SAMİM AKGÖNÜL
Şimdi yüksek okullu olduk, amfileri doldurduk
Bu satırları yazmaya 2 Haziran Perşembe günü Fransa saati ile 15.43’te başlıyorum. Bitirdiğimde herhalde saat 19.00 olmuş olur (artık çok hızlı yazamıyorum, araya hep bir sürü başka şey giriyor).
Bu akşam tam 19’dan itibaren, bir milyondan fazla Fransız öğrenci parcoursup internet platformundan başvurdukları fakülte, bölüm ve programlardan hangilerine kabul aldıklarını öğrenecekler. Kabul edildikleri programlar arasında 15 Temmuz’a kadar seçim yapacaklar. Elbette seçimlerini bildirdikleri anda seçmedikleri programlardan adaylıkları düşecek ve yerleri açılacak.
15 Temmuz’da hiçbir programa kabul edilmeyen öğrenciler için sistem yeniden açılacak ve 1 Eylül’e kadar kontenjanları henüz dolmamış başka programlara başvurabilecekler. İkinci etapta da hiçbir yüksek öğretim programına kabul alamayan öğrencilere (ki çok az) il eğitim müdürlükleri lisans programları önerecek.
Böylece Eylül ortasında Bakalorya sınavını başarmış hemen hemen bütün öğrenciler bir yüksek öğretim programına kaydolmuş olacak. Üniversiteler özerk, ve üniversitelerin içindeki fakülteler ve fakültelerin içindeki bölümlerin hepsi akademik olarak özerk olduğundan, her bölüm öğrenci alım kriterlerine kendi karar veriyor ve başvuran öğlencilerin dosyalarındaki hangi öğelere hangi katsayıların uygulanacağını her bölüm parcoursup platformuna ayrı ayrı kendi giriyor. Anayasal olarak bakaloryası olan her birey yüksek öğretim hakkına sahip.
BAKALORYA SİZİ BEKLİYOR
Aman lise diploması ile bakaloryayı karıştırmayın. Ortaçağdan bu yana gittikçe genelleşen Lise 2 ve Lise son sınıflarında sene sonunda yapılan bir çok sınavların sonucu olarak verilen yeterlilik diplomasının ismi bakalorya.
19. Yüzyılın sonundan beri yüksek öğretime girişte ön şart bu sınavlarda elde edilen derece. Genel bakalorya, L (Edebiyat), S (Bilim), ES (Ekonomik ve Sosyal bilimler) olarak üçe bölünürken, Teknolojik bakalorya teknik alanlarda yüksek öğrenime giriş sağlıyor. Profesyonel bakaloryalar ise mesleki formasyonlara girişe olanak sağlıyor. Ancak herhangi bir bakaloryaya sahip her öğrenci istediği bütün programlara başvurmaya hak kazanıyor.
Her sene basının merakla beklediği bakalorya soruları özellikle 17 yaşına kadar mecburi okunan felsefe soruları. Örneğin 2021, Edebiyat serisine sorulan felsefe soruları şunlardı:
- “Zamandan kaçmak mümkün müdür?”
- “Bir sanat eserini açıklamak ne işe yarar?”
- Hegel’in aşağıdaki Hukuk felsefesinin ilkeleri metnini açıklayın
Gene 2021 meslek yüksek okullarına girecek 17 yaşındaki teknolojik bakalorya öğrencilerine sorulan sorular şunlardı:
- Yasalara itaat etmemek her zaman adaletsizlik midir?
- Bilmek hiçbir şeye inanmamak mıdır?
- Teknik bizleri doğadan kurtarır mı?
- Freud’ün aşağıdaki “Şair ve fantezi aktivitesi” metnini açıklayın
BAKALORYA CEPTE, YA ŞİMDİ?
17 yaşındasınız ve cebinizde bakaloryanızla önünüzde 3 yol var.
Birincisi kısa yol. BTS denilen Brevet de technicien supérieur, yüksek teknisyen brövesi eğitimi. Genelde keknolojik bakalorya ya da profesyonel bakalorya sahipleri BTS yapmak istiyorlar. Bu programlardan yüzlerce var, tarımdan araba tamirciliğine, su tesisatçılığından estetik uzmanlığına, turizmden laborantlığa kadar yüzlerce meslek. Ve herkese yer yok açıkçası. Bakaloryanızdan sonra iki sene hem ders yapıp hem staj yaparak, meselâ, marangozluğu öğrenebilir, refah içinde yaşayabilirsiniz.
İkinci yol üniversite. Biraz daha uzun. Üniversite eğitimi Bologna reformundan beri LMD şeklinde yapılıyor. 3 sene Lisans (L) size genel bir altyapı veriyor, meslek öğretmiyor. Lisans diplomanızla Mastırlara başvurabiliyorsunuz (M). Söz konusu yüksek lisans programları eğer profesyonelse sizi stajla bir mesleğe hazırlıyor, araştırma ise sizden akademik bir Yüksek Lisans tezi talep ediyor. Yüksek Lisans tezinizden sonra 3 senelik doktoraya başvurabilirsiniz (D). Önce bir hoca bulup onu ikna etmeniz gerek. Daha sonra onunla hazırladığınız tez projenizi Doktora Okuluna sunmanız ve kabul beklemeniz gerek.
Bir takım kuzey Avrupa ülkeleri gibi Fransa’da doktora maaşlı bir iş değil yani doktoraya kabul nispeten kolay ancak doktora bursları çok az ve seçici. O yüzden de bir çok doktora öğrencisi (elbette bütün öğrenciler gibi) çalışmak zorunda. Hegel ile Derrida’nın “siyasal hedef” kavramına bakışlarını karşılaştıran doktora tezinizin en can alıcı pasajlarınızı Quick’te Giant Burger hazırlarken düşünmeniz mümkün. Ancak doktorada ders ve yeterlilik yok. Onun yerine doktora hocanızın kaprisleri ve size hiç vakit ayıramaması ve idari personelin size hiç ama hiç yardımcı olmaması ve üstüne surat asması var. Daha kolay değil yani.
Bir ihtimal daha var ki bazen bir ömre bedel! Fransa’da “üniversite” fakirin yeri. Hem girenler çoğu zaman fakir, hem eğitim neredeyse bedava hem de üniversitenin olanakları, hocaların maaşları, sınıflardaki ekipman vs, nispeten az. Hocaların maaşları da. Evet tekrar ettim. Daha zengin ve prestijli yol Grandes écoles, “Büyük okullar”. Bu okulların kimisi özel yani paralı kimisi kamu okulu yani gene bedava ama hepsinin çok zor giriş sınavları var, yani bakalorya yetmiyor.
Bunlar karşınıza bazen işletme, bazen mühendislik, bazen siyaset bilimi ve kamu yönetimi bazen de edebiyat, tarih gibi beşerî bilimlerin en prestijli okulları olarak çıkıyor karşımıza. Söz konusu okullara girenlerin ezici çoğunluğunu bakaloryadan sonra iki senelik hazırlık kurslarına gidenler oluşturuyor: classes préparatoires. Bu kurslar kimi prestijli liselerin bünyesinde veriliyor ve çok ağır programlara sahip. O kadar ki, eğer bu iki senenin sonunda öğrenci istediği Grandes écoles sınavını kazanamazsa -ki bu çok sık olan bir şey- okuduğu alanın lisans programına, yani “düz” üniversiteye üçüncü sınıftan dahil olabiliyor. Böylece sene “kaybetmemiş” oluyor. Hemen ekleyeyim, bu sene kaybetme lafını hiç beğenmiyorum zira söz konusu seneler yaşandı, varlar, yok olmadılar.
Evet Fransa’da durum bu. Oldukça karışık biliyorum ama artık gelenekselleşti diyebiliriz. Ancak Fransa’daki her yeni yüksek öğretim bakanının reform iştahını da göz ardı edemeyiz. Yaklaşan seçimlerde sonra saçma sapan bir reform gelme riski de yok değil C’est la vie !
(Saat 20h14, çok yavaşladım. Bir milyon öğrenci şu anda gülümseyerek ya da endişeli düşüncelere dalmış durumda).