TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

Turhan Kitabevi’ne veda: Tükenen Konur Sokak

Kent dönüşürken mekânın hafızası değil, hafızanın mekânı da kayboluyor. Yerine yenisi gelmiyor; her ne kadar yenilenmiş gibi görünse de hafızadaki boşluklar insanı derinden etkiliyor. Boşluk büyüdükçe kentin ruhu içeri çekiliyor; kent belleksizleşiyor, insan tükeniyor.

Bir kentin tarihsel belleğini taşıyan yapı taşlarından kitabevleri, neoliberalizmin hoyrat ekonomik politikaları altında birer birer eziliyor. Konur Sokak’ta Turhan Kitabevi’nin kepenkleri de ağır ağır kapanmaya hazırlanıyor. %50 indirimle stoklarını eritmeye çalışırken, kendi ömrünün son sayfalarını çevirdiğinin farkında…

68 yıllık bir tutkunun hikâyesi

1957’de Kocabeyoğlu Pasajı’nın alt katında bir kitap tablasında sahaflıkla başlayan Turhan Polat’ın serüveni, Konur Sokak’ta Turhan Kitabevi ile bir kültür odağına dönüşür. Polat 2011’de hayata veda edere ancak kitap tutkusu 68 yıl boyunca kesintisiz sürer. Kurucusunun ölümünden 15 yıl sonra aynı kader bu kez kitabevinin kapısını çalar. Ayrılık vakti gelmiştir Konur Sokak’tan…

Bir kitabevinin kapanması yalnızca bir işletmenin yok olması değildir. Bu, kentin içinden bir sesin daha eksilmesi; bir buluşma noktasının, bir hafızanın, bir nefesin kaybolmasıdır. Eksilme yalnız kente değil, belleğimize dairdir. Bu kapanmalar kentsel bir demans hâlinin ayak sesleridir.

Oysa Konur Sokak, Ankara’nın en entelektüel damarlarından biriydi. Bir kültür koridoruydu; yeniyi arayanların, güzeli kurcalayanların, geleceği düşleyenlerin sokağıydı. Kamusal bir toplanma mekânı, bir eylem sahnesi, İnsan Hakları Anıtı’nın gölgesinde direncin adresiydi. Mülkiyeliler Birliği ve Mimarlar Odası gibi iki kadim örgütle birlikte herkesin uğrak yeri, sığınağıydı.

whatsapp-image-2025-11-23-at-17-19-55.jpeg

Ankara’nın okuyan sokağı

Mimarlar Odası’nın altındaki Dost Kitabevi; Mülkiyeliler Birliği’nin altındaki küçük İmge; büyük İmge; Bilim Kitabevi; Bilim Sanat Kitabevi ve Turhan Kitabevi ile Ankara’nın en okuyan sokağı, politikanın nabzının attığı bir üretim alanıydı.

Bir köşeyi Turhan, diğer köşeyi İmge Kitabevi tutardı. Buluşmalar kitabevlerinin önünde yapılırdı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin bu sokakta nefes alışı bile sokağı değiştirirdi: esnaf buluşmaları, kullanıcı toplantıları, yaz–güz okulları, sokak sergileri, söyleşiler, konserler… Sokak bir zamanlar düşünen ve üreten bir yerdi.

Bugün tüketimin körüklendiği bir dönemde dönüşümler yalnızca büyük projelerle değil; anı biriktiren küçük mekânların sessizce silinmesiyle de oluyor. Konur Sokak bu dönüşümün en görünür tanığı. Zemin katlardaki kitabevleri bir bir kapandı: Dost, küçük İmge, Bilim Sanat, Bilim Kitabevi… Büyük İmge bile küçülüp üst kata taşındı. Yüksel Caddesi ile Konur’un köşesindeki, düzayak girilen son kültür nöbetçisi Turhan Kitabevi de ekonomik zorluklara yenik düştü.

Zincir kafelerin sokak çıkartması

Kitabevleri kapanırken zincir kafeler giderek sokağı teslim aldı. Kamusal mekânın köklü adresi olan Mimarlar Odası’nın zemin katı bile Oda’nın görünürlüğünü gölgeleyen bir kafeye dönüştü. Sokağın neredeyse her zemin katı benzer görünümlü kafelerle tek tipleşti. Bir zamanlar fikir üreten sokaktan geriye, yalnızca içerik tüketen mekânlar kaldı. Konur Sokak artık öğrencilerin ders notu aradığı değil, selfie arka planı aradığı bir yer hâline geldi.

Bu sokak bir zamanlar Ankara’nın vicdanıydı; vefası, mücadelesi, kültürü, sanatıydı… Bir imza gününden taşan kalabalıklarla, bir öğrencinin çantasından fırlayan kitaplarla, insan hakları eylemleriyle, Mimarlar Odası sergileriyle canlıydı. Şimdi ise ışıkları parlak ama içi boş bir düzenek gibi: görünen çok, yaşanan az.

whatsapp-image-2025-11-23-at-17-19-55-2.jpeg

Politik bir hafıza kırılması

İnsan Hakları Anıtı’nın sessiz direnciyle, “Okuyan Kadın” heykelinin kararlı bakışıyla hafızalara kazınan sokak artık okuyan bir sokak değil. Turhan Kitabevi’nin kapanışı salt bir ekonomik mesele değil; politik bir hafıza kırılması, sokağın entelektüel kimliğinin erimesi ve düşünme–buluşma biçimlerimize yönelen kasıtlı bir müdahaledir.

Turhan Kitabevi’nin kapanacağını duyurduğum sosyal medya paylaşımı yüzbinleri bulurken içimdeki tek teselli, en yüksek ilginin %67 ile 18–34 yaş aralığından gelmesiydi. Demek ki hâlâ bir umut var. Ankaralı kitapseverler derin bir üzüntüyle akın akın vedaya koşuyor; kitabevi dolup taşıyor.

whatsapp-image-2025-11-23-at-17-19-54-1.jpeg

Veda…

Ben de hafta sonu bir kez daha oradaydım. Çalışanlarla sohbet ettim, kitaplara uzun uzun baktım. Üst raflara çıktım, sahaflıktan kalma kitaplara dokundum. Her köşeyi hafızama kaydettim; mekânın sesini ve görüntüsünü alabildiğim kadar aldım.

Kitabevi 2025 sonunda tamamen veda edecek. Gimat’ta yayınevi olarak yaşamını sürdürecek. Şimdilik %50 indirimle kitaplarını okurlarıyla paylaşmayı sürdürüyor. Son vedaya gelenlerin sayısı ise her gün artıyor.

Bir kentin hafızası, bazen bir kitabevinin kapanırken çıkardığı o metalik “tık”ta saklıdır. Turhan Kitabevi’nin kapanışı da tam olarak böyle bir sestir: Küçük ama kalbe saplanan, sessiz ama çok şey anlatan…

Önceki ve Sonraki Yazılar
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN Arşivi