TEZCAN KARAKUŞ CANDAN
AKP bunu hep yapıyor: Yıkıcı mekânsallıklar
Cumhuriyet’in Başkenti Ankara, “hasta adam” olarak nitelendirilen Osmanlı’dan, sağlıklı toplum Cumhuriyet’e geçişinde sağlık politikalarını merkeze koymasının mekânsallığını, kent merkezlerinde sağlık birimleri, hastaneler inşa ederek gösterir. Ankara’da Sıhhiye bölgesi ve oradan yayılan sağlık politikası Ankara’nın kentsel ana omurgasını oluşturur. AKP iktidarının, sağlığı ticarileştiren, hastayı müşteri olarak gören sağlık politikalarını, merkezden uzaklaşan, ticari ağırlığı yüksek, hasta garantili, toplulaştırılmış, ulaşılabilir olmayan şehir hastanelerinin mekânsallığından okuyabiliriz.
Ankara’da Etlik ve Bilkent Şehir Hastanelerinin açılmasıyla birlikte kent merkezlerinde yer alan köklü hastaneler birer birer kapatılıyor. Hastanelerin kapatılmamasına yönelik mücadele devam ederken, taşınan ve kapatılan hastanelerin yerlerinin ve binalarının ne olacağına dair kaygı verici tartışmalar kamuoyunun gündeminden düşmüyor. Dr. Sami Ulus Kadın Hastalıkları, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin, Dışkapı Eğitim Araştırma Hastanesinin değerli arazilerine yüksek yoğunluk verilmesinin hazırlıkları yapılıyor.
“Görülmemiş emsal”
Altındağ Belediye meclisi imar komisyonunda 5 Aralık 2022 tarihinde köklü 2 hastane yerleşkesinin yıkılması ve yerine yüksek emsal verilerek 51,50 metre yüksekliğinde yapı yapılması için imar planı değişikliği teklifi verildi. İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nun görüştüğü konulardan birisi Dr. Sami Ulus Kadın Hastalıkları, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Hastanenin ilk yapısı 1955 yılında Zübeyde Hanım Doğum Evi olarak inşa edilir. Daha sonra ihtiyaca göre bloklar çoğalır. Hastane 19 bin 19 metrekare alan üzerinde hizmet vermektedir. Komisyon hastanenin bulunduğu iki ada parselin ortasından geçen 9 metrelik yolun kaldırılarak parsellerin birleştirilmesini, inşaat emsalinin 1,5 tan 4’e çıkartılmasını, bina yüksekliğinin 18.50 metre yerine 51.50 metre olarak belirlenmesini oy birliği ile kabul eder. Alanda 29 bin metrekarelik inşaat alanına, bir emsal değişikliği ile bir anda 80 bin metrekarelik inşaat izni öngörülür. Plan notları ile birlikte örtülü emsal verilmesi ile yapı yoğunluğunun 100-150 bin metrekareye ulaşması da cabası.
Diğer imar planı değişikliği de yine Ankara’nın köklü hastanelerinden olan Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi için verilir. Hastane’nin temeli 1957 yılında atılır. Ziraat Fakültesi’nin hemen karşısında bulanan yerleşke 49 bin 720 metrekare üzerinde kurulur. Kentsel bellekte Dışkapı Hastanesi olarak yer eder. Hastane yıkılarak yerine 600 yataklı hastane yapılması için plan değişikliği teklif edilir. Emsali 2,5’a arttırılır, yüksekliği 51,50 olarak belirlenir. Böylece 40 bin metrekare inşaat artışı verilir, örtük emsal ve plan notları yine bu alan içinde geçerli.
Cumhuriyet’in iki köklü hastanesi, Şehir hastanesi yapıldığı için yıkılıyor ve yerine yeniden hastane yapılıyor. Hali hazırda işlevinin devam ettiren köklü hastanelerin yıkılmasını ve yerine yüksek yoğunluklu imarla yeniden hastane yapılması akıl alır bir durum değil. Bu iki imar planı değişikliği yeni bir yık yap organizasyonun bir parçası. Kentleşme politikaları, ulaşım alt yapısı, kentsel bellek ise sizlere ömür Bu yüksek yoğunluğun kesinleşmesinin ardından, imar planındaki hastane niteliğinin bir anda “özel hastane alanı” olarak değiştirilmesi ise hiçbirimizi şaşırtmaz. Çünkü Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü’nün 2022‘de yayınlanan 2025’e kadar uzanan yatırım programında bu iki hastaneye ilişkin bir yatırım programı görünmüyor. Kapatılan hastaneler üzerindeki rant ve imar oyunlarının ne olacağı, hazırlanan bu imar planı değişiklikleri ve emsal artışı ile ortaya çıkıyor. Beton lobisi harekete geçmiş yeni bir çukur peşinde.
“Sağlık Mahallesi”
1950’li yıllar bulaşıcı hastalıklarla, sıtma, frengi, verem, trahoma ile başarılı mücadelenin verildiği yıllardır. Bu sağlık savaşımında Ankara’da kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün özel bir yeri vardır. Hıfzıssıhha koruyucu ve tedavi edici bütün serum ve aşıları hazırlayan ve Anadolu’nun her köşesine ulaştıran bir kurumdu. O dönemde Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren ana ve çocuk sağlığı önemli bir yer edinmişti. Ankara’da kurulan Zübeyde Hanım Doğum Evi de, Dışkapı Hastanesi’de bu politikanın ürünüdür. Hastaneler modern cihazlarla donatılır, deneyimi ile ülkemizin bu alandaki en büyük ve en yetkin sağlık kurumlarının önde gelen hastaneleri haline gelir. Hastanelerde binlerce tıp uzmanı yetiştirilip Anadolu'nun çeşitli bölgelerine gönderilir. Cumhuriyet’in, Sıhhiye bölgesinde ana omurgasını oluşturan, sağlık politikasının kimliğinden beslenen bu iki hastane, dünyanın 80 ülkesinden gelen hastalara, Türkiye’ye, Ankara’ya, düşük ve orta gelir gruplarından halka hizmet verir. Bulunduğu bölgeyi ekonomik olarak şekillendirir, sağlık hizmetlerinin yaygınlaşmasını sağlar. Sağlık Mahallesi’ne dönüşür. Bahçelerinde 60 yaşında 70 yaşında ağaçların gölgesinde çocuklar, kadınlar, hastalar, sağlıkçılar nefes alır.
Cumhuriyet’in sağlık politikasının mekânları
Cumhuriyetin kuruluş döneminde kalkınma politikası gereğince Devlet öncülüğünde birçok ilde kurulan hastanelerin ilk örneklerini temsil eden, inşa edildiği zamandan günümüze kadar özgün işlevini sürdürmeleri nedeniyle süreklilik değerine sahip olan, gereksinimleri hala karşılıyor olması nedeniyle ekonomik ve işlevsel değerini koruyan, Ankara'nın kentsel hafızasını oluşturan bir mekân olmalarının yanı sıra taşıdığı anı değeri ve tarihsel değeri nedeniyle de korunması gereken hastanelerimiz yıkım ile karşı karşıya.
Adını Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’dan ve Cumhuriyet’in ilk tabiplerinden olan Dr Sami Ulus’tan alan, Dr. Sami Ulus Kadın Hastalıkları, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1964 den bu yana Cumhuriyet’in sağlık politikalarının tanığı olan Dışkapı Eğitim Araştırma Hastanesi’nin korunması için Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin ve Hastanemi Açın Platformu’nun mücadelesi devam ederken, yüksek yoğunluklu emsal artışı ile yapılmak istenenin ne olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Ankara Büyükşehir Meclisinde oylanacak imar plan değişikliğine izin verilmesi tam bir kentleşme katliamına Cumhuriyet’in sağlık politikasının mekânsallığının yıkımına neden olur.
Osmanlı döneminde “hasta adam olarak” nitelenen, Cumhuriyet’le sağlıklı topluma dönüşen rejimi, AKP uyguladığı sağlık politikaları, sağlıksız kentleşme ve sağlık yapılarındaki yıkıcı mekânsallıkla, neyi yıkıyor? Nereye gidiyor?