AYŞE YILDIRIM
Partizanlık yapanlara karşı siyaset yapmanın tam zamanı
Depremin hemen ardından sadece depremden etkilenen illerin valileri ve AKP‘li belediye başkanlarını aradı Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. CHP‘li Adana ve Hatay Büyükşehir Belediye başkanları ile görüşmedi. Tepkiler üzerine öğlen saatlerinde dönüp CHP'li belediyeleri de aramak zorunda kaldı.
Utanmadan “Cumhur İttifakı olarak sahadayız“ dediler.
Şimdi “asrın felaketi“ diyerek sorumluluklarını üzerinden atmaya çalıştıkları depremin ilk saatlerinde partizanlık yaptılar. Şimdi hesap soranları "siyasi istismarcılıkla“ suçluyor, “provokatör“ ilan ediyor, hapisle tehdit ediyorlar.
Yurttaşların gönderdiği yardım kolilerine AKP logosu yapıştırdılar.
CHP'li belediyenin gönderdiği yardım TIR'ına valilik brandası astılar.
Kuruluşların, belediyelerin, yurttaşların gönderdiği yardımlara el koydular, engellediler.
Kaymakamlığın topladığı yardım tırına AKP ilçe teşkilatının pankartını astılar.
TMMOB'un yardım aracında birliğin flamasını indiripi valilik flaması koydular.
"Şu anda yardıma ihtiyaç yok" dediler.
Ama Erdoğan'ın çocuklarının yönetiminde olduğu, TÜGVA’nın TÜRGEV’in, KADEM’in deprem bölgesinde nasıl “canla başla çalıştığına“ dair çarşaf çarşaf haber yaptırdılar.
Türk Tabipleri Birliği’nin “depremden etkilenen sağlıkçılarla süreç yönetilemez“ diyerek gönüllü sağlıkçılarla işbirliği içinde hareket etme talebine yanıt bile vermediler.
Ama yandaş basında "STK'lar depremzedeler için seferber oldu" diyerek, Ensar Vakfı, İsmailağa Derneği, İlim Yayma Cemiyeti, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği güzellemesi yaptılar.
İnsanların yardım çağrısı olarak kullandıkları sosyal medyayı kısıtladılar.
Üst yönetimini liyakattan uzak AKP'ye yakın isimlerle doldurdukları AFAD’ı deprem bölgesinde tek yetkili ilan ettiler.
Bir hafta oldu.
Bir ülke kan ağlıyor.
Hala sorumluluklarını kabul etmeden felaketin hesabını soracaklarını söyleyenlere saldırıyorlar.
Maden Mühendisleri Odası önceki gün deprem ön inceleme raporunu açıkladı. Bakın ne deniyor raporda:
"En temel sorun depremin büyüklüğüne karşı Hükümetin dolayısıyla AFAD'ın geç harekete geçmesi olmuştur. Bu nedenle arama kurtarma çalışmalarında son derece önemli olan 1,5 gün kaybedilmiş, deprem bölgelerine, özellikle ilçelerde ikinci gün öğleden itibaren kurtarma çalışmaları başlatılmıştır.
Her türlü afet çalışmasında tek kamusal yetkili olan AFAD bir yandan gerek kapasite gerek zamanında ve etkin kararlar alma konusunda son derece yetersiz kalmış, diğer yandan sivil toplumun çalışmalara katılımını engelleyerek vahametin artmasına yol açmıştır.
Kurtarma çalışmalarında kullanılacak makine ve ekipman eksikliği, kurtarma çalışmalarının son derece yavaş yürütülmesine neden olmuştur.
AFAD ve halk nezdinde madencilerin çok başarılı kurtarma çalışmaları yürüttükleri, bulundukları yerlerde diğer arama kurtarma ekiplerinin geri plana çektirilerek kurtarma faaliyetlerinin madencilere devredildiği, ancak kurtarma çalışmasında canlı çıkartıldığı sırada AFAD ekiplerinin devreye girerek görüntü alıp sosyal medyada paylaştıkları.
Kurtarma çalışmaları sırasında AFAD yetkililerinin yanlış tutum ve davranışları sonuç almada eksiklikler yaşanmasına neden olmuştur.“
Tek adam rejimi kendi siyasi çıkarları için koca ülkeyi mezarlığa çevirdi; insanları canlı canlı tabuta koydu.
Elbette bunun bir siyasi, hukuki karşılığı olacaktır.
İşte o nedenle şimdi tam da siyaset yapma zamanı. Hem de bağıra bağıra, korkusuzca…