CENGİZ ERDİNÇ
Seçimler: Direniş, değişim ve matematik
Deprem, işsizlik, enflasyon gibi badirelere rağmen küçük küçük eriyerek iktidarını sürdüren AKP, ilk kez bu kadar ağır bir darbe aldı. Genel kanı ekonomiydi, Süleyman Demirel’in “boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” sözü döneminin fersah fersah ötesinde bir gerçekliğe bürünmüştü.
Sevinç ekonominin ötesindeydi, 22 yıldır tek adamın mengenesinde sıkışan toplum, bütün fertleriyle taze, temiz bir hava bulmanın sevinciyle sonuçları benimsedi, 2028’e ilişkin umutlar tazelendi. Projektörler “Bak işte demek ki oluyormuş” diye Ekrem İmamoğlu’na çevrildi, İmamoğlu da soluğu Saraçhane’de aldı, üçüncü kez ceketini ve kravatını çıkarttı, kollarını sıvadığı beyaz gömleğiyle sesi kısılana kadar zaferi kutladı.
Bu gerçekten bu bir “boş tencere ayaklanması” mı? Başka faktörler de var mı? Seçmen CHP’ye ve onun gelecekti Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’nun programına mı inandı? Halkçı belediyeciliğin zaferinden söz edebilir miyiz? 11 milyon seçmeni cezbeden 14 kent lokantası mı?
Aslına bakılırsa halkçı belediyeciliğin CHP’de Rize Fındıklı dışında örneği yok. ”Terzi Fikri’nin” çizgisini izleyerek Dikili’de efsane olan Osman Özgüven, namı diğer Komünist Osman tepeden indirilen aday Adil Kırgöz yüzünden CHP’den istifa etti. Kırgöz, hayli tartışmalı bir seçim ve sayımdan sonra yine CHP’den istifa edip bağımsız olarak seçimlere giren Dr. Kemal Doyuran karşısında hayli tartışmalı bir sayımdan sonra 5 bin oy kaybı ve 713 oy fazlasıyla güç bela seçildi. Oysa Özgür Özel Kırgöz’ün anketlerde ”İzmir’in en başarılı” belediye başkanı olduğunu iddia etmişti. Dikili’deki bu Pirus zaferinin maliyeti en az 5 bin oy. Yine CHP yönetiminin kuponlara tek yazdığı Lütfü Savaş Hatay’da seçimleri 160 bin oyla, üç seçmenden birini eksilterek bir dolu şaibe ve entrikayla kaybetti.
Seçilenlerin durumu pek parlak değil, İzmir’de Cemil Tugay Büyükşehir’i Tunç Soyer’e göre yüzde 17 eksikle, 258 bin oy kayıpla kazanabildi. Yani her altı seçmenden biri gitti. CHP’nin yönettiği ve tekrar kazandığı yedi ilde 2019’a göre 425 bin oy kaybı var.
Zaferin başkenti İstanbul’da artan 744 bin seçmene karşı, İmamoğlu’nun 263 bin oy artışı var. Yüzde 7 artan seçmene karşı oylar yüzde 6 artmış. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 17 bakanın sahada olduğu bir seçimde küçümsenmeyecek bir performans.
Seçime bütün olarak bakıldığında çarpıcı olan 2024 seçimlerinde sandığa gitmeyen 13,1 milyon seçmen. 2019 yılına göre artan 4,3 milyon seçmene karşı, sandığa gitmeyenlere 4,4 milyon kişi katılmış. Bu AKP’nin yüzde 21 oranındaki 4,3 milyon oy kaybını bir nebze açıklıyor. AKP ile birlikte seçimin kaybedenleri İYİ Parti, MHP ve Saadet Partisi. Faturanın toplamı 7,8 milyon seçmen. Türk sağının bu kara gününe karşı ittifaksız CHP 2019’a göre oylarını 3,4 milyon artırdı. Bu yüzde 24’lük sıradışı bir artış. Bilançonun kazanan tarafında 2.8 milyon oyla Yeniden Refah Partisi ve HDP’ye göre yaklaşık 700 bin fazlayla DEM parti var.
CHP’nin 3,4 milyonluk skorundan 2019’de ittifak nedeniyle aday çıkarılmayan Manisa, Balıkesir gibi şehirlerin bir milyonu geçen oylarını düşmek gerek. Millet İttifakı düşünüldüğüne CHP 2019’daki 18,5 milyon oyun yüzde 92’isini ittifaksız ve tek başına aldı.
Cumhur İttifakı'nda ise tablo yaklaşık 6 milyon oy kaybıyla sonuçlandı. Basit bir hesapla seçimin kazananının CHP ve YRP, kaybedenlerinin ise AKP, MHP ve İYİ Parti olduğu söylenebilir. Ancak oyların partiler arasında nasıl geçtiğini, kaybedenin karşısında kazananı söylemek kolay değil. İç Anadolu’nun kırmızıya boyanan grafikleriyle CHP’nin daha çok MHP ve İYİ Partiden beslendiğini, AKP’nin asıl kaybının sandığa gitmeyen seçmenler ve Yeniden Refah Partisi’nden kaynaklandığı söylenebilir.
Burada gazeteci Metin Cihan’ın kamuoyuna duyurduğu İsraille ticareti hatırlatmak ve bunun AKP ve SP’den YRP’ye kayan oylarda önemli bir rolü olduğunu söylemek gerek.
Bir başka önemli nokta, Türkiye’de nüfusa göre emeklilerin en yoğun yaşadığı illerin İstanbul, Ankara, İzmir dışında Balıkesir, Manisa, Denizli, Mersin, Antalya ve Adana gibi CHP’nin kırmızıya boyadığı iller olması. Elbette Samsun ve Konya dışında.
Bağımsız Maden İş’ten Başaran Aksu’nun haftalar önce sözünü ettiği Anadolu’daki AKP hezimetinin nedenlerinden biri de direnişler. Bakırçay Havzası’ndaki Soma, Kınık, Kırkağaç, Konya Seydişehir, Muğla Yatağan, Karaman Ermenek seçimlerde sıradışı biçimde el değiştiren ilçeler.
Buna 7 Kasım 2023 günü Mecliste yasalaşan ”kentsel dönüşüm” ve “rezerv alan” sopası altında sürpriz yapan il ve ilçeleri başta Üsküdar’dan başlayarak eklemek gerek. Mesele sadece İstanbul da değil, CHP’nin sürpriz yaptığı kentlerden Afyon, Amasya, Balıkesir, Bursa, Denizli de bu rezerv alan meselesinin ortasında.
Emeklilerin, işçilerin, kent yoksullarının sandığa yansıyan öfkesinden söz edebiliriz.
Ancak bu öfkeyle gelen dipten dalga, CHP’de parti örgütünü ve seçmen iradesini dışlayan bir “değişimle” sürdürülebilir mi?
Asıl soru bu.