AYŞE YILDIRIM
‘Bayrak inmez, ezan susmaz, TOGG durdurulamaz‘!
Ünsal Ban ile AKP Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu'nun boşanma davasında olduğu gibi yine bir aile içi anlaşmazlık sonucu ortaya döküldü yolsuzluk ve rüşvet çarkı.
Bu kez sahnede Erdoğan’a yakın başka isimler vardı; eski TÜRGEV Başkanı Ahmet Ergün ve eski TCDD Genel Müdürü halen AKP Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman.
Halk Tv’den Seyhan Avşar’ın ortaya çıkardığı habere göre, Ahmet Ergün ikinci eşi Sibel Ergün'e boşanma davası açmıştı. Ahmet Ergün’ün ilk evliliğinden olan kızı da Sibel Ergün'ü suçluyordu. İddiasına göre Sibel Ergün babasını dolandırmış ve mal varlığını aklamıştı.
Sibel Ergün ise 20 yıldır beraber olduğu Ahmet Ergün’ü dolandırmadığını, eşinin kira getirilerini aldığı ihaleler karşılığında bazı şahıslara rüşvet olarak verdiğini söyledi. Ve başka bir şey daha yaptı, eşinin kasasından gizlice aldığı bir belgeyi mahkeme sundu.
Rüşvetin belgesinin tarihi 16 Ocak 2017’ydi. Belgede Ahmet Ergün'ün imzası vardı. Ve tam olarak şöyle diyordu:
"Ortağı olduğum Belen İnşaat Taahhüt ve Turizm Tic. A.Ş. Ankara-İstanbul arası hızlı tren projesi kapsamında Cengiz-İçtaş-Belen Adi ortaklığı çerçevesinde ihale komisyonu olarak Sayın Süleyman Karaman'a ödenmesi gereken ve şahsıma düşen payın Beş Milyon Amerikan Dolayı, 5 yıl vadeli taksitlerle nakden ödemeyi üstlendiğimi taahhüt ederim. Bu taahhüt gereği şahsıma ait Bakırköy tapusundaki daireler bende kalacak, buna karşılık ödemelerim şirketimi kurduktan sonra başlayacaktır."
Bu taahhütnamenin iki nüshasından birini Belen A.Ş.'ye verdiğini diğerini de kendisinin aldığını belirtiyordu Ergün.
Söz konusu belge davasının görüldüğü Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talebi üzerine Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca emanet memurluğuna teslim edilmişti belge. Ama öncesinde Ulusal Kriminal Büro'dan imzanın Ahmet Ergün'e ait olduğu konusunda bir rapor da alınmıştı.
Süleyman Karaman, diğer tüm yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet iddialarında adı geçen AKP’liler gibi iddiaları reddetti. Dayandığı nokta ise "O tarihte TCDD Genel Müdürü olmadığıydı".
Ama bu yetmezdi tabii. Başka bir şeyin daha ardına sığınması lazımdı. Tıpkı daha öncekiler gibi.
Dün CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Meclis'te bu rüşvet iddiaları gündeme getirdi ve bir araştırma komisyonu kurulmasını istedi.
Süleyman Karaman, “sataşma“ olduğu iddiasıyla kürsüye çıktı ve ne dedi?
"Bütünüyle yalandan ibarettir. Haberde bahsi geçen ihalenin gerçekleştiği gün itibariyle görevimden ayrılalı iki yıl olmuştur. Dolayısıyla tarih üzerindeki bu tutarsızlık dahi bu belgenin yalan olduğu bilinmektedir."
Devam etti:
"Siz hızlı treni de durduramayacaksınız, TOGG'u da durduramayacaksınız, Marmaray'ı da durduramadınız, hiçbir şeyi durduramayacaksınız."
Daha önce yolsuzluk iddialarında adı geçenler AKP’nin iktidarının, Saray’ın ardına sığınmıştı. Bayrak inmez, ezan susmaz edebiyatı yapmıştı. Karaman, Erdoğan’ın “yerli ve milli“ diye yutturmaya çalıştığı arabayı ekledi bu slogana: “TOGG durdurulamaz“.
Ortada büyük bir rüşvet iddiası var, belgesi var, rüşvete tanık olmuş bir kadının sözleri var ama “TOGG durdurulamaz“mış.
Neredeyse tüm suçlularla fotoğrafıyla albüm oluşturan İçişleri Bakanı ise bu yolsuzluk ve rüşvet çarkını da görmezden geldi ve bir gün önce bir televizyon kanalında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nu hedef aldı.
AKP iktidarını överken konuyu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun uyuşturucu tehlikesine ilişkin uyarılarına getirdi:
"Kılıçdaroğlu bir şey söylüyor ya. Diyor ki 'Süleyman Soylu'nun fotoromanı var'. Size bir kırmızı dosya göstereceğim, içini açmayacağım. Şöyle yazıyor: CHP FETÖ İlişkisi. Fetöroman. Fotoroman değil."
Elindeki kırmızı dosyayı gösterdi. Karşısındaki gazeteci Deniz Gürel sordu:
- Ne var efendim? Bir kaç konu başlığı verir misiniz?
Soylu, "Bu açılacak" dedi.
Ardından aynen şu diyalogsuzluk yaşandı Gürel ile Soylu arasında.
-Ne var o dosyada?
Soylu: Yapanın yanına bırakmayacağız diyoruz ya, yakasını bırakmayacağız diyoruz ya?
-Ne zaman hazırlandı bu? Bununla ilgili biraz bilgi verir misiniz?
Soylu: Bu bir Fetöroman. Ama bu gerçek bir Fetöroman. Yani bir FETÖ ilişkisini ortaya koyan.
-Kimin fetö ilişkisi?
Soylu: Ee Kılıçdaroğlu’nun.
-Bizzat kendisinin mi bir ilişkisi var? Yani en azından böyle kırmızı bir dosya gösterdi sayın bakan biraz içinden…
Soylu: 32 basamak burası.
-Yeni mi hazırlandı bu?
Soylu: 32 basamak FETÖ ilişkisi. Türkiye Cumhuriyeti devletini boş beleş devlet olarak zannedenler aldanırlar. Kendi SGK'daki basiretsiz ve beceriksiz yönetimini Türkiye Cumhuriyeti devletiyle karıştırmasın.
-Ne var bunda başlık olarak? Şunu merak ediyorum nasıl bir ilişki var? FETÖ mensuplarının iddialarından beslenme mi yoksa daha açık bir ilişkiden mi bahsediyorsunuz?
Bu kez eline siyah bir kitap aldı Soylu. “KHK Platformları“ adına taşıyan kitabın da içini açmadı, şöyle dedi:
“127 bin kişi ihraç edildi devletten. Bunların yüzde 85-90 bandı arası mahkemelerden hüküm giymişler. 17 bin kişi görevine iade edildi. 110 bin kişinin yüzde 85-90 bandı içindekini diyor ki ‘ben iade edeceğim‘. Yani çıktığınız hakim, karşılaştığınız emniyet müdürü, derdinizi anlatmak istediğiniz savcı FETÖ’nün bir elemanı olarak karşınızda olacak bundan sonra. Söylemek istediği bu.“
Yok efendim Kılıçdaroğlu’nun “bir sahibi var“mış, “uluslararası istihbarat operasyonları devrede“ymiş, Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği iddiaların “göbeğinde FETÖ, ABD var“mış…
Bu anayasa kaldıkça “ABD vesayeti devam ediyor“muş, o nedenle Anayasayı değiştirmek istiyorlarmış…
Mış da mış…
Kılıçdaroğlu’nun Saray iktidarının yarattığı, Soylu’yu da göz yummakla suçladağı uyuşturucu tehlikesine, kara paranın ve baronların cirit attığı bir Türkiye iddiasına yanıt veremeyen Soylu, almış eline “32 basamak“ diye bir dosya sallıyor.
"32 basamak“ diyordu ya Soylu hani sanki “32 kısım tekmili birden“ sözüne atıf yapıyordu; yani eksiksiz her şey var demeye getiriyordu ya…
Gülen ile foto albümü olan bakanları, vekilleri, hala AKP’ye yakın olan iş insanlarını, yargıda yaratılan FETÖ borsasını kenara koymuştu…
Kılıçdaroğlu’nun “ KHK ile görevden alınanlardan yalnızca haklarında mahkumiyet kararı bulunmayanların görevlerine iade edileceği“ sözünü çarpıtmış ve “Fetöroman“ diye sallamıştı.
Ama o da Süleyman Karaman gibi “TOGG“u unutmadı.
“Terörle mücadele ettikleri, her afette Cumhurbaşkanı ‘nerede bu devlet‘ dedirtmediği, dünyanın en büyük havalimanını yaptıkları, baraj yaptıkları, doğalgaz ürettikleri, yerli otomobil ürettikleri“ için Kılıçdaroğlu TSK’ya, emniyete, jandarma’ya iftira atıyormuş…
“Ezan susmaz, bayrak inmez“ diyerek yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvetin üstünü örttüğünü sananların yeni sloganı “TOGG durdurulamaz“!