POZİTİF SİNİR BOZUCULUK VE NEBATİ

Bundan on sene kadar önce çalıştığım araştırma şirketinde önemli bir zincir marketin üst yönetimine sunum yapmaya gitmiştik. Sunumu yapan arkadaşımız genel olarak pozitif biriydi fakat bazen bu pozitifliği ortamla uyumlu olmuyordu.

Eskilerin deyimiyle “Düğün evinin tefçisi olmakla, cenaze evinin yasçısı olmayı” sık sık karıştırıyordu.

Beyaz yaka plaza hayatında “Nasıl olursa ol, pozitif görün” öğretisini benimsemiş ve fakat fabrika ayarları biraz dengesizdi anlayacağınız.

Sunum başladı ve sonuçlar bir bir ekrana gelmeye başladı.

Araştırmasını yaptığımız perakendeci fiyat algısı açısından ve reel fiyatlarda en pahalı zincirlerden biri olarak görünüyordu. (Ki kendilerini öyle konumlandırmıyorlardı) Tüketicilerin tercih ettiği zincirler arasında iyi bir sıralamada değildi ve en önemlisi metrekare başına ciroda rakiplerine göre oldukça verimsizdi.

Arkadaşımız oldukça akıcı ve pozitif bir tarzda sunumunu bitirdi.

Zincir marketin patronu boğazını hafifçe temizleyerek söze girdi:

“Bir tek soru soracağım. Bunda gülecek ne var? Rakamlar ve sonuçlar rezalet, resmen batıyoruz. Dert bizim derdimiz, para bizim paramız da bu kadar kötü sonucu niye gülerek anlatıyorsunuz?”

Arkadaşımızın cevabını dinlemeden toplantı odasından çıkıp gitti.

İş hayatındaki tarihi derslerden birini almıştık.

Üslup içeriği belirler.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’yi ne zaman suratında unutulmuş bir gülümsemeyle açıklamalar yaparken görsem bu acı tecrübeyi hatırlıyorum.

Cem Yılmaz’ın bile son gösterisinde yaptığı para-zenginlik-fakirlik şakalarına pek gülünmediği bir dönemde, bakan Nebati kendisi için oldukça riskli bir tarz seçmiş durumda.

Çünkü vaziyetin hiç şakası yok ve hemen herkes arka sıralarda kıkırdayan öğrencilere tebeşir fırlatan gergin öğretmenler gibi “Gülünecek bir şey varsa söyleyin de biz de gülelim” asabiyetinde zamanlar geçiriyor. 

Ama gerçekten komik değil.

Enflasyon TÜİK’e göre yüzde 54,4, ENAG’a göre yüzde 124. 

İşsizlik TÜİK verilerine göre yüzde 12 ama rivayet muhtelif. Genç işsizlik oranları tarihi seviyelerde.

Döviz kurları “Kur Korumalı Mevduat” uygulamasına rağmen zirvede.

Şiveli komikliklerle “Dolar 10 lira olacak, 15 lira olacak ya toplayalım dolarları” dendiği günden bugüne fazla zaman geçmedi. Ya da daha geriye, 2017 Mayıs ayına gidelim.

“Dolar 3,5 lira olsun yüzüme tükürün” diyen ekonomi danışmanları hala görevinin başında ve jöle fiyatları son bir yılda yüzde 126 arttı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna oturduğu günden bu yana açıklamalarıyla hep tartışmaların odağında olan Bakan Nebati "Sen maaş alıyorsun, en fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin; ama ben bu işi düzelmezsem eğer 1000 çalışanımla beraber bütün varlığımı kaybederim, bunu göze alır mıyım?" ile başlayan  performansını her gün başka bir zirveye taşıyor.

Kâh gençlere moral verirken "Bu ülkede genç olmak, iş adamı, iş kadını olmak o kadar tatlı ki, o kadar güzel ki... 40-50 yılda dönüşümünü bekleyen ülkelerin yanında 8-10 yılda işin dönüşünü bekleyen iş insanı olmak ne demek ya" diyor. 

Kâh, selefi damat bakanın 10-15 olmaz dediği dolar için “Ee dolar kuru bunlar bekliyorlar, 20-25 lira, 30 lira olacak. Bunu bilerek yayıyorlar. Niye olsun? Zaten Türk Lirası en zayıf durumda. Gideceği bir yer yok. Vatandaş rahat olsun" diyerek dünyadaki ilk nihilist Hazine ve Maliye Bakanı olarak yüreklere su serpiyor.

"Ekonomiyi kurtardık. Bu ülkede her zaman iyi şeyler olacak, takmayın kafanıza…" derken hangi verilerle konuşuyor muamma ama Allah’ı var çok pozitif konuşuyor. 

Zaten kendisi Hazine ve Maliye Bakanı olmasına rağmen rakamlardan çok retinadan mesaj vermeyi tercih ediyor.

TRT’ye verdiği röportajda "Rakamlar çok çok iyi Gülçin Hanım. Gözlerime bakar mısınız? Ne görüyorsunuz? Ne görüyorsunuz gözlerimde?" diyerek hınzır tarzıyla harikalar yaratmıştı.

Gülçin hanım, biraz afallasa da toparlayarak sorusunda ısrar etmişti: "Orada o sevinci görüyorum ama rakamları da duymayı isterim şimdi ekonomi işi rakam işi."

Ama Nebati ısrarcıydı: "Ekonomi rakam işi, ekonomi temenni işi, ekonomi güven işi, ekonomi istikrar işi, ekonomi beklenti işi, ekonomi gözlerdeki ışıltıdır. Benim gözlerimdeki ışıltıyı arkadaşlarım görüyor. Ben insanım. Bakın biz makina değiliz. Ben buraya sıkıntılı bir şekilde gelsem böyle enerjik bir şekilde konuşabilir miyim?" 

Gülçin Can’ın, "Yastık altı döviz ve altınları vatandaş neden çıkartsın?" sorusuna da  “Türkiye'deki bir alışkanlığı gıdıklıyoruz. Ne demek bu? Alışkanlık var; paramı kasada tutayım, dövize çevireyim, kendimi koruyayım” diye yanıt vermişti.

Bakan bey yine şakalarla, komikliklerle ve pozitif enerjisiyle girdiği ortamı şenlendirmiş hatta gülmeyenleri gıdıklamıştı ama ortada rakam falan yoktu yine. Olsun ekonomi işi “Duygu işiydi.”

Ez cümle; tahminim o ki Nebati’nin bu gerçeklikten kopuk yerli yersiz pozitifliği yalnızca halkın değil işvereninin de sinirlerini bozmaya başladı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale Köprüsü’nü açarken her ne kadar Türkiye’nin en büyük parasına “200 liracık” dese de TL’ye atfettiği değeri daha önce  “Para, tıpkı bayrak gibi tıpkı milli marş gibi bir ülkenin gücünü itibarını bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı milletin itibarıdır” diyerek özetlemişti. 

Türkiye sağ siyasetinin kriz anlarında en çok başvurduğu slogan olan "Bayrak inmeyecek, ezan susmayacak” ifadesini artık iyice sıkışan ve şakalarla durumu idare edemeyeceğini anlayan Bakan Nebati de son günlerde kullanmaya başladı ama görünen o ki onun “Para pul oldu, daha nereye düşecek?” ifadesinden sonra bu dediğinin hiçbir anlamı yok.

Kimse bayrak insin, ezan sussun demiyor, basit bir şey soruyor: Ekonomi ne zaman düzelecek?

Bayrak direğiyle minare arasındaki cambaza bakmaktan yoruldu insanlar artık. 

Ne bayrak ne ezan… 

Siz biraz susun, pahalılık da insin, kâfi.

Temenniler bir yana, muhtemelen bir gece ansızın Nebati de “görevden affedilip” eski maliye bakanları, merkez bankası  ve TÜİK  başkanları rafına kaldırılacak…

Biz, New York’un Müslüm Baba’sı Leonard Cohen’nin muhteşem şarkısıyla bitirelim:

herkes biliyor, zarların hileli olduğunu 
herkes biliyor, iyi adamların kaybettiğini
herkes biliyor, dövüşün hileli olduğunu
fakirler fakir kalır, zenginler zenginleşir
hep böyle gider
herkes biliyor, geminin su aldığını
herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini...

Önceki ve Sonraki Yazılar
MEHMET DEPREM Arşivi
SON YAZILAR