KEMAL VURALDOĞAN

KEMAL VURALDOĞAN

MAHKEMESİNİ ARAYAN DAVACI

Ankara’da kendi halinde mütevazi bir yaşam süren Nalan, 1999 yılında bir arkadaşına kefil olmuştu.  Arkadaşı bankaya olan borcunu ödemeyince, banka, hem Nalan’ı hem de arkadaşını icraya verdi. İcra dairesinden gelen ödeme emrine arkadaşı itiraz etti, Nalan ise icra dairesine 2002 yılında 250 TL (yaklaşık 180 USD) ödeme yaptı. Arkadaşından bu ödemeyi alamayınca mecburen 2003 yılında arkadaşını icraya verdi. Arkadaşı Nalan’ın başlattığı icra takibine de itiraz etti, Nalan’ın mahkeme arayışı da bu itirazla başladı.

Nalan’ın avukatı da itiraz üzerine itirazın iptali davasını 2004 yılında sulh hukuk mahkemesinde açtı. Sulh hukuk mahkemesi, bu davada tüketici mahkemesi görevli diyerek görevsizlik kararı verdi ve dosyayı tüketici mahkemesine gönderdi.  

Çünkü Türkiye’nin Avrupa Birliği uyum sürecini hızlandırdığı, yapısal reformlar yaptığı yıllardı, bu çerçevede 2003 yılında tüketici hakem heyetleri ve tüketici mahkemeleri kurularak göreve başlamıştı.

Ancak, tüketici mahkemesi de, bu davada ben görevli değilim sulh hukuk mahkemesi görevli dedi.

İki ayrı mahkeme, aynı dosyada birbirini işaret ederek görevsizlik kararı verdiği için, kanun gereği dosya Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’ne gönderildi ve son sözü söylemesi istendi. Yargıtay, bu dosya tüketici uyuşmazlığı, davaya tüketici mahkemesi baksın dedi ve dosyayı tüketici mahkemesine gönderdi. Yıl 2005 olmuştu.

Dosyayı yeniden kucağında bulan tüketici mahkemesi, bu davanın değeri düşük, önce tüketici hakem heyetine başvuru yapını, tüketici hakem heyeti kararı sizleri tatmin etmiyorsa bana gelin dedi ve dava dosyasını tekrar Nalan'ın kucağına bıraktı.

Nalan, eli mahkum, bu defa da tüketici hakem heyetine başvurdu. Tüketici hakem heyeti de Nalan’ın dosyasını sevmedi, “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi olmadığından talebin reddine” diyerek, o da görevsizlik oyununa katıldı.

Nalan’ın avukatı, yine yeniden yani üçüncü defa tüketici mahkemesine başvurdu, mahkemeden, “Ey tüketici hakem heyeti, haddini bil, Yargıtay bu tüketici işlemi demiş, sen artık görevsizlik veremezsin, Nalan haklı mı haksız mı ona karar ver” demesini beklerken, mahkeme “merhamete geldi”, Nalan’ın kör talihi tersine döndü, mahkeme, bu kadar görevsizlik kararı yeter, davacıya da yazık dedi (içinden demiştir) ve Kasım 2016’da davanın kabulüne karar verdi.

Dava değeri düşük olduğu için kesin karar verdi ve Nalan, hak aramak için çıktığı yolda, “nispeten az bir mağduriyetle”, iki ayrı icra dairesi, bir tane sulh hukuk mahkemesi, üç ayrı tüketici mahkemesi, bir Yargıtay hukuk dairesi ve bir tüketici hakem heyeti kararı sonrasında 250 TL’sini yasal faiziyle alabildi. Nispeten az mağduriyetle diyoruz, çünkü karşı taraf kendisini mahkemede avukatla temsil etseydi, sistemsel bu hatalar yüzünden 250 TL’den daha fazla avukatlık ücretini karşı tarafın avukatına ödemek zorunda kalacaktı.

Okuyucu sıkma pahasına da olsa, yetkili mahkeme, görevli mahkeme nedir paylaşmakta fayda görüyoruz.

Türkiye’nin hukuk sisteminde, yetkili mahkeme davaya bakacak mahkemenin coğrafi açıdan belirlenmesidir. Mesela Çankaya Ankara’daki bir zincir market müşterisinin açacağı tazminat davasında yetkili mahkeme, satıcının bulunduğu Çankaya’nın bağlı olduğu Ankara mahkemeleri ile davalı zincir marketin ticari merkezinin bulunduğu il veya ilçenin bulunduğu yer yani İstanbul mahkemeleridir. Alıcı tüketici tanımına giren kişilerden biri ise tüketicinin ikamet ettiği yer mahkemesi de yetkilidir.

Görevli mahkeme ise, davaya, davaya bakacak mahkemenin aile, asliye, kadastro, sulh, ticaret tüketici gibi mahkemenin adlarına göre belirlenmesidir. Yukarıdaki zincir market örneğinden  devam edersek,  eğer alıcı şirket ise her iki taraf da tacir olduğu için görevli mahkeme ticaret mahkemesidir. Alıcı tüketici tanımına giren kişilerden ise görevli mahkeme tüketici mahkemesi, alıcı ne tacir, ne de tüketici ise görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. 

Her yıl on binlerce dosya, yetkisizlik veya görevsizlik kararları yüzünden o mahkeme senin bu mahkeme benim geziyor. Bu gezinti nedeniyle binlerce yargı çalışanı aynı dosyalar için tekrar tekrar emek veriyor, onbinlerce davacı veya davalı alacağına geç kavuşuyor, bazen de hiç kavuşamıyor.

İki yıl sonra Cumhuriyetimiz 100 yaşına girecek. Cumhuriyetin yurttaşları, cumhuriyet mahkemelerinde haklarını arayanlar, neredeyse 100 yıldır yetkili veya görevli mahkemelerini arıyor.  Bizler ise koca bir ası geçmesine rağmen, yetkili veya görevli mahkeme sorununu çözemeyen bu sistemden adalet bekliyoruz.

Hakim ve memur alımında TORPİL düzenine son verilmedikçe, hakim ve memurlar liyakat esası ile atanmadıkça, değil yüz, binlerce yıl sonra bile bu mahkemelere adalet gelmeyecek. Bir gün Nuran’ın, diğer gün Nalan’ın mağdur edildiği bu sistem adalet üretemeyecek. Hak aramak için Türkiye mahkemelerine başvuranların kahir ekseriyeti, bu sistemin mağduru olacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
KEMAL VURALDOĞAN Arşivi
SON YAZILAR