İBRAHİM EKİNCİ

İBRAHİM EKİNCİ

Merkez Bankası uyardı: Aman ücretleri artırmayın, çok riskli!

İBRAHİM EKİNCİ

Merkez Bankası (MB) yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı. Yeni başkan ilk kez basının karşısına çıktı. Sunumu ve soru cevap bölümünü baştan sonuna izledim. Özeti şu: Enflasyonu düşürmekte kararlıyız. Gerekirse ek sıkılaştırmalar yapabiliriz. Yüzde 36 hedefini değiştirmiyoruz. Gelişmeler beklentimizle uyumlu.”
Burada sürpriz yok. Benim için dikkat çekici olan… Bu arada önemli araştırmalar, bulgular ortaya çıkmasına karşın… Enflasyonun, esasta talep çekişli mi – kar çekişli mi tartışmasına karşın… MB’nin tek bir cümle ile dahi olsa, buna değinmemesi… MB’ye göre enflasyonun kök nedeni iç talep, en büyük risk de ücret artışları ve bu artışların yaratacağı talep… Sunum metnindeki ilgili bölüm sayfada. Aziz Çelik Hoca dikkat çekti, daha önemlisi, 2024 ikinci yarıda asgari ücrette yeni bir düzenleme yapılmayacak olmasının resmi ilanı…

cccccccccccccccccc.png

Neden böyle? Çünkü PPK’da, MB yönetiminde FED’de çalışan, şirketlere, bankalara baş ekonomistlik yapan, iş örgütlerine danışmanlık yapan var. Finans kuruluşları yönetiminde yer alan var. Yani cümbür cemaat şirketler, sermaye orada… Ama emekçi kesimin sesi yok. Bağımsız iktisatçılar yok.

Bu kurgudan enflasyonla mücadele yükünün adil dağıtımı ve esas kaynaklara odaklanma beklemek mümkün olabilir mi? Bütün MB’lerde böyle aslında. Çünkü kurumsal olarak MB’ler, sermaye hegemonyasının en önemli kurumlarından biri. Uzun sunumda fahiş şirket kârları ile ilgili tek satır, tek cümle edilmemesinin nedeni bu.

Geliyoruz aynı yere: MB’nin odaklandığı yer, talebi kısarak enflasyonu dizginlemek… Nitekim kredi kartları ile ilgili bir önlem de yolda. Kredi kartı bakiyesinde ciddi bir artış var ancak, sunumda, bunun, hanelerin içine girdiği geçim zorluğuyla bağlantısı hakkında tek kelime edilmedi. Başkan, “Asgari ücret artışı beklentisi vardı. Yıl başı nedeniyle de bazı harcamalar öne çekilmiş olabilir. Kredi kartında düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Birkaç seçenek var. Çalışıyoruz. Kamuoyu ile paylaşacağız” dedi.

"Enflasyonla mücadeleyi kısma reçetesine indirgemekte"


Böylece enflasyondan ücret artışlarının, iç talebin sorumlu tutulması itikatında en ufak bir ayrılma görmüyoruz. Oysaki, “Enflasyonun parasal genişleme ya da ücret artışlarından kaynaklandığı ezberi, ne küresel ekonominin merkez hükümran ekonomileri ABD ya da AB ülkelerinin, ne de bir çevre ekonomisi olarak Türkiye’nin gerçekleriyle bağdaşmaktadır. Neredeyse bir dogmaya dönüştürülmüş bu ortodoks inanç, enflasyonun kökeninde yatan dinamikleri tamamen görmezden gelmekte; enflasyonla mücadeleyi bir talep kısma reçetesine indirgemektedir. Parasal daralma, kamu maliyesinde kemer sıkma ve ücretlerin baskılandırılması bu reçetenin üç aracıdır.” (i)
Evet, MB Başkanı sunumunun birkaç yerinde “fiyatlama davranışlarındaki bozulma”dan söz etti ama ima edilen karambol, fırsatçı fiyatlamalar; enflasyonun daha yüksek geleceği beklentisiyle zamların yüksek tutulması… Ancak bu arızi bir durum gibi sunuluyor. Rakamlar başka telden çalıyor ama. Birçok çalışmadan en önemlisini bu köşede paylaşmıştım. İktisat ve Toplum Dergisi’nde, Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Erinç Yeldan ve Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse’nin ortak yazısına yer veren yazımdan bir özeti hatırlayalım:

  • “İSO 500’ün katma değeri içindeki ücret paylarının 2004-2015 arasında ortalaması yüzde 55,7’tir. (…) 2018’de yüzde 54,7 olan ücret payları dört yıl gibi kısa bir sürenin ardından yüzde 26,9’a gerilemiştir. Benzer bir eğilim ikinci 500 için de geçerlidir. Bu gurubun 2015’te yüzde 56,5 olan ücret payları 2021 yılında yüzde 36,7’ye düşmüştür.
  • İSO 500’de “sömürü oranı” 2003-2015 döneminde ortalama yüzde 78’ler düzeyindeydi. Bu değer 2015 sonrası hızlanan enflasyon ve reel ücretlerdeki çöküş ile 2021 yılında yüzde 210,6 ve 2022 yılında yüzde 271,7 düzeyine sıçramıştır. Benzer bir eğilim İSO ikinci 500 için de geçerlidir. Bu grubun 2004-2015 arası ortalama yüzde 57,6 olan sömürü değerleri 2021 yılında yüzde 177,8 düzeyine ulaşmıştır.
  • Sonuç olarak sermaye büyüdükçe sömürü oranları artsa da tüm bulgular özellikle 2018 ve sonrasında genel olarak ekonomide bir tür “süper sömürü” ilişkisinin giderek yaygınlaştığı izlenimi güçlendirmektedir.
  • TÜİK ve TCMB verileri, (tarım dışı) Türkiye ekonomisinin bütünü göz önüne alındığında ortalama kâr katsayılarının 2015’te 0,14’ten, 2021’de 0.21’e yükseldiğini (yani 7 puan arttığını), sanayide ise kâr katsayılarının aynı dönemde 0.12’den 0.19’a çıktığını ortaya koyuyor. Şekil 4’ün sol dikey eksende kâr katsayılarını, sağ dikey eksende ise TCMB EVDS’den aktarılan sektörel Üretici Fiyat Enflasyonunu sergilenmektedir. Üç serinin zaman içindeki neredeyse örtüşen eşanlı hareketliliği “kâr katsayıları ile enflasyon” arasındaki yapısal bağı açıkça ortaya koyuyor ve kâr katsayılarındaki yükselişin enflasyon dinamiklerinin ardında yatan önemli bir itici güç olduğunu belgeliyor.
  • Türkiye ekonomisinde 2015 sonrasında ücret gelirlerinin milli gelir içindeki payı %30,9’dan, 2021’de %25,6 gerile(til)miştir. Yukarıda tarımdışı (sanayi ve hizmet) sektörleri üzerine derlediğimiz detaylı veriler bu eğilimin ardındaki ana mekanizmanın reel ücretlerdeki gerilemeden kaynaklandığını göstermektedir.
  • (…) Dolayısıyla, Türkiye ekonomisinde üretici fiyatlarının ardındaki dinamiklerin ücret maliyetlerinden değil, kâr itilimli baskıların yattığı (aynı kapitalizmin merkez ekonomilerinde de yaşanmakta olduğu gibi) gözlenmektedir. Kuşkusuz ki, böylesine bir “satıcı enflasyonu” süreci, ancak eksik rekabetçi/ tekelci bir ekonomik yapıda mümkün olabilirdi.”

En büyük, en adaletsiz, en vicdanı eksik, en yanlış iş bu. Evet, dar gelirlinin boğazını sıkarak da enflasyonu düşürebilirsiniz. Ancak bu daha maliyetli olur, daha uzun zaman alır ve gelir dağılımını daha da bozarak olur. Derdiniz bu değilse, o ayrı.

“Yüzde 49 olur” projeksiyonu

MB, 2024 enflasyon hedefi %36’da bir değişikliğe gitmedi. Yukarı ve aşağı yönlü risklerin dengeleyici etkisiyle bu hedefin şimdilik ulaşılabilir gözüktüğünü söyledi. Karahan, “Mayıs’ta tepe noktasına ulaşacak. Ücret güncellemeleri tamamlanmış olacak. Baz etkisi devreye girecek. Enflasyonun ortalama aylıkta önce %2,5’in altına, son çeyrekte de % 1,5 civarına gerileyeceğini öngörüyoruz” dedi.
Kendisinin yaptığı beklenti anketi yıl sonu için yüzde 39’a gerilemiş durumda. Bazı çalışmalar ocakta yüzde 6,5 enflasyondan sonra, yıl sonu için yüzde 49 gösteriyor.
Erdoğan’ın büyümeci eğilimleri hatırlandığında, MB Başkanı Karahan’ın “Bizim işimiz finansal istikrardır” vurgusu daha bir anlam kazanıyor. Karahan, büyüme konusunda bankanın kendisine bir görev payı biçip biçmediğine şöyle cevap verdi: “Büyüme iç talep kaynaklı. Bu da sürdürülebilir olmadığını gösteriyor. Yatırım ve dış ticaretin katkısı yok veya az. Bunları tesis etmek için öngörülebilirliği tesis etmek gerekir. Enflasyon makul seviyelere inmeli… Dolayısıyla enflasyonun kontrol edilmesi büyümeyi de sağlıklı hale getirecek. Kısa vadede talepte yavaşlatıcı oluyor. Büyümeye de etkisi olacaktır. Bizim görevimiz fiyat istikrarıdır. Reel ekonomiyi tabi ki gözetiyoruz. Seçici kredi sıkılaştırmaları yapıyoruz.”

“Mandacı” durumu iyi özetledi

Erdoğan NAS politikasının, üstüne Nebati’nin bir gecede ocaklar yıkan KKM’sinin yarattığı durumu, Erdoğan’ın bir yıl önce “mandacı ekonomistler” grubunda gösterdiği Başkan Yardımcısı Cevdat Akçay özetledi:
“Hafızayı tazelersek çalıştığımız sistemde sürekli sadeleştirmeden bahsediyoruz. Bugün içinden çıkmaya çalıştığımız sistem KKM’yi palazlandırmak için kurulmuş sistem. Bunu sadeleştirerek normalleşme süreci yaşıyoruz. Yüzde 45 faiz yeterli mi? Yeterli olacağı seti devreye sokmaya çalışıyoruz. Makulleştirme yapıyoruz. Daha anlaşılır hale getirme, yavaş yavaş da bundan kurtulmaya çalışıyoruz. Çalıştığımız setinde fonlama maliyeti ile mevduat faizi bağlantısı kopmuş. Politika faizi ile enflasyon bağlantısı kopmuş. Faiz, kur bağlantısı kopmuş. 7 aydır bu kopan linkleri tekrar ihdas ediyoruz.”

1 İktisat ve Toplum Dergisi’nde, Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Erinç Yeldan ve Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse’nin ortak yazısı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İBRAHİM EKİNCİ Arşivi
SON YAZILAR