‘Özgürlüğün uzun sürmüş yazı’na hazır olalım

2023 yılının iki önemli özelliği var. Biri Cumhuriyet’imizin 100. Yaşını kutlayacak olmamız. Diğeri ise AKP’nin kaybetmeye yakın durduğu bir seçime gidiyor olmamız. Dolayısıyla yılın kültür sanat atmosferine de bu iki olgu damgasını vuracak.

Bütün kurum ve kuruluşların 100. Yıl için özel içerikler üretmeye çalıştığını göreceğiz. Ben özgünlük ve içerik bakımından çok da umutlu değilim. Çoğu son dakikada üretilmiş sayısız kitap, film, müzik, sergi arasında tekrar aynı tarihi bakış açılarının ve duyarlılıkların üretildiği etkinlikler bombardımanına hazır olmakta fayda var. Ama işin içeriğinden, arkasındaki bilgi ve düşüncelerden çok duygusal yanı öne çıkacak. Cumhuriyet bizim dört kolla sarıldığımız laik, Batılı yaşam biçimimizin de simgesi olduğu için daha önce hiç olmadığı kadar benimsenen etkinlik ve kutlamalara da şahit olacağız. Herkes Cumhuriyet’i neden sevdiğini, onu kuran kadrolara olan bağlılığını daha iyi anlayacak ve bunu gösterme ihtiyacı duyacak.

Muhafazakar, İslamcı kesimlerin de Cumhuriyet’i yermek için değil, ona sahip çıkmak için 100. Yıl etkinlikleri yapacaklarını düşünüyorum. Dolayısıyla, ‘Kimin Cumhuriyet’i?’ ‘Hangi Cumhuriyet?’ Soruları görünür ve tartışılır olacak. Bizi birleştirmesi gereken 100. Yıl, bir kez daha fay hatlarının görünür olduğu bir konuya dönüşecek.

Bu konuda sayısız kitap yayımlanacak, sergi yapılacak konserler düzenlenecek. Kültürel anlamda 2023’ün en görünür teması Cumhuriyet olacak. Bütün müzelerin bu temayla yeni sergiler düzenleyeceklerini, yayınevlerinin kitaplar hazırladığını biliyorum. Resmi kutlamaları ise kimin düzenleyeceği tabii ki içeriği de işin çapını da değiştirecek. Bu kutlamalar ister AKP, ister muhalefet olsun, seçimi kazananların zaferlerinin ‘ilalebet payidar kalacağını’ ilan ettikleri törenlere de dönüşecek.

Tabii yılın ilk yarısında tıpkı ekonomi gibi kültür sanat alanında da tekinsiz bir istikrarın süreceğini söyleyebiliriz. Bu sakinlik, bahar-yaz aylarındaki seçim kampanyasıyla sona erecek. Seçimden sonra Türkiye, uzun süren AKP iktidarının devam etmesi ya da sona ermesi gibi iki bambaşka yola gidecek. İlki gerçekleştiğinde kültür dünyamızın dinamiği olan muhalif kesimlerde büyük bir yeisin hakim olacağını söylemek zor değil. İktidar çevrelerinin bir kez daha tazelenen öz güveninin kamusal alan etkinliklerine nasıl bir etkisi olacağını, festival ve konserlerin, açık hava etkinliklerinin nasıl yoluna devam edeceğini de kestirmek zor. Yerel yönetimlerde de kayyum çağının başlaması ihtimali bizzat Belediye Başkanları tarafından dile getirildiği için, kültür dünyasının iktidar lehine seçim sonuçlarından olumsuz etkileneceğini tahmin edebiliriz.

Ama onca engelleme ve moral bozukluğuna rağmen, bireysel alanda, yani yaratıcı sanatçıların, yazarların üretimi bakımından tabii ki bir duraklama filan olmayacak. Hatta ne yazık ki bu travmatik durumun üretimi tetiklemek gibi bir etkisi olacağını bile söyleyebiliriz. Bunun sonuçlarını ise önümüzdeki yıllarda göreceğiz.

Seçimi muhalefetin kazanması ise ilginç bir sonuç doğuracak. Çünkü Türkiye’nin laik, modernleşmeci dolayısıyla kültür ve sanata en meraklı kesimlerinde büyük bir kutlama havası ortaya çıkacak ve bu uzun sürecek. Çekinilen her tür baskıcı mekanizmanın ortadan kalkması ya da etkinliğini yitirmesi ya da geri çekilmesiyle birlikte atmosferimiz değişecek.

Seçimlerden sonra bir özgürlük patlamasına hazır olun.

Sokakların konserlerle hareketlendiği, kamusal alanların büyük bir neşeyle dolduğu, her yerde sayısız etkinliğin en cesur sanatsal işler ve konuşmalarla gerçekleştiği yaz boyu sürecek uzun bir kutlamayı şimdiden hayal edebiliriz. Yıllardır sesi kısılmış tüm kesimler, özgürce haykırma imkanını kullanmak için harekete geçecek. (Tabii bu arada meğer kimler kimler muhalifmiş de haberimiz yokmuş diye söyleneceğiz hepimiz, daha intikamcı ve acımasız olanlarımız listeler filan yapıp anlamsız düşmanca tartışmalar başlatacak.) En önemlisi ise özgürlük ortamının yayıncısından sinemacısına, müzisyeninden ressamına tüm yaratıcı kesimlere aşılayacağı enerji olacak. Aynı zamanda kültür sanat izleyicisi de artacak, insanların bu alana olan ilgisi yükselecek ve ‘özgürlüğün uzun sürmüş yazı’nı yaşayacağız. Yıllardır ertelenen cüretkar oyunlar sahnelenecek, romanlar, araştırmalar, çeviriler yayımlanacak. Hatta diziler çekilecek, dijital platformlar da tabii ki bu rüzgara tepkisiz kalmayacak…

Sanatçıların geriye ittiği cesur düşünceler kendini gösterecek, temkinli kurumlar kapılarını her tür yeni düşünceye açacak ve yepyeni sergiler, şarkılar çok geçmeden ortalığı kaplayacak. Bütün Türkiye büyük bir iştahla bu kültür sanat üretimine yönelecek. Bu özgürlük yazı o kadar güçlü bir rüzgar yaratabilir ki popüler kültür de müziği, sineması hatta tv dizileriyle uzun zamandır olmadığı kadar etkili ve kalıcı ürünlerin verildiği bir dönem yaşayabilir.

Bir kez daha siyasi ve ekonomik tıkanıklıklar kendini gösterip, bu kez yıllar sonra gelen özgürlüğü tekrar yitirme endişesi üstümüze çökene kadar böyle gider, 2023 öylece biter…

Özgürlüğün uzun sürmüş yazı mı yeis yüklü bir yaz mı geliyor bilinmez. Ama kültür sanat dünyasının darbelere dayanıklı olduğunu hepimiz biliriz. Bir ülkede ne yaşanırsa yaşansın yine romanlar yazılır, resimler, besteler yapılır. Çünkü sanat öncelikle sanatçının iç dünyasıyla ilgili bir şeydir. Ve özellikle bu darbeli, yaralı, zor zamanlar hepimizin içinde yarattığı birikim büyük sanatsal üretimlerin de yolunu açar.

2022’de baskının yoksullaştırdığı bir düşünce ve eğlence dünyasının zorluklarını yaşadık. Ama güzel şeyler de olmadı değil. Bir çok güzel etkinlik, kurum, kültür yatırımı kendini gösterdi. Yani 2023’te de ne olursa olsun yine iyi şeyler yaşanır, seçim sonuçları için karamsar beklentileriniz varsa da enseyi karartmayın diye söylüyorum bunları…

Önceki ve Sonraki Yazılar
CEM ERCİYES Arşivi
SON YAZILAR