ÖZGE MUMCU AYBARS

ÖZGE MUMCU AYBARS

Kartalkaya, Novi Sad ve Tembi faciaları: İhmallerin bedeli

İnsan hayatı bir anda gelen ve beklenmedik olaylarla büyük bir kabusa dönüşebiliyor. Bu dönüşüm, sadece doğanın kendi işleyişi olan deprem, sel, fırtına gibi doğal afetlerle değil, aynı zamanda insanların ve kurumların ihmalleri, dikkatsizlikleri ve hatalarıyla şekillenen felaketlerle de meydana gelebilir. Bu tür olaylar, toplumların fiziksel, duygusal ve sosyal anlamda derin yaralar almasına neden olur. Ancak bu yıkıcı olaylardan sonra toplumların veya yetkililerin hatalardan ders çıkarıp çıkarmadığı ya da gerekli değişiklikleri yapıp yapmadığı büyük bir soru işareti olarak kalır. Çünkü sonrasını kimse sormaz! Davalar tekilliğiyle, ailelere bırakır.

21 Ocak 2025 tarihinde Bolu Kartalkaya'da yaşanan trajedi, bu tür ihmallerin ve hataların açık bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu faciada, 36'sı çocuk olmak üzere toplam 78 kişi hayatını kaybetti. Ancak daha da üzücü olan nokta, bu olayın görerek gelmesi. Zamanındaki denetlemelerle gerekli önlemlerin alınmaması, potansiyel tehlikelere göz yumulması veya sorumlulukların ihmal edilmesi, bu trajediye davetiye çıkarmıştır!

Ne yazık ki, yaşanan acılar sonrası dahi gerekli sistematik değişimlerin yapılıp yapılmadığı, gelecekte benzer olayların yaşanmasını engellemek için gerçek bir irade gösterilip gösterilmediği belirsizliğini koruyor.

Yakın coğrafyamızda yaşanan olaylar, ihmallerin insan hayatına ve topluma nasıl ağır bedeller ödettiğini gözler önüne seriyor. 1 Kasım 2024'te Sırbistan'ın Novi Sad kentindeki tren istasyonunda meydana gelen çökme 15 kişinin ölümüne yol açarken, 28 Şubat 2023'te Yunanistan'ın Tembi Vadisi'nde gerçekleşen tren kazasında 57 kişi yanarak hayatını kaybetti. Novi Sad'da eylemler halen devam ederken, Tembi kazasının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen Yunanistan'da protestolar sürüyor.

Her ne kadar farklı bölgelerde ve zamanlarda yaşanmış olsa da bu olayların ortak noktası, sistematik olan bu ihmallerin insan hayatına mal olması ve toplumsal travmaya neden olmasıdır. Güvenlik standartlarına uyulmaması, denetim eksiklikleri ve dikkatsizlik, bu facialara zemin hazırlayan en temel etkenlerdir.

Bilirkişi raporuna göre Kartalkaya Otel yangınındaki eksiklikler

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2025/962 soruşturma dosyasında sunulan bilirkişi raporuna göre, otelde meydana gelen yangına dair kritik eksiklikler ve sorumluluklar şu şekilde belirtilmiştir:

Yangın Sistemleri ve Güvenlik Eksiklikleri: Binada yangın güvenlik sistemleri yetersizdi. İlave çıkış, kaçış merdiveni ve yağmurlama (sprinkler) sistemi bulunmamaktaydı. Yangın algılama ve uyarı sistemleri mevzuata uygun şekilde konumlandırılmamış ve çalışmamaktaydı. Acil durum aydınlatma ve yönlendirme sistemleri eksik olup, mevcut olanlar çalışmamaktaydı. Kaçış merdivenlerinde yangın güvenlik holü ve panik barlı kapılar bulunmamaktaydı.

Tesisat ve Elektrik Sorunları: Elektrik tesisatında kullanılan kablolar alev geciktirici ve halojen free özellikte değildi. Baz istasyonu modüllerinin yangın kaçış merdivenine kurulması mevzuata aykırıydı.

Malzeme ve Mimari Problemler: Binanın dış cephe kaplaması, çatı kaplaması ve iç mekanlarda kullanılan malzemeler yangının hızlı yayılmasına sebep olmuştu. Merdiven boşlukları "baca etkisi" yaratarak duman ve alevin üst katlara hızla yayılmasına yol açmıştı.

Yangının Sebebi: Yangın, restoran bölümünde bulunan elektrikli ızgaranın arızalanmasıyla başlamış ve iç mekanlardaki yanıcı malzemeler yangının şiddetini artırmıştı.

Sorumluluk Dağılımı: Otelin sahibi ve yöneticileri, yangın güvenlik sistemlerini mevzuata uygun şekilde tesis etmedikleri ve periyodik bakımlarını yapmadıkları için kusurlu bulunmuştu. Projeleri onaylayan ve denetlemekle yükümlü olan Bolu Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü (şu anki Bolu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü) ile Bolu İl Özel İdaresi sorumlu kabul edilmişti. Turizm İşletme Belgesi veren Kültür ve Turizm Bakanlığı da dolaylı olarak sorumluluk kapsamındaydı.

Bu tespitler, 21 Ocak 2025 tarihinde meydana gelen yangına dair bilirkişi heyetinin 23 Ocak 2025 tarihli raporunda (Soruşturma Dosyası No: 2025/962) detaylı şekilde sunulmuştur.

Bilirkişi raporunda da görüldüğü gibi, facianın sorumluluğu sadece otel yönetimiyle sınırlı değildi. Devlet kurumlarının da denetim ve gözetim konusundaki eksiklikleri, bu felaketin boyutlarının büyümesinde etkili olmuştur.

Otel yangınında kızını ve eşini kaybeden Tatil için iki aile olarak Bolu'ya gittiklerini anlatan Hilmi Altın, şu ifadeleri kullandı:

"Biz o otele ilk kez giderken, iki aile, pusetten beri beraber büyüyen, birlikte üniversite planları kuran, aynı evde yaşamaya hayali ile büyüyen çocuklarımızın tatil arzularını yerine getirmek istedik. Ancak beraber cennete yürüyeceklerini bilemezdik.

Kızımızı canından çok seven eşim de asla ayrı kalamadığı minik kuşunu, son nefesinde dahi bırakmadı. Beraber gittiğimiz Yalçın ailesinden Atakan Hoca mı ve minik Derin'imi, canım kızım Alya'm ve canım eşim Kübra'm ile beraber yitirdik. Atakan'ımızın eşi biricik Yaprak ve kızı Defnemiz ise güçlükle kurtularak ailelerine ve bizlere bağışlandı. O gün o odada ve o otelde kendi canları pahasına insanlar için koşturan herkesten Allah razı olsun. Çok büyük bir can pazarıydı. Ancak bu bir talihsizlik değildi! göz göre göre bir katliam yapıldı. Bizlere o otelde resmen ölümlerden ölüm beğen denildi."

Novi Sad: Çöken sundurma, yükselen tepkiler

1 Kasım 2024 tarihinde Sırbistan'ın Novi Sad kentindeki tren istasyonunda yaşanan beton sundurma çökmesi, Kartalkaya faciasını hatırlatan bir başka acı olaydı. 15 kişinin hayatını kaybettiği, 2 kişinin de ağır yaralandığı bu olayda, ihmallerin ve sorumsuzluğun izleri yine belirgindi.

Novi Sad'daki kazanın ardından toplumsal tepkiler de gecikmedi. Öğrenciler başta olmak üzere vatandaşlar, "Dur Sırbistan" sloganıyla protestolar düzenledi. Başkent Belgrad'daki en önemli kavşaklardan biri olan "Autokomanda"da 24 saat süren yol kapatma eylemi gerçekleştirildi. Göstericiler, "Elleriniz kanlı" yazılı dövizler taşıyarak hükümeti ihmalkarlıkla suçladı. Bu tepkiler sonucunda iki bakan istifa etmek zorunda kaldı ve yetkililer hakkında soruşturma başlatıldı.

Tembi kazası: Hesap verme çağrısı

28 Şubat 2023 tarihinde Yunanistan'ın Tembi vadisinde meydana gelen tren kazası, ihmallerin yol açabileceği felaketlerin bir diğer örneğiydi. Atina-Selanik seferini yapan bir yolcu treni ile bir yük treninin çarpışması sonucu 57 kişi hayatını kaybetti. Kazada, yolcu trenine eklenen yanıcı madde taşıyan bir vagonun patlamasının etkili olduğu belirlendi.

Bu facia, Yunan toplumunda derin bir travma yarattı. Yüz binlerce kişi, hükümetin ihmallerini protesto etmek için sokaklara döküldü. Göstericiler, "Asla unutmayacağız", "Tembi'nin asıl sorumluları hesap verecek" ve "Ellerinizde canlarımızın kanları var" gibi sloganlar attılar. Yunan halkı, sorumluların cezalandırılmasını ve benzer faciaların tekrar yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyor.

Yunanistan'daki tren kazası, sadece can kayıplarıyla değil, aynı zamanda devlete toplumsal güvenin sarsılmasıyla da sonuçlandı. İnsanlar, devlet kurumlarının kendilerini korumada yetersiz kaldığını düşünmeye başladı.

Ortak acılar, ortak derslere yol açar mı?

Kartalkaya, Novi Sad ve Tembi'deki facialar, coğrafi olarak farklı bölgelerde meydana gelmiş olsalar da ortak noktaları insan ihmallerinin yol açtığı acı kayıplar ve toplumsal travmadır. Her üç olayda da güvenlik standartlarına uyulmaması, denetim eksiklikleri ve dikkatsizlik, faciaya giden yolu döşemiştir.

Kartalkaya, Novi Sad ve Tembi gibi trajik ama ihmal olaylar, yalnızca trajik kayıpların öyküsü değil, aynı zamanda ihmallerin korkunç sonuçlarının, toplumsal travmanın ve direnişin kanıtıdır. İnsan hayatını korumanın böylesi facialardan ders çıkarmak, gerekli önlemleri almak ve toplumsal mücadeleyi sürdürmektir. Denetim, sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkesinden asla ödün verilmemeli; aksi takdirde benzer felaketlerin yaşanması kaçınılmazdır. Çünkü ihmaller, insan hayatını en ağır şekilde bedellendirir, toplumlarda derin yaralar açar ve adalete olan inancı sarsar. Unutmamalıyız ki, ihmallerin bedeli her zaman çok ağır olur ve bu bedeli bireyler değil, tüm toplum öder.

Bakanlar istifa eder mi?

Cumhurbaşkanı isterse, istifa ederler.

Giden can geri gelir mi? Hayır.

Acının en derini, kaybı yaşayanların yüreğinde hissedilir.

Bu dava burada kalır mı? Davaları ve aileleri yalnız bırakmamak adına tek bir yanıt var: Elbette kalmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
ÖZGE MUMCU AYBARS Arşivi
SON YAZILAR