TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

Çökme karavan, çökme kültür

Kentin karmaşasından uzaklaşmak doğa ile iç içe olmak, kaplumbağa gibi, salyangoz gibi evini sırtında taşımak gibidir karavanla yaşam. Yerden bağımsız halde mobil olma hali, anı yaşama tutkusu, deprem ve pandemi ile güvenli ortamların bir parçası haline gelen karavana talep dünyada ve Türkiye’de giderek artıyor.

Morder Intelleigence’de yayınlanan rapora göre karavan ve motorlu karavan pazarı büyüklüğünün 2024 yılında 62,5 milyar ABD dolarına ve 2029 yılına kadar %7,72'lik bileşik yıllık büyüme oranıyla 91,30 milyar ABD dolarına ulaşması bekleniyor. Karavan barınmadan, tatile, araştırma ortamlarından, çeşitli bölgelerdeki kültürel mirasın keşfedilmesine, mobil ofise kadar uzanan kullanım alanlarıyla giderek zaman ve mekânın minimal değerlendirilmesinin aracı haline geliyor. Hem karada hem denize giden amfibi karavanlar, tamamen elektrikle çalışan çevreci karavanlar ise revaçta.

Ancak bu hem dünya hem ülkemizde artan talep karşısında, Türkiye’de uluslararası standartlarda karavan kampları bulunmadığı gibi, artan talep karşısında MÜSİAD’ın 2021 yılında başlattığı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği, 38 ilde karavan parkları gündemde. Yer seçimi planlaması ve çevresel ilişkileri ile birlikte planlanması gereken karavan kamp alanları, iktidarın “ben yaptım oldu mantığıyla” doğal ve kültürel varlıklarımız, kamusal alanlarımız için tehdit oluşturuyor.

Antalya’ya 42 km uzakta olan Kemer’in Beldibi Mahallesi’nde, sahile açılan tek kamusal alan olan Atatürk Parkı’nda “ben yaptım oldu mantığıyla” yine plansız şekilde, kadınların ve çocukların yoğun olarak kullandıkları parka 20 araçlık karavan kampı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılıyor. Kıyı kanunu ve mevzuata aykırı olarak adında kültür olan bakanlığın yaptığı bu kıyıma karşı haziran ayından bu yana halk eylemde. Karavan kampına değil, plansızlığına ve biricik parklarının kullanımından planlamasına, sosyal ve çevresel etkileriyle vereceği zarar nedeniyle her gün park alanında nöbet tutuyorlar, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Kentin merkezinde tek kamussal alanda halk plajı ile iç içe geçmiş denizle sınırsız buluşmanın özgür mekânına yönelik akla ziyan bu girişimde bir kültür sorunu olduğu açık.

Her karavan için belirli metrekare alanı tanımlanması, temiz su, atık su boşaltım yerleri, elektrik, çeşitli sosyal donatılar, güvenlik önlemleri ile park, park olmaktan çıkacak karavanların parkı olacak. Bugünlerde karavancılar arasında kullanılan bir söz var: “Çökme Karavan.”

Beldibi Sakinleri A Platformu’nun B planı yok

Mobilize olma özgürlük ve doğa ile hemhal olmanın temsilcisi olan karavan kültürüne aykırı olarak, bir yere çökerek günlerce hatta aylarca yerleşik hale gelme durumunu yansıtan “çökme karavan” bakış açısının başka bir versiyonunun da Kültür Bakanlığı tarafından yapılması kabul edilemez. Kamusal alanlara, parklara kendi işlevlerinin dışında işlev yüklemeye kalkışmak, altyapıyı zorlamak ve kültürel ortamı dağıtmak, turizmi teşvik adı altında kentlerin yeni kıyım yollarından birisi. Beldibi Sakinleri A Platformu’nun parklarının park olarak kalmasına yönelik mücadele etmekten başka B planı yok. Bu projeden vazgeçilmesini istiyorlar ve mücadele etmekte kararlılar.

Bana ulaştıklarında onların sesinin hepimizin sesi olduğunu bir kez daha hissettim. Kıyılarımızı, kamusal alanlarımızı, doğal varlıklarımızı, yaşam alanlarımızı, talandan ve ülkeyi yönetenlerden koruma mücadelesi büyüyorsa o yönetim ülkeyi temsil edemez durumdadır.

Şimdi bu haklı mücadele karşısında, beklenen Beldibi’nde parka çökme karavan sürecinden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ivedilikle vazgeçmesi.

Yükselen karavan kamp tutkusunu, Avrupa standartlarında kamping alanları yapmak yerine plansız, ben yaptım oldu mantığıyla, çevre etki değerlendirmesi, sosyal etki değerlendirmesi yapmadan, halkın katılımını sağlamadan sadece bir ekonomik girdi olarak görmek, çökme karavan ile birlikte çökme kültürü de getirir.
Beldibi Sakinleri A Platformu 16 Temmuz Salı günü saat 15:30 da Atatürk Parkı’nda basın açıklaması yapacak, O sesi büyütmek hepimizin sorumluluğunda. Kamusal alanları savunmak kendi hakkımız kentli hakkımız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN Arşivi
SON YAZILAR