İLKE ATİK TAŞKIRAN
Sosyal medyanın görünmez bağımlıları
Sosyal medya bağımlılığı çoğu zaman gençler ve çocuklar üzerinden yazılıyor, çiziliyor. Ekrana yapışan Z kuşağı, algoritmaların arasında büyüyen ergenler, her bildirimde irkilerek telefona koşan çocuklar… Oysa bu hikayenin başka kahramanları da var. Asıl kırılma, dijital dünyanın yerlisi değil, sonradan göçmeni olan Y kuşağının sessiz bağımlılığında saklı. Çünkü bu kuşak, teknolojiyi çocukken tanımadı; yokluğu gördü, sonra birden büyük sanal bir dünyanın içinde buldu kendisini. Bu durumda sonradan gelen bolluk, bağımlılığı Z kuşağından daha derin bir yere kökledi.
Z kuşağı için sosyal medya, suyun balığa doğal görünmesi gibi hayatın doğal uzantısıydı. Y kuşağı içinse aniden açılan bir kapı. Çocukluğunda bulunmayan, gençliğine yetişmeyen ama yetişkinliğinin tam ortasına düşen bir mucize gibi. Yokluktan gelmenin yarattığı keskin merak, gecikmiş aidiyet arzusu, ben de buradayım çabası… İşte bağımlılığın tohumu tam da burada serpildi.
Y kuşağının yeni mahallesi
Uluslararası araştırmalar, bu görünmez bağımlılığı şaşırtıcı biçimde doğruluyor. European Conference on Social Media Research Group tarafından yürütülen bir çalışma, Y kuşağının sosyal medyada Z kuşağından daha uzun süre vakit geçirdiğini, hatta bu süreyi azaltmakta daha çok zorlandığını gösteriyor. İlginç olan, Z kuşağı sosyal medyada daha yüksek duygusal yoğunluk yaşarken, Y kuşağı çok daha sessiz, çok daha içsel bir bağ geliştiriyor.
Y kuşağı sosyal medya ile ilişkisini, bağımlılık olarak değil, günlük pratik, haber kaynağı, arkadaş bağlantısı, iş mecburiyeti gibi masum etiketlerle süslüyor. Oysa perde arkasında, araştırmaların sonuçları, Y kuşağının bu platformlara Z’den daha sıkı bağlandığını gösteriyor.
Center for Digital Behavior & Mental Health (CDB-MH) tarafından yayımlanan geniş ölçekli analizde, Y kuşağında yalnızlık ve sosyal medya bağımlılığı arasında neredeyse birebir ilerleyen bir korelasyon tespit ediyor. Yani ekranı her açtığında yalnızlığını azaltacağını sanan yetişkin birey, aslında bağımlılığı biraz daha besliyor ve yaşam memnuniyeti biraz daha düşüyor. Araştırma, yalnızlık arttıkça ekrana yönelmenin yalnızca bir alışkanlık olmadığını; bir tür dijital sığınma içgüdüsü olarak işlediğini söylüyor. Bir zamanların gerçek mahalleleri çözüldükçe, yeni mahalle Instagram’ın keşfet sayfası haline geliyor.
Kaybolan iletişimin yası
Y kuşağını Z’den ayıran kritik nokta da burada saklı. Z kuşağı bu platformlarda zaten var; Y kuşağı ise yokluğunun telafisi için bulunuyor. Z kuşağı iletişimi burada kuruyor; Y kuşağı kaybolan iletişimin yasını burada tutuyor. Z kuşağı görünmek istiyor; Y kuşağı görünür kalmak istiyor. Z kuşağı içerik üretiyor; Y kuşağı kendini eksilen bir dünyanın yerine içerikte arıyor. Bu fark, bağımlılığın niteliğini kökten değiştiriyor.
Y kuşağı sosyal medyayı üretmekten çok tüketiyor; pasif bir şekilde ekranın başında zaman geçiriyor, akışı izliyor, takip ediyor, sessizce karşılaştırıyor. Her paylaşımda aktif olarak rol almak yerine başkalarının hikâyelerine dahil oluyor; kendi görünürlüğünü sürekli test etmiyor, ama alışkanlık haline gelen bir tüketim döngüsüne kapılıyor. Bu kullanım biçimi, bağımlılığın görünmez ve fark edilmesi zor bir yüzünü ortaya çıkarıyor. Aktif değil ama süreklilik arz eden bir bağlılık.
Z kuşağı akışın içinde kayboluyor; hızlı ve görünür bir tüketim söz konusu. Y kuşağı ise daha içe dönük bir ritimle bağlı; ekranlar, bir tür rutin ve sessiz bir dikkat çekme aracı olarak hayatın bir parçası haline gelmiş durumda. Bu bağımlılık biçimi dramatik değil, abartısız; ama alışkanlık, merak ve sosyal bağlantı ihtiyacıyla birlikte, Y kuşağının dijital varlığını sürekli yeniden organize eden bir güç gibi çalışıyor.
Dijitalin sonradan görme yetişkinleri
Z kuşağı sosyal medya çağının çocuğuysa, Y kuşağı bu çağın sonradan görme yetişkini. Çocukluğunda olmayanın büyüsüne kapılmış, ekranın devrimini gören, ama aynı ekrana teslim olmuş bir kuşak.
Y kuşağının bağımlılığı, hızlı ve gösterişli değil; içe doğru çöken, sürekliliğiyle etkili bir ritim. Sosyal medya, bir akışın parçası değil; bir alışkanlık, bir rutin, bir dikkat noktası. Fark edilmeyen ama sürekliliğiyle hayatı yeniden şekillendiren bir güç olarak Y kuşağı için dijital dünya, sessiz ama derin bir iz…
Görünenin yönetildiği bir dünyada seçilen gerçeklik
09 Aralık 2025 Salı 00:30Yapay zeka çağında insanın yeniden konumlanışı
02 Aralık 2025 Salı 00:10Aynı şablona sığan onlarca özür
25 Kasım 2025 Salı 00:10Bekleyiş de artık bir üretim biçimi
11 Kasım 2025 Salı 00:15Gerçeği kaybetmenin en kolay yolu: Düşünmeden paylaşmak
04 Kasım 2025 Salı 00:15Çözüm ekranları kapatmak değil, zihinleri açmak
28 Ekim 2025 Salı 00:15En sessiz direnişimiz hatırlayarak gülmek olabilir
21 Ekim 2025 Salı 00:10Çağımızın kolektif bilinçaltı: Algoritmalar
14 Ekim 2025 Salı 00:20Yapay zeka nerede durmalı?
07 Ekim 2025 Salı 00:15Filmlerin gerçekleştiği yüzyılda yaşamak
30 Eylül 2025 Salı 10:02