de rastlamak mümkün. Ben bundan sanıyorum 8 sene önce ilk kez Adana'ya gittiğimde gece geç saatte vardığım için tavsiye üzerine ilk olarak Kuruköprü çorbacısına gidip çürük istemiştim.

Lezzet olarak biraz Gaziantep'in meşhur Beyran'ı ile benzerlikleri yok diyemeyiz, bol et, bol sarımsak, salça ortak noktaları, Beyran'da pirinç var ve hazırlanma şekilleri farklı elbette.

Orijinalinde gerdan haricinde dil ve yanak etlerinin yanı sıra tercihe göre beyin de koyulan çürük çorbası (bence beyin olmadan daha lezzetli) evlerde ise genellikle kolaylık açısından sadece gerdan ile pişiriliyor. Benim vereceğim tarif yine evde yapılabilirlik açısından sadece gerdan ile yapılan olacak. Eğer evinizde kelle eti varsa çorba içerisine ekleyebilirsiniz elbette.

Malzemeler (4 kişilik)

-1 kg kuzu gerdan

-1 baş sarımsak (rendelenmiş)

-2 yemek kaşığı zeytinyağı

-1 dolu yemek kaşığı domates salçası

-yarım limonun suyu

-tuz, taze çekilmiş karabiber, kırmızı biber

-su

Gerdanları bir tencerede üzerini bir parmak geçecek kadar su ile hafif ateşte haşlayın. Etlerin kolayca didiklenebilecek kadar yumuşaması 30 ila 60 dakika arası sürebilir, ara sıra çatalla kontrol etmeyi unutmayın. Et haşlanırken suya çıkan köpüğü de bir kevgirle alın. Dilerseniz bu suyu daha da lezzetlendirmek için içine büyükçe doğradığınız havuç, kereviz sapı ve soğan parçaları da ekleyebilirsiniz, bunu yaparsanız pişirme sonrası sebzeleri de sudan ayırın (eğer evde bir bebek varsa sebze püresine katabilirsiniz).

Etler iyice yumuşadığında, bir tabağa çıkarın ve soğumaya bırakın. Et suyunun içinde kemik parçası kalması ihtimaline karşı bir süzgeçten geçirin. Soğuyan etleri ince ince didikleyin. Tekrar et suyunun içerisine alın ve yeniden orta ateşte pişirmeye başlayın.

Bir tavada zeytinyağını ısıtın, bir baş sarımsağı rendelenmiş olarak zeytinyağı içerisinde 2-3 dakika kadar kavurun, sarımsakların kokularını salmasını fakat yanmamasını istiyoruz, buna dikkat ederek sürekli karıştırın. Salçayı da ekleyip 2 dakika daha kavurun. Çorba yeniden kaynamaya başladığında sarımsaklı salçayı içerisine ekleyin.

Yarım limon suyu, tuz, karabiber ve bolca kırmızı biberi ağız tadınıza göre çorbaya kattıktan sonra bir on dakika kadar daha kaynatmaya devam edin. Sıcakken servis edin elbette.

Kimsenin sizlere sürtük ve çürük gibi talihsiz ifadelerle seslenmediği aydınlık yarınlar dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
EVREN AYBARS Arşivi
SON YAZILAR