TEZCAN KARAKUŞ CANDAN
Fabrikadan Müzeye: Milli Mensucat Fabrikası
Müze gezmek bir kültür, aynı zamanda bir eğitimdir… Müzede gördüğünüz her eserin bir hikâyesi vardır. Hızla bakıp geçerseniz, o hikayeyi göremezsiniz. Attığınız her adımda, sizi içerisine çeken ve çıktığınız yolculukta öğretici bir okul gibi olan müze, çoklu kültürel kesişmelerin de bellek mekânı aynı zamanda. Geçmişle geleceği bağlayan köprü görevi ise, müzeyi gezenlerin sorumluluğunda.
Adana sıcağında, bayram arifesinde, Adana Arkeoloji Müzesi’nin yeni açılan bölümlerini görmek için sabahın erken saatinde müze kapısına dayandık. O gün müzenin ilk ziyaretçileri olma şerefine erişmiştik. Arkeoloji müzesini daha önceden gezdiğimiz için, bu kez yeni açılan bölümlerden başladık tura. Kent Müzesi, Etnoğrafya Müzesi, Tarım Müzesi ve Sanayi Müzesi, Arkeoloji Müzesi’ne kardeş olarak yeni açılmıştı. Seyhan ilçesi Döşeme Mahallesi’nde bulunan Adana yeni müze yerleşkesine kent belleği açısından simge bir mekan ev sahipliği yapıyor: Milli Mensucat Fabrikası nam-ı diğer Simyonoğlu Fabrikası
Adana’nın en eski sanayi tesislerinden olan “Milli Mensucat Fabrikası” 1906 yılında Ermeni Aristidi Kozma Simyonoğlu tarafından Simyonoğlu Fabrikası olarak kurulur. İşgaller, yerinden edilmeler, el koymalarla, fabrikanın sahipleri değişir. 1927 yılında “Milli Mensucat Fabrikası” adını alır.Fabrikanın sahipleri değişse de iplik ve dokuma alanında üretimine devam eder. Bir sanayi kampüs yerleşkesi olarak planlanan fabrika çalışanlarının tüm ihtiyaçlarını ( revir, kreş, lojman vb) karşılayan, kültürel ve sosyal tesisleri ile Çukurova’nın, çok kültürlülüğünün, kent belleğinin, emeğin simge mekânı, okulu haline gelir. 1990’ların sonlarına kadar üretimine devam eder. İki binli yıllarda kullanılmayan fabrika yıkım tehditi ile karşı karşıya kalır. Fabrikanın son sahiplerinden Mustafa Özgür’ün torunu Fatih Özgür tarafından korunması mücadelesi başlar. Fabrika, 2006 yılında Korumu Kurulu tarafından gelecek kuşaklara taşınması gereken endüstri mirası olarak tescil edilir ve böylece yıkılmaktan kurtulur.
2013 yılında Kültür Bakanlığı tarafından müzeye dönüştürülmesi etaplar halinde planlanır. 68.530 m2 arazi üzerinde Arkeoloji Müzesi 2017 yılında, Tarım Müzesi, Sanayi Müzesi, Kent Müzesi ise 28 Nisan 2023 yılında açılır.
Adana’da emeğin güncesini romanlarına yansıtan Orhan Kemal’in işçi olarak da çalıştığı fabrika, yazarın “Murtaza ve Cemile” romanlarına konu olur. Yaşar Kemal’inde bir dönem fabrikada çalıştığı kaynaklarda ifade edilir. Fabrika bir üretim alanından öte bir sosyal paylaşım dayanışma ve yaşamı yeninde üreten bir okul işlevi görür.
Yüksek tavanlı, tuğladan inşa edilen yapı, müzeye dönüşürken çelik konstrüksiyonla güçlendirilir. Yılların yorgunluğu ve kokusu, makinelerin, işçilerin seslerinin duvarlarına sindiği yapı, tarihle mimarın dokunuşu ile yeniden canlanır. Bu canlanma hissi, müzeyi gezerken bir zihinsel canlanmaya dönüşür. Her solukta müze siz öğretir, tarihi, sessizliği, dinginliği, bilgeliği…
Adana yeni Arkeoloji Müzesi’ne mekansal olarak ruh katan Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde birlikte yönetim kurulu üyeliği yaptığımız, restorasyon ve koruma alanında bir dişçi hassasiyetiyle çalışmayı prensip edinen 2017 yılında aramızdan ayrılan Mimar Kemal Nalbant’ın izleri var, gezerken hissediyorsunuz.
Endüstri mirasından müzeye dönüşen yapıları gezdikçe gıpta ediyorum. Her yıkılan fabrikada kahrolmalı insan. Çünkü her yıkım belleğe müdahaledir aynı zamanda. Başkentte, kültür bilmez belediye başkanının bir gece vakti yerle bir ettiği Havagazı Fabrikası Ankara için muhteşem bir endüstri müzesi olurdu, keza Atatürk Orman Çiftliği’nde, Ankara’nın imarı için Atatürk’ün isteğiyle kurulan Çimento Fabrikası da.
Kente katılan değer, mekânın gücüyle hissedilir. 1924 yılında kurulan Adana Arkeoloji Müzesi, diğer müzelerle birlikte Adana’nın ilk fabrikalarından birisi olan Milli Mensucat Fabrikası’nda bünyesinde bilgi birikimi ve eserlerini sizlerle paylaşmaya devam ediyor. Adana’nın sıcağında, tarihe bir yolculuk için, yolunuz geçtiği anda, müze yerleşkesine mutlak uğrayın.
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN |Öksüz şehir, sessiz hafıza
01 Aralık 2025 Pazartesi 00:20Turhan Kitabevi’ne veda: Tükenen Konur Sokak
24 Kasım 2025 Pazartesi 00:15NATO zirvesinin gölgesinde: Etimesgut’ta silinen hafıza
20 Kasım 2025 Perşembe 00:20Ankara'da anılarla mühürlenen mekân: Cafe Des Cafes
17 Kasım 2025 Pazartesi 00:05Asılı hafıza: Askıda ama hiç düşmeden
10 Kasım 2025 Pazartesi 00:15Ankara’nın sessiz hafızası: Cebeci Asri Mezarlığı
27 Ekim 2025 Pazartesi 00:10Kaybolan bellek: Geçmişin dokusu pazarın kokusu
13 Ekim 2025 Pazartesi 00:15Kançılarya'dan ranta: Atatürk Bulvarı’nda kaybolan bellek
06 Ekim 2025 Pazartesi 00:10Bir annenin sanatla direnişi: Kathe Kollwitz
21 Eylül 2025 Pazar 23:54Sakarya’da bellek bekçisi: Göksu Lokantası
08 Eylül 2025 Pazartesi 00:11