Bizden tzatziki olur mu?

EVREN AYBARS


Geçtiğimiz hafta yazdığım üzere bir kaç günlüğüne Midilli adasına gittik. En son gittiğimizde bundan beş sene önceydi, araya ekonomik krizler ve pandemi girince tekrar gitmemiz uzun bir zaman aldı. Hatta hatırlıyorum, bir önceki gidişimi tam Rahip Brunson zamanıydı, bir birayı ısmarladığımızda fiyatı 18 lira iken, bitirdiğimizde 19 lirayı geçmişti de inanamamıştık.

Ah ah, o günler iyi günlerimizmiş, değerini bilememişiz. Biz oradayken 1 Avro'nun karşılığı 30 Türk Lirası oldu. Benzin ve mazota arka arkaya gelen zamlarla, litre fiyatları 34 lirayı geçti. Türkiye'nin en büyük otomobil distribütörlerinden birinin karargâhında çalıştığım dönemde 1 Avro 3 Türk Lirası olduğunda adeta karalar bağlamış ve nasıl araba satacağız bu fiyatlara diye çok üzülmüştüm. Bugün bu rakam 30. Üstüne vergiler de inanılmaz boyutlara geldi. Üstüne her ne kadar büyüklerimiz faizi düşürmek suretiyle enflasyonu kontrol altına alacaklarını ifade etseler de bankalarda kredi faizleri çok yüksek, üstüne bir de araç fiyatlarına göre kullanabileceğiniz kredi ile ilgili getirilen sınırlamalar falan derken, şu dönemde o ortamda olmadığıma da hiç üzülmüyorum doğrusu.

Neyse, durum böyleyken bile size şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Midilli'de yaptığımız 6 gün 5 gecelik ve tamamen kendi organizasyonumuz olan tatil, Çeşme, Bodrum, Antalya ve civarında aynı sürede yapacağımız bir tatilin yarısına falan mal olmuştur en fazla. Bunun içerisine arabayla karşıya geçmek falan da dahil. Son dönemde mesela Cunda'ya giden arkadaşlarımdan hep 2 kişi 3 bin lira ve üstü akşam yemekleri duyuyorum bir iki yer dışında mesela, orada biz üç kişi bolca yemek, biraz ouzo falan ortalama 45-50 € hesap ödüyorduk. Burada bizim işletmecilerin bir gün belki oralardan bir şeyler öğreneceğine olan bir inancım kalmadığı için imkânınız ve vizeniz varsa Yunan adalarını makul bir tatil tercihi olarak düşünebilirsiniz, diyelim bu konuyu kapatırken.

Efendim madem gittin, o kadar sevdin, bize oralardan bir tarif ver de havamızı bulalım derseniz, yani içlerinden bir tanesi var ki hem daha önce hiç yazmadım hem yapması kolay hem de bizim mutfakta da karşılığı var (ama bence onlarınki bizimkinden daha keyifli). Elbette cacık, Yunan adıyla da Tzatziki. İşte ekonomik halimiz ortada, bizden artık muhtemelen cacık olmaz, belki tzatziki oluyordur hâlâ diye bir umutla yaşayalım. Bizim cacıkla en önemli fark, kıvam. Tzatziki süzme yoğurt ile yapılıyor ve yoğun kıvamlı, salatalığın suyu da sıkılıyor. Bizde ise çorba kıvamında. Tercih meselesi elbette, ben yoğun olanı daha çok seviyorum.

Malzemeler:

-300 gram süzme yoğurt

-1 büyük veya 2 küçük salatalık

-1 küçük diş sarımsak (veya 1/2 büyük diş)

-3 yemek kaşığı üzüm sirkesi

-bir avuç dereotu veya nane yaprağı, çok ince kıyılmış (isteğe bağlı)

-3 yemek kaşığı zeytinyağı

-1 fiske tuz

Salatalıkların kabuklarını soyun, salatalıklar yeterince büyükse, kabuğunu soyup ortadan ikiye kesip, çekirdeklerinin bulunduğu sulu kısmı bir kaşıkla çıkarıp atın. Salatalıkları bir kaba rendenizin büyük delikleriyle rendeleyin, içerisine tuz ve 1 kaşık sirkeyi ilave edip bir kenarda on dakika bekletin.

Ayrı bir kapta yoğurt, iki yemek kaşığı sirke, sarımsak (rende) ve tuzu karıştırın. Her şey birbiriyle iç içe geçip kremamsı bir kıvam alana kadar karıştırın.

Salatalıkları elinizle alın ve sularını iyice sıkın. Eğer isterseniz bu aşamada bir tülbent veya kâğıt havlu da kullanabilirsiniz. Suyunu sıktığınız salatalıkları da yoğurdunuza ilave edin.

Son olarak eğer istiyorsanız üzerine taze nane veya dereotu ekleyip tekrar karıştırın. Biraz da süsleme amaçlı zeytinyağı damlatıp, buzdolabında bir yarım saat iyice soğutup servis yapın. Tzatziki dolapta 2 gün saklanabilir.

Keyifli bir pazar günü dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
EVREN AYBARS Arşivi
SON YAZILAR