İBRAHİM EKİNCİ
Şirketlere 100’den fazla konuda teşvik var
Teşvik sistemi, kamu kaynağının sermaye kesimine akıtılmasının yoluna dönüştü. Akla zarar teşvikler var. Hakikaten patrona bir şezlong – limonata ısmarlanmıyor. İş çevreleri teşvikman olmuş. Teşviksiz iş yapmıyorlar. İşsizlik Fonu kaynağını bile işsizden çok patronlar kullanıyor. AKP, kamu harcaması olduğu halde belediyelerin 55 milyarlık SGK borcunun tahsilatı bahanesiyle muhalif belediyelere pusu kurarken, SGK, son 4 yılda özel sektöre 1.3 trilyon liralık destek sağlamış.
***
Geçen gün Ensar Yılmaz Hoca yazmıştı. “Bence son 50 yılın olayıdır bu şirketlerin vergi vermemesinin ortaya çıkması; devlet-sermaye, emek-sermaye, emek-devlet ilişkileri bağlamında ciddi anlamda incelenmeli” diye… Çok çok haklı. Bu bağlamda ele alınması gereken bir de teşvik – muafiyet tarafı var. Sanayi Bakanlığı’nın internet sitesinde, eğer doğru sayabildiysem devlet 155 konuda destek – teşvik veriyor. 100’den fazlası yatırım ve pazarlama teşvikleri ve doğrudan doğruya sermaye kesimine akıyor. Ve öyle teşvikler var ki bazılarında yatırım tamamen bedavaya gelebiliyor. Evet, o derece! Yazı başlığında “bir tek şezlong – limonata ısmarlamıyorlar” dememin nedeni bu. Yatırıma katkı oranı % 50’yi bulan yatırımlar sermayedara bedavaya geliyor. Hatta artırımlı katkıda (15 puan) oran % 65’i buluyor ve yatırımcının cebine üste para kalıyor.
Şirketler işte bu 100’den fazla teşvikle Kurumlar Vergisi olarak verdiklerini geri alıyorlar. Esasta vergi vermiyorlar diyebiliriz. En fazla teşvik-destek programı uygulayan bakanlık 30 konu ile Ticaret Bakanlığı… Yok yok!
TÜBİTAK, halen 24 ayrı konuda destek veriyor,
SGK ve İş Kur, 16 konuda destek veriyor,
KOSGEB, 9 konuda,
Kalkınma ajansları 4 konuda destek veriyor,
Yatırım teşviklerini yöneten Sanayi Teknoloji Bakanlığı 7 konuda teşvik veriyor.
Kültür Turizm Bakanlığı 16,
Tarım Bakanlığı 17 konuda destek veriyor.
Eximbank’ın 23 konuda avantajlı kredi desteği var.
Kredi Garanti Fonu’nun 1, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın 2, İlbank’ın 1 konuda kredi desteği var.
Çevre, Aile, Sağlık bakanlıklarının destek – teşvik uygulamaları da var.
Teşvik programının esası yatırım – üretim - pazarlama konularında ve haliyle sermaye kesimine yönelik. Düşünün, İşsizlik Fonu’ndan işsizden çok patronlar faydalanıyor. Sanayi Bakanlığı ağırlıkla yatırım aşamasında teşvik veriyor. Ticaret Bakanlığı, pazarlamada devreye giriyor. Yatırım aşamasından satış anına kadar, aklınıza gelebilecek her konuda teşvik var.
Diyelim üretim yatırımıdır. Stratejik, bölgesel ve öncelikli yatırımlarda yer tahsis ediyor. Arsa cepte! Yatırım için kredi kullanacak. Devlet yetişiyor. “Faiz ve kâr payı desteği” var. Sabit yatırım tutarının %70’ine kadar kullanılan krediye ilişkin ödenecek faizin veya kâr payının belli bir kısmını bakanlık karşılıyor. Stratejik yatırımlar, 3., 4., 5. ve 6. Bölgelerde bölgesel teşvik ve öncelikli yatırımların teşviki uygulamaları kapsamındaki yatırımlarda uygulanıyor.
Arsayı aldık. Krediyi bulduk. Faiz desteğini aldık. Şimdi bina kuracağız. İnşaatta vergi muafiyetleri var. Makine teçhizat koyacağız içine. Devlet yetişiyor. Yurt dışından temin edilecek yatırım malı makine ve teçhizat için gümrük vergisi almıyor. Yurt içinden ve yurt dışından temin edilecek yatırım malı makine ve teçhizat ile belge kapsamındaki yazılım ve gayri maddi hak satış ve kiralamaları için KDV’yi ödüyor. Sabit yatırım tutarı 500 milyon TL üzerindeki Stratejik Yatırımlarda bina-inşaat harcamaları için tahsil edilen KDV’yi iade ediyor.
Var olsun devletimiz. Arsayı aldık, kredi desteği aldık, makine teçhizatı gümrüksüz getirip koyduk. Sıra geldi işçi koymaya içine. Devlet yetişiyor. İki türlü destek veriyor: Sigorta prim desteği: Yatırımla sağlanan ilave istihdam için ödenmesi gereken sigorta primi işçi hissesinin asgari ücrete tekabül eden kısmını 10 yıl Bakanlık karşılıyor. (6. Bölgede ve stratejik yatırımlarda veriliyor.) Stratejik, bölgesel ve öncelikli yatırımlarda ilave istihdam için ödenmesi gereken sigorta primi işveren hissesinin asgari ücrete tekabül eden kısmını bir süre Bakanlık ödüyor. Yetmedi. Tam bu aşamada SGK devreye giriyor. 16 konuda teşviki var. Yandaki tabloyu Prof. Aziz Çelik hocanın yazısından aldım. 2020 – 2023 arası 4 yılda özel sektöre verdiği teşviklerin reel değeri 1,3 trilyon TL’ye yakın. Kasaba kurnazları 55 milyarlık SGK borcunu bahane edip muhalif belediyelere pusu kurmakla meşgulken… Kurum, özel sektöre 25 katı tutarında destek sağlamış.
Bazı yatırımlar bedavaya geliyor
Bitmedi. Yatırım döneminde ve yatırımın işletmeye geçtiği döneme tekabül eden Vergi İndirimi var. Yatırıma katkı oranına göre hesaplanıyor. Katkı oranı yüzde 20 – 50 arasında değişiyor. Yani devlet yatırımın bu kadarını karşılamış oluyor. Sonra bu oranın parasal karşılığı kadar da vergi indirimi uygulanıyor. Yani diyelim devletin katkısının parasal değeri 100 milyon, 200 milyon… Yıldan yıla bu tutara ulaşıncaya kadar indirimli vergi alınıyor. Dolayısıyla devlet, esasta, katkı oranı yüzde 50’yi bulan yatırımların kalan yarısını da vergi muafiyetiyle karşılamış, yatırım, yatırımcıya bedavaya gelmiş oluyor. Daha fenası, bu katkı oranı yüzde 15 artırımlı uygulandı bir dönem. Dolayısıyla %50 katkı öngören yatırımlarda devlet üstüne para vermiş oldu yatırımcıya… 6. Bölge yatırımları, stratejik yatırımlar, cazibe merkezi programı yatırımları, proje bazlı yatırımlarda böyle. Esasta bu yatırımların tüm maliyetini devlet teşvik ve muafiyet uygulamalarıyla karşılamış oluyor.
“Pazara Giriş Rapor Desteği” de nedir?
Üretime geçildi. Sıra geldi pazarlamaya. Bu sefer Ticaret Bakanlığı başlıyor kaynak akıtmaya… Diyelim ürününü tanıtacaksın, destek var. Diyelim pazarlama gezisi yapacaksın yurtdışına, destek var. Diyelim fuara katılacaksın, destek var. Büro açacaksın, mağaza açacaksın, destek var. Bakanlığın desteklerinden birkaçını sayayım:
- Sanal Fuar Destekleri,
- Yurt Dışı ve Yurt İçi Fuar Destekleri,
- Pazara Giriş Rapor Desteği (Bir şezlong – limonata desteği yok, derken haksız mıyım?),
- Yurt Dışı Pazar Araştırması Desteği,
- Yurt Dışı Marka Tescil Desteği,
- Pazara Giriş Belgesi Desteği,
- Küresel Tedarik Zinciri Desteği,
- Sektörel Ticaret Heyeti ve Alım Heyeti Destekleri, (malınızı pazarlamaya gidiyorsunuz, yol-otel parasının yarısını devletten alıyorsunuz!)
- Sanal Ticaret Heyeti Desteği,
- Birim Kira Desteği, Tanıtım Desteği, (Malınızı satacaksınız, dükkân tuttunuz, kiranın yarısı devletten!)
- Tasarım ve Ürün Geliştirme Projesi Desteği,
- Yurt Dışı Şirket ve Yurt Dışında Yerleşik Şirkete Ait Marka Alım Desteği,
- Çok Kanallı Zincir Mağaza Desteği,
- Döviz Kazandırıcı Hizmet Sektörleri Markalaşma Desteği,
- Yurt Dışı Lojistik Dağıtım Ağlarının Desteklenmesi,
- TİM İnovasyon Odaklı Mentorluk Programı desteği,
“Pazara giriş rapor desteği” ne demektir? “Yurt dışına yönelik pazara giriş stratejileri ile eylem planlarının oluşturulabilmesi ve üyesi şirketlerle paylaşılmak amacıyla satın alınan rapor giderleri” diye tanımlanıyor. Üyelerinden aidat alan iş örgütleri bunun parasını ödemek yerine, devletten 3 milyona kadar para alabiliyorlar. Şirketler kendi pazarları ile ilgili araştırmanın parasını devlete ödetiyorlar.
Nerede 10 global marka?
Bir Turquality programı var. 2004’te başlatıldı. “10 yılda 10 global marka” olacaktı. Potansiyeli olan onlarca marka alındı kapsama… Destek kapsamı çok geniş. Tanıtım, fuar, danışmanlık, depolama, kira, franchise, istihdam (10 kişiye kadar brüt istihdam gideri devletten!), marka tescil masrafları, pazara giriş – ruhsatlandırma, pazar araştırması gibi destekler var. Marka desteğinde bir şirkete 1 yılda 50 milyona kadar, Turquality kapsamına giren markaya 100 milyona kadar destek veriliyor. 10 yıl geldi geçti. Global markalar çıkmadı ama harika bir söğüş kapısı yakalamış iş çevreleri hükümete süre uzattırdı. Destekler çok cazip olduğu için kapsama alınan şirket sayısı arttı. Toplam 55 marka ile başlamıştı. Halen 413 marka, 365 firma destekleniyor. Global markalardan hala haber yok. Ama milyar dolar kaynak akıtıldı bu firmalara.
Etki analizi yok
Teşvik uygulamaları her ülkede var. Karşılaştırma imkânım yok ama bizde bazı yatırımlarda bedava derekesine geldiğini görüyoruz. Devletin geri kalmış bölgeleri desteklemesi, kadınların desteklemesi, bazı eksik yatırımları teşvik etmesi normal. Bizdeki sorun çok aşırıya kaçılmış olması… Bakanlık koridorlarında “Bu aralar teşviklerden neler var” diye dolaşan bir iş ahlakıyla karşı karşıyayız. Patronlarla bakanlar kafa kafaya verip, 100 kalem teşvik uydurabiliyorlar. Şimşek, bunları gözden geçireceklerini söyledi. Henüz yapılmadı.
Bu harcamanın, kamu kaynağı kullanıldığı halde ne sonuç verdiğini bilmiyoruz. Bir etki analizi yok. 30 yıldır ekonomiyi izliyorum. Gözden kaçırdıysam benim kusurum olsun. Bir etki analizi görmedim. Yıllar önce İTO için bir çalışma yapılmıştı. Dr. İncekara bir araştırma yapmıştı. Bulduğu şey, “devlet 1 koyuyor, 0,7 anca alıyor” şeklindeydi. O zaman bunu Dünya Gazetesi’ne haber yaptığımı hatırlıyorum. Başka araştırma görmedim. Sonra sonra, AKP devrinde, AB ile uyum yasaları kapsamında, güya haksız rekabet oluşmaması ve yatırım teşviklerinin izlenebilmesi için 2010’da DDİDK diye bir kurul oluşturulmuştu. Hiçbir araştırmasına rastlamadım. Bir ara 50’ye yakın çalışanı olan bu kurul, şu anda aktif değil. İşini yapabilseydi, hükümetin dağıttığı teşviklerin ne kadar işe yaradığını, ya da yaramadığını görebilecektik. Aklımıza ne geliyor? 22 yıllık AKP devrinde geldiğimiz yer neresidir? Teşviklerin bir işe yarayıp yaramadığı da bu sorunun cevabı içindedir. Mesela TÜBİTAK 24 ayrı konuda teşvik veriyor, program destekliyor. Sonuçları nerede? Siz hiç kayda değer, uluslararası ölçekte ses getiren bir buluş haberi duydunuz mu? Benim aklımda bir Organik Hoşaf kaldı.