İBRAHİM EKİNCİ
Düşük kur zengini olduk!
İBRAHİM EKİNCİ
Geçen yıl, kur düşük olsun, Erdoğan seçim kazansın diye 200 milyar dolar rezerv yakılmasının sonuçları GSYH rakamlarına yansıdı. Rakamlar gösteriyor ki bu iş bizi “zengin” etmiş! Kişi başına gelir 13 bin doları geçmiş. Orta gelir tuzağını “kırmak” üzereyiz. Peki ya kur baskılanmasaydı? Fazlası var. TÜİK, baz aldığı kuru değiştirmiş. Hani şu enflasyonda ağırlıkları değiştirir ya burada da benzer biri olmuş.
***
TÜİK’in açıkladığı 4. çeyrek GSYH rakamlarına damgasını vuran şey bu: Baskılanan döviz! Buna döneceğim ama önce genel tabloyu bir görelim:
Tarım küçülmüş. Sanayi durmuş. Bankacılık büyümüş. Hizmetler büyümüş. İnşaat büyümüş. Hane tüketimi yavaşlamış… Bölüşümdeki adaletsiz tablo değişmemiş.
Rakamlar şöyle:
• 4. Çeyrekte büyüme yüzde 4 olmuş. Yıllık bazda büyüme yüzde 4.5!
• Cari fiyatlarla GSYH 26 trilyon 276 milyar olmuş.
• Dolar cinsinde 1 trilyon 118 milyar 593 milyon dolar.
• Cari fiyatlarda GSYH artışı %75
• Dolar cinsinde % 23,5
• Kişi başına gelir TL cinsinden 307 bin 952 lira,
• Dolar cinsinden 13 bin 110 dolar.
• En yüksek katma değer artışı %9’la finans ve sigortada olmuş.
• İkinci en yüksek katma değer artışı yüzde 7,8’le inşatta.
• Hizmetler sektörü yüzde 6.4 büyümüş
• Sanayi durmuş. Katma değer artışı yüzde 0,8’de kalmış
• Tarım küçülmüş: -%0,2!
• 4. Çeyrekte bir önceki yıl 4. Çeyreğe göre yüzde 4 büyüm var ancak bir önceki çeyreğe göre büyüme yüzde 1’de kalmış. Bu rakam yavaşlamaya işaret ediyor.
• Üretim yöntemiyle GSYH, 4. Çeyrekte, bir önceki yıl 4. Çeyreğe göre yüzde 75,9 artarak 8 trilyon 431 milyar olmuş.
• 4. Çeyrek GSYH’sı dolar bazında yüzde 16,07 artarak 304,4 milyar dolar olmuş.
• Hane halkı tüketim harcamaları 4. Çeyrekte yüzde 9,3’e gerilemiş.
• Gayri safi sabit sermaye oluşumu (yatırımlar) 4. Çeyrekte yüzde 10,7 artmış. Yıllık büyümesi yüzde 8,9. Son çeyrekte hane tüketim artışını geçmiş.
• İşgücü ödemelerinin gayri safi katma değer içindeki payı 2023’te %32.8 olmuş. 4. Çeyrekte ise yüzde 29,7 değeriyle çeyrekler itibariyle en düşük düzeyine inmiş.
Gelelim bu rakamların düşündürdüklerine:
1. TÜİK baz aldığı dolar kurunu değiştirmiş
TÜİK’in hesabında dolar kuru 23,49 TL olarak alınmış. Eğer baskılanmasa ve hesaplamadaki kur diyelim 25 lira olsaydı…. GSYH 1 trilyon 51 milyar lira olacaktı. Dolar kuru ortalama 26 lira olsaydı GSYH 1 trilyon dolara gerileyecekti. Kişi başına gelir de 11 bin 844 lira olacaktı. Özeti bu rekor kişi başına geliri, rekor milli hasılayı baskılanan dolar kuruna borçluyuz.
Fakat dolar meselesi bu kadarla bitmiyor. TÜİK, GSYH bültenin dipnotuna koymuş. Hesaba baz alınan dolar kurunu farklı şekilde üretmişler. Açıklama şöyle: “ABD doları cinsinden yıllık GSYH hesabında, Dış Ticaret İstatistiklerinden elde edilen ithalat döviz kuru kullanılmaktadır. İthalat döviz kuru; Genel Ticaret Sistemi için hesaplanan Türk Lirası ile toplam ithalatın, ABD Doları ile hesaplanan toplam ithalata bölünmesi ile elde edilmektedir. Bu sebeple, GSYH hesabında kullanılan kur, aritmetik ortalama ile hesaplanan TCMB dolar alış kurundan farklılık gösterebilmektedir.”
Prof. Kamil Yılmaz, buna işaret ederek şöyle sormuştu: “TÜİK, GSYH'de baz aldığı dolar kurunu yine değiştirdi. 2018 sonrasında dolar cinsi yıllık GSYH hesabında ‘ithalata göre ağırlıklandırılmış günlük TCMB döviz kuru’ kullanan TÜİK, 2023'te ‘Dış Ticaret İstatistiklerinden elde edilen ithalat döviz kurunu’ kullandığını açıkladı. NEDEN?”
Neden? Bilmiyoruz. İkisi arasında ne kadar fark bilmiyorum. İktisatçı Uğur Gürses hesaplamış. Şöyle diyor: “TCMB döviz alış kurunun üç aylık ortalamasına göre hesaplansaydı toplam GSYH 1 trilyon 96 milyar, kişi başına GSYH ise 12 bin 851 dolar olacaktı.” Bu değişiklik 13 bin doların üzerine taşıyor, 260 dolar daha zengin gösteriyor.
2. Sığınmacılar hesabın neresinde?
TÜİK, nüfusu 85 milyon 323 bin kişi almış. Sığınmacılar bu hesabın neresinde? Her GSYH açıklamasında gündeme getiriliyor aslında ama bir açıklama yapılmıyor. Hükümet kaynakları başka rakam veriyor, kimsenin inandığı yok. 6 - 7 -8 -10 hatta 12 milyon rakamı duymuşluğumuz var. 7 -8 milyon diyelim. Bu kadar kişinin bir şekilde ürettiği katma değer GSYH büyüklüğünün içinde olmalı… Peki bölüşümde neden yoklar? Hesaplama usulü bu olsa dahi, bu kadar çok sığınmacının gerek GSYH, gerekse kişi başına gelir rakamlarını ciddi şekilde değiştireceği açıkken, bilgi notu olarak verilmesi gerekmez mi?
Ürettiklerini GSYH’dan say, GSYH büyük; ama bölüşümde sayma kişi başına gelir yüksek gözüksün… Tablo bu mudur?
3. İslamcı rejime geçiş zorlamaları 10 yıl kaybettirdi
Biliniyor… 2010’a kadar AKP’nin “demokrasicilik” perdelemeleriyle yol alındı. IMF tepemizdeydi. Dışardan para akıyordu… Görece rahat bir dönem geçirildi. Sonra Erdoğan, rakiplerini ekarte ettikçe kendi yoluna döndü. Bu aynı zamanda iktidar ortağı FETÖ ile kavga dönemine rastlıyor. Türkiye’de kurum yıkımı, hukuksuzluklar, darbe girişimi, toplu tutuklamalar, yasa tanımazlık… Aldı başını gitti.
Yabancı kaçtı. Değirmenin suyu kesildi.
GSYH da 2013’te zirvesini gördükten sonra gerilemeye başladı. 2013’te kişi başına gelir 12 bin 582 dolardı. Sonra düşmeye başladı. 8.600 dolara kadar geriledi. Şimdi tam 10 yıl sonra, 10 yıl önceki rakamın bir miktar üzerine gelinmiş oluyor.
4. Bölüşüm adaletsizliği devam ediyor
Gelir yöntemiyle GSYH bileşenlerinin gayri safi katma değer içindeki payları ile ilgili rakamlara göre sermayenin payı 3. Çeyrekteki yüzde 47,3’ten 4. Çeyrekte yüzde 50,5’e çıkmış. İşgücü ödemelerinin payı yüzde 32.2’den yüzde 29,7’ye düşmüş.
Yıllık bazda 32 gözüküyor ama 2023’ün dört çeyreğinde düşüş trend halinde. Yılbaşı zamlarının etkisiyle 2023 yılı başında artan ve 1. Çeyrekte yüzde 35’i aşan işgücü ödemelerinin payı sonraki çeyreklerde sürekli düşerek, 4. Çeyrekte yüzde 29.7’ye gerilemiş.
Üstelik bu dönemde ücretli çalışan oranı 2,5 puan da arttı. Yani görece daha küçük bir dilimi daha çok kişi bölüştü.
5. Yatırım, Sanayi ve tarımla değil yine hizmet ve inşaatla
Büyüme hizmet sektörü ağırlıklı. Sanayi neredeyse yerinde saymış. Çok düşük büyüme var. Hayat önemdeki tarım sektörü küçülmüş.
Hane halkı tüketim harcamaları 4. Çeyrekte yüzde 9,3’e gerilemiş. Bu rakam 1. Çeyrekte 16,6, ikinci çeyrekte 15,3, 3. Çeyrekte 11.1’di. Sistemli bir düşüş grafiği var. Yıllık bazda hane tüketimindeki artış yüzde 12,8 olmuş.
Gayrisafi sabit sermaye oluşumu (yatırımlar) 1 ve 2. Çeyrekte çok düşüktü. 3. Çeyrekte yüzde 14.8 büyümüştü. 2023 son çeyrekte de 10,7 büyüme olmuş. Hane tüketim artışını aşmış. Bu, hükümetin ücretleri baskılarken elde etmek istediği tablo.
2022 büyümesi yüzde 5.5’ti. Bu yılın büyümesi 4,5… Yıldan yıla düşüş 1 puan. Yavaşlama çeyrekten çeyreğe bakınca daha belirgin. 4. çeyrekte, bir önceki yıl aynı çeyreğe göre büyüme %4 iken 2023’ün 3. Çeyreğine göre yüzde 1’de kalmış.
6. Aslında büyüdük mü? Ne kadar büyüdük tam belli değil
Son zamanlarda GSYH açıklandığında, haliyle deflatör rakamına çevriliyor gözler. Basit şekilde anlatayım… Deflatör, milli hasıla rakamlarını reel hale getirmek, enflasyondan arındırmak için kullanılan bir gösterge. TÜİK TÜFE’si de var içinde ama tüketiciler dışında şirketlerin ürettiği mal ve hizmetlerdeki enflasyon da var. (Bu konuda ayrıntılı ve anlaşılır bilgi için Dr. Orhan Karaca’nın makalesini tavsiye ederim.) TÜİK’in enflasyonu ile ilgili kuşkular haliyle, bu rakamlardan üretilen deflatöre de taşınıyor. Acaba deflatör doğru mu?
Şöyle diyelim… TÜİK diyor ki GSYH cari fiyatlarla yüzde 75 büyüdü. Ama eğer gerçek deflatör rakamı bunun üstündeyse o zaman büyüme değil küçülme olmuştur. Peki neden “gerçek deflatör rakamı”ndan söz ediyoruz. Çünkü TÜİK TÜFE’si ile deflatör arasındaki ilişki, korelasyon son yıllarda bozulmuş durumda. (Dr. Karaca’nın sosyal medya paylaşımı sayfada) Öteden beri enflasyon rakamlarına güvenmeyen iktisatçılar söyler: Türkiye’de büyüme denen birçok yılda aslında küçülme vardır.