İBRAHİM EKİNCİ
“Faiz sebep” teorisi cepte bekliyor, döviz gelmezse Şimşek gider
Mehmet Şimşek’e atfedilen “enkaz devraldık” sözü doğru çıkmadı ama T24’teki habere göre Şimşek, yakın çevresine “tablo düşündüğümüzden daha kötü” demiş. Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu’nun yazısında da Şimşek’in bakan olmadan önce yaptığı durum tespitlerini “dosyalara ve rakamlara hakim olduktan sonra güncellediği” belirtiliyordu. Bazı rakamlar bildiğinden farklıydı demek ki.
Çok sayıda iktisatçı, gazeteci de bunu söylemeye çalışmıştı aslında:
“Durum söylenen gibi değildir, bize yanlış şeyler anlatılıyor.”
Bunu karşılığı elbette ki hakarete varan trol saldırıları oldu.
Haliyle tepkiliyiz. Hepimiz sormak istiyoruz…
Hani ekonomimizin temelleri sağlamdı?
Dünya gıpta ederek izliyordu, çok takdir ediliyorduk,
Hani “yerli milli ekonomi politikamız” bütün sorunları çözecekti?
Hani 6 ay sonra uyandığımızda her şeyin şahane olduğunu görecektik?
Peki her yurtdışı ziyaretinden sonra Nebati dememiş miydi, yabancıların güveni tam, programımızı çok beğendiler?
Hani döviz rezervlerimiz çok yüksekti, hatta MB tarihindeki en yüksek seviyesine ulaşmıştı? “Rezervler ekside” diyenler kötü niyetli mandacı ekonomistlerdi?
Hani faizler daha da inecekti?
Hani NAS vardı?
Hani dolarda zorlama yoktu, kendi gönlüyle 20’ye çıkmıyordu?
Bütün bunlar doğru değil miydi?
Halktan, seçmenden gerçekleri sakladınız mı?
Şimdi… “Halkbank’ı dolandırmak” isteyenler arasında olduğunu söylenen (yoksa o da mı gerçekdışıydı?) eski bakan Şimşek, döviz bulsun diye göreve çağrılıyor! O da gelir gelmez, “Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” diyor.
“Seçeneği kalmamıştır!” O derece yani!
Rasyonel zemin?
Peki başladık mı? Dönüyor muyuz?
Hiç işaret alamıyoruz ama...
Hala dövize arka kapı müdahalesi sürüyor.
Hala liyakatsiz atamalar devam ediyor.
Hala hukuk ihlalleri, adaletsizlik devam ediyor!
Öyle anlaşılıyor ki Şimşek’e “sen döviz bu, gerisine karışma” denilmiş.
Şimşek, bakan oluyor ve AKP düzeninin bütün alametleri eşliğinde dünyaya güven vermesi ve döviz bulması bekleniyor.
Çünkü genel ve yaygın hukuksuzluk, keyfilik devam ediyor.
Seçilmiş Milletvekili Can Atalay içerde tutuluyor. Kesinleşmiş yargı kararı yok. Alenen ve cebren!
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yeni bir dava açılıyor.
Yine siyasi yasak öngören bir dava… Hepimizin gözleri önünde siyasette geleceği olduğu düşünülen bir politikacının önü yargı kararlarıyla kesilmek isteniyor. Alenen ve cebren!
Yüksekdağ, Demirtaş, Kavala hakkındaki AHİM kararları uygulanmıyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Türkiye’nin Konsey’den ihracının gündeme gelebileceği konusunda uyarısına rağmen hapiste tutuluyorlar.
Üsküdar'daki kaçak kafe yıkımında İBB İmar Müdürü Ramazan Gülten'i yaralayan saldırgan Şanlıer kefaletle serbest bırakılıyor. Saldırgan iktidar yanlısı, dövülen İBB memuru!
“AKP Türkiyesi” tablosunun çakılı görüntülerinden…
“Serbest bırakıldı!”
Yüksekova'da 5 yaşındaki Erdem Aşkan'a aracıyla çarpıp ölümüne neden olan uzman çavuş da adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor. (Bu, bu şekildeki 22’inci çocuk ölümü! Çakılı görüntülerimizden. Sıradan, rutin…)
“Doktor dövme özgürlüğünden” yaralanmak isteyen bir yurttaşımız Batman’da doktoru darp ettikten sonra nöbetçi savcılık tarafından serbest bırakılıyor. Karakol çıkışında doktorun önünü keserek tekrar tehdit ediyor. Özgürlüğüne çok düşkün, özgürlüğünün şikayet konusu yapılmasına tepesi atmış!
Aynı sırada yargı kararına rağmen Cumartesi anneleri her zamanki yerlerinde anma gerçekleştiremiyor, yine gözaltına alınıyorlar.
70 yaşındaki Mücella Yapıcı, hastaneye ters kelepçe ile götürülmek isteniyor.
Muhalif basına yeni cezalar geliyor ve Halk TV’ye 35’inci ceza kesiliyor.
HSK, yargıç Ahmet Çakmak hakkında Erdoğan’ın adaylığına itiraz ettiği için soruşturma başlatıyor. (Vay sen nasıl itiraz edersin?)
Bir polis müdürünün 32 milyona gece kulübü sahibi olduğu, bir başkasına tekne hediye edildiği iddiaları patlıyor.
Taliban yöneticisi, sınırlardan girişte, yurttaşlarına kolaylık sağlanmasını talep ediyor. (Adam haklı. Bir hava köprüsü neden düşünülmez ki?)
76 yaşında bir adam, torunu yaşında bir genç kızı taciz ediyor: “Böyle giyersen tahrik olurum!”
“Cüppeli” denen zat erkekler arasında tokalaşmanın “meyil kaymasına” yol açabileceğini anlatıyor.
Menzil’de tövbe töreni yapılıyor…
Balıklıgöl’ün avlusunda başka bir yurttaşımız, bu kutsal mekana açık kıyafetlerle girmesine tepki gösteriyor!
Türkiye manzarasının bütün görüngüleri birkaç güne sığabiliyor.
Ve pek tabi… Vuslata gelelim:
Cengiz yeni bir ihale alıyor!
Memleketin edebine, ahlakına, huzuruna, kanununa, anayasasına, laikliğe topyekün bir saldırı altında… Şimşek’in döviz bulması bekleniyor.
Karşılama kıtası, bando, turkuaz halılar, karşılama heyeti hazır.
Kulaklara eğiliyor danışmanlar… (Dudak hareketleri okunmasın diye eller siper ediliyor elbette) “Falanca banka dedi ki geliriz tabi… Fakat bazı şartlarımız var dedi beriki…!”
Gelirler mi acaba?
Gelirler. Sıcak paracılar gelir.
Sizin düzeninizin, nasıl bir ülke olduğunuzun onlar için bir önemi yok.
Yüksek kar edebileceklerini görsünler ve paralarının başına bir iş gelmeyeceğine güvensinler koşa koşa gelirler…
Doğrudan yatırımcılar biraz daha nazlıdır. Onların çıkması kolay olmadığı için biraz ince eleyip sık dokurlar.
Şimşek’in kısa vadeli işi de zaten sıcak paracılar için faiz – döviz makasını ayarlamak.
Bunun için izin almış. Bu artık belli.
Azerbaycan dönüşü, uçakta verdiği demece bakılırsa Erdoğan, “Faiz sebep…” görüşünü koruyormuş ama Şimşek’in de faiz artırmasını “kabullenmiş.” MÜSİAD toplantısında “Faiz sebeptir, enflasyon neticedir” teorisini tekrarlamış ama cümlenin devamında “Asıl hedefimiz enflasyonu en kısa sürede tek haneli rakamlara indirmek, faizlerin de buna uygun şekilde aşağı inmesini temin etmektir” diyerek, bir seferliğine “enflasyon sebep, faiz sonuç” teorisine izin vermiş.
Hadi Merkez Bankası’nın başkanı bu sefer de “bir bayan” olsun demiş.
***
“Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkemiz olacaktır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi olacaktır.”
Bunlar Şimşek’in sözleri. Daha önceki bakanlığı döneminde İhale Kanunu’ndan şikayetçiydi. “Değiştirilmeli” diyordu.
Keşke bir teşebbüs etse de… Görsek nereye kadar bakabiliyor?
İhaleler Cengiz’e, 5’liye düzenini bitirebiliyor mu?