AZMİ KARAVELİ
Adıyaman izlenimleri: Yaprak döker bir yanımız…
AZMİ KARAVELİ
Türkiye hızla seçimlere gidiyor. Seçimle yatıyor, seçimle kalkıyoruz. Şu anda seçim konuşmak son derece cazip ve “in”. Depremden bahsetmek ise “out.” Öyle ya, yardımlarımızı yaptık, gidebilen gitti, ilk ay televizyonumuzun başından hiç ayrılmadık. Sonra “valla kaldıramıyorum ben artık haberleri izlemeye” aşamasına geçtik. Seçimler zaten yaşamımıza farklı bir hareket getirdi. Eh zaten “hayat akıp gidiyor en nihayetinde değil mi?” Peki deprem bölgeleri için de öyle mi gerçekten?
Deprem bölgelerinde seçim birinci gündem maddesi değil, daha çok “ne zaman konteyner kente geçeceğiz”, “konteyner kentlerin altyapı sorunları ne zaman çözülecek?” derdinde insanlar. 10 gün önce gittiğimiz Malatya’da çok daha farklı bir tablo ile karşılaşmayı beklerken, sessiz caddeleri, terk edilmiş binaları, yıkılmayı bekleyen yapıları, enkazlarıyla karşılaşınca bu tarifsiz acı ve tablonun daha aylar hatta yıllar süreceği gerçeğiyle yüzleşmiştik. Yani seçim heyecanıyla batı yanımız “bahar bahçe” iken, deprem bölgelerine “yaprak düşüyor”.
Böylesi bir ortamda Adıyaman yaralarını sarmaya çalışıyor. Sokaklarda sıklıkla gördüğümüz “Sahipsiz memleket Acıyaman” duvar yazıları içinizi acıtıyor. Mehmet Metiner’i dahi isyan ettirecek kadar, arama kurtarma ve yardımların geç ulaştığı kentin merkezi depremin izlerini sarmaktan henüz uzak. Diğer yandan outdoor panolarda Recep Tayyip Erdoğan’lı “Dünya tersine dönse vazgeçmem” seçim sloganı göze çarpıyor, tersine kelimesi de tersten yazılmış şekilde. Depremi aleni şekilde çağrıştıran bu travmatik slogan kimin aklına geldi acaba diye merak ediyor insan.
Birkaç yüz metre ötede Kıbrıslı spor kafilesinin de aralarında bulunduğu, onlarca kişinin hayatını kaybettiği İsias enkazının önünden geçiyoruz, sessizce, diyecek hiçbir şey şeyimiz yok. Az ilerde şehrin saat kulesi tam 04.17’de durmuş, tıpkı hemen her şeyin deprem bölgesinde o dakikada, o anda durduğu gibi.
AKP belediyesi olmasına rağmen konteyner kentler daha yeni yeni kuruluyor. Üstelik ilk konteyner kentin de bir STK öncülüğünde gerçekleşmesi hakikaten ilginç. Bayramın hemen ardından fabrika ve atölyeler eski faaliyetlerine yarı kapasiteyle de olsa dönmeye başlamış durumda. Ancak OSB içindeki sanayiciler, çalışanların barınma ihtiyaçlarından dertli. Çalışanların OSB’ye yakın yerlerde konteynerlerde kalması durumunda eski duruma daha çabuk geçeceklerini ifade ediyorlar. Ancak konteyner kentlerde kalınması durumunda yapılan 3000 TL yardımın kesilecek olması nedeniyle birçok kişi çadır kentlerde kalmayı tercih ediyor. Yani insanlar yardım kesilmesin diye çadır koşullarında yaşamayı tercih ediyorlar çünkü o paraya ihtiyaçları var.
Kentteki ilk konteyner kent Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), tarafından kuruldu. Dernek, 22 binin üzerinde kişiye istihdam sağlayan 265 firma ile hazır giyim sektörünün kalelerinden biri olan Adıyaman’da konteyner kent açtı. Adıyaman OSB’nin yanında kurulan TGSD Konteyner Kent ve Yaşam Alanı’ndaki 308 konteynerde yaklaşık 1.200 kişinin yaşayacağı öngörülüyor. Alanda çocuk parkı, kreş ve çamaşırhane de yapıldı.
Adıyaman’daki hazır giyim üretim firmalarının depremin ardından ancak yüzde 40’lık kapasiteye ulaşabildiğini söyleyen TGSD Başkanları Ramazan Kaya ve Sanem Dikmen “Kurduğumuz yaşam alanı ile çalışanlarımızın yeniden hayata tutunmalarına, işletmelerimizin de kalifiye iş güçlerini göç nedeniyle kaybetmeden ayağa kalkmalarına ve deprem öncesindeki yüzde 70’lik kapasiteye yeniden çıkmalarına katkı sağlamayı hedefliyoruz” dediler.
Yaşam alanında çocuklarla sohbet ediyoruz, okulları Hisar uzakta olduğu için henüz servis ayarlanamamış, anneler çocuklarının eğitimden geri kalmış olmaları nedeniyle endişe ettiklerini söylüyor. Konteynerları kuran TGSD ama yaşam alanında elbette yönetim AFAD’da. Konteynerlerin üzerine hemen “Karşılıksız bir sevdamız var adı: Vatan” yazmışlar. “Acıyaman” retorik dolu duvar yazıları, reklam panoları eşliğinde, ilk konteyner kentiyle, depremden tam 80 gün sonra bir STK aracılığıyla tanışmış durumda.