ÖZGE MUMCU AYBARS
Reisi'nin ölümü ve komplo teorileri
19 Mayıs 2024'te, İran'ın sert politikalarıyla tanınan Cumhurbaşkanı Ebrahim Reisi, 63 yaşında helikopter kazasında trajik bir şekilde hayatını kaybetti. Ani ölümü sadece İran'da şok etkisi yaratmakla kalmadı, aynı zamanda yabancı müdahale ve siyasi entrikalarla ilgili bir dizi komplo teorisini de beraberinde getirdi.
Şeriat hukukuna sıkı sıkıya bağlı olan Reisi, kuzeybatı İran'ın engebeli dağlarının üzerinde 3 helikopter ile birlikte seyahat ederken helikopterin düştüğü haberi geldi önce. Bir süre ölümler teyitlenemedi; sabah saatlerinde İran resmi haber ajansı haberi doğruladı; Reisi, beraberindekilerle beraber ölmüştü. Sisli bir havada helikopterin, zorlu arazide zorlandığı, teknik ekipmanının yeterli olmaması nedeniyle düştüğü şu anda konuşulan konular arasında yer alıyor. Reisi, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Aras Nehri üzerinde Qiz Qalasi barajının açılışından dönüyordu. Bu diplomatik yakınlaşma, tarih boyunca gergin ilişkilere sahip olan İran ve Azerbaycan arasındaki önemli bir yakınlaşmayı da beraberinde getirmişti.
Reisi'nin Mirası
Reisi'nin mirası karmaşık; kendisi, İran'ın teokratik sistemiyle derinlemesine iç içe geçmiş bir figür olarak İran siyasetinde yer alıyordu. Humeyni'nin bir öğrencisi olarak, Reisi yargı sisteminde hızla yükseldi ve 1988'deki siyasi mahkumların kitlesel infazlarındaki rolüyle kötü bir üne kavuştu — bu olay ona "Tahran Kasabı" lakabını kazandırdı. Tartışmalı geçmişine rağmen, devlet güvenliğini sağlamak için bu tür eylemlerin gerekli olduğunu savunuyordu.
Reisi'nin cumhurbaşkanlığı, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail'e karşı tavizsiz muhalefetiyle de ele alınıyordu. 2015 nükleer anlaşmasına duyduğu hoşnutsuzluğu açıkça dile getirdi, ancak ara sıra bunu geri getirme fikrine destek verdi. İç politikada, 2009'daki Yeşil Hareket'e ve 2022'de başörtüsü yasalarına karşı çıkan kadınların protestolarına yönelik sert baskılarıyla tanındı. İran'da seçimlere katılım oranının düşüklüğü ile beraber meşruiyeti de sorgulanabilir hale gelmişti. Tavizsiz yaklaşımını cumhurbaşkanlığı döneminde de Mahsa Amini olayından sonra aldığı sert tedbirlerle gösterdi.
Komplo Teorileri
Reisi'nin ölümünün ardından, komplo teorileri çoğaldı. Birçoğuna göre helikopter kazası aslında bir kaza değil, aksine detaylıca planlanmış bir suikasttı. Reisi'nin hem içte hem de dışta çok sayıda düşmanı olduğu göz önüne alındığında, bu teoriler geniş bir yankı buldu.
Başka bir yaygın teori, İsrail veya Amerikan istihbarat örgütlerini içeriyordu. Reisi, her iki ülkenin de güçlü bir muhalifiydi ve politikaları genellikle bölgedeki stratejik çıkarlarıyla çatışıyordu. Bu teoriye göre, kaza, Batı ve İsrail'in gündemlerine yönelik önemli bir tehdidi ortadan kaldırmak için gizli bir operasyondu. Bölgedeki casusluk hedefli operasyonlar geçmişi göz önüne alındığında, bu teori tartışmalı olmakla birlikte, bu istihbarat ajanslarının yeteneklerine ve motivasyonlarına inananlar arasında yankı bulmaktadır.
İsrail açısından bakıldığında, Reisi doğrudan ve sürekli bir tehdit olarak görülüyordu. İsrail resmi olarak herhangi bir müdahaleyi reddetse de, iki ülke arasındaki uzun süredir devam eden düşmanlıklar çerçevesinde bu teori devam ediyor.
İç Tartışmalar
İran içinde, Reisi'nin iktidara yükselişi muhalefetle karşılanmıştı. Bazı teorisyenler, ölümünün bir iç güç mücadelesinin sonucu olabileceğini, İran hükümeti veya Devrim Muhafızları içindeki Reisi'ye rakip fraksiyonların, Reisi'yi Ayetullah Ali Hamaney'in halefi olarak ortadan kaldırmak için kazayı düzenlediklerini öne sürüyor. Bu teori, Reisi'nin Hamaney'in halefi olma potansiyelinin farklı fraksiyonları tehdit ettiğini ve bu fraksiyonların harekete geçtiğini ele alıyor.
Vekalet güçleri de komplo teorileri çerçevesinde şüpheyle yaklaşılıyor. İran'ın çeşitli bölgesel çatışmalara, özellikle Hizbullah ve Husiler gibi vekalet güçleri aracılığıyla müdahalesi, farklı düşmanlar ıyaratmış durumda. Bazı teorilere göre, dış destekli bir militan grubun Reisi'yi hedef almış olabileceği düşünülüyor.
Teknolojik odaklı bir komplo teorisi, kazanın sofistike bir siber sabotaj nedeniyle meydana geldiğini öne sürüyor. Siber savaşın ilerlemeleri göz önüne alındığında, Reisi'nin helikopterinin hackleme ve teknolojik müdahale yoluyla düşürülme olasılığı ele alınıyor.
İranlı yetkililer ise Reisi'nin ölümünde yabancı müdahaleyi şiddetle reddederek, kazayı teknik arızalar ve olumsuz hava koşullarına bağladılar. Hükümet, komplo teorileri yerine olgusal kanıtlara dayanılması gerektiğini vurgulayan kapsamlı bir soruşturma başlattı. Hamaney ve diğer üst düzey yetkililer, ulusal birlik ve sükunet çağrısında bulunarak, kamuoyunu ülkeyi daha fazla istikrarsızlaştırabilecek spekülasyonlardan kaçınmaya teşvik ettiler.
Reisi, Rusya ile güçlü bir ilişki kurmuş ve çeşitli jeopolitik konularda Moskova ile yakın bir şekilde uyum sağlamıştı. Dolayısıyla da ölümünün, halefinin farklı bir duruş benimsemesi durumunda değişeceği de konuşulan konular arasında.
Mevcut Ortadoğu konjonktüründe, Reisi'nin ölümü, İran için önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor. Ülkenin bir kısmı yas tutuyor. İster trajik bir kaza ister siyasi manevra olarak görülsün, Reisi'nin ölümünün ülkenin tarihinde silinmez bir iz bıraktığı kesin.
Reisi'nin ölümü, İran'ın iç politikaları ve dış ilişkileri üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Carnegie'de yer alan bir makalede, Reisi'nin ölümünün İran-Rusya ilişkilerinin dinamiklerini değiştirebileceği öne sürülüyor. Dolayısıyla, Reisi'nin ölümüyle birlikte, İran'ın siyasetinde güç dengesi değişebilir ve bu da dış politika kararlarını etkileyebilir.
Resmi soruşturmanın nereye varacağı bilinmese de, komplo teorileri böylesi bir dönemde ciddi bir yer tutuyor. Şu an geçici olarak Reisi'nin yerini alan bir lider olsa da, ülke yakın zamanda seçime gitmek durumunda.
2024 - yani muhteşem seçim yılında, bir başka seçimin bu şekilde gerçekleşecek olması da bir yandan enteresan değil mi?