
AYŞE YILDIRIM
Öcalan’ın Demirtaş’tan isteği
DEM Parti heyeti geçen hafta barış arayışı kapsamında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşürken halen cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yeni bir dava daha açıldı.
Demirtaş hakkında dokuz yıl önce yaptığı bir konuşması nedeniyle 15 yıl hapis cezası ve siyasi yasak istenen bir dava.
Ne demiş Demirtaş o konuşmasında:
"Çözüm ve müzakere masa dediğimiz şey en erdemli yoldur. Her cesaretli siyasetçinin denemesi gereken en erdemli yoldur. Bunun da yolunu defalarca haykırdık, defalarca doğruyu işaret ettik. Sizler Sayın Öcalan'ı İmralı'da bir esir gibi tecrit altında tutmaya devam ettikçe işte bu yol açılmıyor. Bu yolu açmanın biricik tek anahtarı var artık, çözüm sürecinde en net iradeyi, en kararlı iradeyi ortaya koymuş bir halk önderini bu şekilde küçümseyerek, hiçe sayarak halkla temasını tecrit uygulayıp keserek çözüm adına bir mesafe kat edemezsiniz. Bunlar bizim sırf propaganda olsun diye yaptığımız çağrılar değil, bir hakikate işaret ediyoruz, az önce İmralı heyeti adına konuşan Sırrı Süreyya arkadaşımız, ondan önce Eş genel Başkan Sebahat Tuncel Hanım altını çize çize ısrarla belirttiler, bunların hepsi barış çağrısıdır, barış; propaganda değil, kuru gürültü değil. Bu nedenle önümüzdeki günlerde demokrasi adına darbelere karşı durup özgürlüğü savunma adına şu ölümleri durdurup barışçıl çözümü gerçekleştirme adına tecride son verilip Sayın Öcalan'ın şahsında bir kez daha müzakereye dönülmesi adına lütfen meydanları, alanları daha fazla kullanın."
Demirtaş, Kürt sorununun çözümü için Öcalan ile müzakere edilmesi gerektiğini söylüyor.
Nitekim onun bu konuşmasından dokuz yıl sonra Cumhur İttifakı ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin bizzat çağrısıyla Öcalan'ın devreye girdiği silahların susması girişimi de başladı.
Demirtaş hakkında açılan yeni dava bu çerçevede okunmalı
Peki böylesine kritik bir ortamda Demirtaş'a bu davanın açılması ne anlama geliyor?
Muhtemelen sürece zarar vermemek için HDP yönetimi de Demirtaş'ın avukatları da sessiz kalmayı yeğledi.
Sadece DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, ANF'ye yaptığı açıklamada "Bu tür davaların, aslında tıpkı bundan önce olduğu gibi barış sürecini sabote edici nitelikte olduğunu düşünüyoruz" dedi ve ekledi "dolayısıyla bu bürokratik tavırdan vazgeçilmesi gerekiyor."
AİHM ve AYM kararlarına rağmen haksız bir şekilde dokuz yıldır cezaevinde tutulan Demirtaş hakkında açılan bu yeni davayı belki de bu çerçevede okumak gerekiyor.
Neden mi?
Anımsarsanız Demirtaş yeni sürecin başında, "Sayın Öcalan, koşulları oluştuğunda bu konuda bir inisiyatif alacaksa yanında olacağını“ belirtmiş ardından Öcalan’ın silahların bırakılması çağrısına tam destek vermişti.
Öğrendiğimize göre, zaten süreç içerisinde Öcalan ile Demirtaş arasında birkaç mektuplaşma ve mesajlaşma gerçekleşti. Üstelik sadece devlet yetkililerinin değil kimi hükümet yetkililerinin de bu mektuplaşmalardan haberdar olduğunu ekleyelim…
Öcalan, Demirtaş’tan “Türkiye’de sürecin yürütücüsü“ olmasını istedi. Elbette bunun için Demirtaş’ın serbest bırakılması gerekiyordu. Bu konuda da İmralı’da yapılan görüşmelerde taraflar arasında anlaşmaya varıldığı belirtiliyor. Hem de Öcalan’ın 26 Şubat’taki “silah bırakma“ çağrısından önce.
Mesele bu mutabakatın uygulanmasında. DEM Parti çevreleri TBMM’nin yasama yılı tatili öncesinde yani 1 Temmuz’dan önce bunun gerçekleşmesi gerektiğini vurguluyor. AİHM kararlarının uygulanarak hem Demirtaş’ın hem Figen Yüksekdağ’ın hem de haksız bir şekilde yıllardır cezaevinde tutulan pek çok siyasetçinin serbest bırakılması bekleniyor.
Tabii sürece yönelik bir “provokasyon“ söz konusu olmazsa!
İşte bu son açılan davayı bu bilgiler ışığında okuyacak olursak; ya Cumhur İttifakı'nın büyük ortağının "süreci karşı direnci" sürüyor ya da devlet içinde yer alan bir grup sürecin devam etmemesi için elinden geleni yapacağına dair bir yerlere mesaj veriyor.
Mümtazer Türköne'nin geçen hafta T24'te Cansu Çamlıbel’e verdiği söyleşide dile getirdiği ve çok tartışılan şu sözlerini anımsayalım:
"... çözüm sürecinin Erdoğan'ın bu konuda perspektif geliştirmesinden önce kurulmuş olduğunu ve aslında Erdoğan'ın çözüm sürecine hiçbir şekilde sıcak bakmadığını düşünüyorum. Şu ana kadar gelinen aşamaların her biri Devlet Bahçeli'nin zorlamasının eseri.
...Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak, yani çözüm sürecinin gelişmesini engelleyecek. Bahçeli de bunun üzerine Türkiye'yi erken seçime götürecek."
“Erken seçim“ konusunda bir şey söylemek için erken ama kulislerde Türköne'nin sözlerini doğrulayan bilgilerin dolaştığını söylemek gerekiyor.
Örneğin Erdoğan’ın İmralı Heyeti ile yaptığı görüşme. Erdoğan’ın bu görüşmeye sıcak bakmadığı Bahçeli’nin ısrarı nedeniyle görüşmeyi gerçekleştirdiği vurgulanıyor.
İmralı Heyeti’nde yer alan Sırrı Süreyya Önder’in ağır rahatsızlığı, PKK’nin kongre için Öcalan’ın “özgürlüğü“ koşulu, Erdoğan’ın sürece soğuk yaklaşımı… Ve devlet içinde bir grubun çözüm karşıtı direnci…
Bıçak sırtı bir süreç.
Dileyelim ki her şeye rağmen barış kazansın…
Kısa Dalga açıklıyor: Öcalan'ın cezaevi koşullarında radikal değişim: Daha geniş mekana alındı, sekretarya oluşturuldu
09 Mayıs 2025 Cuma 15:49Sırrı Süreyya Önder'in 'barış nöbeti'
19 Nisan 2025 Cumartesi 00:15Saray soytarılarının psikolojik harp oyunu
12 Nisan 2025 Cumartesi 00:15CHP’nin büyük sınavı
05 Nisan 2025 Cumartesi 00:10Gezi’den Saraçhane’ye, vurun abalıya
29 Mart 2025 Cumartesi 00:37Herkes biliyor zarların hileli olduğunu ama böyle gitmez
22 Mart 2025 Cumartesi 00:27Dünün HDP'si bugünün CHP'si
19 Mart 2025 Çarşamba 16:10Sakine Arat barış hasretiyle giden son anne olsun
15 Mart 2025 Cumartesi 00:20Yolsuzlukla mücadeleye karşı çıkanlar ‘yolsuzluk avı’nda!
08 Mart 2025 Cumartesi 01:09Devlet Kandil’in sorularına hazır mı?
01 Mart 2025 Cumartesi 00:25



