İBRAHİM EKİNCİ

İBRAHİM EKİNCİ

Ben inandım, anladım ki bunlar beni sersem biliyor

Efendim, bu gördüğünüz bir finans merkezidir,

Bu gördüğünüz uçak gemisi,

Bu da yerli arabadır,

Gabar’da, depoya koy git derece yüksek gravitede petrol bulduk,

Sakarya sahasında büyük rezerv bulduk, Türkiye enerji merkezi oluyor, 40 ülkeden talep var!

Almandan iyi tank ürettik, teslimata başlıyoruz

Türkiye nükleer güç oldu, santrali açıyoruz!

Döviz rezervlerimiz de çok yüksek, 129 milyar dolar!

Uçağımız göklerde!

İhracatta devamlı rekor kırıyoruz!

Sürekli böyle…

Pandemi’yi en hafif atlatan ülkelerden biriyiz,

Güçlü ülkeyiz, taa İsveç’ten vatandaşımızı uçakla getirip tedavi ediyoruz,

ABD’ye sağlık yardımı yaptık,

IMF bizden para istedi, verin dedik.

22 yıldır böyle. Seçim yaklaştıkça çıta yükseliyor.

Kazma vurulduktan sonra İstanbul küresel finans merkezleri endeksinde 42inci sıradan 90’ıncı sıraya gerilemişken…

Son yıllarda 85 milyar dolar yapancı para çekilip gitmişken…

Doğrudan yatırımlar 20 milyar seviyelerinden 7 – 8 milyar dolara (üstelik yarısı da ev satışı!) gerilemişken…

Bina açılışı yapıp, “Efendim bu gördüğünüz finans merkezidir” diyorlar.

“15 Mayıs sabahı bütün fonlar kapınızda olacak” diyorlar.

Ön cephede açılış yapılıyor, arkasında inşaat devam ediyor!

TOGG’u “ilk yerli” diye anlatmaları ayrı bir garabet.

Daha önce Anadol üretilmedi mi? Yanlış hatırlamıyorsam 60 bin adet satıldı. Ondan önce de ticarileşemeyen bir Devrim Otomobili var, 2006’da kapanan Tuzla Jeep Fabrikası var ki üretimi yüzde 100 yerliydi.

Fakat dikkatinizi çekmek istediği nokta başka. TOGG’un yerlilik oranından hiç söz etmiyorlar. Türkiye’de üretilen motorlu araçların yerlilik oranlarını her yıl bakanlık açıklıyor. Linkini verdim, açın bakın. TOGG’u koymamışlar!

Türkiye’de üretilen marka – modellerde yerlilik oranı en yüksek araç Koreli Hyundai i20: % 68! Bu marka modellerinin yarısında yerlilik oranı 60’ın üstünde.

Egea Sedan’ın M1 sınıfı bir modelinde yüzde 64.

Ford Otosan’ın ürettiği bir ticari araç modelinde yerlilik % 82! Bu şirketin birçok aracında böyle yüksek oranlar var.

Anadolu ISUZU’nun bir otobüs modelinde yerlilik %79’un üzerinde.

Otokar’ın ürettiği bütün araçlarda %60 – 70 arasında.

TOGG’da kaç? Bilmiyoruz. Listeye koymamışlar!

Çünkü yerlilik oranı bu araçların çok altında. Otomobil yazarlarının, otomobil sitelerinin verdiği bilgi şu: TOGG’da yerlilik oranı % 51 düzeyinde. Belki bir iki puan daha üstünde. Türkiye’de otomobil üretiminde ortalama yerlilik oranı bile %56! Japon Toyota Corolla’da bile daha yüksek yerlilik oranı var.

TOGG’un motoru Alman Bosch, tasarımı İtalyan Pininfarina, Bataryası Çinli Siro, Şasisi İngiliz Mira, entegrasyonu Alman Edag şirketinden. Bu bir yerde mesele değil. Birçok sektörde öyledir. Global üreticilerle rekabet edemeyeceksen sırf yerli olsun diye bir parçanın üretimine girmek rasyonel değil. Alırsın.

Yakışıksız olan gerçeklerin goy goyla toy toyla örtülmesi.

TOGG’u destekleyelim derken yabancıyı kaçıracaklar

Şimdi de TOGG için kamu bankaları üzerinden kampanyası başlatıyorlar.

Ama TOGG bir özel sektör şirketi. Devlet üretimi değil.

Devlette, makam araçlarında TOGG’u tercih etsen kimse bir şey demez, diyemez. Fransız, Alman kamu görevlileri kendi markalarına binmeyi tercih ederler. Tüketici tercihi sayılabilir çünkü. Karışılamaz…

Ama eğer avantajlı kredi desteği bütün sektöre değil de sadece TOGG’a dersen, pazara çok çok önce girmiş markalar için bu ciddi sorundur.

Türkiye, otomotivde (AKP öncesinde) dünyada hatırı sayılır bir üretim ülkesidir. OSD verisine göre 2021 itibariyle dünyadaki 13’üncü büyük üreticidir. Ama son yıllarda üretimden çekilenler de oldu. Opel ve Honda Türkiye’de üretimi durdurdu. Markaya özel kampanyaların yol açabileceği riskler düşünüldü mü?

Efendim onlar yabancı! Ne yazık ki dünyada artık işler öyle yürümüyor.

Ticaretin de uluslararası hukuku var. Rekabet hukuku var. Teşvik, sübvansiyonlarda sınırlar var. Türkiye DTÖ kurallarına, AB kurallarına imza atmış. Sen burada Japon’a güçlük çıkarırsan o da sana çıkarır. İş başka yerlere gider.

Burada üretim için milyarlar yatıran yabancı, yarın sizin karşısına avantajlı kredilerle, başka teşviklerle desteklediğiniz bir marka ile çıkaracağınızı bilse… Gelir miydi?

Yine oyunun kurallarını maç devam ederken değiştirdiniz! Hep yaptığınız gibi.

Birkaç 10 bin TOGG sattırayım derken daha fazla üretim kaybı yaşayabilirsiniz. Eşit rekabet yoksa yabancı niye burada üretim yapsın? İşte o zaman kaş yapayım derken göz çıkarmış olursunuz.

Çok fena demokratik bir ülke olduğumuz için, korkudan şikayet etmez, açıktan tavır almayabilirler ama böyle giderse yabancılar yavaş yavaş çekilirler. Opel’i, Honda AKP zamanında fabrika kapattılar. (Aynı şeyi THY’de yaptınız. Rekabete aykırı avantajlar verdiniz. Birçok uluslararası havayolu bayrak taşıyıcı şirket uçuşlarını durdurdu.) Başarı satacağım derken arkada yığdığınız başarısızlığı millet farketmiyor olabilir ama… Piyasası, bilenleri fakında

Kimse araba üretmeyin demiyor. Niye desin? Çarpıtmayın!

Ulusal duygulara sahip olmaya bile gerek yok. Tüketici olarak bile baksan yeni bir marka, yeni bir seçenek demek.

TOGG’un fabrikası denilen yerde seri üretimi var mı? Var diyorlar. Son bilgi sipariş teslimlerinin ertelendiği… Öğreniyoruz ki (gerçekten artık bir durun!) bakanların gösteriş yaptığı otomobiller Türkiye’de ilk etapta üretilecek olanlardan farklı. Gazeteci Emre Özpeynirci o araçların Türkiye’de henüz üretimi başlamayan çift motorlu versiyonlar olduğunu açıkladı. Yani seri üretimi başlayan araçlar yetişmeyince test sürüşleri devam eden prototip araçları kapıp düşmüşler seçim yollarına…

Yaşım, “böylesini görmedim” demeye uygun. Görmedim. O kadar çiğ kaçıyor ki işleri, o kadar partizan kaçıyor ki…

Sürekli algı… Sürekli bir başarı satma…

Her alanda böyle.

“Döviz rezervlerimiz tarihi en yüksek seviyede!”

Gösterdikleri de brüt rezerv. Yükümlülükleri düşünce eksiye geçiyorsun. Son rakam eksi 67 milyar dolar!

“Bu gemi uçak gemisidir.”

Tamam büyük gemi ama uçak gemisi değil.

Üstünde kendi ellerinle “L” işareti yazmışsın ya!

Bu “çıkarma gemisi” demekmiş. Ama üstüne birkaç hava aracı koyup, “Bu uçak gemisidir” diye anlatıyorsun.

Mansur Yavaş, güzel dedi. Gemiyi seçim otobüsü gibi gezdiriyorlar şu sıralar.

Altay tankı gösterisi oldu. (Arkasındaki partizan hikayelere girmeyeceğim. Tank Palet Fabrikası hikayesini biliyorsunuz. 2018’de teslim edilecekti bu tanklar. İş, Şems Etem’deydi. 5 yıl gecikmenin bir hesabı yok!)

Şu göster – çek törende lanse edilen tankların bir fabrikası yok ortada. Ankara’da kurulacak daha. 2025’te ancak seri üretim olacak. Bu tanklar prototipse, Otokar prototipleri 2015’te üretmişti. Bunlar ne?

“Uçağımız göklerde” manşetlerini hatırlıyorum.

Skandalları iki cilt kitap edecek nükleer santral gösterisi…

1. ünitenin açılışı seçime yetişmiyor.

Ne yapalım? Yakıt teslim töreni icat ediyorlar.

Sürekli çarpıtma, sürekli yanıltma, sürekli manipülatif açıklamalar…

En çok bir seçmen olarak sersem yerine konulmamız zoruna gidiyor insanın.

Sürekli bir şey gösterip çekiyorlar. Arkasına baktığınızda hiç de söylendiği gibi olmadığını görüyorsunuz.

Gaz bulundu. Bulunur. Bundan sonra da bulunacak.

Alelacele boru bağlayıp azıcık akıtıyorlar. Bekleyin fazlası da gelecek!

İndirim ilan ediyorlar, bakıyorsunuz, günlük 5-6 TL’ye geliyor.

Yüzde 160 zam yaptıktan sonra yüzde 25 indirimi müjde diye anlatıyorlar.

Nedir bu? “Efendim seçim zamanı olur böyle şeyler.”

Hayır. Ben kabul edemiyorum. Hiç zaman ve ahval, siyasilerin halka gerçek dışı bilgi vermelerini makul gösteremez, göstermemeli.

Siyaset kandıranın kazandığı bir oyunsa, neyimize lazım?

O kadar çok var ki!

Tarihinin en yüksek dış ticaret açığı verilen bir dönemde bile “ihracatta rekor kırdık” açıklamalarını sürdürüyorlar.

SMA’lı çocukların aileleri sokaklarda yardım dilenirken sağlıkta devrim anlatıyorlar. Memleketi 70 milyar dolar garanti yükü altına sokan şehir hastaneleri de bu devrimin anıtsal yatırımları oluyor.

Burada maske dağıtılamayan günlerde gidip uçakla, alayı valayla bir yurttaşımızı getiriyorlar İsveç’ten. Seyret dünya gücü, kudreti! ABD’ye sağlık yardımı gönderiyorlar!

Sonra öğreniyoruz hasta ve vefat sayılarını gizlemişler!

Hele bir bakanımız var. Yılın 364 günü bir şey demiyor. Ama diyelim bayramda hortumcu garanti projelerinden birinden biraz fazla geçiş mi oldu? Hemen atılıyor: “Şu kadar araç geçti, garantiyi aştık, demek ki bu projeler çok güzel” mealinde beyanat veriyor.

Şimdi de Biden’ın perdeli penceresi önünde belki bir el sallar diye volta atarken, dönüp bize anti emperyalizm satıyorlar. Fonda, BOP eş başkanlığı merasimi ile 7'si ana üs olmak üzere 40 ABD üssü, 28 NATO radarı, 5 farklı noktada ABD'nin füze ve nükleer bomba kontrol merkezleri var. İkide bir de “stratejik müttefikiz” hatırlatması yapıyorlar.

Gele gele nereye geldik? Bir kamu görevlisiyken, Türkiye’nin en büyük armatörlük şirketlerinden birinin sahibi olan ve sayılı zenginler arasında giren Binali Yıldırım, Ankara – Sivas hızlı treninin seçime ayarlı açılışında konuşuyor:

“Bu seçim işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir.”

Başkası adına konuşamam. Ama inandım, anladım ki bunlar beni sersem biliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İBRAHİM EKİNCİ Arşivi
SON YAZILAR